HAKKA DAVET FORUMU
 
*
Hoşgeldiniz, Ziyaretçi.Lütfen giriş yapın veya kayıt olun. 29 Mart 2024, 18:38:21


Kullanıcı adınızı, parolanızı ve aktif kalma süresini giriniz


Sayfa: [1]   Aşağı git


Eğer üye iseniz lütfen üye girişinden giriş yapınız.

Eğer üye değilseniz 10 saniyenizi ayırarak üye olabilirsiniz. 

Dosyaları indirebilmek ve de içerikleri görebilmek için

üye olmanız gerekmektedir.


  Yazdır  
Gönderen Konu: Kafirler için ayaga kalkmak  (Okunma Sayısı 9534 defa)
0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.
abdussamed
Aktif Üye
**
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 72


« : 13 Aralık 2010, 17:21:24 »

s.a

Kafirler için ayağa kalkmanın hükmü nedir
Kayıtlı
ιвηι тєумιуує
Girişimci Üye
***
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 151


« Yanıtla #1 : 13 Aralık 2010, 18:47:40 »

Soru: Kafirler için ayağa kalkmanın hükmü nedir

Cevap: Kıyam iki türlüdür:

1- Caiz olmayan Kıyam

2- Caiz olan kıyam


1- Caiz olmayan Kıyam:

Allah’ın Rasulü Hz. Muhammed (s.a.v) şöyle buyurdu:

“Kim, insanların ona kıyam etmesini arzularsa ateşte yerini hazırlasın.” (Sahihtir, Ahmet rivayet etti.)
 
 
Hz. Enes (r.a) dedi ki;
 
“Ashabın yanında Rasulullah’tan daha sevimli bir kimse yoktu. Bununla beraber onu gördükleri zaman ayağa kalkmazlardı. Zira Allah Rasulünün, onların bu davranışlarından hoşlanmayacağını biliyorlardı.” (Sahihtir, Tirmizi rivayet etti.)
 
1- Bu iki hadis bir Müslüman bir yere gittiğinde orada bulunanların kendisine kıyam etmelerini kalben arzuladığı takdirde cehenneme gireceğini, ashabı kiram Allah rasulünü son derece sevdikleri halde yanlarına vardığı zaman Rasulullah’ın hoşlanmadığını bildikleri için kendisine kıyam etmediklerini ifade etmektedir.
 
 
2- İnsanların birbirine karşı ayağa kalkmaları oldukça yaygın bir adettir. Özellikle şeyh ders vermeye veya herhangi bir yeri ziyaret etmeye gittiği zaman yada öğretmen derse girdiğinde hemen öğrencilerin hürmeten ayağa kalkmaları yerleşik bir örf haline gelmiştir. Bu gibi yerlerde kıyam etmeyen edebsizlikle, hocasına karşı saygısızlıkla suçlandığı görülmektedir.

Şeyhin veya öğretmenin kendisine yapılan kıyama karşı susması veya ayağa kalkmayan öğrenciyi kınamaması onların kendilerine karşı yapılan kıyamdan hoşlandıklarını gösteriyor ve böylece kendilerini cehenneme hazırlamış oluyorlar. Eğer onlar kendilerine karşı ayağa kalkmaktan hoşlanmasalardı öğrencilerine ayağa kalkmamayı tavsiye eder ve bunu yasaklayan hadisi kendilerine izah ederlerdi. 

Alime veya herhangi birine karşı yapılan kıyamın tekrarı, onların ruhunda kendilerine kıyam etme sevgisini doğurur ve başka yerde bunu bulamayınca rahatsız olmasına sebep olur. Dolayısıyla bu kıyamcılar (ayağa kalkanlar), kendilerine kıyam edilenlerin ruhlarında onlara karşı ayağa kalkma sevgisini vermede şeytana yardımcı olmuş olurlar. Oysa ki, Allah’ın Rasulü şöyle buyurmuştur:

“Kardeşinizin aleyhine şeytana yardımcı olmayınız!” (Buhari)
 
 
3- İnsanların çoğu; “biz öğreticiye ve şeyhe, ilme hürmeten ayağa kalkıyoruz” derler. Bizde cevaben diyoruz ki, Rasulullah’ın ilminden ve Ashabın edebinden şüpheniz mi var? Bununla beraber ashab Rasulullah’a karşı ayağa kalkmamışlardı. İslam, Hürmete ayağa kalkmakla değerlendirmez aksine verilen emri yerine getirmek itaat etmek, selam vermek ve mushafaha etmekle değerlendirilir. Şairin şu sözüne itibar edilmez:

Kıyam et öğretmene, ona saygı göster,

Nerdeyse öğretmen, olacaktır peygamber.

