buhari
Ziyaretçi
|
 |
« : 29 Ağustos 2007, 14:11:18 » |
|
Zekat: Lügat manası ; arınmak, temizlenmek, artmak ve bü-yümek demektir. Seri manada ise; nisaba ulaşmış ve üzerinden Hicri bir yıl geçmiş olan malın bir kısmını fakirlere ve zekât âyetinde zikredi-len zümrelere vermektir. Zekatın Hükmü: Zekât; muhkem bir farzdır. İnkâr eden kâfir olur, vermeyen ise öldürülür. Allah (c.c)şöyle buyuruyor: -"Namazı kılın, zekâtı verin ve Rasulullah (s.a.s)'e itaat edin ki merhamet edilmiş olasınız." (Nûr: 56) -"Onların mallarından kendilerini temizleyip arıtacak bir sadaka al ve onlara duâ et. Muhakkak senin duan onların kalblerine sükun ve güvenlik verir. Allah işiten ve bilendir." (Tevbe: 103 Allah (c.c) Kur'an-ı Kerim" in bir çok âyetlerinde "Zekâtı ve-rin" diye emrettiği gibi Rasulullah (s.a.s)'de: -"Mallarınızın zekâtını verin" buyurmuştur. (Tirmizi )’Hakim rivayet etti ve Sahih dedi. İbni Abbas (r.a)'den Rasulullah (s.a.s)'in Muaz b. Cebel'i Yemen "e gönderirken kendisine şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: -"Yakın bir zamanda kitab ehli olan bir kavme gideceksin. Yanlarına vardığın zaman önce kendilerini Allah'tan başka ibâdete lâyık ilâh olmadığına ve Muhammed (s.a.s)'in muhakkak Allah'ın rasulü olduğuna şehadet etmeye davet et. Bu iki esası kabul ederlerse, Allah'ın kendilerine günde beş vakit namazı kesin olarak farz kıldığını haber ver. Bunu da kabullenirlerse, Allah'ın kendilerine zenginlerinden alınıp fakirlerine verilen bir sadakayı (yâni; zekâtı) kesin olarak farz kıldığını söyle. Bunu da kabullenirlerse, en kıymetli mallarını almaktan kaçın ve mazlumun bedduasından kork. Çünkü mazlumun bedduası ile Allah (c.c) arasında perde (engel) yoktur." (Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, Nesei) Ebu Hureyre (r.a)'den; adamın birinin Rasulullah (s.a.s)'e gelip şöyle dediği rivayet edilmiştir: -"Ey Allah'ın Rasulü! Bana, yapacağım öyle bir iş göster ,ki, onu işleyince cennete girebileyim." Rasulullah (s.a.s): -"Şirk koşmaksızın yalnız Allah'a ibadet eder, farz olan namazı kılar, yine farz olan zekâtı hakkıyla verir ve Ramazanda da oruç tutarsın" buyurdular. Adam: "Hayatımı elinde tutan zâta (Allah'a) yemin ede-rimki buna birşey eklemiyeceğim" dedi ve dönüp gidince Rasulullah (s.a.s): "Cennetlik bir kimseye bakmaktan sevinç duymak isteyen varsa bu adama baksın" buyurdu. (Buhari, Müslim, Nesei) Ebu Hureyre (r.a)'den şöyle rivayet edilmiştir: "Rasulullah (s.a.s) vefat ettikten sonra Hz. Ebu Bekr (r.a) halife seçildi. O zaman Arab kabilelerinden bir kısmı (zekât hususunda) isyan ederek küfre döndüler. Hz. Ebu Bekr (r.a) isyan eden kabilelerle cihad etmeye karar verdi. Fakat Hz. Ömer (r.a) buna mâni olmak için: "Sen insanlarla nasıl cihad edersin? Halbuki Ra¬sulullah (s.a.s): "İnsanlarla 'Lâilahe illAllah' deyinceye kadar harbetmekle emrolundum. Fakat bunu diyen kimsenin malı da, canı da benim nazarımda dokunulmazlık vasfını kazanır, Allah hakkı müstesna. O kimsenin gizli niyet ve düşüncesi ile ilgili hesabı Allah'a aittir" buyurmuştur" dedi. Bunun üzerine Ebu Bekr (r.a): -"VAllahi namaz ile zekât arasında ayırım yapanlarla savaşacağım. Çünkü zekât, malın hakkıdır. Allah(c.c)'ya yemin ederim ki, Rasulullah (s.a.s)'e verdikleri bir dişi oğlağı bile bana vermezlerse, bu yüzden kendileriyle harb edeceğim" buyurdu. Bunun üzerine Hz. Ömer (r.a) dedi ki: "VAllahi bildim ki, bu sözler Allah (c.c)'nun Hz. Ebu Bekr'in gönlünde meydana getirdiği genişliğin bir eseridir. Bu sayede onlarla savaşmanın hak olduğunu öğrendim." (Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, Nesei)
