HAKKA DAVET FORUMU
 
*
Hoşgeldiniz, Ziyaretçi.Lütfen giriş yapın veya kayıt olun. 29 Mart 2024, 16:19:17


Kullanıcı adınızı, parolanızı ve aktif kalma süresini giriniz


Sayfa: [1]   Aşağı git


Eğer üye iseniz lütfen üye girişinden giriş yapınız.

Eğer üye değilseniz 10 saniyenizi ayırarak üye olabilirsiniz. 

Dosyaları indirebilmek ve de içerikleri görebilmek için

üye olmanız gerekmektedir.


  Yazdır  
Gönderen Konu: Zekâtların Harcanacağı Yerler Bahsi  (Okunma Sayısı 1834 defa)
0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.
Alkame
Yönetici
******
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 1174


« : 22 Ekim 2020, 00:03:03 »

ZEKÂTLARIN HARCANACAĞI YERLER BAHSİ

"بَابُ مَنْ يَجُوزُ دَفْعُ الزَّكَاةِ إلَيْهِ وَمَنْ لَا يَجُوزُ"
Zekât Vermenin Caiz Olduğu ve Caiz Olmadığı Kimseler:

"قَالَ اللَّهُ تَعَالَى : إِنَّمَا الصَّدَقَاتُ لِلْفُقَرَاء وَالْمَسَاكِينِ وَالْعَامِلِينَ عَلَيْهَا وَالْمُؤَلَّفَةِ قُلُوبُهُمْ وَفِي الرِّقَابِ وَالْغَارِمِينَ وَفِي سَبِيلِ اللّهِ وَابْنِ السَّبِيلِ فَرِيضَةً مِّنَ اللّهِ وَاللّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٌ [التوبة: 60] الْآيَةُ"

Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
“Bilin ki sadakalar (farz olan zekât ve fıtır sadakası) sadece fakirlere, miskinlere, zekât memurlarına (zekâtı toplama, hesap etme, koruma, nakletme ve dağıtma işiyle görevli kişilere), kalpleri (İslam’a) ısındırılmak istenen kişilere, (hürriyetini satın alma konusunda efendisiyle anlaşma yapmış olan) kölelere, (meşru olan şeyler yapmak için veya insanların arasını ıslah etmek için borç alıp da hiç malı olmadığı için ödeyemeyen) borçlulara, (İslam şeriatini hâkim kılmak için) Allah yolunda savaşa çıkanlara ve (zengin olsa bile memleketine dönme imkânı olmayan) yolda kalmışlara verilir. İşte bu, (zekâtın kimlere verileceği konusunda) Allah’ın (zenginler üzerine) farz kıldığı bir haktır. Ve bilin ki Allah Alîm’dir (zekâtın hangi vasıftaki kişilere verilmesi gerektiğini, kimlerin zekât vereceğini, kullarının maslahatına olan hükümleri ve gizli olsun aşikâr olsun, büyük olsun küçük olsun, her şeyi en ince teferruatına kadar bilendir), Hakîm’dir (hikmetiyle her şeyi yerli yerine koyan, sadece hakkı söyleyen, her fiili doğru ve mükemmel olan ve verdiği her hükümde hikmet sahibi olandır).”                                             
(el-Tevbe: 60)


"فَهَذِهِ ثَمَانِيَةُ أَصْنَافٍ . وقَدْ سَقَطَ مِنْهَا : الْمُؤَلَّفَةُ قُلُوبُهُمْ ، لأنَّ الله تَعَالَى أعَزَّ الإسْلَامَ وأغْنَى عَنْهُم . "
Bu ayette, zekâtın verileceği sekiz sınıf zikredilmiştir. Fakat “kalpleri (İslam’a) ısındırılmak istenen kişiler” zekât verilecek bu kişilerin arasından düşmüştür. Çünkü Allah-u Teâlâ İslam’ı yüceltmiş, artık İslam’ın onların desteğine ihtiyacı kalmamıştır. Dolayısıyla bu kimselere zekât vermeye gerek yoktur.

"فَالْفَقِيرُ : مَنْ لَهُ أَدْنَى شَيْءٍ . "
1- Fakir, nisap miktarından daha az mala sahip olan kimsedir.

"وَالْمِسْكِينُ : مَنْ لَا شَيْءَ لَهُ . "
2- Miskin, kendisinde hiçbir şey bulunmayan kimsedir.

"وَالْعَامِلُ يَدْفَعُ إلَيْهِ الْإِمَامُ إنْ عَمِلَ بِقَدْرِ عَمَلِهِ . "
3- Zekât memuru, zekâtı toplamak için çalışmışsa halife ona, yaptığı iş miktarınca zekât mallarından verir.

