Ziyaretçi
|
|
« : 14 Kasım 2016, 21:18:56 » |
|
Bu duruma göre , tüm osmanlı uleması, padişahları, halkı , kafir olmuş olmuyor mu? Böylelikle darülharbe dönüşmüş olamz mı Anadolu? Osmanlı Padişahları İbni Arabiyi tekfir etmez, aksine severlerdi.
|
|
|
Kayıtlı
|
|
|
|
Alkame
|
|
« Yanıtla #1 : 21 Kasım 2016, 17:41:05 » |
|
Bu duruma göre , tüm osmanlı uleması, padişahları, halkı , kafir olmuş olmuyor mu? Böylelikle darülharbe dönüşmüş olamz mı Anadolu? Osmanlı Padişahları İbni Arabiyi tekfir etmez, aksine severlerdi.
Cevap: Muhyiddin İbn Arabi, h. 560 senesinde Endülüs'te doğdu, h. 637 senesinde ise Şam'da ölmüştür.
İbn Arabi'nin hükmü konusunda alimler arasında farklı görüşler vardır.
Kimi alimler, Fusus ve Futuhat isimli eserlerde geçen küfür olan inançlarından dolayı İbn Arabi'yi tekfir ederken, kimi alimler ise kitaplarındaki zahiren küfür olan sözlerini tevil edip, bu sözlerin herkes tarafından anlaşılmayacağını söylemişler ve ona Müslüman demişlerdir. Kimisi ise küfür olan sözlerinin kitaplarına sokuşturma olduğuna inanmıştır.
İbn Arabi'yi tekfir eden alimler çoktur ve Burhaneddin el-Bikai, -Tenbihu'l Gabiyyi İla Tekfiri İbn Arabi- isimli kitabında, İbn Arabi'yi tekfir eden kırktan fazla alimin ismini zikretmiştir. Tekfir edenler arasında İbn Teymiyye'de vardır.
Bu sebeple; İbn Arabiyi tekfir etmeyen kişilerin, onu neden tekfir etmediklerine bakmak gerekir. Eğer ki bahsi geçen (yada daha başka) kitaplarındaki küfür olan inançlarını kabul ederek tekfir etmiyorlarsa, onlarda elbetteki tekfir edilir. Çünkü bu sözler küfrü ve şirki ihtiva eden inançlardır. Fakat tekfir etmeyen alimlerin yaptığı gibi, zahiren küfür olan sözleri tevil ederek yada bu sözlerin İbn Arabi'ye ait olmadığını söyleyerek Müslüman hükmü veriyorlarsa, tekfir edilmezler. Osmanlı uleması ise, İbn Arabi'nin zahiren küfür olan sözlerini ya tevil etmişler yada ona ait olmadığını söyleyerek Müslüman demişlerdir. Bu sebeple bu alimler tekfir edilmezler. Yaşadıkları Osmanlı devleti daru'l harp olmayacağı gibi, halkı da kafir olmaz.
|
|
|
Kayıtlı
|
|
|
|
BirMümin
Ziyaretçi
|
|
« Yanıtla #2 : 23 Kasım 2016, 22:32:23 » |
|
Bu duruma göre , tüm osmanlı uleması, padişahları, halkı , kafir olmuş olmuyor mu? Böylelikle darülharbe dönüşmüş olamz mı Anadolu? Osmanlı Padişahları İbni Arabiyi tekfir etmez, aksine severlerdi.
Cevap: Muhyiddin İbn Arabi, h. 560 senesinde Endülüs'te doğdu, h. 637 senesinde ise Şam'da ölmüştür.
İbn Arabi'nin hükmü konusunda alimler arasında farklı görüşler vardır.
Kimi alimler, Fusus ve Futuhat isimli eserlerinde yazdığı küfür olan inançlarından dolayı İbn Arabi'yi tekfir ederken, kimi alimler ise kitaplarındaki zahiren küfür olan sözlerini tevil edip, bu sözlerin herkes tarafından anlaşılmayacağını söylemişler ve ona Müslüman demişlerdir. Kimisi ise küfür olan sözlerinin kitaplarına sokuşturma olduğuna inanmıştır.
İbn Arabi'yi tekfir eden alimler çoktur ve Burhaneddin el-Bikai, -Tenbihu'l Gabiyyi İla Tekfiri İbn Arabi- isimli kitabında, İbn Arabi'yi tekfir eden kırktan fazla alimin ismini zikretmiştir. Tekfir edenler arasında İbn Teymiyye'de vardır.
