HAKKA DAVET FORUMU
 
*
Hoşgeldiniz, Ziyaretçi.Lütfen giriş yapın veya kayıt olun. 16 Nisan 2024, 22:05:18


Kullanıcı adınızı, parolanızı ve aktif kalma süresini giriniz


Sayfa: [1]   Aşağı git


Eğer üye iseniz lütfen üye girişinden giriş yapınız.

Eğer üye değilseniz 10 saniyenizi ayırarak üye olabilirsiniz. 

Dosyaları indirebilmek ve de içerikleri görebilmek için

üye olmanız gerekmektedir.


  Yazdır  
Gönderen Konu: amelinin sevabını başkasına vermek  (Okunma Sayısı 8154 defa)
0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.
kusay
Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 13


« : 21 Ağustos 2009, 19:08:10 »

sa bir müslüman kendi yapmış olduğu hayırlı bir amelin sevabını baskasına yada bı ölüye verebilirmi örneğin hacca gidip sevabını bi ölüye yada canlıya verebilirmi yada okuduğu kuranın sevabını tabiki Allahın izniyle verebilirmi
Kayıtlı
Alkame
Yönetici
******
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 1176


« Yanıtla #1 : 19 Eylül 2017, 01:44:01 »

sa bir müslüman kendi yapmış olduğu hayırlı bir amelin sevabını baskasına yada bı ölüye verebilirmi örneğin hacca gidip sevabını bi ölüye yada canlıya verebilirmi yada okuduğu kuranın sevabını tabiki Allahın izniyle verebilirmi

Cevap: Bir kimse kendisine farz olan ibadetlerin sevabını ölü veya diri bir başkasına veremez. Zira bu kimse farzlardan kendisi sorumludur ve sevabı da kendisine aittir. Fakat bir kimse hac farziyetini yerine getiremeyen ölü veya diri bir kimsenin yerine haccedebilir ve bu amelin sevabı yerine yaptığı kimseye gidebilir. Yine bir kimse nafile bir amel yaparak bunun sevabını ölü veya diri bir kimseye verebilir. Örneğin; Kur’an okuma sevabını bir başkasına hediye etmesi gibi..

Alimler; Kur’an okumanın sevabı ölüye ulaşır mı? Şayet ulaşırsa kabir yanında okunduğu zaman mı, yoksa uzakta okunduğunda mı ulaşır? Ve ölü okuma sevabının tamamını mı yoksa dinleme sevabını mı alır? gibi konularda ihtilaf etmişlerdir.

İbn Hacer el-Askalani (rh.a)
bu konuda şöyle diyor:

1- Burada iki mesele var. Bu meselelerden birincisi, ikinci meselenin bir parçasıdır. Okuyucu, ölü için niyet edip okumaya yöneldiğinde okuduğu Kur’an ölüye fayda verir ve sevabı da ona ulaşır.

Bazı Alimler şöyle dedi:
 
Okumanın başında ölü için okumaya niyet etmek şart değildir. Bilakis önce okuyup sonra bunun sevabını ölüye hediye ederse bu sevap ölüye ulaşır. Birinci görüş tercih edilmiştir.

Bu iki görüş arasında yani Kuran’ın kabirde okunmasıyla kabirden uzakta okunmasının sevabının ölüye ulaşması hususunda fark yoktur. Her iki durumda da okumanın sevabı ölüye ulaşır.
 
Bazı Şafiiler ölü ancak dinleme sevabı alır dediler. Bu görüşün iki kurala dayandığını söylediler.
 
Birincisi: Sevabı hediye etmek sahih değildir.

İkincisi: Ruhlar kabirler etrafındadır. Azaplanmayı ve nimetlenmeyi bedenlerinin hissetmesi sebebiyle ölülerin ruhları, kabirle ve bedenle manevi bir birleşmeyle birleşmişlerdir.
 
Bunun için ölü okumayı duyar ve duyunca da dinleme sevabı ona ulaşır. Bu söz, söyleyen kişiyi çıkmaza sokar. Çünkü ölünün idraki ve duyuşu mükellef kişilerin (dirilerin) idraki gibi değildir. Bu konuda Allah’ın fazlına ihtiyaç duyar. Allah isterse ölüye duyma nimetini verebilir.

