"Furkan
Üyeler
Çevrimdışı
Mesaj Sayısı: 35
|
|
« : 19 Ocak 2012, 15:55:12 » |
|
SORU_ 9): kişi azameti gösterip hiç başvurmaya bilir yada kendi hakkını kendi alacak gücü varsa
öyle alabilir kimse birini hz.bilalin gösterdiği azameti göstermedi diye tekfir edecek değildir yada hz. hamza yada hz.ömer gibi kendi haklarını kendileri savunacak güçte değil diyede suçlayacak
değildir. ve yine kimse Allah rasulünü hılful fudul olayını desteklediği için suçlayamaz.
hatırlayın Allah rasulünü ezilen ve hakları tecavüze uğrayan sahabilere ne demişti habeşistan bir
hristiyan kral var ona gidin o size yardım eder.bunu gönderen Allah rasulüdür gönderdiği kişiler
ise sizin benim gibi kişiler değil ashab kişi övgü sahibi insanlardır.
gönderdiği kişide bir mahkeme kurumu değil hristiyan bir kraldır. ashabını bu krala emanet etmiştir.
CEVAP_ 9): Necaşi meselesini tam olarak öğrenmen için iyice oku:
"Necaşi Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in ashabına onları çağırması için birisini
gönderdi. Gönderilen elçi onlara geldiğinde toplanıp birbirlerine şöyle dediler:
"Melik' in yanına vardığınız zaman ona ne diyeceksiniz?"
Dediler ki:
- "VAllahi biz başımıza ne gelirse gelsin, Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in bize bu
hususta emrettiği şeyi olduğu gibi söyleriz."
Sahabeler geldikleri zaman Necaşi alimlerini çağırdı. Onlar da kitaplarını açıp onun etrafında
oturdular. Melik müslümanlara sorarak şöyle dedi:
- "Kendisinden dolayı topluluğunuzdan ayrılmış olduğunuz ve ne benim ne de başka milletlerin
dinine girmediğiniz bu din nedir?"
Cafer b. Ebi Talib RadıyAllahu Anhu Melikle konuştu. Ona dedi ki:
- "Ey Melik! Biz cahiliye ehli bir topluluk idik. Putlara ibadet eder, ölü hayvan etini yer, fuhuş
yapar, akrabalarının hak ve hukukunu gözetmez, komşularımızı unutur ve kuvvetlinin zayıfı
ezdiği bir topluluk idik.
İşte bizler bu halde iken Allah-u Teâlâ bize bizden olan bir elçi gönderdi. Biz onun soyunu,
doğruluğunu, emanete riayet ettiğini ve temiz huylu olduğunu biliyoruz.
Bizi, Allah Teâlâ'yı birleyerek sadece O'na ibadet etmeye, Allah'tan başka kulluk ettiğimiz taşlara
(heykellere) putlara itaat etmeyerek onları terk etmeye ve inkâr etmeye davet etti. O bize doğru
sözlü olmamızı, emanetleri yerine vermemizi, akrabalarla olan ilişkileri kesmememizi,
komşulara iyi muamelede bulunmamızı, haramlardan ve (haksız yere) kan dökmekten
kaçınmamızı emretti. Bizi bütün kötü şeylerden, yalan sözden, yetim malı yemekten ve namuslu
temiz kadınlara iftira atmaktan nehyetti. Ayrıca bize yalnızca Allah'a ibadet etmemizi, O'na hiçbir
şeyi ortak koşmamamızı, namazı, zekâtı ve orucu emretti."
Cafer RadıyAllahu Anhu ona İslâm'ın emirlerini saydı.
Cafer RadıyAllahu Anhu sözüne devamla şöyle dedi:
- "Biz de onu kalben kabul edip ona inandık, Allah Teâlâ'dan getirdiği şeylere ve ona tâbi olduk.
Sadece Allah'a ibadet ettik, boyun eğdik. O'na hiçbir şeyi ortak koşmadık ve bize haram kıldığı
şeyleri haram, helal kıldığı şeyleri de helal kabul ettik.
Bunun üzerine, kavmimiz bize düşman kesildi. Bize işkence etti ve bizi Allah'a yaptığımız
ibadetten, kulluktan geri döndürüp putlara boyun eğmemiz için dinimizden saptırmak istedi.
Önceden helal saydığımız pis şeyleri tekrar helal kabul etmemizi istedi.
Onlar bizi ortadan kaldırmak için zulümlerini arttırmaya, bulunduğumuz yerleri dar getirmeye ve
hele de bizimle dinimizin arasını ayırmaya başladıklarında senin yurduna geldik. Seni diğer
kişilere tercih ettik. Senin komşuluğunu arzu ettik. Ey Melik! Senin yanında zulme
uğramayacağımızı ümit ettik."
Necaşi, Cafer RadıyAllahu Anhu'ye dedi ki:
- "Yanında Rasulünüzün Allah'dan getirdiği şeylerden bir şey var mıdır?"
Cafer RadıyAllahu Anhu ona dedi ki:
- "Evet, vardır."
Necaşi şöyle dedi:
- "Öyle ise onu bana oku."
Cafer RadıyAllahu Anhu ona:
"Kaf, Ha, Ya, Ayn, Sad. "
Meryem sûresinin baş taraflarından okumaya başladı.
VAllahi Necaşi okunan bu ayetleri işitince ağladı ve gözyaşları sakalını ıslattı. Necaşi'nin alimleri
de ağladılar ve onların gözyaşları da kitaplarınııslattı.
Daha sonra Necaşi müşriklere şöyle dedi:
- "Şüphesiz bu okunan ile İsa'ya gelen şey, tek bir kaynaktan çıkan nurdur. Gidiniz, Allah'a
yemin olsun ki onları size teslim etmiyorum. Zaten böyle bir şeyi yapmam da mümkün değildir."
(Siyeri İbn-i Hişam)
|