HAKKA DAVET FORUMU
 
*
Hoşgeldiniz, Ziyaretçi.Lütfen giriş yapın veya kayıt olun. 03 Haziran 2023, 06:49:05


Kullanıcı adınızı, parolanızı ve aktif kalma süresini giriniz


Sayfa: [1]   Aşağı git


Eğer üye iseniz lütfen üye girişinden giriş yapınız.

Eğer üye değilseniz 10 saniyenizi ayırarak üye olabilirsiniz. 

Dosyaları indirebilmek ve de içerikleri görebilmek için

üye olmanız gerekmektedir.


  Yazdır  
Gönderen Konu: Örnek Fert  (Okunma Sayısı 158523 defa)
0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.
DARİMİ
Yönetici
******
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 999


« : 06 Ocak 2011, 00:44:51 »

Örnek Fert
 
 
Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem yahudilerden İslam'a karşı düşmanca tavır takınan Kaynuka oğullarını muhasara altına aldı.

Onlar Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem ile aralarındaki anlaşmayı bozmuşlardı. Onlar muhasara altında iken Abdullah b. Ubey b. Selül Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in yakasına yapışıp onları serbest bırakmasını istedi. Çünkü Abdullah b. Ubey b. Selül bu kabile ile antlaşmalı idi.

Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem ona çok kızıp ondan yakasını bırakmasını istemesine rağmen Abdullah b. Ubey b. Selül, dostları olan yahudileri bırakmadıkça Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in yakasını bırakmamakta direndi. Bu, Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'e yapılmış çok çirkin bir davranıştı.

Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in sahabeleri O'nun gözünün içine bakıyorlar, O'nun ağzından çıkan her kelimeye itaat etmeye hazır bekliyorlardı. Onlar Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'e itaatin Allah'a itaat olduğunu çok iyi biliyorlardı.
 
 
Müslüman bir ferdin emirine İbn-i Selül'ün davrandığı gibi davranması çok büyük bir cürümdür. Hele bir de bu emir Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem olursa, işlenen cürümün hacmi daha da büyür.

Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem onun bu terbiyesiz tavrına kızmasına rağmen ona istediğini vermiştir.
 
 
Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in bu hareketi şüphesiz bir hikmete dayanıyordu.

Abdullah b. Selül daha yeni İslam'a girmişti ve hala ona bağlı olan birçok kişi vardı. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem onun henüz İslam'ı tam olarak kavramadığını, tam anlamıyla iman etmediğini görüyordu. İstediklerini ona verirse onun İslam'a karşı kalbinin yumuşayacağını ve belki de hakiki iman ile iman edeceğini umuyordu.

Ayrıca Abdullah b. Ubey b. Selül hakiki iman ile iman ederse ona bağlı olan ve Müslüman olduklarını iddia etmelerine rağmen henüz imanın tam olarak kalblerine yerleşmediği bazı kimselerin onunla beraber samimi bir imanla İslam'a bağlanmalarını umuyordu.

Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem burada İslam için önemli bir menfaat sağlayabilme ihtimali gördüğü için Abdullah Ubey b. b. Selül'e istediğini vermiştir. Fakat bundan dolayı hiçbir Müslüman Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'e itiraz etmemiştir.
 
 
Bunun gibi, günümüzde Müslüman cemaat lideri İslam davasının menfaatini umduğu için bazı kimselere birtakım tavizlerde bulunursa, Müslümanların bunu anlayışla karşılamaları ve bundan dolayı lidere kızmamaları gerekir.

Tabi ki bu tavizlerin İslam cemaatinin temel meselelerinde olmaması gerekir. Çünkü cemaatin temel prensiplerinden taviz vermek, bu yolda elde edilmesi umulan menfaatlerden daha büyük zararlar getirir.

Aynı zamanda bu konulardaki tavizler cemaatin sabit olup hiç sarsılmaması gereken prensiplerini sulandırır ve cemaati temelinden sarsar. Buna ise lider dahil hiçbir ferdin hakkı yoktur.
 
 
Bu olaydaki Abdullah b. Selül ile Sa'd b. Ubade'nin sergiledikleri tavırlar arasında dağlar gibi fark vardır.

İbn-i Selül'ün tavrı her Müslümanın kaçınıp sakınması gereken bir tavır iken Sa'd b. Ubade'nin tavrı ise her Müslümanda bulunması gereken örnek bir tavırdır.

Sa'd b. Ubade de yahudilerle antlaşmalı bir kişi idi. Fakat o Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in onları muhasara altına almasına itiraz etmek yerine, yahudilerle yapmış olduğu antlaşmayı bozduğunu ilan ederek şöyle dedi:

"Ya RasûlAllah! Ben Allah-u Teâlâ'nın Rasûlünü ve mü'minleri kendime dost ediniyorum. Bu kafirlerle antlaşmaktan ve onlarla dost olmaktan Allah'a sığınırım."

Allah-u Teâlâ onun bu örnek tavrını övdü ve hakkında şu ayeti indirdi:

"Kim Allah'ın Rasûlünü ve iman edenleri dost edinirse bilsin ki şüphesiz Allah'dan yana olanlar üstün gelenlerdir." (Maide: 56)
 
 
Bu yüzden lider İslam cemaatinin maslahatı için bir harekete giriştiğinde Müslüman fertlerin Allah-u Teâlâ'nın ayetinde övdüğü Sa'd b. Ubade'nin gösterdiği tavrı göstermeleri gerekir.

Kim de lideri cemaat'in menfaati için kalkışmış olduğu bir hareket veya plandan şahsi çıkarları sebebiyle döndürmeye kalkışırsa münafık Abdullah b. Ubey b. Selül'ün tavrını sergilemiş olur.

Cemaat lideri bir meselede bir karar verdiği zaman bu karar haram veya küfür bir husus olmadığı müddetçe Müslüman fertlerin ona itaat etmeleri ve onu Abdullah b. Ubey b. Selül'ün yaptığı gibi başka bir karar vermeye zorlamamaları gerekir.

Fakat şayet lider bir meselede küfür ya da haram olan bir karar verirse, ona itaat edilmemesi gerekir.

Böyle bir durumda zaten böyle bir kişinin liderliği söz konusu değildir.

Müslümanların bu gibi bir tavır içine giren lideri o mevkiden indirip o mevkiye layık olan kişiyi getirmek için ellerinden geleni yapmaları gerekir.
 
Kayıtlı
Sayfa: [1]   Yukarı git


Eğer üye iseniz lütfen üye girişinden giriş yapınız.

Eğer üye değilseniz 10 saniyenizi ayırarak üye olabilirsiniz. 

Dosyaları indirebilmek ve de içerikleri görebilmek için

üye olmanız gerekmektedir.


  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

Sitemiz üzerinden erişilebilen şeylerde Allah'ın razı olmadığı şeyler varsa, bunları reddediyoruz.