HAKKA DAVET FORUMU
 
*
Hoşgeldiniz, Ziyaretçi.Lütfen giriş yapın veya kayıt olun. 29 Nisan 2024, 13:52:38


Kullanıcı adınızı, parolanızı ve aktif kalma süresini giriniz


Sayfa: [1]   Aşağı git


Eğer üye iseniz lütfen üye girişinden giriş yapınız.

Eğer üye değilseniz 10 saniyenizi ayırarak üye olabilirsiniz. 

Dosyaları indirebilmek ve de içerikleri görebilmek için

üye olmanız gerekmektedir.


  Yazdır  
Gönderen Konu: dua ederken..  (Okunma Sayısı 6346 defa)
0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.
****ERVA****
Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 4


« : 30 Ağustos 2010, 13:29:07 »

sa,dua ederken Allah_ım Rasulullah hürmetine bizi affet demenin hükmü nedir? Bu konuyla ilgili Rasulullahın böyle dua etmeye teşvik ettiği bir hadisi var mı?
Kayıtlı
saidahmet
Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 39


« Yanıtla #1 : 30 Ağustos 2010, 16:12:37 »



a.s Tevhid inancı, her çeşidiyle ibadetlerin yalnız Allah'a yapılmasını emreder. Her kim, küçük ya da büyük olsun ibadet hükmüne giren herhangi bir ameli Allah'tan başkasına yaparsa, tevhidi bozucu harekette bulunmuş, şirk koşarak müşrik sıfatını kazanmış olur.
 Burada şunu da belirtmemiz gerekiyor: Herhangi bir amelin Allah'tan başkasına yapıldığında şirk hükmüne girebilmesi, bu amelin Kur'an veya sünnette ibadet olarak vasıflandınlması şartına bağlıdır. Örneğin; dua etmek, yardıma çağırmak, kanunlarına teslim olmak, hakimiyetini kabul etmek, kurban kesmek, adak adamak gibi fiiller, Kur'an ve sünnette ibadet olarak vasıflandmldığı için bunlardan birisini Allah'tan başkasına yapan kimse müşrik olur. Allah (c.c) Muhammed (s.a.s)'i risalede görevlendirdiği anda, bu gerçeği kendisine vahyetmeye başlamış, La ilahe illAllah düsturunu dinin giriş kapısı göstererek, buna teslim olan kullarını her türlü şirkten temizlemiş, «yalnız Allah'a ibadet» şuurunu kalblerine yerleştirmişti. Ömer (r.a)'nun yukarıdaki yağmurun yağmaması gibi sıkıntılı bir anda, daha önceden vefat etmiş olan Rasulullah'ı yardıma çağırmayıp onu tevessül (vesile edinmek) edinmemesi ve bunun yerine yanlarında sağ olarak bulunan Abbas (r.a)'den, dua etmesini istemesi de La ilahe illAllah şuurunun kalbine yerleşmesindendi. Ömer (r.a), vefat etmiş olan Rasulullah (s.a.s)'i yardıma çağırması halinde, bunun kişiye fayda veya zarar vermeyecek halde olan bir ölüyü yardıma çağırmak, böylelikle de Allah'a şirk koşmak manasına geleceğini çok iyi biliyordu. Bu sebeple Abbas (r.a)'ya dua talebinde bulunmuştu.

2 - İslam dini, duada; Allah'ın isim ve sıfatlarını, kulun işlediği salih amelleri vesile kılmayı ve diri olan salih kişilerden dua talebinde bulunmayı caiz kılmıştır.

Dinin birçok yönünün yanlış anlaşılması gibi, bu caizlik de bazı kişiler tarafından yanlış anlaşılmış ve diri olan salih kimselerden dua talebinde bulunmaya dair izin, ölü veya çağırışını duyamayacak mesafede olan kimselerden yardım isteme, onları manevi yolla yardıma çağırmaya izin şeklinde değiştirilmiştir. Ve günümüzde birçok kimse buna dayanarak, salih olarak kabul ettikleri bazı şahıslan, manevi yolla yardıma çağırıp sıkıntı anında sıkıntılarını gidermesi için manevi yolla onlardan imdat istiyorlar. Oysa, bu kişiler böyle bir çağırmanın ibadet olduğunu ve bunun Allah'tan başkasına yapıldığında şirk manasına geldiğini bilmiyorlar ve bunu işleyerek Allah'a şirk koşuyorlar. Allah'ın mübarek dini, müşriklerin bu amelinden Rabbi Teala'yı tenzih ediyor ve ister rasul, ister melek, isterse salih bir kul olsun, Allah'tan başka hiçbir yaratılmışın ibadet edilmeye layık olmadığını kulakları patlatırcasına haykırıyor. Fakat hakka karşı kulağını sağır edenin değil kulağı, beyni dahi patlasa hakikati duyması ve kabul etmesi mümkün değildir, elbette.

