HAKKA DAVET FORUMU
 
*
Hoşgeldiniz, Ziyaretçi.Lütfen giriş yapın veya kayıt olun. 28 Nisan 2024, 20:44:54


Kullanıcı adınızı, parolanızı ve aktif kalma süresini giriniz


Sayfa: [1]   Aşağı git


Eğer üye iseniz lütfen üye girişinden giriş yapınız.

Eğer üye değilseniz 10 saniyenizi ayırarak üye olabilirsiniz. 

Dosyaları indirebilmek ve de içerikleri görebilmek için

üye olmanız gerekmektedir.


  Yazdır  
Gönderen Konu: Tevhidi bozan ve ona zıt olan şeyler nelerdir?  (Okunma Sayısı 5970 defa)
0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.
ebu amara
Aktif Üye
**
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 94


« : 11 Ekim 2013, 12:44:53 »

Tevhidi bozan ve ona zıt olan şeyler nelerdir?

Kayıtlı
Admin
Yönetici
******
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 326


« Yanıtla #1 : 12 Haziran 2015, 09:43:57 »

بـــــــــــــــــسم الله الرحمن الرحــــــــــــــــــيم

Soru:Tevhidi bozan ve ona zıt olan şeyler nelerdir?
 
Cevap: 1-Her çeşidiyle büyük şirk.

2-Her çeşidiyle büyük küfür.

3 – Büyük (itikadi) nifak.

Bunları tek tek açıklayalım.

1-Her Çeşidiyle Büyük Şirk.

Büyük Şirk; Allah-u Teâlâ'yı ibadette (nusukte), hükümde, teşride, velayette ve sevgide birlemeyip O’na ortak koşmaktır.
Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:

“Ben, cinleri ve insanları yalnızca bana ibadet etsinler diye yarattım.” (Zariyat: 56)

“Onlar; hahamlarını, rahiblerini Allah’tan başka rabler edindiler. Meryem oğlu İsa’yı da (rab edindiler)... Oysa tek ilaha ibadet etmekle emrolunmuşlardı. O’ndan başka ibadete layık ilah yoktur. O, onların ortak koştuklarından yücedir.”                      (Tevbe: 31)
“Gemiye bin(ip tehlikelerle yüzyüze gel)diklerinde dini ihlâslı bir şekilde yalnız O’na has kılarak Allah’a dua ederler. Onları (sağ sağlim) karaya çıkarı(p kurtarı)nca hemen şirk koşarlar.”  (Ankebut: 65)
 
"De ki: “Namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm âlemlerin Rabbi Allah içindir. O’nun hiçbir ortağı yoktur. İşte böylece emrolundum ve ben Müslümanlarım ilkiyim.” (En’am: 162–163)
“Hüküm vermek sadece Allah’a aittir. O, ancak kendisine ibadet etmenizi emretti. İşte dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmiyorlar.”  (Yusuf: 40)

“O, kendi hükmünde kimseyi ortak kılmaz.” (Kehf: 26)

“Hüküm vermek sadece Allah’a aittir. Ben, O’na tevekkül ettim...”(Yusuf: 67)

“Herhangi bir şey hakkında ihtilaf ettiğinizde, (ihtilaf ettiğiniz) o (konu)nun hükmü Allah’a aittir...(Şura: 10)

“O’ndan başka ibadete layık ilah yoktur. O’nun zatından başka herşey yok olacaktır. Hüküm vermek O’na aittir ve O’na döneceksiniz.” (Kasas: 88)
“Cahiliyenin hükmünü mü istiyorlar? Yakinen bilen bir kavim için Allah’tan daha iyi hüküm veren kim vardır?”  (Maide: 50)
“(De ki:) “Size kitabı ayrıntılı olarak indirmişken Allah’tan başka hakem mi arayacağım?”(En’am: 114)

“İnsanlardan bazıları Allah’tan başkalarını (Allah’a) denk tutarlar. Onları Allah’ı sevdikleri gibi severler. İman edenler ise en çok Allah’ı severler. Zulmedenler (ahiretteki) azabı gördüklerinde bütün kuvvetin Allah’a ait olduğunu ve Allah’ın azabının şiddetli olduğunu muhakkak göreceklerdir.”   (Bakara: 165)

“(Ey Muhammed!) De ki: “Ey kitap ehli! Yalnız Allah’a ibadet etmemiz, O’na hiçbir şeyi ortak koş-mamamız, Allah’ı bırakıp birbirimizi rabler edin-mememiz üzere bizimle sizin aranızda müşterek bir kelimeye gelin.” Eğer yüz çevirirlerse; “Bizim müs-lüman olduğumuza şahid olun” deyin.”  (Ali imran: 64)

