HAKKA DAVET FORUMU
 
*
Hoşgeldiniz, Ziyaretçi.Lütfen giriş yapın veya kayıt olun. 18 Nisan 2024, 17:16:03


Kullanıcı adınızı, parolanızı ve aktif kalma süresini giriniz


Sayfa: 1 [2] 3 4 ... 7   Aşağı git


Eğer üye iseniz lütfen üye girişinden giriş yapınız.

Eğer üye değilseniz 10 saniyenizi ayırarak üye olabilirsiniz. 

Dosyaları indirebilmek ve de içerikleri görebilmek için

üye olmanız gerekmektedir.


  Yazdır  
Gönderen Konu: SAYGI ŞİRKİ (OKUL ASKERLİK BAYRAM TÖREN...)  (Okunma Sayısı 106338 defa)
0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.
alisvs
Ziyaretçi
« Yanıtla #15 : 09 Ocak 2012, 09:23:25 »

alisvs, ya okuduğunu anlamıyorsun yada anlamamazlığa veriyorsun. Yukarıda açık bir şekilde Hasan el-Benna'nın neden küfürde olduğunu yazdım. Tekrar ediyorum. Hasan el-Benna demokrasinin esasları arasında "hakimiyetin millette" olan şartını yazıyor ve daha sonrada bu sistemin (demokrasinin) esaslarının, İslam'ın esasları ile çatışmadığını söylüyor. Yani hüküm koyma yetkinin insanlarda olması, onun için İslam ile bir çelişkisi yoktur. Halbuki Allah (c.c) Yusuf 40 ve daha nice ayetlerde, apaçık bir şekilde bu hakkın kendisinde olduğunu bildirmiştir. Hüküm koymak Allah (c.c) aittir. Ama demokrasinin esasları arasında bu hak Allah (c.c)'ta değil beşerdedir ve Hasan el-Benna için bu İslam ile çelişmez. İşte el-Benna'nın küfrü budur.
 
ben yazdıklarınızı gerçekten anlamıyorum. "hakimiyetin millette" olan şartını yazıyor ve daha sonrada bu sistemin (demokrasinin) esaslarının,İslam'ın esasları ile çatışmadığını söylüyor.demişsiniz şimdide bunu nerde saöledi adam 2 gündür mısır anayasıydı şimdi buna çevirdininz adamın söylediklerini.adam kitaın demokrasiyle islamın çatışmadını nerde söyledi Allah için ya.yazık ya iftira ediyosun sonrada küfür di.yosun önceki yazlarınızda mısır anayasasının temel hükümleriylle islamda bilinmeyen şeyler olmadığını söylüyordu. hani.şimdi siz nerden çıkardınız adamın islamla demokrasi çatışmıyor dediğini konuları saptırmaktasınız .
1adam birşey sölemiş siz ondan farklı şeyler çıkarma peşindesiniz mısır anayası islamca bilinmeyen şeyler değil demiş.doğrudur.(temel prensipler çatışmayabilir doğrudur.ama adam tali prensiblerin çatıştığını kabul ediyor.)
2demokrasi ümmetin birliğini sağlamakta engel değildir demiş doğrudur.değildir hiçbirşey bununönünde engel olcak değildir.
3bu adam kral faruka beyat etti dediniz adamı kkral öldürdüdüğünü ortaya koyduk
4şimdide hakimiytetin millette olması islamla çatışmaz dediğini söylediniz nerde kardeşim hadi ona kaynak yaz bizde bilelim onuda nerde yazmış bu adam
gösterin 2 gündür sizin zanınızı konuşup duruyoruz üstelik hepsinin tersi ortadayken.
Kayıtlı
alisvs
Ziyaretçi
« Yanıtla #16 : 09 Ocak 2012, 09:27:54 »

asım
 arkadaşım o yazının özeti nedir o yazıdan ne anladınız birkaç cümleyle yazma nezaketinde bulunursanız yada fikrinizi kendi cümlelerinizle sölerseniz daha yararlı olur kanaatindeyim
Kayıtlı
alisvs
Ziyaretçi
« Yanıtla #17 : 09 Ocak 2012, 10:32:51 »

GERÇEKTEN ART NİYETLİ VE KÖTÜ ZAN İÇİNDE OLDUNUNUZU DÜŞÜNMEK İÇİN BAYA ZORLAMAK GEREKİYOR.RKADAŞLAR HASAN EL BENNA 2 CİLT ÖZETİNİ ÇIKARDIM BURAYA YAZIYORUM.
BU ADAMI KFÜRÜNÜN GÜNEŞ GİBİ AÇIK OLMA DURUMUNU KONUYU OKUYANLARA BIRAKIYORUM.
VE BÖYLE BİR ADAMI TEKFİR CÜRETİNİDE SARİHJ BİR AKLA VE HALİS BİR VİCDANA VE AÇIK TEKFİR HÜKMLERİNE EMANET EDİYORUM

Hasan El Benna Risaleler 2. Cilt Şu mevzuları  ihtiva  etmektedir:

1   — Cemiyetimiz şaşkınlık içindedir/Bu haliyle cemiyetimizi ıslâh etmek mümkün değildir.