3 - Sıkıntı, üzüntü ve darlık anında namaz kılarak, Allah'a yönelmek ve O'ndan bu hususlarda yardım istemek, kişinin rahatlamasına ve bu sıkıntılardan kurtulmasına vesile olacaktır.

Bir kimseden ister ölü olsun, ister diri olsun, gücünün yetmediği bir şeyi ondan yardım dileyerek istemek büyük şirktir. Ölüden rızık istemek gibi.. Veya kendisini duyamayacak durumda olan bir diriden bir musibetini gidermesini istemek gibi.. -Yunus: 18, Zümer: 3, İsra: 56-57- bu konuda en açık delillerdir.

Fakat ölü olsa bile, Allah (c.c)’tan ölü olan kimseyi kemdimize şefaatçi kılmasını isteyebiliriz. Yine diri bir kimseye dua ettirip o kimsenin duasıyla tevessül edebiliriz. Yani; Allah (c.c)’ım! Şu Salih kulunun duasını kabul et” şeklinde dua etmek gibi…

Ömer (r.a) zamanında Rasulullah (s.a.s)’ın amcasının duasıyla tevessül edilmesi gibi..
Rasulullah (s.a.s)’ın sağlığında onun duasıyla tevessül eden ama (kör) kişinin durumu gibi..

Fakat bir kimsenin yüzü suyu hürmetine dua etmek şirk değil, haram olan bid’attir. Yani; bu sözün manası: “Bu kulun senin katında değerlidir. Onun hatırına beni bağışla” demek gibidir. Ya da: “Onun hatırına bana yardım et” demek gibidir. Burada dua Allah (c.c)’a yapılmakta fakat ismi zikredilen kişinin hürmeti, hatırı dile getirilmektedir. Bu şekilde dua etmek, İslam dininde olmadığı için bid’attir ve sakıncalı olduğu için haramdır, şirk değildir.


Allah-u teala ihlas sahibi olup da haram işlemiş mü’minlerin bağışlanmaları için yalvarmaları üzerine seçkin kullarına -katından bir ikram olmak üzere- mü’min kardeşlerinin bağışlanması için şefaat izni verir.

Allah-u teala kendilerinden razı olup izin verdiği kimselerin yapacakları dualar vasıtasıyla ihlas sahiplerine affını lütfeder.

Böylece Allah-u teala rıza gösterdiği kimselerin dualarını sebep kılmakla, çok sevdiği bu kullarını yüce bir mevki olan Makam-ı Mahmud’a nail kılmış olur.
 
 
Allah’ın izni olmadıkça kimse kimseye şefaat edemez. Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem ve onun gösterdiği nurlu yolda yürüyen salih kimseler de ancak Allah izin verirse şefaat edebilirler.

Bu yüzden doğrudan doğruya ölülerden şefaat istemek şirktir. Ancak Allah’tan onların bizlere şefaatçi olmalarını isteyebiliriz.

Kur’an’ın reddettiği şefaat, şirkin karıştığı şefaattir. Bu sebepten Kur’an’da şefaat “Allah’ın izniyle” diye zikredilmiştir.

Nitekim Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem de şefaatin Allah’a şirk koşanlara değil, ancak tevhid ehline ve ihlas sahiplerine olacağını açıkça belirtmiştir.

Buna göre müşriklerin putlarından beklediği şefaat batıl olan bir şefaattir. Çünkü Allah-u teala ancak razı olduğu kişilere şefaat hakkı ve şefaat edilme izni verir.

Bu sebeple, - Allah rahmet eylesin- İmam Ebû Hanife şöyle diyor:

"Başka şeyleri terk ederek sadece tevhit ve ihlasla Allah'a yemin edilir." (Kasânî, Bedâiu's-Sanai'fi Tertibi'ş-Şerâî', C.111, s.8.)