"وَفِي الرِّقَابِ : يُعَانُ الْمُكَاتَبُونَ فِي فَكِّ رِقَابِهِمْ . "
4- Hür olmak için sahipleri ile anlaşma yapmış olan kölelere, hürriyetlerine kavuşmaları için zekât mallarından verilir.

"وَالْغَارِمُ : مَنْ لَزِمَهُ دَيْنٌ . "
5- Borçlu, (bütün mal varlığını kapsayacak veya mal varlığını nisaptan düşürecek kadar) borcu olan kimsedir.
"وَفِي سَبِيلِ اللَّهِ : مُنْقَطِعُ الْغُزَاةِ . "
6- Allah yolunda olanlar, (İslam şeriatini hâkim kılmak için) cihada çıkıp bu esnada malı tükenen kimselerdir.

"وَابْنِ السَّبِيلِ : مَنْ كَانَ لَهُ مَالٌ فِي وَطَنِهِ ، وَهُوَ فِي مَكَان آخَرَ لَا شَيْءَ لَهُ فِيهِ . "
7- Yolda kalmışlar, kendi vatanında malı bulunduğu halde, malının olmadığı başka bir yerde bulunan (ve yanında vatanına dönebilecek kadar malı olmayan) kimselerdir.

"فَهَذِهِ جِهَاتُ الزَّكَاةِ ، وَلِلْمَالِكِ أَنْ يَدْفَعَ إلَى كُلِّ وَاحِدٍ مِنْهُمْ ، وَلَهُ أَنْ يَقْتَصِرَ عَلَى صِنْفٍ وَاحِدٍ . "
İşte bunlar, zekât verilecek olan yerlerdir. Zekât verecek olan mal sahibi, dilerse vereceği miktarı bu sınıflar arasında paylaştırır, dilerse bütün zekâtını bunlardan birine verir. 

"وَلَا يَجُوزُ أَنْ تُدْفَعَ الزَّكَاةُ إلَى ذِمِّيٍّ . "
Zekâtın zimmiye verilmesi caiz değildir.
 
"وَلَا يُبْنَى بِهَا مَسْجِدٌ . وَلَا يُكَفَّنُ بِهَا مَيِّتٌ . ولا يُشْتَرَى بِهَا رَقْبَةٌ تُعْتَقُ . "
Zekât malları ile mescid yaptırılmaz, ölü kefenlenmez, köle alınıp azat edilmez.

"وَلَا تُدْفَعُ إلَى غَنِيٍّ . "
Zengin olan kimseye zekât verilmez.
"وَلَا يَدْفَعُ الْمُزَكِّي زَكَاتَهُ إلَى أَبِيهِ وَجَدِّهِ وَإِنْ عَلَا . وَلَا إلَى وَلَدِهِ وَوَلَدِ وَلَدِهِ وَإِنْ سَفَلَ . ولا إلى أمِّهِ ، وجَدَّاتِهِ وإنْ عَلَتْ .وَلَا إلَى امْرَأَتِهِ. "
Kişi, malının zekâtını babasına ve ne kadar yukarı çıkarsa çıksın dedelerine veremez. Yine çocuklarına ve ne kadar aşağıya inerse insin torunlarına veremez. Annesine ve anneannelerine de ne kadar yukarıya çıkarsa çıksın zekât veremez. Aynı şekilde kişi hanımına da zekât veremez. 

"وَلَا تَدْفَعُ الْمَرْأَةُ إلَى زَوْجِهَا عِنْدَ أَبِي حَنِيفَةَ ، وَقَالَ أَبُو يُوسُفَ وَمُحَمَّدٌ : تَدْفَعُ إلَيْهِ . "
İmam Ebu Hanife’ye göre kadın, kocasına zekât veremez. İmam Ebu Yusuf ve İmam Muhammed’e göre ise kadın, kocasına zekât verebilir.

"وَلَا يَدْفَعُ إلَى مُكَاتَبِهِ ، وَلَا إلَى مَمْلُوكِهِ ، وَلَا إلَى مَمْلُوكِ غَنِيٍّ  وَلَا إلَى وَلَدِ غَنِيٍّ إذَا كَانَ صَغِيرَاً . "
Kişi, hürriyeti için kendisiyle anlaşma yaptığı kölesine ve diğer kölelerine zekât veremez. Aynı şekilde kişi, zengin olan bir kimsenin kölesine ve zengin bir kimsenin küçük (büluğa ermemiş) çocuğuna zekât veremez.

