HAKKA DAVET FORUMU
 
*
Hoşgeldiniz, Ziyaretçi.Lütfen giriş yapın veya kayıt olun. 25 Eylül 2023, 13:28:52


Kullanıcı adınızı, parolanızı ve aktif kalma süresini giriniz


Sayfa: 1 [2] 3 4 5   Aşağı git


Eğer üye iseniz lütfen üye girişinden giriş yapınız.

Eğer üye değilseniz 10 saniyenizi ayırarak üye olabilirsiniz. 

Dosyaları indirebilmek ve de içerikleri görebilmek için

üye olmanız gerekmektedir.


  Yazdır  
Gönderen Konu: temyiz küfür değildir  (Okunma Sayısı 58795 defa)
0 Üye ve 3 Ziyaretçi konuyu incelemekte.
Zemahşeri2
Aktif Üye
**
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 61


« Yanıtla #15 : 11 Ağustos 2013, 10:07:07 »

Sizin cümlelerinize artık gülmek geliyor içimden.Ya hadise o ülkenin hakimi dediğiniz bizzat adamın karısı üzerinden cereyan ediyor ve herşey biranda vukuu buluyor bunu neden anlamıyorsunuz.Adam patronu olduğu gencin eşine tacizde bulundu ithamıyla karşı karşıya kalıyor olaya müdahil olması kadar doğal ne olabilirki.Bu vezir dışardan gelip olaya el atmıyor ki.Tüm hadise adamın evinde ve gözleri önünde cereyan ediyor.

Aynı benzin istasyonunda benim başıma gelen olay gibi.Doğal olarak benzin istasyonu sahibi bu olaya el koyması gerekiyordu ve öyle oldu.İşte bende diyorum ki dünyanın hiçbir hukuk siteminde bu tür vakalar muhakeme olarak tanımı yapılmaz.
Birde diyorsunuz ki birini yada birilerini muhakemeye vermek küfürdür zira biri veya birileri beni muhakemeye verirse bu mahkemede haklı olduğum halde karar aleyhime çıkarsa ben davamı bir üst mahkemeye (Temyiz) taşırım.Bu şu anlama gelmiyormu? birileri sizi şikayet ediyor sizde bu mahkemeyi ve mahkemenin kararını başka birilerine şikayet etmiş olmuyormusunuz? Bu acayip çelişkiyi neden görmüyorsunuz?

Temyizin anlamı zaten bu.Uluslaarası temyizin anlamıda bu.

Neyse merak ettiğim birşey var onu size sormak istiyorum.Ebu Hanzalanın cemaatinden birileri henüz yeni islama girmek üzere olan bir arkadaşımla mülaza ediyorlar.Bu arkadaşıma tekfir silsilesi hakkında bunun bir delili yoktur demişler.Biz ancak küfrü ve şirki açık olanı tekfir ederiz zira onu tekfir etmeyeni tekfir etmeyiz demişler işin doğrusu biraz çocuğun kafasınıda karıştırmaşlardı fakat hamd olsun bu durumu düzeltik.Sizin bu konudaki düşünceleriniz nasıldır?

İnsan şuna üzülür birçok meseleyi doğru şekilde çözdükleri halde neden bazı konularda meselelerin içerisinde boğuluyorlar onu anlamıyorum.Onun müritleri benimle görüşmek istemişler bize delil getirsin demişler zira görüşmek  henüz nasip olmadı.

Not:Küfür olan bir bir düşüncenin veya şirk olan bir amelin  insanı dinden çıkardığının delili bu tür meselelerin İslam dininin asıllarından kabul edilmesi ve müçtehidler arasında bunların ihtilaflı olmamasıdır.Zaman bulduğumda o alıntılarınıza da inşeAllah cevap vereceğim.
Kayıtlı
rukayye
Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 17


« Yanıtla #16 : 11 Ağustos 2013, 10:36:38 »

islamda küfür olmayan bir meselede cahilce küfür diyerek tüm yapmış oldugunuz doğru şeyleride yok ediyorsunuz
Asıl cahil sen ve senin gibi düşünenler Allah cc senin basiretini açıp hakkı göstersin ama sen çok kötü hastalığa yakalanmışsın Allah sana hayırlı şifa versin.
Kayıtlı
ebu musap
Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 35