Yine Ebû Hanife şöyle diyor:

"Dua eden bir kimsenin: Filanın hakkı için veya nebilerinin ve Rasûllerinin hakkı için veya Beytü'l-Haram ve Meş'ari'l-Haram hakkı için senden istiyorum demesi mekruhtur." (ez-Zebîdî, İthafu's-Sâdeti'l-Müttekîn bi Şerhi'l-ihyail Ulûmi'd-Din, CM, s. 285; Aliyyu'l-Kârî, Şerhu'l-Fıkhi'l-Ekber, s. 198; ibnu Ebi'l-'izz el-Hanefî ,Şer-hu'l-Akideti't-Tahâviyye, s. 297.)


Şeyhül-islâm ibn Teymiyye şöyle diyor:

Ebu Hanife ve arkadaşlarının söylediği "Allah'tan yaratıkları vasıtasıyla bir şey istenmez" şeklindeki bu sözün iki anlamı vardır: Birincisi: Bu, bir kimsenin yaratıkları zikrederek yemin etmesine mani olan diğer imamların görüşüne uygundur. Çünkü yaratığı zikrederek yaratığa yemin etmek engellenince yaratığı zikrederek yaratıcıya yemin etmenin engellenmesi daha evla ve daha doğru olur. Peygamber'in Sünnetinde de ifade edildiği gibi bir kimsenin yaratıkları zikrederek yemin etmesi onları yaratıcısına şirk koşmak demektir. Peygamber salAllahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: "Allah'tan başkasıyla yemin eden kimse şirk koşmuştur." İkincisi: Saygı duyulan bir kimseyi zikrederek dua etmektir. Mesela Peygamberler hakkı için diye dua etmek gibi, Bu konu ihtilaflıdır. Ebu Hanife ve arkadaşlarından bunun caiz olmadığı daha önce geçmişti, insanlardan bunu caiz görenler de vardır. ( el-Kaidetu'l-Celiyyefi't-tevessuli ve'l-Vesile, S. 83-99. 90)

Allah rahmet eylesin İmam Mâlik'ten gelen bilgilere göre o, dua eden kimsenin "Ya Seyyidi, ya Seyyidi (Ey Efendim, ey Efendim)" demesini hoş karşılamazdı ve şöyle derdi: Peygamber söyle¬diği gibi "Ya Rabbi, Ya Rabbi, Ya Kerim" de. İmam Mâlik "Ya Han-nanu ya Mennan" denmesini de hoş görmezdi. (Ebu Nuaym el-Esfehânî, Hılyetü'l-Evliya ve Tabakâti'l-Asfiya, C: VI, s. 320; İbn Teymiyye, Mecmûu'l-Fetavâ, C: I, s. 207-224.)

Büyük âlim Ali İbn Ebi'l-'lzz el-Hanefî -Allah rahmet eylesin-"Şerhu'l-Akîdeti't-Tahâviyye" isimli eserinde şöyle diyor:

Dua ederken dünyada Peygamber -sallAllahu aleyhi ve sellem- ve başkalarını şefaatçi kılmaya ve bu yolla dilekte bulunmaya gelince; bunun ayrıntılı bir şekilde ele alınması gerekir.

Şöyle ki:

Dua eden kimse bazen "Peygamberinin hakkı için" yahut "filanın hakkı için" diyerek Allah'ın mahlukatından herhangi bir kimseyi zikredip Allah'a yemin etmektedir. Bu iki yönden sakıncalıdır:

1 - Evvela bu Allah'tan başkasının adı ile yemin etmektir.
 2- ikinci olarak herhangi bir kimsenin Allah'ın üzerinde hakkı bulunduğuna inanmaktır.

Allah'tan başkası adına yemin etmek de caiz değildir. Allah'ın kendisi üzerinde bir hak olarak belirlemiş olması hali dışında, kimsenin de Allah üzerinde herhangi bir hakkı yoktur. Yüce Allah'ın şu âyetinde buyurduğu gibi: "Müminlere yardım etmek bizim üzerimizde bir haktır." (Rum: 47)

İbn Ebi'l-İzz sonra şöyle diyor:

Bazen de; "filanın sen'in nezdindeki makamı hürmetine" yahut ta: "Peygamberlerinin, Rasûllerinin ve velilerinin yüzü suyu hürmetine" diye bir ifade kullanılır. Bundan kasıt ise, "Filan kişinin Senin yanında değeri, şerefi ve mevkii vardır. İşte bundan dolayı bizim duamızı kabul buyur" demektir. Ancak bu da sakıncalıdır. Çünkü eğer Peygamber sallAllahu aleyhi ve sellem hayata olduğu sırada ashab-ı kiram bu şekilde tevessül etmiş olsalardı şüphesiz ölümünden sonrada böyle tevessül ederlerdi. Ancak onlar, Peygamber hayata iken onun duası ile tevessül ediyorlardı. Ondan kendilerine dua et¬mesini istiyorlardı, kendileri de onun duasına amin diyorlardı.

