HAKKA DAVET FORUMU
 
*
Hoşgeldiniz, Ziyaretçi.Lütfen giriş yapın veya kayıt olun. 28 Mart 2024, 12:12:31


Kullanıcı adınızı, parolanızı ve aktif kalma süresini giriniz


Sayfa: [1]   Aşağı git


Eğer üye iseniz lütfen üye girişinden giriş yapınız.

Eğer üye değilseniz 10 saniyenizi ayırarak üye olabilirsiniz. 

Dosyaları indirebilmek ve de içerikleri görebilmek için

üye olmanız gerekmektedir.


  Yazdır  
Gönderen Konu: Kâfirlerin Müslümanları Ezmek ve Daveti Yok Etmek İçin Kullandıkları Metodlar.  (Okunma Sayısı 4598 defa)
0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.
Ebu Muhammed Es-selefi
Yönetici
******
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 126


« : 02 Aralık 2020, 20:44:55 »

Kâfirlerin Müslümanları Ezmek ve Daveti Yok Etmek İçin Kullandıkları Metodlar. Kafirler günümüzde de aynı metotları kullanmaktadır.

Her çağ ve asırda kâfirlerin Müslümanlara karşı olan tavrı aynıdır, değişmez. Kâfirler hiçbir zaman Allah-u Teâlâ'nın dininin yeryüzüne hakim olmasından razı olmazlar, bunu engellemek için ellerinden geleni yaparlar ve daima belirli metodlar takip ederler.

Onların metodlarını kısaca şöyle özetleyebiliriz:
 
 
- Öncelikle müşrikler davalarından döndürebilmek ve psikolojik olarak baskı yapabilmek için Müslümanlarla alay ederler.

Allah-u Teâlâ bunu bize şöyle haber veriyor:

"Böylece aramızda Allah bunlara mı iyilikte bulundu? demeleri için onları birbiriyle denedik." (En'am: 53)
 
 
- Veya Müslümanlara gülerler, aralarında göz kırpışarak onlara hakaret ederler.

Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:

"Muhakkak ki (şirk ve küfürde ileri gitmiş) suçlular, (dünyada iken rasul ve) iman edenlere gülerek alay ederlerdi. Onlar müminlerin yanından geçerken (onları aşağılamak için) birbirlerine kaş göz işareti yaparlardı. Onlar ailelerinin (ve haşır neşir oldukları kişilerin) yanına döndüklerinde, (iman edenlere yaptıkları kötü tavırlardan dolayı) mutlu olarak dönerlerdi. O mücrimler müminleri gördüklerinde şöyle derlerdi: “İşte bunlar, muhakkak ki hak yoldan sapmış kimselerdir.”" (Mutaffîfin: 29 - 32)
 
 
- Bunlara ek olarak onları yalanlarlar.

Allah-u Teâlâ bunu şöyle haber veriyor:

"(Tevhidi ve Muhammed’in rasullüğünü) İnkar edenler (onun hakkında) şöyle dediler: “Bu, yalancı bir sihirbazdır. " (Sa'd: 4)
 
 
- Bütün bu yapılanlar fayda vermeyince müşrikler yeni bir aşamaya geçerler. Müslümanları davalarından hiçbir şekilde çeviremeyeceklerini anlayınca diğer insanların bu dine tabi olmalarını engelleyerek İslam hakkında şüpheler uyandırmaya ve Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem hakkında yalancı olduğuna dair propagandalar yapmaya başlarlar.

Allah bunları bize şöyle haber veriyor:

"İnkar edenler: "Bu Kur'an Muhammed'in uydurmasıdır. Ona başka bir topluluk yardım etmiştir" diyerek haksız ve asılsız bir söz uydurdular. "Kur'an öncekilerin masallarıdır, başkalarına yazdırmıştır. O sabah akşam kendisine okunur da onu ezberler" dediler." (Furkan: 4-5)

Bir başka ayette Allah-u Teâlâ Rasûlullah ve Kur'an hakkında şüpheler uyandırmaya çalışanları şöyle haber veriyor:

"Muhakkak ki biz, o müşriklerin: “Bu Kur’an’ı Muhammed’e ancak bir beşer öğretiyor.” dediklerini de biliyoruz. Hayır! (Bu, apaçık bir yalandır. Çünkü) Muhammed’e Kur’an’ı öğrettiğini iddia ettikleri o kişi, dili Arapça olmayan acemden (Arap olmayan) biridir. Hâlbuki bu Kur’an, (Allah tarafından) yüksek fesahatli ve belagatli olarak Arapça üzere inmiştir." (Nahl: 103)
 
 
- Bütün bu yaptıklarının fayda vermediğini, Müslümanları dinlerinden vazgeçiremeyip insanları da İslâm dini hakkında şüpheye düşüremediklerini gören kâfirler, bu sefer de insanları Allah-u Teâlâ'nın yolundan alıkoymak için Kur'an'a karşı yalan uydurmaya, bunun geçmişlerin masalı olduğunu iddia etmeye ve Müslümanları gericilikle suçlamaya başlarlar.

İslâm talihinde bunun pratik örneği olarak Nadr b. Haris'i görüyoruz. Bu müşrik insanların Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'i dinlemelerini engellemek için Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in anlattığı şeylerin geçmişlerin hikayeleri olduğunu, kendisinin ondan daha güzel hikayeler anlattığını söyleyerek insanlara geçmiş Fars krallarının hikayelerini anlatırdı. Hatta daha da ileri giderek İbn-i Abbas RadıyAllahu Anhu'nun tefsirinde geçtiği gibi insanları Kur'an dinlemekten alıkoymak için çok güzel cariyeler getirtip bunlarla ücretsiz olarak insanları eğlendirip onlara ikram ederdi.
 