Bu sebeple; İbn Arabiyi tekfir etmeyen kişilerin, onu neden tekfir etmediklerine bakmak gerekir. Eğer ki bahsi geçen (yada daha başka) kitaplarındaki küfür olan inançlarını kabul ederek tekfir etmiyorlarsa, onlarda elbetteki tekfir edilir. Çünkü bu sözler küfrü ve şirki ihtiva eden inançlardır. Fakat tekfir etmeyen alimlerin yaptığı gibi, zahiren küfür olan sözleri tevil ederek yada bu sözlerin İbn Arabi'ye ait olmadığını söyleyerek Müslüman hükmü veriyorlarsa, tekfir edilmezler. Osmanlı uleması ise, İbn Arabi'nin zahiren küfür olan sözlerini ya tevil etmişler yada ona ait olmadığını söyleyerek Müslüman demişlerdir. Bu sebeple bu alimler tekfir edilmezler. Yaşadıkları Osmanlı devleti daru'l harp olmayacağı gibi, halkı da kafir olmaz.
İşte burada şu sorun devreye giriyor. Kadı Iyaz der ki: “Kim Yahudi, Hıristiyan ve Müslümanların dinini terk edenlerden birisini tekfir etmez, onların tekfirinde duraksar veya şüphe ederse kâfir olur.” (eş-Şifâ, 846)
|
|
|
Kayıtlı
|
|
|
|
hüseyinkurdi
Üyeler
Çevrimdışı
Mesaj Sayısı: 2
|
|
« Yanıtla #3 : 09 Aralık 2016, 23:03:04 » |
|
ibni arabi nin tonlarca kufru var azabı bol olsun kafirin ona kafir demeyen ismi alim de osla kafirdir
|
|
|
Kayıtlı
|
|
|
|
Alkame
|
|
« Yanıtla #4 : 11 Aralık 2016, 22:30:43 » |
|
Bu duruma göre , tüm osmanlı uleması, padişahları, halkı , kafir olmuş olmuyor mu? Böylelikle darülharbe dönüşmüş olamz mı Anadolu? Osmanlı Padişahları İbni Arabiyi tekfir etmez, aksine severlerdi.
Cevap: Muhyiddin İbn Arabi, h. 560 senesinde Endülüs'te doğdu, h. 637 senesinde ise Şam'da ölmüştür.
İbn Arabi'nin hükmü konusunda alimler arasında farklı görüşler vardır.
Kimi alimler, Fusus ve Futuhat isimli eserlerinde yazdığı küfür olan inançlarından dolayı İbn Arabi'yi tekfir ederken, kimi alimler ise kitaplarındaki zahiren küfür olan sözlerini tevil edip, bu sözlerin herkes tarafından anlaşılmayacağını söylemişler ve ona Müslüman demişlerdir. Kimisi ise küfür olan sözlerinin kitaplarına sokuşturma olduğuna inanmıştır.
İbn Arabi'yi tekfir eden alimler çoktur ve Burhaneddin el-Bikai, -Tenbihu'l Gabiyyi İla Tekfiri İbn Arabi- isimli kitabında, İbn Arabi'yi tekfir eden kırktan fazla alimin ismini zikretmiştir. Tekfir edenler arasında İbn Teymiyye'de vardır.
Bu sebeple; İbn Arabiyi tekfir etmeyen kişilerin, onu neden tekfir etmediklerine bakmak gerekir. Eğer ki bahsi geçen (yada daha başka) kitaplarındaki küfür olan inançlarını kabul ederek tekfir etmiyorlarsa, onlarda elbetteki tekfir edilir. Çünkü bu sözler küfrü ve şirki ihtiva eden inançlardır. Fakat tekfir etmeyen alimlerin yaptığı gibi, zahiren küfür olan sözleri tevil ederek yada bu sözlerin İbn Arabi'ye ait olmadığını söyleyerek Müslüman hükmü veriyorlarsa, tekfir edilmezler. Osmanlı uleması ise, İbn Arabi'nin zahiren küfür olan sözlerini ya tevil etmişler yada ona ait olmadığını söyleyerek Müslüman demişlerdir. Bu sebeple bu alimler tekfir edilmezler. Yaşadıkları Osmanlı devleti daru'l harp olmayacağı gibi, halkı da kafir olmaz.
İşte burada şu sorun devreye giriyor. Kadı Iyaz der ki: “Kim Yahudi, Hıristiyan ve Müslümanların dinini terk edenlerden birisini tekfir etmez, onların tekfirinde duraksar veya şüphe ederse kâfir olur.” (eş-Şifâ, 846) Cevap: Ortada herhangi bir sorun yoktur. Belliki yazdığımız cevabı hiç okumamışsınız. Cevapta, İbn Arabi'yi tekfir etmeyen alimlerin onu neden tekfir etmediklerini ve Müslüman hükmü verdiklerini açıkladık. İbn Arabi'yi tekfir etmeyen alimler onu, ne Yahudi, ne Hristiyan ne de İslam dinini terkeden bir kişi olarak görmüyorlar. Dolayısıyla sizin Kadı İyaz (rh.a)'dan naklettiğiniz yazı ve bu yazıdaki kaide bu meselede uygulanmaz. Silsile tekfiri, hakkında kafir olduğu konusunda ihtilaf edilmeyen kişilerde uygulanır. Meseleyi daha iyi anlamanız için daha pratik bir meseleden örnek vererek açıklamak istiyorum:
Namazı tembellik sebebiyle terkeden kişinin hükmü konusunda alimler ihtilaf etmişlerdir. Kimi alimler bu kişiyi günahkar fakat Müslüman sayarken, kimi alimler bu kişiyi tekfir etmişlerdir. Ama bu kişiyi tekfir eden alimlerin hiçbirisi, tekfir etmeyenleri tekfir etmemiştir. İşte bu gibi ihtilaflı meselelerde tekfir etmeyen tekfir edilmez.