« Yanıtla #17 : 11 Ağustos 2013, 12:59:26 »

rukiye 4 milyar hritiyanda kurana cahilce yazılmış diyor...biribirimizi kızdırmak kadar cahillik yok aslında ben birden sinirlendim kusura bakma yazılarmızı okuyalım kızmanın hiç kimseye faydası yok bilgisiz olan kızdıgında gerçeği görmez bilgili olan kızdıgındada bildiğini gösteremez sonuç iki tarafada zarar.
Kayıtlı
ebu musap
Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 35


« Yanıtla #18 : 11 Ağustos 2013, 13:17:12 »

işte tevhid çok fala konu üerine konuşunda arada sizde unutuyorsunuz sanırım sormuş oldugum bir soruma cevap alamadım .

soru şu siz zorla götürülürsem kendimi savunurum demişsiniz bunun delili nedir.

sizin sorunuzun cevabıda şudur ben hanzala ve onun gibi olan birtane ilyaz diye birisi var 25 yaşlarında hanzala gibi belegatı arapçası çok iyi onlar ile konuştum sıkıntıları çok küfrü işleye kafir diyorlar ama 3 şahısları tekfir etmiyorlar birisi fiili işleyen ama diğeri fili işlmediği için ona kafir diyememiyorlar çok saçma bir durum fili işleyen bir şuç işlemiş olur 3 şahıs 2 suç işlemiş olur aslında hem fili meşru görmiş olur hemde şirk işleyen birisine kafir diyememiş olur. v.s söylenecek çok şey var biz küfür işleyen kafir olur ve kim bu işleri işleyenlere kafir demesse oda kafir olur şeklinde akidemiz vardır ve değişmedi,hamd olsun

sizin benzinlikte yaşadıgınız olay ile mahkemelerde yaşanan olaylar aslında aynı şeyler ama birisinin mahkeme olarak kabul görmesi ile sizin olayınızın farkı sizinde söylediğiniz gibi o toplumlarda mahkemelerin özel yerler ve kişiler olarak kabul edilmesinden kaynaklanıyor .

ama hz yusuf as bir duruşma yaşamıştır çünki kocası hakimdi bu olayı tutupta bir hakime dava olarak götürmesine gerek yoktu kendisi hakimdi eski toplumlarda davalar bu şekilde işliyordu kabul edermisin bimiyorum ama necasi olayıda böyledir müşrikleri dinliyor müslümanları dinliyor ve karar veriyor.

birde kurtubinin bak yazılarını ekledim orda hükmü kimin verdiği konusu ihtilaflı ve orda hükmü verenin hakmin o meçhul konuşan kişi oldugunuda söylüyorlar yani kocası olmaya bilirde ama zaten meslemiz hakimin kim oldugu değil mahkeme oldugu ile alakalıdır ve islam alimlerinden bazı hırsızlık durumlarında nasıl hareket etmeleri gerektiğini anlatan kısımlar vardır eger bu bir duruşma mahkeme olarak kabul edilmeseydi bunları delil almazlardı.

sizin benzin olayınızda kamera olmasaydı sizin haklı oldugunuz ispatlanmış olmasaydı size herhan gibi bir yaptırım güçleri yokru değilmi işte hakim,değiller mahkeme değiller, oysa hz yusuf as a bir ceza verebildiler bir yaptırım güçleri vardı .Allah aşkına kabul edin buna kimse mahkeme değildir diyemez gidin bunu tc hukuk profesörlerine sorun olayı din çerçevesinde değilde sosyolojik olarak anlatın tarafsızca bakın size ne diyecekler.

bende her konuda aynı düşünmemeize rağmen burda ayrı olmak konusunda üzülüyorum .

Allah basiretimizi artırsın
Kayıtlı
ebu musap
Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 35


« Yanıtla #19 : 11 Ağustos 2013, 13:33:53 »

sami sizin soruna inş cevap vermeye çalışayım

^^İlk olay böylece sona eriyor ve siz buna mahkeme diyorsunuz. Peki, bu olayın mahkeme olmayan tarafını da bize anlatırmısınız. Yani Yusuf ne yapması gerekiyordu ki mahkeme olmuş olmasın?^^ hz yusuf olayaların gelişine bir müdahale edemezdi Allah cc böyle istemiş ve olmuştur,ve mustazaf tı köleydi ve hz olayların içine çekildi hz yusuf bu mahkemeyi engellmesine gerek yok çünki bu mahkemede davacı rolünü üstlenmemiştir tagut olan vezirin önünde muhakeme olmayı istememiştir yaptıgı iş sadece savunmasıdır sizinde yerel mahkemede kendinizi savunmanızdan farklı bir durum değildir.

