ebu amara
Aktif Üye

Çevrimdışı
Mesaj Sayısı: 94
|
 |
« Yanıtla #1 : 22 Ekim 2013, 07:18:10 » |
|
34) Kadın, kendi anne ve babasının evi hariç başkasının evinde elbisesini çıkartmamalıdır. 35) Kadın, hareketlerini erkeklerin hareketlerine benzetmemelidir.
36) Kadın, cima esnasında kocasının cima duasını unutması halinde ona hatırlatmalıdır.
37) Kadın, kocasının sırlarını, özellikle yatakta olan şeyleri asla kimseye anlatmayacak. İster bu kimse anne babası olsun, ister arkadaşları olsun farketmez.
38) Koca, Rasulullah (s.a.s)’ın buyurduğu gibi hanımının kendisiyle oynamasını ister.
Rasulullah (s.a.s) 19 yaşında olan Cabir (r.a)’e: “Evlendin mi?” diye sordu. O da: “Evet” dedi. Rasulullah (s.a.s): “Bekarla mı, dulla mı?” diye sordu. Cabir (r.a): “Dulla” dedi. Rasulullah (s.a.s): “Neden kendisinin seninle senin de kendisiyle oynayacağın bekar biriyle evlenmedin?” dedi. (Müslim)
Zira erkek, evlendiği kadının kendisiyle sürekli oynaşır vaziyette olan bir kadın ister. Ve bu iyi bir sıfattır. 39) Kadın, cimadan sonra kocasıyla birlikte gusül yaparlarsa bu iyi bir sıfattır. Çünkü Rasulullah (s.a.s) Ayşe (r.a) ile beraber gusül yaptığına dair rivayetler vardır.
Aişe (r.a)’dan şöyle dediği rivayet edilmiştir:
“Rasulullah (s.a.s) ile birlikte aynı kaptan gusleder, ben önce alacağım, sen önce alacaksın” diye şakalaşırdık. Hatta Rasulullah (s.a.s): “Bana bırak” ben de: “Bana bırak” derdim.” (Müslim, Darimi)
Beraber gusül yapmak sevgiyi artırır.
40) Kadın, kocasının malını izinsiz olarak bir kuruş dahi olsa harcamaması gerekir. Ve kadının, kocasının malını koruması bu demektir.
41) Kadın, kocasında beğenmediği bir karekter görmüş ise bu durumuna sabretmesi, iyi huylarını düşünmesi gerekir. Zira her insan dört dörtlük değildir. Şayet o kocadan ayrılsa diğer evleneceği kocada aynı güzel huyları bulamayabilir. Bu sebeple her insanda kötü huy da var, iyi huy da var. İşte bu konuda değerlendirme yaparken her ikisini birden değerlendirmek gerekir. 42) Kadın, kocasının en sevdiği yemeği ona pişirmesi gerekir. Bu sebeple kadın, kocasının hangi yemeği sevdiğini bilir ve onu hazırlar. Böyle yaparsa kocası tarafından sevilir.
43) Kadın, kocasının haklarına riayet etmeli, çocuklarını güzel terbiye etmeli, kocasınn Allah (c.c)’a yaklaşması için ona yardımcı olmalı, unuttuğu meseleleri ona hatırlatmalı, kızgın olduğunda kızgınlığını gidermek için elinden geleni yapmalıdır. İşte böyle bir kadın hayırlı bir kadındır ve kocası onu sever ve de ona değer verir.
44) Kadın, kocasına bağlı olduğunu, ona ihtiyaç duyduğunu, her zaman için kendisi için değerli olduğunu ona hissettirmelidir. İşte bu hal sevgiyi artırır, aradaki bağları kuvvetlendirir. Aksi taktirde kocasını önemsemediği, onun kendisi için bir değeri olmadığı, sadece kocasının zenginliğini ve malını istediği için onunla beraber olduğu izlenimi verirse bu durumda aralarında nefret oluşur. Zira böyle bir kadın kocası tarafından sevilmez.
45) Kadın, sürekli olarak kocasının hatalarını hatırlatmaması, onu güzel hatıralarla anıp kötü hatıraları unutması, kocasıyla iyi olan hatıralarını düşünmesi gerekir. Örneğin; aralarında bir sorun olduğunda: “sen şöyle yaptın, böyle yaptın” dememelidir. Çünkü bu gibi tutumlar aralarında nefret tohumlarını yeşertir ve kötü bir sonla bitebilir.