|
|
|
Kayıtlı
|
|
|
|
buhari
Ziyaretçi
|
 |
« Yanıtla #1 : 29 Ağustos 2007, 14:17:09 » |
|
ZEKATIN VÜCUBUNUN ŞARTLARI
Zekâtın farz olmsı için aşağıdaki şartların gerçekleşmesi gerekir: 1 - Müslüman Olmak: Çünkü zekât ibâdettir. Müslü¬man olma-yan kimsenin ibâdetini Allah kabul etmez. 2 - Hür Olmak: Çünkü kölenin elinde mal bulunsa bile kendisinin değildir. 3 - Akıl Ve Baliğ Olmak: Zekât bir ibâdet olduğu için, çocu-ğun ve delinin zekât vermeleri farz değildir. Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu: -"Çocuk buluğa erinceye kadar, deli olan iyileşin ceye kadar ve uykuda olan uyanıncaya kadar kendilerine günah yazılmaz." (Ebu Davud, Ahmed) ‘ Ancak deliliğin bir sene boyunca devam etmesi şarttır. Senenin başında ve sonunda birkaç gün sıhhat bulursa, zekât vermesi farz olur. Baygın olan kimselerin baygınlık hali bir yıl dahi devam etse zekât vermeleri farzdır. 4- Malın Nisab Miktarı Olması: Çünkü Rasulullah (s.a.s) zekât düşen malların her bir çeşidi için ayrı bir miktar koyarak malın o miktardan az. olduğu zaman ona zekât düşmediğini bildirmiştir. Ebu Said (r.a)'den Rasulullah (s.a.s)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: -"Beş vesak (bir ölçek)tan az olan miktarda zekâtfarz değildir." (Buhari,Müslim,Ebu Davud,Tirmizi,Nesei) 5 - Malın Üzerinden Bir Yıl Geçmesi: Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu: "Hiçbir malda, üzerinden bir yıl geçmedikçe zekât yoktur." (Ebu Davud) İmam Nevevi bu hadis için Sahih veya Hasen dedi. 6-Nisab miktarı olupta, malı kadar borcu bulunan kimseye de zekât farz değildir. Borçlu olupta malı bor cundan fazla olan kimseye ise eğer fazla olan malı nisab miktarı varsa o miktarın zekâtını vermesi farzdır. Borçtan maksat; kulların alacağı borç olup nezir, keffaret ve fitre gibi dini borçlar zekâtın farziyetine mâni değildir. Yezid b. Huzeyfe şöyle demiştir: "Süleyman b. Yesar'a: "Malı olan ve olan malı kadar da borcu olan bir kimseye zekât düşer mi?" diye sordum da: "Hayır" cevabını verdi." (Malik) 7-İçinde oturulan eve, giyilen elbiseye, evin zaruri eşyalarına, binek hayvanlarına, kullanılan silahlara, aile fertlerinin jsenelik yiyeceğine,' altın ve gümüşten olmayan kapkacağa zekât gerekmez. Nafaka te mini için sanatkâr kimselerin kullanmış olduğu aletlere ve ilim ehlinin kitaplarına da zekât gerekmez. Ebu Hureyre (r.a)'den Rasulullah (s.a.s)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: -"Kölesi ve atı için, müslümanın zekât vermesi farz değildir." (Buhari,Müslim,Ebu Davud,Tirmizi,Nesei) 8-Eğer, bir kimsenin bir başka kimsede alacağı olur da bu alacağını karşı tarafın inkâr etmesi sonucu bir türlü tahsil edemez ve ancak yıllar sonra bu alaca¬ ğını ispat edip tahsil ederse, geçen