2  — Bu şaşkınlık devam ederse, neticede  ihtilâller kopacaktır.


3  — Kurtuluş İslâmda'dır, çeşitli teori ve kamplara karşı seçtiğimiz yol islâm'dır.

4  — Din ile siyasetin arasını ayıranlar    İslâm'ı: anlamamışlardır.

5  — İslâm donukluğu reddeder.

6  — «islâm süper devletleri kızdırır» sözü saflığın alâmetidir.

7  — islâm, millî ve vatanî meselelerimize nasıl bir hâl çaresi getiriyor?

8  — Umumi birleşme: Kavramı ve yolu.

9  — islâmî iktidarın esasları: idarecinin mes'u-liyeti, milletin birliği, millet iradesine sevgi.

10  — Mısır  anayasasının   kapalılığı,   particiliğin kötülükleri.

11  — Cemiyetimize aşırı zenginlikle öldürücü fakirliğin hakim oluşu.

12  — Paramızın   Müstakil   olmasının   gerekliliği, kamu  sektörlerini ellerinde tutan  yabancı   şirketlerin millileştirilmesinin zorunluğu.

13  — Hemen sanayileşme, ihmal edilmiş büyük planları yeniden faaliyete geçirme.

14  — islam'ın ruhu, mülkiyeti yeniden düzenlemeyi, vergi sisteminde değişiklikler yapmayı ve zekât farizfisini uygulamayı gerektirir.

1(0 MADDEYE DİKKAT ET ARKADAŞIM)

DEVAM....

4 — ÇAĞIMIZ BUHRANDA KURTULUŞ İSLÂMDA.

Elbetteki yaşayacağımız yeni hayat tarzını seçmemiz gerekir. Ahlâk, fikir ve insanların ihtiyaçlarını karşılama açısından —kaydedilen yeni gelişmeler karşısında— Mısır'daki «içtimaî hayat sistemi» artık geçersizdir. «Akilli olan, bir iş olmadan önce düşünür ve ona karşı gereken tedbirini alır.»

Önümüzde komünizm ve sosyalizm var. Bu iki ideoloji de günümüzdeki beynelmilel anlayışa göre demokrasi mefhumuna dahildirler. Demokrasiyi savunanlar insaniyeti huzura kavuşturamamışlardır. Bugünkü dertlere bir çare bulamamışlardır. Halbuki önümüzde islâm Nizamı, İslâmın irşadı, islâmın emirleri ve islâ-mın hükümleri bulunmaktadır.

Aslında biz müslümanlar herhangi bir nizam seçmekte hür değiliz. Seçme hakkımız da yoktur, ister istemez islâm Nizamını kabul etmek mecburiyetindeyiz. Çünkü hepimiz İslâm Dininin hem din ve hem de devlet, olduğuna iman ediyoruz. Mısır'ı islâm Devleti kabul ediyoruz. Anayasamızın 149. maddesinde «Devletin Resmî dini islâm, dili Arapça'dır.» denmektedir.

Anayasasını koyarken devletin resmî dininin İslâm olduğu beyan etmektedir.

Bu kuruluşlar şayet islâmı bırakırlarsa ahde vefasızlık yaparlar,Allah 'ın emanetine ihanet etmiş olurlar. Bu müesseselerin millete karşı açık kalpli olmaları gerekir. Böylece halka karşı olan tutumunu açıklasın... Halk ta ona göre vaziyet alsın. Artık bugün aldatmaya, entrikaya mahal yoktur:*

İslâm Dinine karşı vefakâr olmak, bu vatanı tehdit eden içtimaî tehlikelerden koruyacaktır. Ruh ve kalblere huzuru ve emniyeti getirecektir. Fakat İslama vefa, âcil değişiklikleri gerektirir!

Nil vadisinin islâm Dâvasını yüklendiğini, tenfız ettiğini, usanmadan, bezmeden onu tebliğe giriştiğini ilân etmeyi gerektirr. «Lâfla peynir gemisi yürümez» çalışmak gerekir, çalışmak!..

Ey Devlet Reisi!..

Ey şanlı Ezberin hocaları!..

Ey Kuruluşların, Cemaatlerin ve Partilerin Önderleri!..

