Teymullah el-Muvahhid
|
|
« Yanıtla #3 : 22 Şubat 2016, 13:14:53 » |
|
Soru: a.s soruya bir kac soru daha eklemek istiyorum -itilaf nedir?
Cevap: İhtilaf denildiği zaman kastedilen, müçtehidler arasındaki ihtilaftır yoksa fertler arasında olan ihtilaf kastedilmez.
Soru: -itilaflı konular nelerdir? -her konuda itilaf olurmu?
Cevap: Her konuda ihtilaf olmaz. İhtilaf asla aslı-d din meselelerinde, muhkem ayetlerde ve kat’i naslarda olmaz. İhtilaf, sadece delaleti zanni, yani birkaç manaya gelen ayet ve hadislerde veya nasih mensuh olan delillerde, geneli haslaştıran, mutlakı ammlaştıran hadisler söz konusu olduğunda olur.
Soru: -itilaf lı olması kişiye secme hakkımı sağlar?
Cevap: Âlimlerin bir delil üzerinde ihtilaf etmesi, delili farklı anlamalarından veya bir takım delillerin birine ulaşıp diğerine ulaşmamasından kaynaklanır. Avam olan bir kişilerin müçtehidlerin ihtilaf ettiği konularda kendine kolay gelen hükmü seçmeyerek bir mezhebe tabi olması efdal olandır.
Soru: -delile dayanan itilafta iki dogru görüşmü ortaya cıkmış oluyor
Cevap: Hayır, asla iki doğru ortaya çıkmış olmaz, çünkü Allah (c.c) katındaki doğru tektir. Fakat Allah (c.c) katında hangisinin doğru olduğu bilinmediği için müçtehitler içtihat yapar.
Rasulullah (s.a.s) Beni Kureyza üzerine bir grup Müslümanı göndereceği zaman, onlara; “Beni Kureyza’ya varmadan önce hiç kimse namaz kılmasın!” buyurdu. Sahabeler yolda ilerlerken ikindi namazı vaktinin girmesi üzerine namazın Beni Kureyza topraklarına ulaşmadan kılınıp kılınmayacağı ve bunun Rasulullah (s.a.s)’ın emrine muhalefet olup olmayacağı hususunda ihtilaf ettiler. Bir kısmı: “Peygamberimiz verdiği bu emirle namazı kaçırmamızı istemedi” diyerek namazlarını yolda kıldılar. Bir kısmı da: “Biz namazı ancak Beni Kureyza yurdunda kılarız” diyerek namazlarını oraya varıncaya kadar kılmadılar.
Sahabelerin bu durumu Rasulullah (s.a.s)’a intikal edince o, iki tarafı da tenkit etmedi; hâlbuki o bu sözü söylerken kastı birdir, bu söz ile iki kastı yoktur. Ama sahabeler bu sözden iki manayı anladılar ve Rasulullah (s.a.s) onlara bir şey söylememiştir, çünkü söz iki manaya da gelebilir.
Soru: kişiler istedgini sağlam görme yada hangisini hangi usule göre zayıf görmeli ve ya görmek zorundamı?
Cevap: Kişiler istediğini sağlam göremez. Hadisin sahih veya zayıf olmasını ancak hadis âlimleri belirler, fıkıh âlimleri de bu hadislerden hüküm çıkarırlar. Usul bilmeyen kişi asla bu iki şeyi yapamaz ancak müçtehitler ihtilaf eder.
Soru: -usul bilmeyen kişi bu durumda ne yapmalıdır?
Cevap: Usul bilmeyen kişi mukallittir; sağlam bir müçtehide tabi olmalıdır.
Soru: -hadislerin sağlam oldugunu hangi kıstasa göre belirlenir usul bilmeyen kişiler bunu ayırabilirmi farkı görebilirmi?
Cevap: Hayır, ancak usul bilen kişiler bunu ayırabilir.
Soru: -kimler itilaf eder ?
Cevap: Ancak müçtehitler ihtilaf eder.
Soru: -itilafın cıkış sebebi başlıca nelerdir?
Cevap: İhtilafın çıkış sebepleri, hakkında kitap yazılabilecek kadar çoktur. Bunlardan önemlilerini zikredelim:
Birinci sebep: Sözün iki manalı olmasıdır. Yani ayet veya hadisin delaleti zanni olması sebebiyle ihtilaf olur.
İkinci sebep: Bazı âlimlere bazı deliller ulaşmış, bazılarına ise o deliller ulaşmayıp farklı deliller ulaşmıştır. Bundan dolayı müçtehitler kendilerine ulaşan delillere göre hüküm verirler.
Üçüncü sebep: Hadisi zayıf veya sahih görmelerine göre hüküm verirler ve bundan dolayı aralarında ihtilaf olur. Bazı âlimler bir hadise zayıf der, bazı âlimler ise sahih der.
Dördüncü sebep: Nasih mensuh, ammı haslaştıran ve mücmeli genelleştiren hadislerde aralarında ihtilaf çıkar.
Beşinci sebep: Her müçtehidin bir üslubu, delillerden hüküm çıkarma kaideleri vardır, bunlara göre hüküm çıkarırlar. Müçtehidin akli yapısı da önemlidir, akli yapısı hadisi anlayış derecesini belirler.
Soru: -Bir delilden iki farklı anlayış cıkarmı başlıca bunları acıklarmısınız?
Cevap: Evet, bir delilden iki farklı anlayış çıkabilir. Buna dair delil şu hadisedir: Rasulullah (s.a.s) Beni Kureyza üzerine bir grup Müslümanı göndereceği zaman, onlara; “Beni Kureyza’ya varmadan önce hiç kimse namaz kılmasın!” buyurdu. Sahabeler yolda ilerlerken ikindi namazı vaktinin girmesi üzerine namazın Beni Kureyza topraklarına ulaşmadan kılınıp kılınmayacağı ve bunun Rasulullah (s.a.s)’ın emrine muhalefet olup olmayacağı hususunda ihtilaf ettiler. Bir kısmı: “Peygamberimiz verdiği bu emirle namazı kaçırmamızı istemedi” diyerek namazlarını yolda kıldılar. Bir kısmı da: “Biz namazı ancak Beni Kureyza yurdunda kılarız” diyerek namazlarını oraya varıncaya kadar kılmadılar.
Sahabelerin bu durumu Rasulullah (s.a.s)’a intikal edince o, iki tarafı da tenkit etmedi. Rasulullah (s.a.s)’ın iki tarafa da sessiz kalması, iki tarafın davranışlarının uygun olduğunu gösterir.
İşte bu hadise bir delilden iki farklı anlayış çıkacağını gösterir. Rasulullah (s.a.s)’ın bu sözden kastı her ne kadar bir yönde ise de söz iki manaya gelebileceği için onlara bir şey söylememiştir.
|