Hidayete tabi olanlara selam olsun..
Allah (c.c)’a hamdolsun. O’ndan yardım diler, O’nun bağışlamasını isteriz. Nefislerimizin şerrinden ve amellerimizin kötülüklerinden Allah (c.c)’a sığınırız. Allah (c.c) her kime hideyet ederse onu saptıracak yoktur. Her kimi de saptırırsa ona hidayet edecek yoktur. Şehadet ederim ki Allah (c.c)’tan başka ibadete layık ilah yoktur ve yine şehadet ederim ki Muhammed (a.s) O’nun kulu ve rasulüdür.
Sözlerin en doğrusu Allah (c.c)’ın kitabıdır. Hidayetin en hayırlısıysa Muhammed (a.s)’in hidayetidir. İşlerin en şerlisi sonradan ortaya konulanlardır. Ve her sonradan ortaya konulan bid’attir, her bid’at ise sapıklıktır. Her sapıklık ise ateştedir.
Yeryüzünden nice kavimler, nice topluluklar ve nice milletler gelip geçmiştir. Bunlardan hâkimiyet hakkını kayıtsız şartsız Allah (c.c)’a tanıyanlar olduğu gibi, bu hakkı kendilerinde gören ve böylece Allah (c.c)’a ortaklık iddia edenler de olmuştur. Öyle ki bunlardan bazıları bunu açıkça sözleriyle ve fiilleriyle ortaya koymuş, bazıları ise sözleriyle Allah (c.c)’a bağlı olduklarını söylemekle birlikte amel ve inançlarıyla Allah (c.c)’a isyan etmişlerdir. Özellikle de beşer fikrinin ürünü olan sistemler bu özellikleriyle hep var olmuşlardır.
Bir zamanlar krallar, kabile veya aşiret reisleriyle kendilerini ortaya koyanlar, şimdi demokrasi adı verdikleri ve üzerine her kılıfı giydirdikleri yeni bir rejimle kendilerini ortaya koymaktadırlar. Öyle ki bir zamanlar krallar, kabile veya aşiret reislerinin: “ben böyle istiyorum”, “ben böyle emrediyorum” sözleri ve bu sözlerin gereği olan fiillerinin yerini “halk böyle istiyor”, “halk adına bu kararı veriyor ve emrediyoruz” almıştır. Böylelikle sözde halkın hükümde pay sahibi gösterildiği ama etkin güçlerin yine yöneticiler olduğu düzmece bir sistem ortaya konmuştur. İşte bu sistemin etkin güç olan aktörleri, halka sergiledikleri bu demokrasi oyunu sayesinde değişik renk ve kimliklere bürünerek, Allah (c.c)’ın kitabına uymaktan uzak, bilakis tamamen kendi kitaplarına göre uydurdukları kuralları ile yeni bir din olan demokrasi sayesinde, hükümde kendilerinin de pay sahibi olduklarını ve Allah (c.c)’a rağmen her türlü emir ve hüküm verme hakkının kendilerinde olduğunu bizzat amelleriyle ortaya koymuş; Allah (c.c)’a hükmünde ortak olmaktan adeta memnun duruma gelmişler ve bunu bir zorunluluk olarak görmüşlerdir.İşte biz bu risalede Hamas Hareketi’nin bizzat kendisinin ortaya koyduğu uygulamalar, söylediği söylemler ve taşıdığı inançlarla Allah (c.c)’ın dininin neresinde olduğunu izah etmeye çalıştık.(Sayfa:6-7 Ziyaeddin El Kudsi)
Yazarı Prof. Dr. Ziyaeddin el-Kudsiye ait kitabı Yayınevimizden temin edebilirsiniz.
http://www.haqyayinlari.com/tr/books/hamas_hareketi.pdfSiparişleriniz için 0 212 514 93 19 telefondan veya
hakyayinlari@hotmail.com.tr mail adresinden irtibata geçebilirsiniz inş.
Son duamız Alemlerin rabbi Allah’a hamd olsun.