“Sana indirilene ve senden öncekilere indirilenlere muhakkak inandıklarını iddia eden o kimseleri görmüyor musun? Reddetmeleri emrolunmuşken taguta muhakeme olmayı isterler. Oysa şeytan onları derin bir sapıklığa saptırmak ister.”              
(Nisa: 60)

  2 – Her Çeşidiyle Büyük Küfür.
Büyük küfür; gerek inatla gerek cehaletle gerekse de inat edenleri taklit sebebiyle Allah’ın tevhidini inkâr etmek ve rasulünü yalanlamaktır. Büyük küfrün çeşitleri şunlardır:

1 - Cehalet küfrü: Cehalet küfrü iki çeşittir.

a) Basit cehalet:Bazı fetret ehlinde ve kendisine davet ulaşmayanlarda olduğu gibi, baştan olayı (hakkı) duymamak.
Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:

“Küfredenlere gelince... Onlara ister (azapla) korkutarak tebliğ et, istersen hiç tebliğ etme, farketmez. Onlar iman etmezler.”(Bakara: 6)

Bu ayeti kerimede Allah-u Teâlâ, risaletten ve huccetin ikame edilmesinden önce kâfirlikleri belli olan bir kavimden bahsediyor. Onlardan bir kısmı kendilerine huccet ikame edildikten sonra iman etmiş, bazıları ise küfürde devam etmişlerdir.
b) Koyu cehalet: Bu cehalet türü ise; kişinin bir şeye gerçekte olduğundan başka bir şekilde iman etmesidir. Böyle kimselere örnek olarak; başlangıçta İsa aleyhisselam’ a iman edip daha sonra sapıtan, akideleri ve düşünceleri bozulan Hristiyanları, onlara benzeyen fakat kendilerini İslam’a nispet edip de tağutlara ve yıldızlara tapanları, vahdeti vücutçuları, hulul ve ittihad inancına sahip olanları, evliyalara şeyhlere tapanları ve bunlar gibi bozuk akidelere sahip olanları gösterebiliriz.

İbn Teymiyye radıyAllahu anh şöyle demiştir:

“Rasulullah  sallAllahu aleyhi ve sellem: “Yahudiler gazaba uğramışlar Hristiyanlar ise sapmışlardır” demiştir. Çünkü Yahudiler hakkı, oğullarını bildikleri gibi biliyorlardı. Fakat hakka tabi olmamışlardı. Onların kibir ve hasetleri, hakkı görmemezlikten gelip düşmanlık etmelerine sebep oldu. Hristiyanlara gelince, onların içinde Allah-u Teâlâ'ya çok ibadet eden kişiler vardır. Ayrıca onların kalbi daha ince ve merhametlidir. Ruhbaniyyeti icad etmişlerdir. Fakat onlarda ilim yoktur. Bu yüzden sapmışlardır. Yahudiler hakkı bildikleri halde tabi olmamışlar, Hristiyanlar ise hakka tabi olmak istedikleri halde cehaletlerinden dolayı sapmışlardır. Cehaletlerinin yanısıra bunların sapmalarının diğer bir sebebi ise zanlarına ve hevalarına tabi olmalarıdır. Bu sebeple, gerçekte ne yararlanılacak faydalı bir bilgiye ne de Allah-u Teâlâ'ya ibadet isteğine sahiptirler...” (El-İman’il Evsat risalesi s: 70–71)

2 -Yalanlama Küfrü:

Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:

“Allah’a karşı yalan yere iftira eden veya hak kendisine geldikten sonra onu yalanlayandan daha zalim kim vardır? Cehennemde kâfirler için bir kalış yeri yok mudur?”(Ankebut: 68)
  
Yalanlama küfrü iki çeşittir

a) Haber veren kişiyi yalanlama: Bu küfür çeşidi insanın, Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem'in haberini ve ona Rabbinden gelen şeyi duyduktan sonra risaletini ve haberini reddedip yalanlamasıdır. Kalpleriyle Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem'in yalancı olduğuna inananlar gibi...
İbni Kayyım dedi ki:
“Yalanlama küfrüne gelince: Rasulün yalancı olduğuna inanmaktır. Kâfirlerin içinde bu tür küfür azdır. Çünkü Allah-u Teâlâ rasullerini desteklemiş, onların davet ettiği şeyin doğruluğunu göstermesi, karşı çıkanların mazeretlerini yok etmesi için mucizeler ve deliller vermiştir “(Medaricu’s-Salikiyn c: 1 s: 337)

b) Haberi yalanlamak: Bu küfür çeşidi insanın İslam dininde bilinmesi gerekli olan bir haberi yalanlamasıdır. Namazın, zekâtın veya haccın farz olduğunu kabul etmeyen bir kişinin imanı olmadığına hükmedilir. Kelimei şehadet getirse bile...
Aynı şekilde zinanın, sebepsiz adam öldürmenin, iç-kinin, hırsızlığın, faizin veya bunun gibi Allah-u Teâlâ ve rasulünün haber verdiği ve dinde bilinmesi gerekli haram olan şeylerin haramlığını kabul etmemek küfürdür.
Dinde bilinmesi gerekli olan şeylerden kasıt ise; genel bilgidir. Yani istisnasız bütün Müslümanların bildiği, bilinmemesi mazeret olmayan bilgilerdir.
 