Ey bu aziz ve vatanın maslahatı için titreyenler!..

Ey bütün vatan evlâtları!..

Size sesleniyorum... İslâm Nizamına gelin. İslâm'a dönün... «Bu ın boyasıdır. Kimin boyası 'ın boyasından daha güzeldir? İşte biz O'na ibâdet edenleriz.»!'*)

(10) Bakara Sûresi: 138
Milletimi yeni bir hayat tarzı seçmeye davet ettim. Daha açık bir ifade ile konuşmak istersek: 'a ve kendilerine olan ahidlerine sâdık olmaya davet ettim. Böylece içtimaî hayatımızın bütün dallarını İslâm kaideleri üzerine kursunlar, cemiyetimiz ancak bu yol-la içinde bulunduğu bu huzursuzluktan sıyrılacaktır. Herşeyi kuşatan, bizi her ilerlemeden geri bırakan, içte ve dışta çeşitli meselelerimize çözüm yolu aramamıza mani olan bu istikrarsızlıktan kurtulabilecektir.
Kurtuluş için hiçbir yol olmadığını; ancak var gücümüzle İslama iman etmenin ve İslâmı yaşamanın kurtuluş yolu olduğunu söylemiştim
Ancak birtakım beyinsizler bu sözümüze karşı şöyle itirazda bulunurlar—. «Bu nasıl olabilir? Bütün dünyada modern hayat sistemi hiçbir cihetle dinî esaslara dayanmamaktadır. Dünyada söz sahibi ve insanların mukadderatını elinde tutan ileri milletler, dini devletten ayırma esasını kabul etmişlerdir. Dini, hayatın bütün dallarından uzak tutma, onu sadece vicdanlara ve mâbedlere hapsetme esasını benimsemişlerdir.»

Bu itirazda bulunanlar İslâmı öğrenmemişlerdir. Emirlerini ve hükümlerini okumamışlar, bu mukaddes dini hakkıyle anlamamışlardır.

islâmın hem din hem cemiyet, hem cami hem devlet, hem dünya hem âhiret olduğunu anlamamışlardır. Bu mukaddes dinin, dünya hayatı ile ilgili meselelere, ibâdetle ilgili meselelerden daha fazla temas ettiğini öğrenmemişlerdir.


ÜLKEMİZDEKİ PARLEMENTER SİSTEM VE İSLÂM

Anayasa profesörleri der ki Parlementer Sistem:

a —   idarecinin  Mes'uliyeti.

b —  Halkın iktidarı.

c —  Halk iradesine Hürmet...  esasları üzerinde kurulur.

— 89 —

Bu sisteme gö.e milletin birlik ve beraberlik içinde olmasına da bir mani yoktur. Bölünme ve ihtilâf, parlementer sistemde şart değildir. Bu arada particiliğin parlementer sistemin esaslarından biri olduğunu ileri sürenler de yok değildir.

Parlementer sistemde particilik bir örf ise de bu nizam da, zarurî bir unsur değildir. Çünkü particilik olmadan parlementer sistemi tatbik etmek mümkündür.

Şu halde İslâm idarî Nizamı ile parlementer nizam arasında bir tezat yoktur. Bu itibarla parlementer sistem, islâm Nizamından uzak değildir, islâmca bilinmeyen bir şey değildir.

Kesinlikle söyleyebiliriz ki, Mısır Anayasasının esasını teşkil eden kaideler islâmî esaslara ters düşmemektedir. İslâmdan uzak değildir, islâmca bilinmeyen bir şey değildir. Bilâkis Mısır Anayasasını tanzim edenler Anayasayı en modern anayasal esaslara göre hazırlamalarına rağmen, anayasanın', hiçbir kaidesinin Islama aykırı olmamasına çalışmışlardır.

Anayasamız ya açıkça İslâm'a uygundur. Meselâ: «Devletin Dini islâm'dır» maddesi böyledir. Yahut izah edilmek suretiyle İslâm'a uygunluğu ortaya çıkar. Meselâ: «inanç hürriyeti teminat altındadır.» maddesinde •durum budur.

Burada Anayasa ile mahkemelerde yürürlükte olan kanunlar arasındaki  farkı  açıklamak isterim.  Zira  bu kanunlardan çoğu açıkça İslama ters düşmektedir. Bu nu —inşAllah— yeri gelince tafsilatıyla anlatacağız.
(Allah SİZİ ISLAH ETSİN ADAM BURNLARI SÖYLEDİKLERİNİ NEDEN DUYMAMAKTAN GELMEKTESİNİZ.)