vezir ve kral eski  cahili dönemlerde hem yönetici hemde yeri geldiğinde hakimdiler.bir firavunun bir anlaşmamazlık durumunda hemde kendisi ile alakalı bir meselede  bir hakimemi gider sizce tc günümüz mahkemeleri gibi değidir kuvettler ayrılığı yoktur ve kutubide buna net bir şekilde mahkeme olarak yaklaşmıştı baska bir şey demek akla mantıga terstir  ayrıca hz yusuf olayında vezirin hükmü verdiği konusunda ihtilaf vardı hakimin o meçul kişi olabileceğide söyleniyor.zaten önemli olan bir duruşmamıdır değilmidir. kısmı kesinlikle bir duruşmadır.

ÇOK ÖNEMLİ BU KSIMI OKUYUNUZ LÜTFEN: kurtubi tefsirinden alıntıdır ^^    Kadının yakınlarından bir şahit de şöyle şahitlik etti..." buyruğunda-ki şahitliğin sebebi; iki tarafın söyledikleri birbiriyle çelişince, hükümdarın kimin doğru, kimin yalan söylediğini bilmek için şahide ihtiyaç duymasıy­dı. O bakımdan kadının yakınlarından birisi şahitlik etti. Yani onun yakın­larından BİR HAKİM HÜKÜM VERDİ.ÇÜNKİ SÖYLEDİKLERİ BİR HÜKÜMDÜ, bir şahit­lik değildi. Bu şahidin kimliği hususunda dört farklı görüş ileri sürülmüştür.^^



Bu yukardaki sizin sorularınıza cevabımıdır

 
Allah dogurda birleştirsin.
Kayıtlı
rukayye
Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 17


« Yanıtla #20 : 11 Ağustos 2013, 17:46:13 »

http://www.davetulhaq.com/tr/forum/index.php?board=54.30
Selam hidayete tabi olanlara ebu musab bu  linkteki kitabı okudunuzmu bilmiyorum eğer okumadıysanız okumanızı tavsiye ederim.Kitabın adı "tağutu reddetmek tevhidin gereğidir."Burda sorularınıza cevap bulacaksınız.İnşeAllah
Kayıtlı
ebu musap
Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 35


« Yanıtla #21 : 11 Ağustos 2013, 18:07:53 »

mahkemeye başvurmak davacı olmak küfürdür bunu yapanlarda kafir olur.

tavsiyeniz için çok teşekkurler benim size bir sorum olacak birisi sizi mahkemeye verdiği zaman siz zorla yada kendiniz fark etme oraya gittiginizde savunma yapıyormusunuz yani sizi suçladıklar örnek hırısız dediler.siz kendinizi savunuyormusunuz birde savunuyor iseniz buna deliliniz nedir esas öğrenmek istediğim bu savunma yapıyor iseniz neye dayanarak bunu yapıyorsunuz.

Allah hak üzerinde birleştirsin
Kayıtlı
ebu musap
Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 35


« Yanıtla #22 : 11 Ağustos 2013, 18:42:51 »

sami siz kendinizi savunuyormusnuz mahkemde delilinizi öğrene bilirmiyim
Kayıtlı
Bawer
Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 49


« Yanıtla #23 : 11 Ağustos 2013, 20:35:47 »

Günümüzde Cumhur başkanlarının istedikleri mahkumları serbest bırakma yetkileri vardır ama asla bir ferdi  muhakeme ettirilmeden  ceza evlerine koyma yetkileri olmamıştır .
Biraz tarih bilgisi olan kişi eski kralların,sultanların,emirlerin diledikleri kişiyi muhakeme  ettirilmeden  hapse atma ve çıkartma yetkilerinin sınırsız olduğunu görebilir.

Şunu çok iyi bilmek lazım muhakeme nedir,Hangi şartlarda kişi muhakeme oldu denilir?
Muhakemenin ne manaya geldiği Yöneticiler anlayan kişiler için bu formda çok güzel açıklamışlardır.

Siz  serbest bırakılmış bir mahkumun ceza evinden çıkmak istemediğini duydunuzmu?