|
|
|
Kayıtlı
|
|
|
|
BirMümin
Ziyaretçi
|
|
« Yanıtla #5 : 16 Aralık 2016, 21:53:21 » |
|
Bu duruma göre , tüm osmanlı uleması, padişahları, halkı , kafir olmuş olmuyor mu? Böylelikle darülharbe dönüşmüş olamz mı Anadolu? Osmanlı Padişahları İbni Arabiyi tekfir etmez, aksine severlerdi.
Cevap: Muhyiddin İbn Arabi, h. 560 senesinde Endülüs'te doğdu, h. 637 senesinde ise Şam'da ölmüştür.
İbn Arabi'nin hükmü konusunda alimler arasında farklı görüşler vardır.
Kimi alimler, Fusus ve Futuhat isimli eserlerinde yazdığı küfür olan inançlarından dolayı İbn Arabi'yi tekfir ederken, kimi alimler ise kitaplarındaki zahiren küfür olan sözlerini tevil edip, bu sözlerin herkes tarafından anlaşılmayacağını söylemişler ve ona Müslüman demişlerdir. Kimisi ise küfür olan sözlerinin kitaplarına sokuşturma olduğuna inanmıştır.
İbn Arabi'yi tekfir eden alimler çoktur ve Burhaneddin el-Bikai, -Tenbihu'l Gabiyyi İla Tekfiri İbn Arabi- isimli kitabında, İbn Arabi'yi tekfir eden kırktan fazla alimin ismini zikretmiştir. Tekfir edenler arasında İbn Teymiyye'de vardır.
Bu sebeple; İbn Arabiyi tekfir etmeyen kişilerin, onu neden tekfir etmediklerine bakmak gerekir. Eğer ki bahsi geçen (yada daha başka) kitaplarındaki küfür olan inançlarını kabul ederek tekfir etmiyorlarsa, onlarda elbetteki tekfir edilir. Çünkü bu sözler küfrü ve şirki ihtiva eden inançlardır. Fakat tekfir etmeyen alimlerin yaptığı gibi, zahiren küfür olan sözleri tevil ederek yada bu sözlerin İbn Arabi'ye ait olmadığını söyleyerek Müslüman hükmü veriyorlarsa, tekfir edilmezler. Osmanlı uleması ise, İbn Arabi'nin zahiren küfür olan sözlerini ya tevil etmişler yada ona ait olmadığını söyleyerek Müslüman demişlerdir. Bu sebeple bu alimler tekfir edilmezler. Yaşadıkları Osmanlı devleti daru'l harp olmayacağı gibi, halkı da kafir olmaz.
İşte burada şu sorun devreye giriyor. Kadı Iyaz der ki: “Kim Yahudi, Hıristiyan ve Müslümanların dinini terk edenlerden birisini tekfir etmez, onların tekfirinde duraksar veya şüphe ederse kâfir olur.” (eş-Şifâ, 846) Cevap: Ortada herhangi bir sorun yoktur. Belliki yazdığımız cevabı hiç okumamışsınız. Cevapta, İbn Arabi'yi tekfir etmeyen alimlerin onu neden tekfir etmediklerini ve Müslüman hükmü verdiklerini açıkladık. İbn Arabi'yi tekfir etmeyen alimler onu, ne Yahudi, ne Hristiyan ne de İslam dinini terkeden bir kişi olarak görmüyorlar. Dolayısıyla sizin Kadı İyaz (rh.a)'dan naklettiğiniz yazı ve bu yazıdaki kaide bu meselede uygulanmaz. Silsile tekfiri, hakkında kafir olduğu konusunda ihtilaf edilmeyen kişilerde uygulanır. Meseleyi daha iyi anlamanız için daha pratik bir meseleden örnek vererek açıklamak istiyorum:
Namazı tembellik sebebiyle terkeden kişinin hükmü konusunda alimler ihtilaf etmişlerdir. Kimi alimler bu kişiyi günahkar fakat Müslüman sayarken, kimi alimler bu kişiyi tekfir etmişlerdir. Ama bu kişiyi tekfir eden alimlerin hiçbirisi, tekfir etmeyenleri tekfir etmemiştir. İşte bu gibi ihtilaflı meselelerde tekfir etmeyen tekfir edilmez.