46) Kadın, kocasının ailesine saygılı olması gerekir. Şayet kocasının ailesi müslüman iseler, onları sevdiğini göstermesi gerekir. Çünkü kocasının anne ve babası kocası için değerlidir. Bu sebeple onlara hizmet eder, değer verirse kocası da hanımına değer verir. 47) Kadın, kocası evden çıktığı zaman kapıya kadar onu yolcu etmeli, ona güzel sözler söylemelidir. Böylece kocası evden huzur içinde ve güzel bir şekilde çıksın. Aynı şekilde kocası eve döndüğünde de onu güzel sözle, güler yüzle, temiz elbiseyle karşılamalıdır. Zira kocası yorgun argın evine döndüğünden onun yorgunluğuna gidermek için elinden geleni yapmalı, yorgunluğunu hafifletmelidir. Üstelik insanın en rahat ettiği yer evidir. Bu sebeple kadın, kocasını rahat ettirmek için elinden geleni yapmalı, hem sözleriyle hem hareketleriyle kocasını sevdiğini hissettirmelidir.
48) Kadın, kocası konuşmak istediğinde kendisi susar ve ilk söz hakkını ona verip onu dinlerse bu hareketiyle ona önem verdiğini hissettirir. Çünkü kocası onun seyyididir. Zira Allah (c.c) koca için bu sıfatı vermiştir. Öyleyse seyyit konuşunca ilk konuşma hakkı ona verilir ve susup dinlenilir. 49) Kadın, daha önce yaptığı hataları tekrarlamamalıdır. Zira aynı hatayı tekrarlaması onu, kocasının gözünden düşürür ve değerini azaltır. 50) Kadın, dini sıfatı dışında asla başka bir erkeği kocasının karşısında övmemelidir. Ancak ilmi varsa ilmini, güzel ahlak sahibi ise güzel ahlakını övebilir. Ama güzel giyinmiş veya saçını güzel taramış bir erkek hakkında; “falan şöyledir, böyledir” diye konuşmamalıdır. Zira bu durumda kocasında kıskanma söz konusu olabilir ve akibet iyi olmaz. 51) Kadın, kocası evde olduğunda başka şeyle uğraşmayıp kocasıyla ilgilenmeli. Örneğin; kocası varken dergi okumamalı, televizyon seyretmemeli, böylece hem bedeniyle hem de ruhen onunla olduğunu hissettirmelidir. Şayet kocası başka bir şeyle meşgulse bu durumda kendisi de başka şeyle meşgul olabilir. Ama kocası meşgul değilse, başka şeyle uğraşmayı bırakıp kocasıyla ilgilinmelidir.
52) Kadın, çok konuşkan, yani; geveze olmamalıdır. Zira geveze kadın, sevimli olmaz.
53) Kadın, vaktini değerli şeylerle geçirmeli, gereksiz işlerle geçirmemelidir. Zira vakit nakit değildir, hayattır. Öyle ki para gittiğinde geri döndürülebilir. Fakat giden vakit geri döndürülemez. Bu yüzden batının ortaya koyduğu “vakit nakittir” felsefesi doğru bir felsefe değildir. Çünkü vakit geri döndürülmeyen, nakit ise geri döndürülmesi mümkün olan bir durumdur. Öyleyse Allah (c.c)’ın vermiş olduğu ömrü ve vakti ahiret için en güzel şeylerle doldurmak gerekir. Örneğin; Kur’an okumak, ilmi kitaplar okumak, zikirle meşgul olmak, ibadetle meşgul olmak gibi hallerle vakit doldurulmalıdır. İşte bu şekilde vaktini değerli kılan bir kadını elbette kocası sever. Hele de kadın, davetçi bir özelliği sahip olursa bu daha iyidir. Öncelikle kadın evinde bir davetçi olmalı, çocuklarını İslam terbiyesiyle terbiye etmelidir. Ondan sonra davet edebileceği arkadaş, akraba vs kim varsa bunlara yönelir. İşte bu şekilde vaktini İslam için harcayan bir kadın elbette kocası nazarında değerli olur.
54) Kadın, kocasının görüşüne saygı göstermelidir.
55) Kadın, kocasının giyimine ve elbisesinin temizliğine dikkat eder. Zira erkek dışarıda güzel giyinmişse hanımı ona güzel bakıyor olarak anlaşılır. Çünkü elbiseyi yıkayan, ütüleyen kadındır. Bu sebeple erkek düzgün giyimli değilse hanımı ona bakmıyor olarak anlaşılır.
56) Kadın, evde kendi eliyle yemek yapar ve kocasına sunarsa bu daha iyidir. Bu sebeple hizmetçisi olsa bile kocası için yemeği kendisinin yapıp sunması, kocasına önem verdiğini ona hissettirir. 57) Kadın, modaya önem vermemelidir.
58) Kadın, kocası kızdığında onu razı etmek için elinden geleni yapmalıdır.
59) Kadın, kocasıyla arasındaki sorununu anne-babasını karıştırmadan kendisi düzeltmelidir.
