Ebu Muhammed Es-selefi
|
 |
« Yanıtla #2 : 23 Kasım 2022, 22:04:38 » |
|
İkinci delil: Yüce Allah’ın cisim olmaktan münezzeh olduğunun delillerinden biri de şudur:
Yüce Allah şöyle buyuruyor: وَٱللّٰهُ ٱلْغَنِيُّ وَأَنْتُمُ ٱلْفُقَرَآءُۚ «Ve bilin ki Allah (ٱلۡـغَـنِـيّ) el-Ğaniyy’dir (hiç kimseye muhtaç değildir). Siz ise (hem varlığınızda hem de varlığınızın devamında) O’na muhtaçsınız.» (Muḥammed: 38) Bu ayet gösteriyor ki Yüce Allah her şeyden müstağnidir. Eğer Allah cisim olsaydı bu durumda müstağni olmazdı. Çünkü her cisim cüzlerden müteşekkildir ve cüzlerden müteşekkil olan her varlık, her bir cüzüne muhtaçtır.
Üçüncü delil: Yüce Allah’ın cisim olmaktan münezzeh olduğunun delillerinden biri de şudur: Yüce Allah şöyle buyuruyor: ٱللّٰهُ لَآ إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ ٱلْحَيُّ ٱلْقَيُّومُۚ «Allah, kendisinden başka ibadete layık ilah olma-yandır. O (ٱلْـحَـيّ) el-Ḥayy’dır (mahlukatın hayatına benze-meyen, başlangıcı ve sonu olmayan mükemmel hayat sahi-bidir), (ٱلْقَـيُّوم) el-Kayyûm’dur (hiçbir şeye muhtaç olmayan, kendisi dışındaki her şeyin hem var oluşlarında hem de var-lıklarının devamında her an kendisine muhtaç olduğu yüce zattır).»(El-Bakara: 255)
(ٱلْقَيُّوم) El-Kayyûm; Allah’ın hiçbir şeye muhtaç olmadığı konusunda mübalağalı bir vasıftır. Bu, Allah’tan başka her şeyi var eden, rızıklandıran ve düzene koyanın O olduğunu gösterir. Eğer Allah cisim olsaydı şüphesiz cüzlerine muhtaç olurdu. O zaman da mutlak olarak kayyûm olmazdı.
Dördüncü delil: Yüce Allah’ın cisim olmaktan münezzeh olduğunun delillerinden biri de şudur: Yüce Allah şöyle buyuruyor: ٱلْقُدُّوسُ ٱلسَّلَامُ «(ٱلْقُدُّوس) el-Kuddûs’tür (benzeri olmayan ve kemaline yakışmayan her türlü noksanlıktan münezzeh olandır), (ٱلسَّلَام) es-Selâm’dır (her türlü noksan sıfattan, mahlukata benzemekten ve zatına layık olmayan şeylerden münezzeh olandır).»(El-Ḥaşr: 23)
(ٱلْقُدُّوس) El-Kuddûs; zatında, sıfatlarında ve fiillerinde kemale zıt olan her şeyden münezzeh olan, demektir. Ayrı-ca (ٱلْقُدُّوس) el-Kuddûs; her türlü eksiklik ve kusurdan münezzeh olan ve herhangi bir konuda misli ve benzeri olmasından da münezzeh olan, demektir. Cisim ise asla (ٱلْقُدُّوس) el-Kuddûs vasfı almaz çünkü cisim cüzlerden müteşekkildir ve bu vasıf, eksiklik ve kusur vasfıdır. (ٱلْقُدُّوس) El-Kuddûs, bundan münezzehtir. Cisim olmak ya da cismin özelliklerine sahip olmak, (ٱلْقُدُّوس) el-Kuddûs vasfına zıttır. Eğer Allah cisim olsaydı diğer cisimler O’nun benzeri olurdu. (ٱلْقُدُّوس) El-Kuddûs ise misil ve benzerden münezzeh olan varlığın sıfatıdır. (ٱلسَّلَام) Es-Selâm sıfatının manasına gelince; bu, her türlü eksiklik ve kusurdan uzak olan, demektir. Cisim ise asla (ٱلسَّلَام) es-Selâm vasfı almaz çünkü cisim cüzlerden müteşekkildir ve bu vasıf, eksiklik ve kusur vasfıdır. (ٱلسَّلَام) Es-Selâm, bundan münezzehtir. Ayrıca (ٱلسَّلَام) es-Selâm; zatı, herhangi bir konuda misil ve benzerden uzak olan, demektir. Eğer Allah cisim olsaydı diğer cisimler O’nun benzeri olurdu.
Beşinci delil: Yüce Allah’ın cisim olmaktan münezzeh olduğunun delillerinden biri de şudur: Yüce Allah şöyle buyuruyor: هُوَ ٱللّٰهُ ٱلْخَالِقُ ٱلْبَارِئُ ٱلْمُصَوِّرُۖ «O Allah; (ٱلْخَالِق) el-Ḫālık’tır (her şeyi yaratandır), (ٱلْبَارِئ) el-Bâriʾ’dir (eşyaları örneksiz icat edendir), (ٱلْمُصَوِّر) el-Musavvir’dir (yarattıklarına dilediği gibi şekil verendir).» (El-Ḥaşr: 24)
(ٱلْخَالِق) El-Ḫālık; takdir eden, zatı sınırdan, son bulmaktan ve miktardan münezzeh olan, demektir. Eğer Allah ci-sim olsaydı O, bundan yüce ve münezzehtir bu durumda bir miktarla takdir edilmiş, sonlu ve sınırlı olmuş olurdu. Sonlu ve sınırlı olan varlık ise mahluktur, (ٱلْخَالِق) el-Ḫālık değil. Oysa sadece, her türlü noksan sıfattan yüce ve münezzeh olan Allah (ٱلْخَالِق) el-Ḫālık (her şeyi yaratan), (ٱلْبَارِئ) el-Bâriʾ (eşyaları örneksiz icat eden) ve (ٱلْمُصَوِّر) el-Musavvir’dir (yarattıklarına dilediği gibi şekil verendir). Yüce Allah, her türlü noksan sıfattan ve müşriklerin ortak koşmalarından münezzeh ve yücedir.