Mısır'da uygulanan Parlementer Sistem ve Mısır Anayasası temel kaidelerinde, İslâm'ın getirdiği esaslara ters düşmemesine rağmen Anayasanın bazı maddelerinde eksiklik olduğunu, tatbikatın doğru olmadığını, ve İslâmın esaslarını koruma hakkındaki maddelerin yetersiz olduğunu, dolayısıyle hikâye ettiğimiz bu bozuk düzene sürüklendiğimizi, parlementer sistemde istikrarsızlık içinde yaşadığımızı gözden kaçırmamalıyız

İKTİDARIN GÜÇSÜZLÜĞÜ— KANUNLARİN  BOZUKLUĞU

«Gerçekten biz sana Kitabı hak olarak indirdik ki, insanlar arasında Allah'ın sana gösterdiği şekilde hüküm veresin... Hainlere karşı yardımcı olmaya* 1 sın. •«.»(s?)

Geçen kısımlarda gerek islâm nizamında gerek parlementer sistemce liyakatli bir iktidarın üç temel noktasını beyan ettik. Bunlar:

1   — İdarecinin mes'uliyeti.

2  — islâm Ümmetinin Birliği.

3  — Millet iradesine Hürmet.

Keza kısaca kanunların kapalı taraflarına, Mısır Anayasasının konulduğundan bu ana kadar tatbik ettiğimiz idari nizamm bozukluğuna ve acizliğine de işaret etmişî;m.

Bugün içinde bulunduğumuz huzursuzluğun, şaşkınlığımızın, bölünmemizin, gruplaşmamızın sebebi ka-. nunlarımızın yetersizliği, bozukluğu ve kapalılığıdır.

5} YENİDEN İSLAM'A:

Kapitalist, sosyalist, komünist v.b. rejimlerin herhangi birinden hayır geleceğini sanmayın. Bu sistemlerin her birinin aldatıcı birtakım iyi tarafları görünse de hakikatte herbirinin aşırı derecede eksiklikleri vardır.

Bu rejimler, başka memleketlerde türemiş, bizim dertlerimize benzemeyen dertlere çare bulmak için icad edilmiş, bize uymayan cemiyetlerde kurulmuşlardır.

Diğer taraftan bizim elimizde, dört başı mamur, tam bir ıslahata götüren, millî iktisadımızı düzenleyen islâm Nizamı bulunmaktadır.

Eğer bunu hakkıyla bilsek, doğru bir şekilde tatbik etsek elbette ki bütün problemlerimiz çözülecektir. Bütün rejimlerin iyi taraflarını elde etmemiz, kötü taraflarından uzaklaşmamız mümkün olacaktır.

Hayat seviyesinin ve milletin bütün tabakalarının nasıl yükseldiğini, huzura kavuştuğunu göreceğiz. Refaha ve huztrlu hayata giden en yakın yolu bulmuş olacağız.

İSLAM NİZÂMININ HUSUSİYETLERİ:

İslâm nizâmı, insanların koyduğu kanunlara ve felsefi görüşlere benzememektedir. İslâm Nizâmı Fikir ve emirlerini sadece insanların kafasında teoriler, kitaplarda yazılı görüşler, dillerde söylenen sözler olarak bırakmamıştır. Fakat islâm, emirlerini yerleştirip sebatlı kılmak için ve bunlardan meydana gelecek eserlerden faydalandırmak-için, gözle görülen fiili ameller koymuş ve islâma iman edenleri bu amellere sımsıkı sarılmaya mecbur kılmıştır.

IX — VASİYET

Ey müslüman kardeşleri., iyi dinleyin! Bu sözlerimle düşüncelerinizi gözlerinizin önüne sermek istiyorum. Olabilirki, zor duruma düşerim de sizinle bir daha konuşma ve yazışma fırsatı bulamam. Sizlere bu sözleri düşünmenizi, ezberleyebildiğinizde ezberlemenizi ve bunların çevresinde toplanmanızı vasiyet ediyorum.

Ey müslüman kardeşler!.. Siz, bir hayır derneği değilsiniz,  bir siyasî parti  değilsiniz,  belirli  bir gaye

için kurulmuş bir teşkilat ta değilsiniz. Fakat sizler, müslümanların kalbine girip onları Kur'anla ihya edecek yeni ruhlarsınız. Allah'ın emriyle maddeciliğin zulmetini parçalayıp, insanlığı aydınlığa kavuşturan yeni nurlarsınız. Hz. Resulullah'ın davetini haykıran seslersiniz. Şu gerçeği itiraf etmek gerekir ki, bütün insanlar bu ağır yükten kaçtıktan sonra onu siz yükleniyorsunuz

«Size neye davet ediyorsunuz?» diye sorulduğunda, şu cevapları veriniz:

Hazreti Muhammed (S.A.V.) in getirdiği islâm'a davet ediyoruz, hükümet kurmak islâmın bir parçasıdır, hür olmak islâmın farz buyurduğu bir vecibedir.»