Çünkü şairin öğretmene karşı kıyam tavsiyesi: masum olan Rasulün (s.a.v) kıyamı kötü gören sözüne ters düşmektedir. Kendisi için kıyamdan hoşlananın cehennemlik olacağı daha önce belirtilmiştir. 
 
 
4- Çoğu zaman bir mecliste bulunduğunuzda bir zengin meclise girdiği zaman ona ayağa kalkıyor fakat fakir geldiğinde ona hiç kimse aldırış etmiyorsa, bu durum onun zengine ve ona kıyam edenlere karşı kalbinde bir nefret uyanmasına yol açar. Halbuki İslam dini Müslümanlar arasında doğabilecek her türlü kin ve kıskançlığı vede kıyam gibi buna sebebiyet verecek her şeyi yasaklamıştır. Ayrıca kendisine aldırış edilmeyen fakir, çoğu kez kendisine karşı kıyam edilen zenginden Allah katında daha efdal olabilir. Zira “Şüphesiz Allah katında en üstününüz, en takva sahibi olanınızdır.” (Hucurat)
 
 
5- Şöyle denilebilir: “Yanımıza gelen birine karşı ayağa kalkmadığımız zaman kalbinde bize karşı bir nefret uyanabilir” Cevaben deriz ki; “Kendisine kıyam etmediğimiz adama kalben kendisini sevdiğimizi, kıyam etmememizin sebebi başka bir şey için değil kıyamdan hoşlanmayan Rasul (s.a.v)’e ve ona kıyam etmeyen ashaba (r.a) uyduğumuzu ve kendisine kıyam edilenin duyacağı memnuniyetten dolayı cehennemlik olmasına razı olmayacağımız için kalkmadığımı kendisine izah ederiz…”
 
2- Caiz Olan Kıyam
 
İddia: “Rivayet edilen bazı sahih hadisler ve sahabedeb nakledilen bir takım hareketler, gelene karşı kıyam etmenin caiz olduğunu gösteriyor, buna ne dersiniz?”
 
 
Cevap: Evet doğrudur! Ancak bu haberin niçin ve neyi ifade ettiğini bilmemiz gerekir:
 
 
1- Allah’ın Rasulü, kızı Fatıma yanına girdiği zaman kızına karşı ayağa kalktığı gibi kızıda babası yanına girdiğinde ayağa kalkardı. Bu caiz olduğu gibi aynı zamanda teşvik edilmiştir. Çünkü bu misafire ikram ve onu ağırlamak için yapılan bir kıyamdır.

Allah’ın Rasulü misafire ikram konusunda şöyle buyurmuştur.

“Kim, Allah’a ve ahiret gününe iman etmişse misafirine ikramda bulunsun.” (Buhari-Müslim)
 
 
2- “Beyinize karşı ayağa kalkın.” Başka bir rivayette de “onu indirin” (kaydı vardır) hadisidir. Bu hadisin vurut sebebi şudur:

Allah’ın Rasulü Sa’dı, Yahudiler hakkında hüküm vermek için çağırmıştı. Sa’d ise, yaralı bir şekilde merkebine binmiş olarak gelmişti. Allah’ın Rasulü “Efendinize kıyam edin (karşılayın) ve onu indirin” buyurmuştur ki, bu, dinin emrettiği bir yardımlaşmadır. Orada bir kısım Ensar (r.a) Hz. Sa’dı karşılarken Allah’ın Rasulü (s.a.v) ve diğer ashab ayağa kalkmamışlardı.
 
 
3- Sahabi Ka’b bin Malik’in tevbesi kabul olduğu zaman mescide gitmiş sahabelerin hepsi oturdukları halde Talha (r.a) yalnız başına ayağa kalkmış ve cihaddan geri kaldığından ötürü tevbesinin kabulünden dolayı onu müjdelemek için ona doğru koşmuştur. Bu kıyam caizdir. Çünkü bu, üzgün olan birinin kalbini ferahlandırıp sevindirmek ve Allah’ın tevbesinin kabulünü kutlamak için yapılmıştır ki, bu güzel bir şeydir.
 