Altıncı delil: Yüce Allah’ın cisim olmaktan münezzeh olduğunun delillerinden biri de şudur: Yüce Allah şöyle buyuruyor: هُوَ ٱلْأَوَّلُ وَٱلْأٓخِرُ وَٱلظَّاهِرُ وَٱلْبَاطِنُۖ وَهُوَ بِكُلِّ شَىْءٍ عَلِيمٌ ٣ «O; (ٱلْأَوَّل) el-Evvel’dir (mahlukat yok iken var olan ve varlığının başlangıcı olmayandır), (ٱلْأٓخِر) el-Âḫir’dir (devamlı var olan ve hiç yok olmayacak olandır), (ٱلـظَّاهِـر) eẓ-Ẓāhir’dir (fiilleriyle varlığı belli olan, varlığını ispat eden sayısız deliller bulunan, kudretiyle her şeyden üstün olan ve hiçbir şeyden âciz olmayandır) ve (ٱلْبَاطِـن) el-Bâtın’dır (zatının, sıfatlarının ve fiillerinin mahiyeti mahlukatın aklında idrak ve hayalinde tasavvur edilemeyendir). Ve O, (varlığı vacip, imkânsız ve mümkün olan) her şeyi en ince teferruatıyla bilen ve kendisine hiçbir şey gizli olmayandır.»(El-Ḥadîd: 3)
Allah’ın “هُوَ ٱلْأَوَّلُ وَٱلْأٓخِرُ” sözü, O’nun cisim olmaktan ve cismin özelliklerinden münezzeh olmasını gerektirir. Çünkü cisim hâdistir (daha önce yokken sonra olmuştur) ve cüzlerden müteşekkildir. Bu cüzler onun varlığından önce gelir. Cisim böyle olduğuna göre asla (ٱلْأَوَّل) el-Evvel (her şeyden önce hep var olan) vasfını almaz. Allah’ın “وَٱلظَّاهِرُ وَٱلْبَاطِنُ” sözüne gelince (ٱلْبَاطِـن) el-Bâtın’ın manası; his O’nu idrak etmez, hayal O’na ulaşamaz, demektir. Eğer Allah cisim olsaydı hissin idrak etmediği, hayalin ulaşmadığı vasfı O’na verilmezdi.
Yedinci delil: Yüce Allah’ın cisim olmaktan münezzeh olduğunun delillerinden biri de şudur: Yüce Allah şöyle buyuruyor: وَلَا يُحِيطُونَ بِهِۦ عِلْمًا ١١٠ «Fakat kullar, Allah’ı (zatı ve sıfatlarının mahiyetini) ilim (ve akılları) ile idrak edemezler.»(Tā Hâ: 110)
Bu ayet Yüce Allah’ın cisim olmaktan ve cismin özelliklerinden münezzeh olduğuna delalet eder. Çünkü Allah cisim olsaydı ilim ve akılla idrak edilebilirdi.
Sekizinci delil: Yüce Allah’ın cisim olmaktan münezzeh olduğunun delillerinden biri de şudur: Yüce Allah şöyle buyuruyor: لَا تُدْرِكُهُ ٱلْأَبْصَارُ «Gözler O’nu asla idrak edemez (Allah’ın gerçeğini bi-lemez) …»(El-Enʿâm: 103)
Bu ayet Yüce Allah’ın cisim olmaktan ve cismin özelliklerinden münezzeh olduğuna delalet eder. Çünkü Allah cisim olsaydı gözler O’nu kuşatarak idrak edebilirdi, velev ki büyük bir cisim olsun.
Dokuzuncu delil: Yüce Allah’ın cisim olmaktan münezzeh olduğunun delillerinden biri de şudur: Yüce Allah şöyle buyuruyor: وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ ٱلْوَرِيدِ ١٦ «Ve biz ona şah damarından daha yakınız.» (Kāf: 16)
Eğer Yüce Allah cisim olsaydı Allah’ın bize şah damarımızdan daha yakın olduğu sözü doğru olmazdı. Bu söz ancak ya cisimler arasında olduğu gibi, Allah’ın içimize girip bizimle birleşmesi hâlinde doğru olur ya da Allah’ın cisim olmaktan ve cismin özellikleri olan hayyizi olmak, birleşmek ve bir mahlukun içine yerleşmekten münezzeh olmasıyla doğru olur.
Zerkani, “Menâhilu’l-İrfân” kitabında şöyle dedi: “Bizim akideyle ilgili konularda dayandığımız deliller, kati delillerdir ve sayısı çok olan bu kati deliller Yüce Allah’ın cisim olmadığına, bir hayyizde olmadığına, cüzlerden müteşekkil ve mürekkeb olmadığına; hiç kimseye, mekâna, zamana ve hiçbir şeye muhtaç olmadığına delalet eder.”(Menâhilu’l-İrfân, c: 2 s: 210)
|