 
- Bu yaptıklarından da umduklarını bulamayan kâfirler Müslümanları dinlerinden döndürmek ve diğer insanların gözlerini korkutup bu dine tabi olmalarına engel olmak için Müslümanlara her türlü işkenceyi uygulamaya başlarlar.

İslâm tarihi ve Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in hayatı bunun örnekleriyle doludur.

Örneğin; Bilâl'e, Sümeyye'ye, Ammar'a RadıyAllahu Anhum ve daha nicelerine yapılan işkenceler...

Hakkında ayet inen Ebu Leheb ve eşinin Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'e yaptıkları işkenceler....
 
 
- Bütün bu zulüm ve işkencelerden bir sonuç alamayan ve Müslümanların kuvvetlendiğini gören müşrikler çareyi Müslümanlarla uzlaşma yapmakta ararlar.

Kureyşliler Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'e gelip:

- "Bir yıl sen bizim ilahlarımıza ibadet et, bir yıl da biz senin ilahına ibadet edelim."

Bir başka rivayette:

- "Sen bizim ilahlarımızı kabul edersen biz de senin ilahını kabul ederiz" diyorlardı.

Bunun üzerine Allah-u Teâlâ:

"Onlar isterler ki sen onlara yumuşak davranasın da onlar da sana yumuşak davransınlar." (Kalem: 9) ayetini indirdi. " (İbn-i Cerir-Taberi)

Yine müşrikler Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'e gelip:

-  "Eğer mal istiyorsan içimizde en çok senin malın oluncaya kadar sana mal verelim, sana en güzel kızlarımızı verelim, seni başımıza geçirelim. Eğer bir hastalığa tutulmuşsan sana en iyi doktorları bulup seni tedavi ettirelim" gibi teklifler sunarak uzlaşma yollarını aradılar. Onların tek istediği şey vardı, o da; ilahlarına saldırılmaması ve hakimiyetin eskiden olduğu gibi yine kendi ellerinde kalması...

Müşriklerin bu teklifini kabul etmek İslâm akidesini temelden sarsar.

Denilebilir ki;

Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem onların teklifini kabul edip onların başına geçerek İslâm'ı hakim kılma yolunda çaba gösterebilirdi.

Fakat Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem asla bu tekliflere yanaşmadı ve Allah-u Teâlâ'nın İslâm'ı hakim kılmadaki metodunun bu olmadığını çok iyi bildiği için bunları temelden reddetti.
 
 
- Bu uzlaşma gayretlerinden de sonuç alamayan müşriklerin son başvurdukları şey İslâm cemaati liderini ortadan kaldırma girişimleridir.

Bunun en açık örneği Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'e karşı beş defa girişilen öldürme teşebbüsleridir.
 
 
Bugün yaşadığımız İslâm, Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in yaşadığı İslâm'ın aynısıdır.

Bugünkü küfür düzenleri de Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem zamanındaki küfür düzenlerinin temelde aynısıdır. Kâfirlerin Müslümanlara karşı olan tavrı hiç değişmemiştir.

Öyleyse Allah-u Teâlâ'nın izniyle başarıya ulaşmak isteyen her İslâm topluluğunun Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in pratik olarak bizlere gösterdiği Rabbani Hareket Metoduna kesinlikle harfiyyen uyması gerekir.
 
 
Müşriklerin bu sistemli sindirme ve yok etme hareketlerine karşı Müslümanların tavırları ne olmalıdır?

Şimdi kısaca bunu açıklayalım:

- Kendini bu davaya adamış dava adamının her şeyden önce sabırlı olması gerekir. Müşriklerin alay, tahkir, gülme, göz. kırpma, yalanlama, maneviyatı zayıflatmak için yaptıkları hareketlerine karşı sabır...

- Dava adamının davasına samimiyetle ve bilinçli olarak inanması gerekir.

Müşriklerin İslâm ve Rasûlullah hakkında uyandırmaya çalıştıkları şüphelere, yalan propagandalarına ve onların İslâm'ın hükümlerini tahrif etme girişimlerine karşı uyanık olmaları gerekir.

Böyle olunca Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem ve sahabelerinde de gördüğümüz üzere müşriklerin bütün bu oyunları boşa çıkacaktır.

Dava adamının müşriklerin yapacakları eziyet ve işkencelere sabretmesi ve onların yapmış oldukları bu işkencelerin Allah-u Teâlâ'nın azabı yanında çok hafif kaldığını ve çektiği her acı için Allah katında büyük mükâfatlar bulunduğunu aklından çıkarmaması gerekir.

Dava adamının Allah'tan gerektiği şekilde sakınması ve daima O'nun rızasını gözetmesi gerekir.

Yine akidesinden hiçbir şekilde taviz vermemesi ve müşriklerin uzlaşma tekliflerine asla iltifat etmemesi gerekir.

Bunlardan sonra en önemlisi de;

İslâm cemaatinin yıkılmasına sebebiyet verebilecek İslâm cemaati liderinin ortadan kaldırılması ihtimaline karşı Müslümanların uyanık olması ve onu en iyi şekilde korumaları mutlaka gereklidir.

Kaynak (Rasulullah'ın Hayatı ile İslamın Hareket Metodu Onaltıncı özelik.)
Kayıtlı
Sayfa: [1]   Yukarı git


Eğer üye iseniz lütfen üye girişinden giriş yapınız.

Eğer üye değilseniz 10 saniyenizi ayırarak üye olabilirsiniz. 

Dosyaları indirebilmek ve de içerikleri görebilmek için

üye olmanız gerekmektedir.


  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

Sitemiz üzerinden erişilebilen şeylerde Allah'ın razı olmadığı şeyler varsa, bunları reddediyoruz.