yılların zekâtı ken disine lâzım gelmez. Eğer bir kimsenin bir başka kimsede alacağı olur da, o başkası -ister zengin, ister fakir olsun- borcunu inkâr etmiyorsa, o alacağa zekât düşer. Eğer o başkası borcunu inkâr ediyorsa ve fakat alacaklının ya şahitleri var ya da hakim durumu biliyorsa o alacağa zekât düşer. Said b. Yezid (r.a)'den Osman b. Af fan (r.a) şöyle rivayet et-miştir: -"İşte bu, zekât verme ayınızdır. Kimin borcu var sa alacaklısına ödesin. Böylece herkesin malı eline geçsinde zakâtlarım versinler." (Malik) Eyyub b. Ebu Temime Essahteyani'den; Ömer b. Abdilaziz, valilerinden birinin halktan zorla aldığı malı sahiplerine geri vermesini, mallarının eski zekâtlarının da alınmasını ferman buyurmuştu. Daha sonra bu emrini değiştirerek onlardan sadece son senenin zekâtını almasını ferman yazdı. Çünkü daha önce malların sahiplerine bu mallarda hiçbir hak tanınmıyordu. (Malik) ‘Eğer borçlunun iflas ettiğine hüküm edilirse -İ-mam Ebu Hanife'ye göre- yine zekât düşer. Zira ona gö¬re herhangi bir kimse hakkında verilen iflas hükmü geçersizdir. İmam Muhammed ise; Bu durumda o alacağa zekât düşmez. Çünkü borçlunun müflis olduğuna hükmedildiği için ondan borcun tahsili mümkün değildir, demiştir. 9-Eğer bir kimse ticaret için bir şey alırsa sonra onu satmaktan vazgeçerek kullanmaya niyet ederse zekâtını vermesi gerekmez. Eğer kullanmak için aldıktan sonra niyetini, ticarete çevirirse, onu satmadıkça ona zekât düşmez. Fakat eğer bir mala miras yolu ile malik olduk tan sonra o malı ticaret için satmaya niyet ederse, o mal hemen ticaret malı olup ona zekât düşer. 10- Zekât ödenirken veyahut ödenmesi gereken miktar ana maldan ayrılırken zekât niyeti getirilmezse zekât ödenmiş olamaz. Çünkü zekât bir ibâdet olduğu için onda niyet şarttır. Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu: -"Amellerin kabulü niyetlere bağlıdır." (Buhari, Müslim)
|
|
|
Kayıtlı
|
|
|
|
buhari
Ziyaretçi
|
 |
« Yanıtla #2 : 29 Ağustos 2007, 14:31:03 » |
|
HAYVANLARIN ZEKATI SAİME'LERİN (OTLAK HAYVANLARININ) ZE-KATI:
SAİME: Kırlarda ve otlaklarda güdülen, nesillerinin çoğalması, süt ve yağlarının artması amacıyla ve ticari gayeler için beslenilen hayvanlara (Saime) denilir. Senenin yarısında veya daha fazla yemle beslenenler saime olmaz. Ali (r.a)'nun şöyle dediği rivayet edildi: - "Kendisine yük yüklenen ve çalıştırılan hayvanlarla, çift süren sığırlarda zekât yoktur." (Ebu Davud, Dare Kutni
|
|
|
Kayıtlı
|
|
|
|
buhari
Ziyaretçi
|
 |
« Yanıtla #3 : 29 Ağustos 2007, 14:32:48 » |
|
DEVELERİN ZEKATI:
Saime olan develerin nisabı beştir. Bundan aşağısının zekâtı yoktur. 5 deveden 9 deveye kadar 1 koyun, 10 deveden 14 deveye kadar 2 koyun, 15 deveden 19 deveye kadar 3 koyun, 20 deveden 24 deveye kadar 4 koyun, 25 deveden 35 deveye kadar iki yaşına girmiş 1 dişi deve, 36 deveden 45 deveye kadar üç yaşına girmiş 1 dişi deve, 46 deveden 60 deveye kadar dört yaşına girmiş 1 dişi deve, 61 deveden 75 deveye kadar beş yaşına girmiş 1 dişi deve, 76 deveden 90 deveye kadar üçer yaşına basmış 2 dişi deve, 91 deveden 120 deveye kadar dört yaşma basmış 2 dişi deve. Bundan sonra yeni baştan başlayarak daha önce ne lâzım ge-liyor idi ise, yine aynısı lâzım gelir. 