3 - Yüz çevirme küfrü:

Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:


“Gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunanları biz ancak hak olarak ve belli bir süre için yarattık. İnkâr edenler uyarıldıkları şeylerden yüz çevirmektedirler.” (Ahkaf: 3)
İbni Kayyım şöyle demiştir:
“Yüz çevirme küfrüne gelince... Kişi, kulağı ve kalbiyle rasulü ne tasdik eder ne de yalanlar. Ne dost edinir ne de düşman. Hiç bir zaman ona gelen şeye kulak vermez. Tıpkı Beni Abd Yaleyl’den birinin Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem'e dediği gibi:
“VAllahi sana bir tek kelime bile söylemeyeceğim. Eğer sen doğru söylüyorsan, sen benim gözümde sana cevap veremeyeceğim kadar yücesin. Eğer yalancı isen seninle konuşulmayacak kadar aşağılık birisin.”(Medaricu’s-Salikiyn c: 1, s: 338)
4 - Hakta şüphe etme küfrü:

Allah-u Teâlâşöyle buyuruyor:

“(Gurur ve kibirle) kendisine zulmederek bahçesine girdi ve (arkadaşına) dedi ki: “Bunun asla yok olacağını sanmıyorum. Kıyametin gerçekleşeceğini de sanmıyorum. Şayet Rabbime döndürülürsem şüphesiz ki (orada) ondan daha hayırlı bir dönüş yeri bulurum.” Kendisiyle konuştuğuarkadaşı ona dedi ki: “Sen, seni topraktan, sonra nutfeden yaratan, sonra da seni bir adam biçimine sokan (Allah’)ı mı inkâr ettin? Fakat O, benim Rabbim Allah’tır. Ve ben; Rabbime hiç kimseyi ortak koşmam.”   (Kehf: 35–38)


İbn Kayyım şöyle demiştir:

“Şüphe küfründe ise kişi, ne tam olarak bir şeyin doğruluğuna inanır ne de onu yalanlar. Sadece onda şüphe eder. Şayet şüphe içinde olan kişi, rasulün doğruluğunu bildiren ayetleri okumaktan, dinlemekten ve düşünmekten yüz çevirmezse, şüphesi ortadan kalkar.Bu ayetleri okuyan, dinleyen ve düşünen kişide şüphe kalmaz. Çünkü bunların doğruluğa delalet etmesi, güneşin gündüze delalet etmesi gibidir.” (Medaricu’s-Salikiyn c: 1, s: 338)
 
5) Cuhud, inkâr ve hakkı gizleme küfrü:

Bu küfür çeşidinde kişi hakkı bilip kalbiyle tasdik eder fakat lisanıyla yalanlayıp tasdik etmemiş gibi görünür.
Mearic el-Kabul kitabının yazarı şöyle dedi:
“Doğruluğunu bildiği halde hakkı gizlemek, inkâr ve gizleme küfrüdür.
Allah-u Teâlâşöyle buyuruyor:
“Kendileri de ona yakinen inandıkları halde zulmederek ve kibirlenerek onu inkâr ettiler. O halde bozguncuların sonunun nasıl olduğuna bir bak!   (Neml: 14)
“Allah katından onlara verilen kitap(Tevrat)’ıtasdik edici olarak bildikleri bir kitap(Kur’an) kendilerine gelince (hemen) onu inkâr ettiler. Oysa daha önce inkârcılara karşı onunla yardım istemekteydiler. (Böyle yaptıkları için) Allah’ın laneti kâfirlerin üzerine olsun.”  (Bakara: 89)

“Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler (yahudi ve hristiyanlar) onu (Muhammed’i) oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Böyleyken onlardan bir grup bildikleri halde hakkı gizler. (Ey Muhammed!) O (üzerinde bu-lunduğun) hak Rabbindendir. O halde sakın şüphe edenlerden olma.” (Bakara: 146–147)
                                                                                                                            (Mearic’el Kabulc:2s19)
İbn Kayyım şöyle demiştir:

“Allah-u Teâlâ Firavun ve kavmi hakkında şöyle buyuruyor:
“Kendileri de ona yakinen inandıkları halde zulmederek ve kibirlenerek onu inkâr ettiler. O halde bozguncuların sonunun nasıl olduğuna bir bak!”   (Neml: 14)                                                                    
Allah-u Teâlâ, rasulüne şöyle buyurmuştur:
“O kimselerin söylemiş olduklarının seni üzdüğünü bilmekteyiz. Gerçekte onlar seni yalanlamıyorlar, fakat o zalimler, Allah’ın ayetlerini inkâr ediyorlar.” (En’am: 33)
 Bu küfür çeşidi yalanlama küfrü olarak isimlendirilse de doğru olur. Çünkü burada dille yalanlama vardır.”  (Medaric’us-Salikiyin c: 1 s: 337)
 
6 - İnat ve kibirlenme küfrü:
Bu; kişinin hakkı bilip kalben doğruluğuna inandığı, dili ve kalbiyle doğruladığı halde hakka boyun eğmekten, onu uygulamaktan, kalbi ve uzuvlarıyla ona teslim olmaktan kaçınmasıdır.