Allahın peygamberi hz Yusuf . Çocukken yüksek bir makama geleceğini Allah (c.c) rüyasında ona bildirmişti. Kendisi  köle olarak BİR AMAÇ için Mısıra gönderildi,Put perest bir devlet olan Mısır.
Kendisini satın alan kişi mısırın azizi .
Büyüdüğü evin hanımı ona göz dikmişti ve amacına ulaşmadığı için Yusufa iftira atmış ,her ne kadar kadının akrabasının gömlek eyer arkadan yırtılmışsa Yusuf temizdir dese dahi evin sahibi yusufu zindana atmayı kendileri için uygun görmüştü.

1.Burada olayın gerçekleştiği an ve kendisini büyütüğü adamla yüz yüze.
 Bu tamamıyla şuna benzer evde  olan olaydan sonra (her ne kadar bu durum farklı olsada) babaya verilen hesap gibi hesap veriyor  hz. Yusuf olayın iftira olduğunu sölüyor.
 
Hz Yusuf zındana atılıyor.
Uzun süre hapisten sonra; daha önce  rüyasını yorumladığı kişiye kralın yanında beni an demişti.

2.bu asla muhakeme olmak, istemek değil ,güc sahibi olan birine üstümdeki zülmü def et manasındadır. Şimdiki cumhur başkanlarının sahip olduğu yetkiye benzer bir durum.
Mahkum olan birisi ulaştırabilirse mevcut Cumhur başkanına beni buradan çıkart bana iftira atılmış demesi elbette muhakeme olmak değildir.

o kişi bunu unutuyor taki kralın rüyası yorumsuz kalana kadar sonra  hz Yusuf’tan    bahsediyor krala .
Kral kendi rüyasınıda yorumladığı için onu hemen bırakılmasını ve kendisine getirilmesini emrediyor.


Onlara göre köle olan Yusuf gelmiyor krala’da  itaat etmiyor .
Devamla diyorki hz Yusuf: Kral  o ellerini kesen kadınların durumunu araştırsın.

3.Baştada bir muhkemeye tabi tutulmayan Yusuf  şimdide bir  muhakemeye tabi tutulmadan çıkarılmak  isteniyor.
Hz Yusufun amacı farklı!
Efendisinin hanımına göz diken kişiye ne kadar  güvenilmeyeceğini en iyi  o biliyordu.
Ve amacının gıyabında ev sahibine ihanet etmdiği açığa çıkması olduğudur.
Kral o kadınlara olayı sorarken :
Yusuf’un bu zamanki gibi ne dava dosyası ,ne avukatı ,nede kendisi bulunuyor.Bunların bi önemide yok çünkü bu asla bir muhakeme deyildir ,soruşturmadır .

Dediği dedik kestiği kestik kral sadece kadınlara soruyor, bu iftiramı deyilmi ve gerçek azizin hanımının itirafıyla kralın huzurunda meydana çıkıyor.
Tabiî ki bu kapalı bir konu deyil  ,hz Yusuf iffetini korumuş ve başka kadınlarda buna şahitti ,artık kim suçlu kim suçsuz meselesi değil bizzat o kadınların hz yusufun ifetli olduğunu halka ilan etmeleri gerektiği meselesiydi.

Bu olayın hz Yusuf için bir çok hikmeti vardır :

İleride hz yusufa muhakak birileri karşı çıkacak ve efendisinin hanımına göz diken biri diye karalamak istiyecekler,

Maliyeden sorumlu kişi hayin olursa devletin hali ne olacak diyecekler.

Mısır azizinin güvenirliliği !
Tabiî ki bunlar bize gaybtır ama sonradan gelişen olayları değerlendirdiğimizde bunu görmek zor değil.

Olay bundan ibaret ve HzYusuf  kişi kimin HÜKMÜNE tabi olursa  ona İBADET  ettiğini birdiriyorken!!!

Hüküm vermek yalnız Allah'a aittir. Kendisinden başkasına değil yalnız O’na KULLUK etmenizi emretti. İşte dosdoğru olan DİN budur. Fakat insanların çoğu bilmezler." (Yusuf: 40)   
 
Başka bir ayet:

Hz Yusuf; kardeşinin yükünden önce üvey kardeşlerinin yüklerini aradı, sonra tası öz kardeşinin yükünden çıkardı. Biz Yusuf'a böyle bir plana başvurmayı ilham ettik. Çünkü kralın DİN’ine göre kardeşini alıkoyamazdı. Meğer ki, Allah bu alıkonmayı dilemiş olsun. Biz dilediğimiz kimsenin derecelerini yükseltiriz. Her bilenden daha üstün bir bilgin vardır.(Yusuf:76

Başka bir konuda:
Hz Yusuf’un  mısırda böyle bir suçun karşılığı zindan olduğunu ve zindanında kendisinin tercih edişidir.
Kendisini savunmasındaki Amaç onların vereceği zindan  cezasından kurtulmak değil ,atılan iftirayı bertaraf etmek ve o kadınların şerrinden kurtulmaktır.
 