Nitekim yağmur duası olayı ile ilgili rivayette ve diğerlerinde bunu görüyoruz. Peygamber sallAllahu aleyhi ve sellem 'in vefatından sonra Ömer radıyAllahu anh yağmur duasına çıktıkları sırada şu şekilde dua etmişti.

"Allah'ım, bizler kuraklıkla karşı karşıya kaldığımızda Peygamberimiz ile sana tevessül ediyor, sen de bize yağmur yağdırıyordun. Şimdi de peygamberimiz'in amcası vasıtasıyla sana tevessül ediyoruz."

Bu ise, biz onun Rabbine duasıyla, onun şefaatiyle ve onun dilemesiyle sana tevessül ediyoruz, demektir. Yoksa onunla sana yemin ediyoruz, yahut onun Sen'in nezdindeki mevkii dolayısıyle Sen'den diliyoruz, demek değildir. Çünkü maksat bu olsaydı elbetteki Peygamber sallAllahu aleyhi ve sellem 'in mevkii, amcası Abbas'ın radıyAllahu anh mevkiinden çok çok daha büyüktür.

Bazen de dua edenler: Benim Rasûlüne bağlılığım, ona olan sevgim ve imanım için; diğer peygamberlerine, Rasûllerine imanım için ve onları tasdik ettiğim için... gibi ifadeler kullanırlar. Bunlar dua sırasında tevessül ve şefaat istemek üzere kullanılan ifadelerin en güzel olanlarındandır." (İbn Ebi’l-İzz, Şerhu'l-Akîdet'i-Tahâviyye, s. 294-297.9)


Bir kimse Rasulullah(s.a.s)in kabrine gidip Ya RasulAllah bana şefaat derse hüküm nedir? Muhammed b. Abdülvahhab ,İmam Sana'ani ,Suud Uleması    Rasulullah(s.as.)den veya herhangi bir veliden ey filan bana şefaat et demek büyük şirktir.İbni Teymiyye ye göre bid'attır.Necid alimleri;İbni Batın,Süleyman b. Sehman gibiler İbni Teymiyyenin bid'attan kasdı küfür ve şirk olan bid'attir derler.Eş'ari alimleri ve bir çok mezhep alimlerinin bu konuda değişik görüşleri vardır ve şirk demiyorlar bid'attır diyorlar.Onlara göre Şefaat;dua edilmesini istemektir.Biz Rasulullah(s.a.s)den sağ ken ondan böyle bir şey isteriz ve bu caizdir.Rasulullah(s.a.s) mezarda sağdır bizi duyar ,ondan dolayı biz gene ondan sağ iken dua etmesini istediğimiz gibi isteyebiliriz derler.Şehitler de böyledir derler. Bu görüşü savunanlar :Şirk Allah'tan başkasına ibadet etmektir.Şefaat istemek ibadet değil ki istendiğinde neden şirk olsun derler.
Şirk diyenler,ölüler artık duyamaz ve hiç kimseye fayda veremezler.Onun için ölülerden birşey istenilmez sadece onlara dua edilir.Bir kişiden yapamadığı bir şeyi istemek şirktir derler.Onu yardıma çağımak şirktir derler.Çünkü bir kişiyi yapamadığı bir şey için onu çağırmak ,ona ibadet etmektir.Ayrıca yardıma çağırmak ibadettir ve sadece Allah'a yapılır derler. Bizim görüşümüz ölüden dünya ile ilgili birşey istemek , yardıma çağırmak ve ölülere kurban takdim etmek büyük şirktir. Rasulullah(s.a.s) kabrine gidipte şefaat istemek  bid'attir fakat büyük şirk değildir.


Sitede yeterınce bu konu hakkında bilgi vardır..araştırmanızı tavsiye ederim..

Kayıtlı
Sayfa: [1]   Yukarı git


Eğer üye iseniz lütfen üye girişinden giriş yapınız.

Eğer üye değilseniz 10 saniyenizi ayırarak üye olabilirsiniz. 

Dosyaları indirebilmek ve de içerikleri görebilmek için

üye olmanız gerekmektedir.


  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

Sitemiz üzerinden erişilebilen şeylerde Allah'ın razı olmadığı şeyler varsa, bunları reddediyoruz.