Şafiilerden bazıları okuma sevabı konusunda başka bir görüş ileri sürdüler. Kur’an okurken ölü için niyet edilirse doğru olmaz.

Eğer önce kendisi için okur, sonra bu sevabın ölüye ulaşması için Allah’a dua ederse ölüye sevabın ulaşması bu şekilde mümkün olur. Zaten bu da dua hükmündedir. Onun işi Allah’a kalmıştır, isterse onun duasını kabul eder, isterse kabul etmez.

Bu söz onlarda şu sözü söyleyen kimsenin sözüne zıt değildir:

Sevabı hediye etmek doğru değildir. Çünkü kul, mal konusunda hibe etme hakkına sahip olduğu gibi, ibadetler (sevap) konusunda herhangi bir tasarruf hakkına sahip değildir. Çünkü burada okuma sevabının ölü için olmasını amaçlıyor, veya "sevabımı ölüye verdim" diyor. Bu görüş daha önce zikredilen duaya zıttır. Daha önce de geçtiği gibi sevabın ölüye ulaşması kesin değildir. Kabirde Kur’an okuma hakkında sahabelerden gelen rivayetler azdır. Fakat dört mezhep zamanından günümüze kadar müslümanlar Kuran’ı ölünün mezarının yanında okumayı sürdüre gelmişlerdir.

Ahmed İbn-i Muhammed İbn-i Harun Ebu Bekir-il Hilal bu konuda "Cami" kitabında şöyle dedi:
 
Abbas İbn-i Ahmed-İddevri bize şöyle dedi:

Ahmed İbn-i Hanbel’e kabirlerin yanında Kur’an okumak konusunda bir şey bilip, bilmediğini sordum.

"Bilmiyorum" dedi. Sonra dedi ki:

Yahya Bin Muin’e sordum. Mübeşşir Bin İsmail El-Halebi’den şöyle dedi:

Abdurrahman İbnil Ala Bin El Lahlah’ın babasından şöyle dedi:

Babam dedi ki; Ben öldüğüm zaman beni lahite koy ve Allah’ın adıyla Rasulullah’ın sünneti üzere de, başımın yanında Bakara’nın başlangıcını ve sonunu oku.
 
Ben İbn-i Ömer’in de bu şekilde vasiyet ettiğini duydum. Sonra Hilal başka bir rivayette şöyle dedi:
 
Ahmed İbn-i Hanbel bir cenazede iken ölü defnedilince, kör bir adam kabrin yanına gelerek Kur’an okudu. Ahmed Bin Hanbel ona şöyle dedi:

"Ey adam kabrin yanında Kur’an okumak bid’attir."

Muhammed İbn Kudeme ona şöyle dedi:

"Ey Eba Abdullah! Mübeşşir El Halebi hakkında ne diyorsun?"

Ahmed Bin Hanbel dedi ki:

"Güvenilir bir zattır."

Ona Mübeşşir’il Hanbeli’nin daha önceki yukarıda zikredilen hadisini zikredince Ahmed Bin Hanbel (rh.a) ona şöyle dedi:

"Adamına git ve okumasını söyle."

Hilal aynı şekilde şöyle demiştir:

Ebu Bekr El-Mervezi bize şöyle demiştir:

Ahmed İbn-i Muhammed İbn-i Hanbeli’yi şöyle derken işittim:

"Kabirlere girdiğiniz zaman; Fatiha, Felak, Nas ve İhlas surelerini okuyun ve okuduklarınızı kabir ehline hediye edin, böylece bu okuduklarınızın sevabı onlara ulaşır." (İbn Hacer el-Askalani: Akaid Konusundaki Fetvalar s. 21, 26)


Kayıtlı
Sayfa: [1]   Yukarı git


Eğer üye iseniz lütfen üye girişinden giriş yapınız.

Eğer üye değilseniz 10 saniyenizi ayırarak üye olabilirsiniz. 

Dosyaları indirebilmek ve de içerikleri görebilmek için

üye olmanız gerekmektedir.


  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

Sitemiz üzerinden erişilebilen şeylerde Allah'ın razı olmadığı şeyler varsa, bunları reddediyoruz.