 
4- Kıyamı yasaklayan hadislerde “Lehu” zamiri kullanılmıştır ki, anlamı; “Onun için ona hürmeten” demektir. Halbuki caiz gören hadislerde de “ileyhi” Zamiri kullanılmıştır ki, “ona yardım, ona ikram etmek” anlamına ima etmektedir. İkisinin arasındaki fark ise büyüktür.
 
Kayıtlı
DARİMİ
Yönetici
******
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 998


« Yanıtla #2 : 13 Aralık 2010, 22:39:06 »

    
    
Cevap: Kalkıp yer göstermediği  takdirde, bu hareketin kâfir anne, baba, dede, amca, diğer iyi kâfirler için saygısızlık sayılacağı, kine, buğza ve düşmanlığa, ya da kalkmayanın başka bir zarar görmesine sebep olacağı yerlerde( Kibir ve yücelik taslayıp, ayağa kalkanlar karşısında kendini büyük gören ve zorbalara benzeme hali müstesna) kalkılmasında bir mahsur yoktur caizdir.Yeterki gelen kişi tağut olmasın ve kişilerden ayağa kalkmalarını istemesin..
Kayıtlı
Bünyamin19
Aktif Üye
**
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 72


« Yanıtla #3 : 08 Şubat 2016, 13:03:46 »

peki gelen kişi tağut olmayıp ayağa kalkılmasını bekleyen, isteyen biriyse ve ayağa kalkılmasından hoşlanıyorsa o geldiğinde ayağa kalkmanın hükmü nedir.

Ve eğer tağut geldiğinde bir zarar gelmesin diye ayağa kalkmak küfür mü oluyor ?

Yine tağut derken bu taifenin içine girenleri izah eder misiniz ?

Mesela her polis, asker, milletvekili, bakan, hakim, avukat, savcı, zabıta yine muhtelif müesseselerin güvenlik görevlileri (devletin veya hususi müessesenin) yani bunun hudutlarını tesbit edebileceğimiz ölçüyü izah eder misiniz ?

Aynı şekilde her harbi kafir de aynı zamanda tağut mudur ?
Ya da her tağut aynı zamanda harbi midir ?

Her polis için harbi mi denir, yine her hakim, milletvekili vs. ?

Birisi bir muhtelif kereler dine sövüyor. Bu kişi harbi midir ? Ve sadece sövdüğü zaman mı harbi hükmünü alır, yoksa bir kere sövdü mü ondan tevbe edene kadar harbi hükmünü mü alır ? (Yani bizce harbi olarak kabul edilip, harbi(ye yapılan) muamelesi mi yapılır ?

Birisi hep dinin aleyhinde konuşuyor ve karalıyorsa (yani şöyle yanlış böyle kötü, dinin şurası şöyle burası şöyle gibi beğenmediğini, yanlış olduğunu söylüyorsa, sözgelimi çarşaf, sakal gibi şeylere laf söylüyorsa, ve bazen bunların dinden olmadığını söyleyerek kötülüyorsa) bu kişi harbi mi sayılır ? Daima mı yoksa mahdud bir müddet için mi ? Ve ne zamana kadar ?
Kayıtlı
KUDUS
Girişimci Üye
***
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 104


« Yanıtla #4 : 08 Şubat 2016, 22:41:28 »

Konu içerisinde geçen hadislerin tam kaynağını verebilirmisiniz.örneğin hangi hadis kitabının hangi konu başlığında bunları bulabiliriz.[ARKADAŞLAR SORUYORLAR]

Bütün müslümanlardan Allah razı olsun.
Kayıtlı
KUDUS
Girişimci Üye
***
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 104


« Yanıtla #5 : 15 Mart 2016, 07:44:04 »

Sorduğum soru çokta zor olan bir soru değil,zaten soruda değil.konuyu asan arkadaş sadece kaynağını belirtsin yeterli,

tamam sorulara yetişemiyeceğinizi anlıyorum,ama böyle bir yazıyı paylaşan arkadaş bir aydan fazladır sorduğuma cevabıda bir zahmet versin...
Kayıtlı
Sayfa: [1]   Yukarı git


Eğer üye iseniz lütfen üye girişinden giriş yapınız.

Eğer üye değilseniz 10 saniyenizi ayırarak üye olabilirsiniz. 

Dosyaları indirebilmek ve de içerikleri görebilmek için

üye olmanız gerekmektedir.


  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

Sitemiz üzerinden erişilebilen şeylerde Allah'ın razı olmadığı şeyler varsa, bunları reddediyoruz.