Eğer size «Bu siyasetten başka birşey değildir» denilirse, «islâm budur başkasını bilmeyiz» deyin. Eğer size «Siz isiâmî devrim'e davet ediyorsunuz» denilirse, «biz, iman ve iftihar ettiğimiz hakka ve barışa davet ediyoruz. Şayet karşımıza çıkar, yolumuza durursanız; Allah, bize kendimizi müdafaa etmeye dair izin vermiştir, siz ise sapık ve zâlim devrimcilersiniz» deyin. Eğer size «Bazı kişi ve kuruluşlarla yardımlaşıyor-sunuz» derlerse siz de şu âyeti okuyun:
Biz yalnız ALLA'a iman ettik, sizin O'na ortak koş-Hıklarınızı inkâr ettik.»(:i") Şayet düşmanlıklarında daha da İsrar ederlerse şu âyeti okuyun:

«Allah size selâmet versin, biz cahillerle sohbet etmeyi istemiyoruz
X — VAZİFELER

Ey kardeşler!..AllahA 'a iman edin, O'nu bilmekle, O'na dayanmakla şeref duyun, O'ndan başkasından korkmayın. Farzlarını gereği gibi yapın, yasakladığı şeylerden kaçının. Üstün ahlâklarla ahlâklanın, ahlâkınızla güçlü olun, 'ın size bahşettiği iman şerefiyle şerefli olun, takva ve sâlihlerin takvâlıklarıyla yaşayın. Kur'an-ı Kerim'e yönelip okuyun ve okutun. Resulullah'ın hayatına yönelip hatırlayın. Devamlı söyleyenler değil yapanlar olun.  bir milleti doğru yola sevk ettiğinde ona çalışıp yapmayı ilham eder. Bir millet hidayete erdikten sonra ancak çekişmeler neticesi hidayetten şaşmıştır.

Birbirinizi sevin, aralarınızda bulunan alâkalarınızı devam ettirin. Bu, sizin başarınızın sırrı ve güçlölüğü-

(30)  Mü'minurç   Suresi   âyet:   84

(31)   Kasas Suresi âyet: 55

201

nüzün esasıdır. Allahu Tealâ, milletinizle aranızda hak hükmünü verinceye kadar kararlı olun. önderlerinizi, zor zamanlarda da kolay zamanlarda da, sevilen şeylerde de sevilmiyen şeylerde de dinleyin! itaat edin davanızın sembolü budur, aramızdaki bağ da budur.

Bütün bunlardan sonra Allahu Tealâ'nın yardımını ve desteğini bekleyin. Hiç şüphe yok ki, fırsat geliyor. «O gün de mü'minler  Allah'ın yardımıyla ferahlanırlar.  Allah dilediğine yardım eder. O galipdir, merhamet sahibidir.»(52)

Allah, bizi de, sizi de rızasına muvaffak kılsın, hidayette olan seçilmiş kimselerin yoluna sevk etsin, şerefli ve mes'ud bir hayatla yaşatsın, mücahidlerin ve şehitlerin ölümüyle öldürsün.

 Allahne güzel dosttur, ne güzel yardımcıdır

Kayıtlı
Bulkînî
Girişimci Üye
***
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 116


« Yanıtla #18 : 09 Ocak 2012, 20:43:09 »

Son kez yazıyorum. İnşeAllah bu sefer anlarsınız.

"Demokrasi hukuk bilginleri, demokratik sistemin, idarecinin sorumluluğu, milletin hakimiyeti ve milli iradeye saygı esasları üzerine kurulduğunu söylerler.

Bu sistemin, ümmetin birliğini ve amaç bütünlüğünü engelleyecek bir durum söz konusu değildir." (Hasan el-Benna / İslam Işığında Problemlerimiz - s. 48)

Hasan el-Benna, yukarıdaki yazısında demokrasi hukuk bilginlerinden demokrasinin hangi esaslara dayandığını zikrediyor. Burada ilk göze çarpan esas ise "milletin hakimiyeti" sözüdür. Bu söz küfürdür. Hakimiyet beşerin değil, Allah (c.c)'a ait bir özelliktir. Milletin hakimiyeti sözü demek; hüküm koymak milletin demektir. Halbuki bu özellik uluhiyyetin en önemli özelliklerinden ve çağımızın en büyük küfrüdür. Günümüzdeki beşeri sistemlerin tamamı hakimiyeti Allah (c.c)'ta değil beşerde görmektedir. Yani Allah (c.c)'ın ilahlığını reddedip kendi ilahlıklarını (dille olmasa bile) ilan etmişlerdir. Hüküm koyma yetkisi kendinde ögren bir kişi Fravun gibi “Sizin en yüce rabbiniz benim” demese bile ilahlığını ilan etmiştir. Çünkü bu hak (hüküm koyma) yalnız ve yalnız Allah (c.c)'a mahsustur. Seyyid Kutub, bu konuda şunları söylemektedir:

