Muvahhide Rana
Ziyaretçi
|
 |
« Yanıtla #33 : 19 Aralık 2017, 14:39:30 » |
|
Abdullah bin Mubarek'e soruldu: "Rabbimizi nasıl bilmeliyiz?
حدثني أحمد بن إبراهيم الدورقي ، ثنا علي بن الحسن بن شقيق ، قال : سألت عبد الله بن المبارك " كيف ينبغي لنا أن نعرف ربنا عز وجل ؟ قال : على السماء السابعة على عرشه ، ولا نقول كما تقول الجهمية إنه هاهنا في الأرض الأرض "
Bana Ahmed bin Ibrahim ed Devraki, Ali bin Hasan bin Sakik'ten rivayet etti. Dedi ki:
Abdullah bin Mubarek'e sordum:"Rabbimiz azze ve celle'yi nasıl bilmeliyiz?"
Dedi ki:"Yedinci semânın üzerinde, Arşı üstündedir.
Bizler Cehmiyyeler gibi Allah işte burada yerdedir demeyiz.
(Abdullah bin Ahmed bin Hanbel, es Sunne; 111.)
Tabiin Alimlerinden Mūcahid rh a
حَدَّثَنَا الْوَلِيدُ، حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَمَّارٍ، حَدَّثَنَا يَحْيَى، حَدَّثَنَا شِبْلٌ، عَنِ ابْنِ أَبِي نَجِيحٍ،عَنْ مُجَاهِدٍ رَحِمَهُ اللَّهُ تَعَالَى فِي قَوْلِهِ عَزَّ وَجَلَّ: {وَقَرَّبْنَاهُ نَجِيًّا} [مريم: 52] ، قَالَ: " بَيْنَ السَّمَاءِ السَّابِعَةِ، وَبَيْنَ الْعَرْشِ سَبْعُونَ أَلْفَ حِجَابٍ: حِجَابُ نُورٍ، وَحِجَابُ ظُلْمَةٍ، وَحِجَابُ نُورٍ، وَحِجَابُ ظُلْمَةٍ، فَمَا زَالَ مُوسَى عَلَيْهِ السَّلَامُ يَقْرُبُ حَتَّى كَانَ بَيْنَهُ وَبَيْنَهُ حِجَابٌ، فَلَمَّا رَأَى مَكَانَهُ وَسَمِعَ صَرِيفَ الْقَلَمِ "، قَالَ: {رَبِّ أَرِنِي أَنْظُرْ إِلَيْكِ} [الأعراف: 143]
Onu fısıldaşırcasına kendimize yaklaştırdık” ayeti hakkında Mücahid şöyle demiştir:
Yedinci kat gök ile arş arasında yetmiş bin hicab vardır. Nurdan bir hicab, zulmetten (karanlıktan) bir hicab; Nurdan bir hicab, zulmetten (karanlıktan) bir hicab Musa Allaha o kadar yaklaştı ki Onunla kendi arasında sadece hicab vardı, nihayet Onun mekanını görüp kalemin gıcırtısını işitince Rabbim bana kendini göster de seni göreyim (A’raf 143) dedi.
(Ebu’ş Şeyh el-Asbahani,,el-Azme 2/690/ Beyhaki es sifat 2/294)
İmam ibn Huzeyme
سمعت محمد بن صالح بن هانئ يقول: سمعت أبا بكر محمد بن إسحاق بن خزيمة يقول: من لم يقر بأن الله تعالى على عرشه قد استوى فوق سبع سماواته، فهو كافر بربه يستتاب، فإن تاب، وإلا ضربت عنقه
Muhammed b. Salih b. Hani’den isittim dedi ki: Ebu Bekir Muhammed b. Ishak b. Huzeyme’den isittim dedi ki:
Kim Allah’in Arsin uzerine istiva ettiğini, yedi semalarin uzerinde oldugunu ikrar etmezse o kimse Kafirdir. Tevbeye davet edilir, eger tevbe ederse ne alâ, aksi halde kafasi vurulur.
(Hakim en Nisaburi, Marifetu Ulumu’l Hadis 1/84)
Abdullâh bin Revâha radîyallâhu anh :
Şehâdet ederim ki Allâh’ın vadi haktır ve cehennem kâfirlerin barınağıdır. Arş suyun üzerinde durmaktadır ve Arşın üstünde Âlemlerin Rabbi vardır.
(Dârimî, er-Reddu ale’l-Cehmiyye: 56/Zehebî,el-Uluv 49)
Abdullâh İbn Mes’ûd radîyallâhu anh:
Arş suyun üstünde, Allâh da Arşın üstündedir. Amellerinizden hiçbir şey O’na gizli kalmaz.
(Lâlekâî, Şerhu Usûli İ’tikâd: 3/438; Zehebî, el-Uluv 79)
Anamız Âişe radîyallâhu anha:
Allâh’a yemin ederim ki eğer ben onu -yani Osman radîyallâhu anh’ın- öldürülmesinden hoşlansaydım, ben de ‘katlederdim.’ Fakat Arşı’nın üstünde Allâh da biliyor ki, ben onun öldürülmesinden hoşlanan birisi değilim.(Zehebî, el-Uluv li’l-Alîyyi’l-Gaffâr: 79)
Annemiz Zeynep binti cahs radiyAllahu anha:
Sizi Rasûlullâh ile aileleriniz evlendirdi. Beni ise, yedi kat semânın üstünden Allâh Azze ve Celle evlendirdi
(Buhârî, es-Sahîh: 9/124)
İmâm İbn Batta:
Ashâb ve tâbîinden olan Müslümanlar, Allâh’ın semâvâtı üzerinde, Arşı üstünde mahlûkatından ayrı olduğu hususunda icmâ etmişlerdir.
(İbn Batta, el-İbânetu’l-Kubrâ: 7/136)
Tabiinin buyuk mufessiri Dahak Bin Muzahim (ö.105H)
Allah'in bu sözü hakkında şöyle dedi :
Üç kişi arasında gizli bir konuşma olmaz ki, onların dördüncüsü Allah olmasın, ve beş kişi arasında olmaz ki, onların altıncısı Allah olmasın,
Allah Arşının üzerindedir Ilmi onlar iledir
( Ebû Dâvud, sayfa 353)
|