Yusuf 25: İkisi de kapıya koştular. Kadın Yusuf'un gömleğini arkadan yırttı. Kapının yanında hanımın efendisine rastladılar. Kadın dedi ki: "Senin ailene kötülük yapmak isteyenin cezası, ancak zindana atılmak veya can yakıcı bir azaptır." 

Yusuf 33:Yûsuf, "Ey Rabbim! Zindan bana, bunların beni dâvet ettiği şeyden daha sevimlidir. Onların tuzaklarını benden uzaklaştırmazsan onlara meyleder ve cahillerden olurum" dedi.   
Kayıtlı
ebu musap
Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 35


« Yanıtla #24 : 11 Ağustos 2013, 22:00:17 »

said siz hak için konuşalım demişsin ama kendi reklamaına girişmişsin gir öenmli değil siz sorun bildiğimiz kadarını cevaplarız bilmediklerimizi öğreniriz.

gelelim avukatlar hukukçular ile konuşma meselesine bu konuları konuşan birisi elbette tc hukununu etraflıca araştırmıştır avukatlar ile konuştuk hatta tc hukukunu okuduk şimdi öncelikli tc hukukunda bir mahkemenin açılma şekli nedir.  aynı davanın devamıdır dosya değişmediği müddetçe mahkemelerin isminin değişmesi taguta  muhakeme olmayı isteyen davacı konumunu kaybetmez vede bizimde sanık suçlu müşteki konumuz değişmez o dosya kapanana kadar mustazaf olan bir müslüman olarak sanık sandalyesinde  savunma yapamaya devam ederiz. temyiz mahkemelrinde herhan gibi bir kuruma ve şahsa dava açılamaz.dolaysı ile temyiz mahkemeleri şikayetleri değerlendirmez.

yine sanık sandelyesinde oturup  dava açamadığımız  bir mahkemede nasıl tagutları hakem tayin etmiş olup onların önünde muhakeme olmayı istemiş oluruz,

                                     
mahkeme şekilleri değişkenlik arz ediyor biz örnek ceza mahkemesi oluşumu hakim konu şuç davacı davalı (müşteki)
                                   
                                   İSTANBUL 2. AĞIR CEZA MAHKEMESİ
     
DOSYA NO: 2012/2/233
davacı :mehmet kaya
davalı sanık: ali öz
KONU SUÇU: Anayasal düzeni değiştirmek yerine kuranada dayalı devlet kurmak.

Dosya ile böyle açıldı değilmi temyize gidişindede böyle gidiyor yine  sanık ,şuçlu olan!! ali,  kimseyi şikayet etmiyor  mahkemeye verimiyor ,davacı olmuyor,

temyiz mahkemesi bile bizim dilekçemizi sanık ali öz ün savunması  olarak kabul ediyor,iş böyle iken tagutlar bile bizi sanık olarak kabul ederken dilekçemizde sadece savunma yapamamıza izin verilirken size ne oluyorda taguta muhakeme olmayı istiyorsunuz deyip mülümanları tekfir ediyorsunuz
bu noktadaki bilgisizliğiniz hayret verici ama biz size asla gülmeyiz ancak acıyıp Allah tan hidayet dileriz

ŞUNU KAFANIZA SOKUN TC DE HİÇ BİR DOSYA TAM OLARAK SONUÇLANMADAN İKİNCİ BİR  DAVA AÇILAMAZ İSTERSE KIRKTANE MAHKEME  GEZSİN SANIK HEP ALİ, ÖZDÜR TAGUTA MUHAKEME OLMAYI İSTEYEN KAFİRDE HEP MEHMET KAYADIR YANİ DAVACIDIR.

 yerel mahkemede başlayan davanın temyizde de aynı dava oldugunu gösteren bir made vardır 

tc HUKUKU DAVA ZAMAN AŞIMI: Derki bir davanın zaman aşımı sürecinde ilk yargılandıgı yerel mahkemede geçen süre,temyiz süresi  toplamı göz önüne alınır.

