buhari
Ziyaretçi
|
 |
« : 29 Ağustos 2007, 14:57:28 » |
|
ZEKAT KİMLERE VERİLMEZ
1 - Zekat; fakir de olsa, müslüman olmayan kimseye verile-mez. Diğer sadakalar ise müslüman olmayan kimselere de veri-lebilir. Rasulullah (s.a.s) Muaz b. Cebel (r.a)’yü Yemen’e gönderir-ken O’na: - “Onu (yani; zekatı) onların zenginlerinden al ve onla-rın fakirlerine ver” buyurmuştur: (Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, Nesei, İbni Maçe) Bu hadisten; müslüman olmayan fakire zekatı vermenin caiz olmadığı manası çıkar. Çünkü hadisteki birinci zamir nasıl müslümanlara ait ise, ikinci zamirin de aynı merciye ait olması gerekir. Sadakaların müslüman olmayan kimselere de verile-bilmesinin delili ise şu hadistir: Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu: -“Bütün dinlerin mensuplarına sadaka verin.” (İbni Ebi Şeybe Mürsel olarak rivayet etti.) 2- Zekat ile cami yaptırılamaz ve ölülere kefen alınamaz. Zira zekatta temlik şarttır. Yani; zekat veren kimsenin, verdiği kim-seye, zekat olarak verdiği şeyi temlik etmesi gerekir. Cami ile ölü, zekata malik olamazlar. 3- Zekat ile herhangi bir ölünün borcu da ödene mez. Çünkü başkasının borcunda ödenen şey hele eğer o başkası ölmüş ise- ona temlik edilmiş olamaz. Aynı sebebe binaen zekat ile köle de satın alınıp azatlanamaz. 4 - Zekat, zengin olan kimseye de verilemez. Abdullah b. Amr (r.a)’den Rasulullah (s.a.s)’in şöyle buyurduğu rivayet edildi:’ -“Sadaka (zekat) zengine ve çalışabilecek güçte olana helal değildir.” (Ebu Davud, Tirmizi, Nesei) Tirmizi bu hadis için Haşen dedi. 5- Kişi, zekatını anne ve babaları ile çocuk ve torunlarına ve-remez. Çünkü anne ve babalarla çocuklar arasında menfaatler müşterektir. Aynı sebebe binaen kişi zekatını karısına da vere-mez. Kadın da kocasına veremez. Diğer iki imama göre ise; ka-dın, zekatını kocasına verebilir. Bu konudaki delilleri şudur: İbni Mes’ud (r.a)’nun hanımı İbn Mes’ud (r.a)’ya sadaka verip veremeyeceğini Rasulullah (s.a.s)’e sordu. Rasulullah (s.a.s) ise: “Sana hem sadaka verdiğin ve hemde akrabalık hakkını gözettiğin için iki ecir vardır”buyurdu. (Buhari, Müslim, Tirmizi, Nesei, İbni Mace) İmam Ebu Hanife, bu hadisin zekat için değil zekat dışındaki sadakalar için geçerli olacağını söylemiştir. 6- Zekat, Haşimilere de verilemez. Ebu Hureyre (r.a)’nurî şöyle dediği rivayet edildi: -“Hz. Hasan b. Ali (r.a) zekat hurmalarından bir hurma alıp, ağzına koymuştu. Rasulullah (s.a.s) “Sakın, sakın^ at!” bu-yurdu. Sonra: -“Bizim’, zekat malından yemediğimizin farkına varmadın mı? Bunu bilmiyor musun?” dedi.” (Buhari, Müslim) Enes (r.a)’den; Rasulullah (s.a.s)’in, yolda giderken bir kuru hurmaya rastladığı ve şöyle buyurduğu rivayet edildi: -“Zekat malından olmak ihtimali olmasaydı, bu kuru hurmayı alıp yerdim.” (Müslim, Ebu Davud) Haşimiler; Hz. Ali, Hz. Abbas, Cafer, Akiyl ve Haris b. Abdulmuttalib’in soyundan olan kimselerdir. Yezid b. Hayyan’dan Rasulullah (s.a.s)’in şöyle buyurduğu rivayet edildi: -“Dikkat edin ey cemaat! Ben ancak bir insanım. Rabbimin Rasulü gelip te ona icabet etmem yakındır. Ben size iki ağır yük bırakıyorum. Bunların birincisi, içinde doğru yol ve nûr bulunan Kitabullah’tır. Kitabullah’ı alın ve O’na sarılın.” Sonra Kur’an’a sarılmaları için insanları teşvik etti. “Bir de Ehl-i Beyti bırakı-yorum. Ehl-i Beytim hakkında size Allah’ı hatırlatırım. Ehli