“Hüküm vermek ancak ve ancak Allah’a aittir. Uluhiyetin sadece O’na ait olması sebebiyle hüküm vermek ve hükümran olmak sadece O’nun hakkıdır. Hükümranlık uluhiyetin icaplarındandır. Hükümranlıkta hak iddaa eden kimse, uluhiyetin ilk şartında Allah’la mücadeleye girişmiş olur. Bu kimse ister fert, ister insanların bir tabakası, ister bir parti veya grup, ister millet, isterse bütün dünyanın meydana getirdiği âlemşümul bir insan kütlesi olsun… Uluhiyetin ilk şartı olan hükümranlık üzerinde Allah’la mücadeleye giren ve kendine hükümranlık izafe etmeye çalışan kimse küfre girmiştir, apaçık bir kafirdir. Bu kimsenin küfrü, dinin kat’i hükümleriyle sabittir. Bu mevzudaki kat’i hükümler cümlesinden olarak, sadece biraz önce mealini verdiğimiz ayetin (Yusuf: 40) hükmü dahi kâfi gelir!...
 
Böyle bir hak iddaa etmenin çeşitli şekilleri vardır.Bu şekillerden herhangi birini kullanmak dinden çıkmak için kâfidir. Bir kimsenin Allah’a ait olan uluhiyet vasfının ilk şartı olan hükümranlığı, kendine izafe etmesi ve böylece Allah’la mücadeleye girerek kafir olması için muhakkak halka: “Sizin benden başka ilahınız yoktur” demesi, veya firavun’un yaptığı gibi: “Sizin en yüce rabbiniz benim” gibi şeyler söylemesi şart değildir. O kimsenin Allah’ın şeriatını hükümsüz hâle getirmesi ve başka bir kaynağın kanunlarını tatbikata koyması, yahut Allah’tan başka herhangi bir kimseye hükümranlık hakkı tanıyarak onun söz sahibi olduğunu kabul etmesi… Evet, sadece bu kadarı dahi kafir olması için yeterli sebettir!...” (Fi Zilal’il Kur’an Cilt: 8 Sayfa: 403)

Tekrar ediyorum: Hasan el-Benna, demokrasi hukuk bilginlerinden, demokrasinin hangi esaslar üzere kurulu olduğunu zikrediyor. Bu esaslardan biriside az evvel söylediğim gibi; milletin hakimiyeti esası. Bu küfür olan bir inançtır. Gelelim Hasan el-Benna'nın demokrasinin esaslarını zikrettikten sonra şu sözlerine. O, şöyle diyor:

"Bu esaslar dahilinde parlementer sistem, İslam'ın hükümet sistemine koyduğu esaslara aykırı değildir. Yine parlementer sistem bu esaslarıyla İslam nizamına uzak ve onca bilinmeyen şeyler değildir. O halde gönül rahatlığıyla diyebiliriz ki Mısır anayasasını oluşturan temel prensipler İslami prensiplerle çatışmaz, İslam'a uzak veya İslamca bilinmeyen şeyler değildir." (Hasan el-Benna / İslam Işığında Problemlerimiz - s. 49)

Hasan el-Benna, bu esaslar (ki bu esaslardan birisi hakimiyeti kullarda görmektir) üzere kurulu olan demokrasinin esasları ile İslam'ın hükümet sisteminin koyduğu esaslar arasında bir tezatlık yoktur diyor. Yani onun sözünün izahı şöyle: Ona göre hakimiyetin (beşerin hüküm koyması) millette olması, İslam ile bir çelişki arz etmiyor. Halbuki Bütün peygamberler insanlara bunun küfür olduğunu söylemiştir. Uluhiyyetin en önemli özelliğidir. Bu olmasa ve diğer herşey İslam'a uygun olsa, ortada İslam'dan söz edilemez. Kişiye sırf bunun yokluğundan dolayı İslam hükmü verilemez. Verildiği taktirde, veren kişinin İslam'lığından söz edilemez.