60) Kadın, kocası yolculuk yaptığında onun için; selametle gidip gelsin diye dua etmeli, uzakta olduğu zaman telefon ettiğinde onu kızdıracak ve üzecek şeyler söylememelidir.
Şöyle bir rivayet vardır:
Ebu Talha (r.a)’nın çocuğu hastalanmıştı, ancak o sırada yolculuk yapması gerekti. Bunun üzerine yolculuğa çıktı. İşte onun bu yolculuğu sırasında çocuk öldü. Hanımı Ummu Suleym (r.a) de çocuğu yıkayıp kefenledi ve evin bir köşesine koydu. Ebu Talha (r.a) yolculuktan döndüğünde çocuğun nasıl olduğunu sordu. Ummu Suleym (r.a) de çocuğun öldüğünü söylemeyip: “Çocuk iyidir, rahatladı” dedi. Bunun üzerine o gece kocası kendisiyle cima yaptı. Sabah olunca da kadın çocuğun öldüğünü söyledi. Bunun üzerine Ebu Talha (r.a) bu durumu Rasulullah (s.a.s)’a haber verince kendileri için hayır dua etti. (Buhari)
İşte Ummu Suleym (r.a)’in bu davranışı müslüman kadınlara büyük bir örnektir. Zira o kadın, çocuğunun öldüğünü beyine haber vermedi. Çünkü beyi yorgun argın yolculuktan dönmüştü. O sebeple çocuğun iyi olduğunu söyleyerek onu sevindirmişti. Adam yolculuğun verdiği yorgunluktan dinlenince de durumu kendisine haber vermiştir. Bu da gösteriyor ki kadının, kocası dışarda olduğu zaman ona kötü haberler vererek onu rahatsız etmemek gerekir. Çünkü uzaktaki kişinin o duruma müdahale etmesi mümkün değildir. 61) Kadın, kendi özel işlerinde kocasıyla istişare yaparsa bu daha iyidir. Böylece kocasına güvendiğini hissettirmiş, onun güven ve sevgisini artırmış olur.
62) Kadın, kocası kendisine hediye verdiğinde velev ki verdiği hediyenin değeri az olsa bile o hediyeyi çok beğendiğini ve kocasına karşı sevgisinin olduğunu göstermesi gerekir. Aksi taktirde daha değerli bir hediye beklediğini söyleyip verilen hediyeden şikayetçi olursa işte bu durum aralarında kırgınlık meydana getirir.
63) Kadın, his güzelliğine sahip olması gerekir. Zira bu hal, manevi güzellik olup ahlakın ve dinin kemalidir. Çünkü bu şekilde ahlaki ve dini yönden ilerleyen bir kadın manevi hissi bir güzelliğe sahip olmuştur. Ve manevi güzelik kalıcıdır, yüz güzelliği ve vücut güzelliği ise geçicidir. Bu sebeple kadın güzel olsa bile ahlakı güzel değilse kocası onu güzel görmez. Aksi durum da böyledir. Yani kendisi çok güzel olmasa bile ahlakı güzel bir kadın kocası tarafından hep güzel görülür.
64) Kadın, kocasının huyunu, suyunu; yani ne zaman kızar, ne zaman mutlu olur, hangi söze kızar, hangi söz kendisini mutlu eder bunları iyice öğrenmeli, böylece kocasını tanımaya gayretli olmalı, ona göre hareket etmeli ve onu mutlu etmeye çalışmalıdır. İşte böyle bir kadın kocası tarafından sevilir.
65) Kadın, kocası hata yapmış ise ona güzel bir üslupla nasihat etmelidir. Böyle bir tavır kocasının sevgisini kazanmasına vesile olur.
66) Kadın, kendi kusurlarını iyi bilmeli ve düzeltme konusunda gayretli olmalıdır.
67) Kadın, güzel bir şahsiyete sahip olmalı, başkalarını taklit etmemeli; “falan şunu aldı, filan şu elbiseyi aldı, ben de alacağım” gibi tavır ve hal içerisinde olmamalıdır. Fakat papağan gibi ya da bir maymun gibi başkalarını taklit etmek isterse işte bu kadın şahsiyetsizdir, sevimsizdir, dolayısıyla kocası tarafından sevilmez.
68) Kadın, güzel söz sahibi olmalıdır. Çünkü güzel söz, kalbin anahtarıdır. Yani; bir insanın kalbini açmak isteyen kimse güzel söz kullanmalıdır. Öyleyse kadın da kocasına karşı güzel söz kullandığında erkeğin kalbini kazanmış olur. Hele de bu söz, kalpten gelerek söylenmiş ve erkek bunu hissederse hanımı kendisine daha sevimli olur ve kendisiyle mutlu olur. alıntı
|