HAKKA DAVET FORUMU
 
*
Hoşgeldiniz, Ziyaretçi.Lütfen giriş yapın veya kayıt olun. 29 Mart 2024, 01:52:35


Kullanıcı adınızı, parolanızı ve aktif kalma süresini giriniz


Sayfa: [1]   Aşağı git


Eğer üye iseniz lütfen üye girişinden giriş yapınız.

Eğer üye değilseniz 10 saniyenizi ayırarak üye olabilirsiniz. 

Dosyaları indirebilmek ve de içerikleri görebilmek için

üye olmanız gerekmektedir.


  Yazdır  
Gönderen Konu: Muhammet b. mesleme  (Okunma Sayısı 6851 defa)
0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.
ebubekir
Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 23


« : 27 Mayıs 2009, 22:19:07 »

ka'b b.El-eşref 'i öldüren Muhammed b. mesleme Rasulullahtan izinalarak Rasulullahın hakkında  Rasulullahı yerici  küfür söz söylemişmidir yoksa çif manaya gelen  sözmü kulanmışmıdır.Bu konuda hüküm nasıl olmalıdır.
Kayıtlı
Alkame
Yönetici
******
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 1174


« Yanıtla #1 : 01 Mart 2018, 00:00:34 »

ka'b b.El-eşref 'i öldüren Muhammed b. mesleme Rasurullahtan izinalarak Rasurullahın hakkında  Rasurullahı yerici  küfür söz söylemişmidir yoksa çif manaya gelen  sözmü kulanmışmıdır.Bu konuda hüküm nasıl olmalıdır.


Cevap: Bahsi geçen mesele hakkındaki rivayet şöyledir:

Câbir b. Abdullah radiyAllahu anh ‘dan, Rasûlullah’ın bir keresinde ashaba şöyle dediği rivâyet edilmiştir:
“Ka’b b. Eşref’i kim öldürür? Çünkü o Allah’a ve Rasûlüne eziyet etmiştir.”
Muhammed b. Mesleme:
“Ya RasûlAllah! İster misin onu ben öldüreyim?”dedi
Rasûlullah sallAllahu aleyhi ve sellem:
“Evet, isterim” buyurdu. İbni Mesleme:
“Öyle ise (Ka’b’ın hakkınızda hoşlanacağı) bir şey söylememe izin verir misizin?”dedi. Rasûlullah sallAllahu aleyhi ve sellem:
“Ne istersen söyle.” buyurdu. Bunun üzerine Muhammed b. Mesleme, Ka’b’a gitti:
“Şu kişi (yani Rasûlullah) bizden sadaka istedi ve bizi güç duruma soktu. Ben de ödünç bir şey almak için sana geldim” dedi. Ka’b da, İbni Mesleme’nin dediği gibi söylendi:
“Muhakkak o, sizin usancınızı daha da artıracaktır”diye ekledi. Muhammed b. Mesleme:
“(Ne yapalım) bir kere uymuş bulunduk. Onu derhal bırakmak istemiyoruz. Bakacağız onun hali ne olur, sona erinceye kadar bekleyeceğiz. Şimdi biz, senin bir vesk veya iki vesk ödünç hurma vermeni istiyoruz” dedi. Bunun üzerine Ka’b:  
“Pekiyi, siz bana rehin veriniz” dedi. İbni Mesleme ve arkadaşları:  
“Rehin olarak ne istersin?” diye sordular. Ka’b:
“Kadınlarınızı” dedi. Onlar:
“Kadınlarımızı sana nasıl rehin edebiliriz! Bugün sen arabın en yakışıklı kişisisin” dediler. Ka’b:
“Öyle ise oğullarınızı rehin veriniz” dedi. Onlar:
“Oğullarımızı nasıl rehin ederiz? Sonra onlardan biri hakkında: “Bir, iki deve hurmaya rehin olundu” diye söylenir ki bu bizim için bir utançtır. Ama biz sana silahımızı, zırhımızı rehin olarak verelim” dediler. Ka’b kabul ederek, kendisine gelmesi için İbni Mesleme’ye zaman belirledi. İbni Mesleme bir gece Ka’b’a geldi. Dışarıdan seslendi. Yanında Ka’b’ın sütkardeşi Ebû Naile vardı. Ka’b  bunları kale içine davet etti ve misafirleri karşılamak için onların yanına indi. Karısı Ka’b’a:
“Bu saatte nereye gidiyorsun?” diye itiraz etti ise Ka’b:
“Bu seslenen Muhammed b. Mesleme ile kardeşim Ebû Naile’ dir” diye karşılık verdi. Kadın:
“Emin ol, bir ses işittim ki ondan sanki kan damlıyor” dedi. Ka’b:
“O benim kardeşim Muhammed b. Mesleme ile sütkardeşim Ebû Naile’dir. Hem cesur olan bir genç geceleyin kılıç darbesine çağırılsa bile, o çağrıya muhakkak uyar” dedi ve onların yanına indi. Muhammed b. Mesleme kendisiyle beraber iki kişi de kaleye soktu. (Bir rivâyette bunlar; Ebû Abs. b. Cebr, Haris b. Evs, Abbad b. Bişr olmak üzere üçtür.) Muhammed b. Mesleme arkadaşlarına şöyle emir vermişti:
“Ka’b’ın yanına gelince ben onun başını tutup saçını koklarım. Siz, benim Ka’b’ın başını sıkıca tutup, yakaladığımı gördüğünüzde hemen kılıçlarınızı çekip Ka’b’ı öldürünüz” demişti. (İbni Mesleme’nin arkadaşlarına: “Ka’b’ın başını size de koklatırım” dediği de rivâyet edilmiştir.)
Ka’b b. Eşref üzerinde pahalı elbiseler olduğu halde, etrafa güzel kokular saçarak misafirlerinin yanına indi. Bunun üzerine İbni Mesleme:
“Bunun gibi güzel koku duymadım” dedi ve yaklaştı.
Ka’b: “Arabın en soylu ve en güzel kokulu kadınları sinemde yaşıyor”dedi. İbni Mesleme:
“Saçlarını koklamama izin verir misin?”dedi. Ka’b:
“Evet, veririm”dedi. İbni Mesleme kendi kokladı. Sonra arkadaşlarına da koklattı. Sonra:
“Bana bir daha koklamam için izin verir misin?” dedi.
Ka’b: “Evet” dedi. Bu kere İbni Mesleme, Ka’b’ın başını sıkıca yakaladı. Arkadaşlarına:
“Haydi, kılıçlarınızla vurup öldürünüz” dedi. Bu şekilde İbni Eşrefi öldürdüler. Sonra Rasûlullah sallAllahu aleyhi ve sellem’e gelip haber verdiler." (Buhârî-Müslim)