Hidayete tabi olanlara selam olsun.
Kayıtlı
alisvs
Ziyaretçi
« Yanıtla #19 : 09 Ocak 2012, 20:56:11 »

düzeltiliyor NeyNey?
Kayıtlı
Bulkînî
Girişimci Üye
***
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 116


« Yanıtla #20 : 09 Ocak 2012, 21:14:43 »

Şeyh Ziyaeddin el-Kudsi, İhvan Cemaati'nin ikinci lideri olan Hasan İsmail Hudeybi’nin yazdığı "Duatun La Kuda" kitabına reddiye olarak yazdığı Cahiliyyenin Hükmünü mü İstiyorlar kitabının 232. sayfasının dip notunda, Hasan el-Benna'dan şunları naklediyor:


"İsmailiye’de cemaatin ilk kurulduğu zamanlarda, kralın yakınlarından bazı kimseler, benim krala karşı çalıştığımı ve krala sövdüğümü ihbar etmişler. Yapılan araştırmalar ithamların doğru olmadığını ortaya çıkardı. Bilakis, araştırmalarda El Benna’ nın, talebelerine kralı övdüğü, onun iyiliğini gösteren dersler verdiği ortaya çıktı. Hatta kralın İsmailiye’den geçeceği gün, cemaatin işçilerini onu selamlamaya gönderdi ve Onlara şöyle dedi:

"Sizlerin, yolun iki tarafındaki kaldırımlara çıkıp kralı selamlamanız gerekir, böylece, yabancılar bu beldede bizim, kralımıza nasıl saygı gösterdiğimizi ve onu ne kadar çok sevdiğimizi anlasınlar ve böylece onların katındaki saygımız artsın."

İşte bu münasebet sebebiyle bir polis rapor yazdı. Bu raporda hükümete, bu cemaati desteklemesi ve onun şubelerini diğer bölgelerde yayması gerektiğini tevsiye etti. Çünkü bu cemaat, devletin güvenliğine hizmet etmekte ve halkın ıslahında büyük rolü oynamaktaydı."  (Hasan el Benna - "Dava ve Davetçinin hatıraları" s: 87, Tarık Albişri-"1945-1952 Yıllarında Mısırda Siyasi Haraket" s: 43)
Kayıtlı
alisvs
Ziyaretçi
« Yanıtla #21 : 09 Ocak 2012, 21:16:34 »

"Bu esaslar dahilinde parlementer sistem, İslam'ın hükümet sistemine koyduğu esaslara aykırı değildir. Yine parlementer sistem bu esaslarıyla İslam nizamına uzak ve onca bilinmeyen şeyler değildir. O halde gönül rahatlığıyla diyebiliriz ki Mısır anayasasını oluşturan temel prensipler İslami prensiplerle çatışmaz, İslam'a uzak veya İslamca bilinmeyen şeyler değildir." (Hasan el-Benna / İslam Işığında Problemlerimiz - s. 49)


Hasan el-Benna, bu esaslar (ki bu esaslardan birisi hakimiyeti kullarda görmektir) üzere kurulu olan demokrasinin esasları ile İslam'ın hükümet sisteminin koyduğu esaslar arasında bir tezatlık yoktur diyor. Yani onun sözünün izahı şöyle: Ona göre hakimiyetin (beşerin hüküm koyması) millette olması, İslam ile bir çelişki arz etmiyor.

ya aynı şeyleri yazıp duruyon arkadaşım bu senin izahın sana kim dewdi böyle bir izah koy diye 10 kişiye bu sözün izahını sorsak senin izahın şaz kalıcak belki.
bu senin yorum senin düşüncen senin fikrin senin algın senin idrakın senin açıklaman senin özetin senin sözün.ama o sözlerden böyle izah çıkmaz tahrif ediyorsunuz yanlış nakil yapıyorsunuz.i

hem sen böyle bir izah çıkarsan bile bu sözlerin farklı bir izahıda olabilir adam farklı bir izahta ve açıklamada sunabilir ilmi kapasitesi daha yüksek olan biri farklı bir algı çıkartır.yani açık ve net bir algı çıkmaz senin izahın ı kabul etsek bile bu tartışmalı hale gelir tartışma ve zannla tekfir düşer.ayrıca kesinlikle hiçkimse sağlıklı ve bilgili bir şekilsde bu sözleri analiz etse senin sonucunu çıkartmaz.

sen adam böyle dedi deyip üzerine yorum yapıyon demediği ve senin anladığın kasıta görede hüküm veriyon ve adamı kafirlik yada mürdetlikle suçluyon.

Kayıtlı
Bulkînî
Girişimci Üye
***
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 116


« Yanıtla #22 : 09 Ocak 2012, 21:19:37 »

Senin anlamayacağın ortada, belki birileri faydalanır ve bu kafirin peşinden gitmeyi bırakır.