İbni Kayyım şöyle demiştir:

“Kibirlenme ve yüz çevirme küfrüne gelince... İblisin küfrü bu türdendir. Çünkü o, Allah’ın emrini inkâr etmedi, inkârla karşılık vermedi. Sadece emir karşısında kibirlenip yüz çevirdi.
Rasulün, Allah-u Teâlâ katından hak ile geldiğini bildiği halde, yüz çevirip kibirlenerek ona tabi olmayan kimsenin küfrü de bu türdendir. Zaten Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem'e düşman olan ve ona karşı çıkanların çoğunun küfrü bu türdendir. Tıpkı Allah-u Teâlâ'nın Firavun ve kavmi hakkında haber verdiği gibi:

“Dediler ki: “Kavimleri bizim kölelerimiz iken, bizim gibi iki beşere mi inanacağız?”  (Mü’minun: 47)
Allah-uTeâlâ rasullere karşı çıkan kimselerin, rasullerine şöyle dediklerini haber veriyor:
“Sizler ancak bizim gibi bir beşersiniz.” (İbrahim: 10)


Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:

“Semud (kavmi), haddi aşması sebebiyle (hakkı) yalanladılar.”  (Şems: 11)

Allah-u Teâlâ’nın şu ayetinde buyurduğu gibi Yahudilerin küfrü de bu türdendir.
 “Kitap(Tevrat)ı tasdik edici olarak bildikleri bir kitap (Kur’an) kendilerine gelince (hemen) onu inkâr ettiler.”(Bakara: 8
9)
Allah-u Teâlâ ayrıca onlar hakkında şöyle buyuruyor:

“Onu (Muhammed’i) oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar.” (Bakara: 146)

Ebu Talib’in küfrü de bu türdendir. Çünkü o, Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem'i doğrulamış, onun doğruluğunda şüphe etmemiş fakat kabilesine ve ailesine aşırı bağlılığı, babalarını yüceltmesi, onların milletinden yani tabi oldukları şeylerden yüz çevirmek ve onları tekfir etmek istememesi yüzünden İslam’a girmemiştir.”(Medaricü’s-Salikin c: 1,  s: 337)
Dikkat edilirse, bu son küfür çeşidinin de bundan önceki küfür çeşitlerinin de meydana geliş sebebi; hakka boyun eğmemek ve ona teslim olmamaktır.
Hakkı kabul etmemek ise kendini şu şekillerde gösterir: Kişi ya hakkı, doğru olduğunu kabul etmeyerek reddeder ki, bu inkâr küfrüdür ya da kendisininhakka uymayacağını açıkça ilan eder ki, bu da kibirlenme küfrüdür.

3 – Büyük (itikadi) Nifak.

Tevhidi bozan büyük nifak; kişinin kalbiyle inanmadığı halde zahirde diliyle tasdik ettiğini söylemesi,diliyle ve hareketleriyle hakka bağlanmış gibi görünmesidir. Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:

“İnsanlar içinde Allah’a ve ahiret gününe inan-dıklarını iddia edenler vardır. Oysa onlar mü’min değildirler. Allah’ı ve mü’minleri aldatmaya çalışırlar. Hâlbuki kendilerini aldatırlar da farkında olmazlar.”  (Bakara:  8–9)

“(Münafıklar) yeminlerini kalkan edindiler. Böy-lelikle Allah’ın yolundan alıkoydular. Muhakkak ki onların yaptıkları ne kötüdür. İşte bu, onların (önce) iman etmeleri, sonra da inkâr etmelerindendir. Bu yüzden kalpleri mühürlenmiştir. Artık onlar hiç an-lamazlar.”   (Münafikun: 2–3)
Kayıtlı

حسبي الله
Sayfa: [1]   Yukarı git


Eğer üye iseniz lütfen üye girişinden giriş yapınız.

Eğer üye değilseniz 10 saniyenizi ayırarak üye olabilirsiniz. 

Dosyaları indirebilmek ve de içerikleri görebilmek için

üye olmanız gerekmektedir.


  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

Sitemiz üzerinden erişilebilen şeylerde Allah'ın razı olmadığı şeyler varsa, bunları reddediyoruz.