buda gösteriyorki dava aynı davadır herhan gibi yeni bir dava açmak değildir,
Kayıtlı
ebu musap
Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 35


« Yanıtla #25 : 12 Ağustos 2013, 18:08:02 »

1 temiz ile alt mahkemenin verdiği hükmü begenmedik demiyoruz suçsuzuz diyoruz begenmedik demekle hiç bir alakası yok.bu kanıya vararmasınız böyle bir beyanat kesinlik ile yoktur buna dikkat edin
2.siz bir mahkemeye gittiğinizde size bir ceza veriyor size karar tebliğ ediliyor ve size deniyorki eger 7 gün içinde temyize dilekçe ile bu mahkemede kabul etmediğin bir durum var ise bunu bildir bildirmediğin taktirde size verilen hükme razı olmuş oldugunuz otamatikman kabul ediliyor anlıyorumsunuz hükmü kabul etmiş oldugunuz anlaşılıyor tam tersi temyize si suçsuzum dediğinizse mahkemelerin zalim oldugunu size iftira atıldıgını belirmiş olursunuz bunu gözden geçirmenizi tavsiye ediyorum size.
Kayıtlı
ebu musap
Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 35


« Yanıtla #26 : 12 Ağustos 2013, 18:11:36 »

bunu yazmayı unutmuşum küfrünüz küfür olmayan bir meseleye küfür demektir.
siz alt mahkemede savunma yapmakla suç suz oldugunu yöndede bir hüküm istemiş olmuyormusunuz. bunun delilini sordum bana ben çok bilgili birisiyim dediniz cevap vermediniz hani karşılıklı soru cevap konuşacagımızı sanmıştım.
Kayıtlı
ebu musap
Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 35


« Yanıtla #27 : 12 Ağustos 2013, 18:46:34 »

siz diyorsunuz ki dosyayı temyize göndermek ile bana verilen hükmü begenmedim demiş oluyorsunuz demişsiniz,,, size sorarım tagutun mahkemesinin verdiği hükmü begenmişmi olayım tam tersi eger temyiz dilekçesini göndermek ile  tagutun hükmünü begenmemiş sayılıyorsam Allaha hamd olsun ebu zer gıffari gibi hakkı haykırmış sayılırım çünki red ettiğim tagutların hukmunu begenmiyorum ve kabul etmiyorum mutlaka ve mutlaka benim suçsuz oldugumu kabul edene kadar onlara suçsuzlugumu anlatan dilekeçeleri göndermeye devam edeceğim bin tane mahkeme olsa dahi. eger sonunda suçsuz oldugumu kabul ederlerse benim istemiş oldugum hükmü vermiş olurlar bu Allahın lutfudur yada cezalandırılırsam buda Allahın imtihanıdır hamd eder hapishaneyi medreseyi yusufiyeye çeviririm,hz yusufta aklanmayı istemiştir suçsuzlugu kabul edilene kadar kafirlere savunmasını yapmıştır.bu amel fıkıh değil tevhid mucadelesidir.peygamber tagutlara nasıl davranmış ise bende öyle davranmış olurum Allaha hamd olsun aksini iddia edenlerede Allah hidayet etsin
Kayıtlı
Bulkînî
Girişimci Üye
***
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 119


« Yanıtla #28 : 12 Ağustos 2013, 18:54:15 »

bunu yazmayı unutmuşum küfrünüz küfür olmayan bir meseleye küfür demektir.


ebu musab, bu sözü saidin "temyiz küfürdür" dediği için mi yazdın?
Kayıtlı
ebu musap
Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 35


« Yanıtla #29 : 12 Ağustos 2013, 20:02:41 »

hayır ben said i tanımıyorum bile yazıları baştan oku eksiklik var insanlar yanlış biliyor ve yanlış yönlendiriliyor
niçin sordun
Kayıtlı
Sayfa: 1 [2] 3 4 5   Yukarı git


Eğer üye iseniz lütfen üye girişinden giriş yapınız.

Eğer üye değilseniz 10 saniyenizi ayırarak üye olabilirsiniz. 

Dosyaları indirebilmek ve de içerikleri görebilmek için

üye olmanız gerekmektedir.


  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

Sitemiz üzerinden erişilebilen şeylerde Allah'ın razı olmadığı şeyler varsa, bunları reddediyoruz.