120' den 140 deveye kadar dört yaşına basmış iki dişi deve ile evvelki gibi her beş devede bir koyun veri¬lir. 141’ den 149 deveye kadar dört yaşına basmış iki dişe deve ile iki yaşında bir dişi deve verilir. 150 devede ise dört yaşına basmış üç dişi deve verilir. Bundan sonra bir daha yeni baştan başlayarak yirmiye kadar her beş deve için yine bir koyun ve artan develer yirmibeş olunca iki yaşında, otuz altı olunca üç yaşında bir dişi deve lâzım gelir. Ve sürünün sayısı yüz doksan altı olunca, iki yüze kadar dört yaşına girmiş dört dişi deve verilir ve sonra daima 150'den baş-landığı gibi başlanır. Enes (r.a)'den rivayet edildiğine göre, Ebu Bekr (r.a) kendisini Bahreyn'e vali olarak göndermiş bulunduğu sırada şu talimatı yazmıştı: Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla. Bu, Rasulullah (s.a.s)'in müslümanlara farz kıldığı ve Allah'ın, Rasulüne emrettiği zekât farizasıdır. Tesbit edildiği miktarda zekât kendisinden istenilen kimse onu versin. Bu miktarın fazlası istenirse vermesin. Develerin sayısı yirmi dört veya daha azsa, zekât olarak her beş devede bir koyun verilir. Develerin sayısı otuzbeş olursa, iki yaşına girmiş bir dişi deve, Develerin sayısı otuz altı olursa, kırkbeşe kadar üç yaşma girmiş bir dişi deve, Develerin sayısı kırkaltı olursa, altmışa kadar dört yaşına gir-miş bir dişi deve, Develerin sayısı altmış bir olursa, yetmişbeşe kadar beş yaşına girmiş bir dişi deve, Develerin sayısı yetmişaltı olursa, doksana kadar, üçer yaşına basmış iki dişi deve, Develerin sayısı doksanbir olursa, yüzyirmiye kadar dört yaşı-na basmış iki dişi deve verilir. Develerin sayısı yüzyirmibiri geçti mi her kırk de¬vede üç yaşına basmış bir dişi deve, her elli devede, dört yaşına basmış bir dişi deve verilir. Yalnız dört devesi olana o develerde asla zekât yoktur. Ancak develerin sahibi arzu ederse, verebilir. Develerin sayısı beş oldu mu, ona da bir koyun zekât verilir. (Buhari, Ebu Davud, Tirmizi, Nesei) Tahavi ve İbni Hazm (El-Muhalla) kitabında daha önceki hadisi şu ziyade ile rivayet etmişlerdir: - "Develer yüzyirmiden fazla olursa yeni baştan başlayarak daha önce ne lâzım geliyor idi ise yine aynısı lâzım gelir. Yirmibeşten az ise her artan beş deve için bir koyun verilir." (Tahavi, İbni Hazm "EI-Muhalla") ‘Hanefi âlimleri bu ziyade ile amel etmektedirler.
|
|
|
Kayıtlı
|
|
|
|
buhari
Ziyaretçi
|
 |
« Yanıtla #4 : 29 Ağustos 2007, 14:33:40 » |
|
SIĞIRLARIN ZEKATI
Otuz taneden az olan sığır sürüsüne zekât düşmez. 30 sığırdan 39 sığıra kadar iki yaşına basmış bir erkek veya dişi buzağı verilir. 40 sığırdan 59 sığıra kadar üç yaşına basmış bir dişi sığır veya bir dana verilir. 60 sığırda iki yaşını tamamlamış iki dişi veya erkek buzağı verilir. 70(i sığırda üç yaşına girmiş bir dişi sığır ile iki yaşına basmış bir erkek veya dişi buzağı verilir. 80 sığırda üç yaşına basmış iki dişi sığır verilir. 90 sığırda iki yaşına basmış üç tane dişi veya er- uğrayıp sahibinin niyeti olmasa bile ondan su içerse Allah, o kimse için atının içtiği su (damlası) sayısınca sevaplar yazar." (Buhari, Müslim
|
|
|
Kayıtlı
|
|
|
|
|