Beytim hakkında size Allah’ı hatırlatırım” buyurdu. Hüseyin O’na: -“Ya Zeyd! Rasulullah’m Ehl-i Beyti kimlerdir? O’ nun ka-dınları da O’nun Ehl-i Beytinden değiller mi?” dedi. Zeyd: -“Rasulullah’ m kadınları da O’nun Ehl-i Bey tindendirler. Ve lakin O’nun asıl Ehl-i Beyti, kendisinden sonra, zekat almaları haram olanlardır” dedi. Hüseyin: -“Peki onlar kimlerdir?” diye sorunca Zeyd: -“Onlar, Ali’nin soyu, Akil’in soyu, Cafer’in soyu ve Abbas’in soyudur” dedi. Hüseyin tekrar: -“Bunların hepsine zekat almak haram kılınmış mıdır?” dedi. Zeyd’de: -“Evet” dedi. (Müslim) ‘ Haşimilerin azatladığı köleler de Haşimi sayılmaktadırlar. Çünkü rivayet olunmaktadır ki, Rasulullah (s.a.s) Beni Mahzum Kabilesinin zekatını tahsil etmek üzere bir adamı gön-dermişti. Bu adam Ebu Rafi’ye: -“Bana arkadaşlık et. Sen de bir miktar alırsın” dedi. Ebu Rafi: -“Gidip Rasulullah (s.a.s)’e sorayım” cevabını verdi. Gelip sorunca Rasulullah (s.a.s) kendisine: -“Bir kavmin azadlısı onlardan sayılır, bize zekat helal değil-dir” buyurdu. (Ebu Davud, Ahmed, Tirmizi) Tirmizi bu hadis için Sahih dedi. 7 - Hangi maldan olursa olsun nisap miktarına sahip olan kimseye zekat verilemez. Çünkü nisaba sahip olan kimse şeriatta zengin sayılır. Ancak sahip olduğu nisabın zaruri ihtiyaçlarından fazla olması şarttır. Not: Nisab Miktarı: Bir malın zekatını verebilmek için, o malın ulaşması gereken miktar veya değer. 8 - İmam Ebu Hanife ile İmam Muhammad’e göre, eğer bir kimse zekatını fakir sandığı bir kimseye verdikten sonra o kim-senin zengin veya Haşimi olduğunu, ya da müslüman olmadığı veyahud karanlıkta zekatını bir kimseye verdikten sonra o kim-senin kendisinin babası veya oğlu olduğu anlaşılırsa, zekatını bir daha vermesi gerekmez. İmam Ebu Yusuf ise; bir daha vermesi gerekir, demiştir. Zira, yanılmış olduğu kesin olarak anlaşılmaktadır. Necis bir kaptan abdest aldıktan veyahut necis bir elbise içinde namaz kıldıktan sonra, abdest aldığı kabın veyahut içinde namaz kıldığı elbisenin necis olduğunu öğrenen kimsenin nasıl bir daha namaz kılması gerekiyorsa, bu kimsenin de zekatını bir daha vermesi gerekir. İmam Ebu Hanife ile İmam Muhammed’in delili de Maan b. Yezid’in hadisidir. Yezid, fakirlere dağıtmak üzere bir miktar altını birisine bırakmış ve bunu öğrenen oğlu Maan gidip altınları adamdan almıştır. Yezid, altınları oğlu Maan’in yanında gö-rünce: -“Oğlum! Ben sana verilsin, dememiştim” diye altınları Maan’dan geri almak istemiş ve bunun üzerine Rasulullah (s.a.s)’e müracaat etmişlerdi. Rasulullah’da: -“Ey Yezid! Niyet ettiğin sadaka sevabı sana hasıl olmuştur. Ve Ey Maan! Senin de aldığın para senin olmuştur” diye cevap vermişti. (Buhari) 9 - Her yerin zekatı aynı yerin fakirlerine verilir. Zira hem yukarıda geçen Muaz b. Cebel’in hadisinde emredildigi gibi, eğer aynı yerin fakirlerine verilirse ayrıca komşuluk hakkı da gözetilmiş olur. Ancak, eğer zekat sahibinin muhtaç olan akraba-ları başka yerlerde oturur veyahut başka yerlerin fakirler daha muhtaç olursa, o zaman zekatın o fakirlere verilmesinde bir sa-kınca yoktur. Zira bu durumda zekatını nakleden kimse akrabalık hakkını gözetmiş ya da daha muhtaç olan fakirlere yardım etmiş olur. Şayet hiçbir sebep yokken zekat nakledil rse, mekruh olmakla beraber caizdir. Çünkü ayette sabittir ki yalnız bir yerin fakirleri değil, bütün fakirler zekata müstahaktırlar.
|