Ben Hasan el-Benna'ya mürted demedim. Çünkü İslam'a hiç girmiş değil.
Kayıtlı
alisvs
Ziyaretçi
« Yanıtla #23 : 09 Ocak 2012, 21:21:50 »

bak güzel kardeşim

hiçbir tutarlılığın yok sen bu adamı niye tekfir ediyon.bunun bile farkında değilsin.birileri bişey demiş sende kabul etmişsin yada iki tane kitap okuyup tekfir hükmü verecek ilme ulaştım zannediyorsun.

kralı övgü sözünü kabul edip soruyorum şimdi bu adamı kralı övdüğü içinmi tekfir etmektesiniz.bu küfür müdür
Kayıtlı
alisvs
Ziyaretçi
« Yanıtla #24 : 09 Ocak 2012, 21:26:32 »

insanların alimlere ve dava adamlarına önder ve liderlewre özellikle bu dava için canıyla malıyla mücadele etmiş ve ETMEKTE OLANLARA ZİNDALARDA olanlara daha fazla saygı
Kayıtlı
alisvs
Ziyaretçi
« Yanıtla #25 : 09 Ocak 2012, 21:39:08 »

arkadaş ikimizde kendimizi  müslüman olarak nitelendirmekteyiz müslümana yakışmayacak bir tavır içine girmeden belli saygı kurallarına bağlı kalarak ya devam edelim yada konuşmayalım. bana saygısızlık etymen hiç önemli değil yada etrafındaki insanlara istediğin kişiyi çık tekfir et hesabını sen vereceksin ama ümmetin alimlerini karalamak çok çirkin ve çok küstahça ve daha birçok şey.

bir hadis

6029 - Hz. Cabir radıyAllahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

"İlmi, alimlere karşı böbürlenmek, cühelâ ile münakaşa etmek veya mevki-makam elde etmek için öğrenmeyin. Kim bunu yaparsa ona ateş gerekir, ateş!"

Kayıtlı
Bulkînî
Girişimci Üye
***
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 116


« Yanıtla #26 : 09 Ocak 2012, 21:46:45 »

Seninle İslami meseleler konuşulmaz. Açıkça belliki hakka boyun eğemiyorsun. Aynı şeyleri (ki hepside aynen benim dediğim gibi) açıkladım ama buna rağmen reddediyorsun. Sonra başka bir nakil yapıyorum. Cevap verdiğimde yine benzer manevralarla reddeceksin. Amacın hakka ulaşmak değil. O yüzden seninle bu tür konuları konuşmak gereksiz.
Kayıtlı
Melih Saygın
Aktif Üye
**
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 68


« Yanıtla #27 : 09 Ocak 2012, 21:49:35 »


 Cevap)
Hasan el benna"nın kendi eserlerinden,ve kendi cemaat arkadaşalrından yeterince küfrü hakkında bilgi verilmiş,bundan sonra bunları kabul etmemek  körü körüne sevmekten kaynaklanan görmek istememe durumudur, Konunun uzatılması gereksizdir.
Kayıtlı
alisvs
Ziyaretçi
« Yanıtla #28 : 09 Ocak 2012, 21:55:40 »

benim Allah insan kalbini en iyi bilendir islamın alimlerine yapılan karalanın vicdanı rahatsız etmesinden başka hiçbir tarafı yok hak diye hiçbirşey görmedim hak olan şey hasan el bennanın tekfire uygun olan tek bir hareketini dahi gösteremediğiniz halde adamı tekfir etmeniz ve bunu insanlara bu kafirin ne olduğunu öğrenirler diye lanse etmeniz

5 tane madde söylediniz yaklaşık olarak hepside birbirinden asılsız ve trajik ayrcıca yaralayıcı
Kayıtlı
alisvs
Ziyaretçi
« Yanıtla #29 : 09 Ocak 2012, 21:58:10 »


 Cevap) Hasan el benna"nın kendi eserlerinden,ve kendi cemaat arkadaşalrından yeterince küfrü hakkında bilgi verilmiş,bundan sonra bunları kabul etmemek  körü körüne sevmekten kaynaklanan görmek istememe durumudur, Konunun uzatılması gereksizdir.

sayın yönetici siz demek bu yazılanlardan hasan el bennanın küfrünü gördünüz ve diğer cemaat üyerlerinin Allah Allah

insanlık için siz söyleyin nedir bu adamın küfrü ne gördünüzde tatmin oldunuz
Kayıtlı
Sayfa: 1 [2] 3 4 ... 7   Yukarı git


Eğer üye iseniz lütfen üye girişinden giriş yapınız.

Eğer üye değilseniz 10 saniyenizi ayırarak üye olabilirsiniz. 

Dosyaları indirebilmek ve de içerikleri görebilmek için

üye olmanız gerekmektedir.


  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

Sitemiz üzerinden erişilebilen şeylerde Allah'ın razı olmadığı şeyler varsa, bunları reddediyoruz.