Şeyh Seyfuddin el-Muvahhid, bu hadisi şöyle açıklamıştır:

1 - İslâm, Müslümanlara saldıran ve zarar veren kâfirlerin öldürülmesine izin vermiştir ve İslâm nazarında bu amel büyük sevaptır. Yalnız bunu yaparken, sonunda İslâm’a ve Müslümanlara daha büyük zararlar gelmemesi için, çok dikkatli davranıp, iyi hazırlanmış, ince bir plan kullanmak, zamana ve şartlara bağlı olarak birtakım hilelere başvurmak gereklidir. Yukarıdaki hadislerde bahsedilen iki kâfirin öldürülüş planları, bu hususta pratik ve güzel örneklerdir.

2 - İslâm lideri tarafından görevlendirilen bir kişinin, İslâm’ın zaferi için hazırlanan bir planın gereği olarak, normal şartlarda söylenmesi caiz olmayan bazı sözleri söylemesi mubah olur. Nitekim Rasûlullah, İbni Mesleme’ye:

“Diledigini söyle” diye izin vermesi bunu te’yid etmektedir.

Fakat bunu delil alıp da, hem Müslüman olduğunu apaçık iddia ederek hem de kendi kafasından kurduğu bazı planları gerçekleştirmek için küfrü gerektiren söz ve amellerde bulunmak, Rasûlullah’ın yukarıda izin verdiği planla kesinlikle bağdaşmaz. Zira casuslukta birinci derecede önemli olan şey gizliliktir. Ama günümüzde kendilerini İslâm casusu olarak adlandıran kimi insanlar, inançlarını, amaçlarını ve planlarını apaçık ortaya koyarak İslâm için çalıştıklarını iddia ediyorlar. Bu şekildeki bir tavır, zahiren de olsa küfri söz ve amellerde bulunmanın caiz olduğu inancını uyandırarak, İslâm'ın yanlış tanıtılmasına sebep olduğundan kesinlikle küfürdür. Böyle bir hareketi destekleyici değil bir İslâmi delil, mantıki bir delil dahi bulabilmek mümkün değildir." (Seyfuddin el-Muvahhid: İlâ Duâti'l İslâm s. 141-146. İst. 1434)
Kayıtlı
Sayfa: [1]   Yukarı git


Eğer üye iseniz lütfen üye girişinden giriş yapınız.

Eğer üye değilseniz 10 saniyenizi ayırarak üye olabilirsiniz. 

Dosyaları indirebilmek ve de içerikleri görebilmek için

üye olmanız gerekmektedir.


  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

Sitemiz üzerinden erişilebilen şeylerde Allah'ın razı olmadığı şeyler varsa, bunları reddediyoruz.