Çok çok özür diliyorum yanlış yazıyı atmışım. 3) Âlimlerin küfründe icma‘ ettiği kimseleri tekfir etmeyen kâfir olur. Hafız Sehâvî, İbn-i Mukrî’nin “er-Ravd” adlı eserinin “riddet” bahsinde şöyle dediğini nakleder: “Kim Yahudilerin, Hıristiyanların ve İbn-i Arabî ve taifesinin tekfirinde tereddüt ederse kâfir olur.” Diye bir yazı gördüm internette bir sitede, site vermek yasak diye vermiyorum. bakın bırakın tekfirinde tereddüt etmeyi, onu müslüman belleyenleri direk kafir olarak görüyor. Tereddüt edenleri bile, İbni Mukri. İbni Mukri hata mı etti? Bir de muhammed ibni Abdulvehhab ibni arabiyi tekfir etmiş midir?
|
|
|
Kayıtlı
|
|
|
|
Alkame
|
|
« Yanıtla #6 : 09 Haziran 2018, 12:04:27 » |
|
Çok çok özür diliyorum yanlış yazıyı atmışım.
3) Âlimlerin küfründe icma‘ ettiği kimseleri tekfir etmeyen kâfir olur. Hafız Sehâvî, İbn-i Mukrî’nin “er-Ravd” adlı eserinin “riddet” bahsinde şöyle dediğini nakleder: “Kim Yahudilerin, Hıristiyanların ve İbn-i Arabî ve taifesinin tekfirinde tereddüt ederse kâfir olur.”
Diye bir yazı gördüm internette bir sitede, site vermek yasak diye vermiyorum. bakın bırakın tekfirinde tereddüt etmeyi, onu müslüman belleyenleri direk kafir olarak görüyor. Tereddüt edenleri bile, İbni Mukri. İbni Mukri hata mı etti? Bir de muhammed ibni Abdulvehhab ibni arabiyi tekfir etmiş midir?
Cevap: Vahdetu'l vücûd inancına göre her şey Allah’tır. Bu inanç ise âlimlerin ittifakıyla küfürdür. Kimki bu konuda zerre kadar şüphe ederse Müslüman olamaz.
Bir âlim bilgisine göre hüküm verir. İbn Mukrî, “İbn Arabi ve taifesi” derken vahdetu'l vücûd inancı hakkında hüküm vermektedir. Yani İbn Mukrî vahdetu'l vücûd inancının küfür olduğunu, bu inançta olanların tekfir edilmesi gerektiği ve bu inanca sahip olanları tekfir etmeyenlerinde tekfir edilmesi gerektiğini bildirmek istemiştir.
İbn Arabi’nin ise vahdetu'l vücûd inancı hakkında küfür dediğine dair sözleri olmakla birlikte, vahdetu'l vücûda inandığına dair sözleri de bulunmaktadır. Âlimler vahdetu'l vücûdun küfür bir inanç olduğuna ve bu inanca sahip olanların kâfir olduğu konusunda ittifak etmişler fakat İbn Arabi’nin bu inanca sahip olup olmadığı konusunda ihtilaf etmişlerdir. İbn Arabi'yi tekfir edenler, onun vahdetu'l vücûd inancına sahip olduğunu söylemiş, tekfir etmeyenler ise bu inançta olmadığını söylemişlerdir. Şayet İbn Arabi vahdetu'l vücûda inanıyor ise elbette kâfirdir ve onun bu inançta olduğunu kabul etmesine rağmen küfründe şüphe edende kâfirdir.
|
|
|
Kayıtlı
|
|
|
|
Alkame
|
|
« Yanıtla #7 : 09 Kasım 2018, 11:03:46 » |
|
ibni arabi nin tonlarca kufru var azabı bol olsun kafirin ona kafir demeyen ismi alim de osla kafirdir
Yukarıda da açıkladığımız üzere Muhyiddin ibn Arabi'yi tekfir etmeyen alimlerin bir kısmı, onun kitaplarında geçen ya da ona nispet edilen küfür ve şirk olan sözlerin ona atılmış iftira olduğunu söylemişler, diğer bir kısmı ise bu sözleri tevil etmişlerdir. Dolayısıyla size göre tonlarca küfür olan bu sözler, bahsi geçen alimlere göre ya iftira ya da tevil edilmesi gereken sözlerdir. Velhasıl, daha taharetlenmesini bilmeyen kimselerin alimleri tekfir etmesi gerçekten düştükleri bataklığın göstergesidir. Allah sizlere cehaletinizi göstersin ve doğru yola iletsin.
|
|
|
Kayıtlı
|
|
|
|
|