"وَلَا يُدْفَعُ إلَى بَنِي هَاشِمٍ ، وَهُمْ : آلُ عَلِيٍّ وَآلُ عَبَّاسٍ  وآلُ جَعْفَرٍ وآل عَقِيلٍ وآلُ الَحارِثِ بِن عَبْدِ المُطَّلِبِ  وَمَوَالِيهِمْ . "
Haşimoğullarına ve onların azat ettiği kölelere zekât verilmez. Haşimoğulları ise Ali, Abbas, Cafer, Akil ve Haris ibni Abdilmuttalib radıyAllahu anhum’un soyundan gelenlerdir.
"وَقَالَ أَبُو حَنِيفَةَ وَمُحَمَّدٌ : إذَا دَفَعَ الزَّكَاةَ إلَى رَجُلٍ يَظُنُّهُ فَقِيرَاً ، ثُمَّ بَانَ أَنَّهُ غَنِيٌّ ، أَوْ هَاشِمِيٌّ ،  أَوْ كَافِرٌ ، أَوْ دَفْعَ فِي ظُلْمَةٍ إلَى فَقِيرٍ ، ثُمَّ بَانَ أَنَّهُ أَبُوهُ ، أَوْ ابْنُهُ : فَلَا إعَادَةَ عَلَيْهِ . "
İmam Ebu Hanife ve İmam Muhammed’e göre; kişi zekâtını fakir zannettiği bir kimseye verir, sonra bu kimsenin zengin olduğu ya da Haşimoğullarından olduğu yahut kâfir olduğu ortaya çıkarsa (eğer verdiği zekâtı geri alma imkânı yoksa) verdiği zekât geçerlidir, tekrar zekât vermesi gerekmez. Aynı şekilde karanlıkta kim olduğunu görmediği için bir fakire zekât verir, sonra o kimsenin, babası ya da çocuğu olduğu ortaya çıkarsa (eğer verdiği zekâtı geri alma imkânı yoksa) verdiği zekât geçerli olur, tekrar zekât vermesi gerekmez.

"وَقَالَ أَبُو يُوسُفَ : لَا يَجُوزُ وَعَلَيْهِ الْإِعَادَة. " 
İmam Ebu Yusuf’a göre bu şekilde vermiş olduğu zekât geçerli değildir, tekrar zekât vermesi gerekir.

"وَلَوْ دَفَعَ إلَى شَخْصٍ ، يَظُنُّهُ فَقِيرَاً ثُمَّ بَانَ أَنَّهُ عَبْدُهُ أَوْ مُكَاتَبُهُ :  لَمْ يَجُزْ فِي قَولِهِمْ جَمِيعَاً. "
(Bütün Hanefi âlimlerine göre) Kişi zekâtını fakir zannettiği bir kimseye verir sonra bu kimsenin, onun kölesi veya hürriyeti için kendisi ile anlaşma yaptığı kölesi olduğu ortaya çıkarsa verdiği zekât geçerli olmaz.

"وَلَا يَجُوزُ دَفْعُ الزَّكَاةِ إلَى مَنْ يَمْلِكُ نِصَابَاً مِنْ أَيِّ مَالٍ كَانَ .  وَيَجُوزُ دَفْعُهَا إلَى مَنْ يَمْلِكُ أَقَلَّ مِنْ ذَلِكَ وَإِنْ كَانَ صَحِيحَاً مُكْتَسِبَاً. "     
Herhangi bir maldan nisap miktarı kadarına sahip olan kimseye zekât vermek caiz değildir. Nisap miktarından daha az mala sahip olan kimse çalışabilecek durumda olsa bile (şayet çalıştığı halde nisap miktarı mala sahip olamıyor ise) zekâtın ona verilmesi caizdir. (Fakat çalıştığı zaman nisap miktarı mala sahip olabiliyor ve iş bulabildiği halde çalışmadığı için nisap miktarı mala sahip olamıyorsa ona zekât verilmez, çalışması için zorlanır.)

"ويُكْرَهُ نَقْلُ الزَّكَاةِ مِنْ بَلَدٍ إلى بَلَدٍ آخَرٍ ، وإنَّما تُفَرَّقُ صَدَقَةُ كِلِّ قَوْم ٍفِيهِمْ ، إلَّا أنْ يَنْقُلَهَا الإنْسَانُ إلى قَرَابَتِه ، أو إلى قَوْمٍ هُمْ أحْوَجُ إلَيْهَا مِنْ أهْلِ بَلَدِه. "
Zekâtın bir beldeden başka bir beldeye nakledilmesi mekruhtur. Her beldenin zekâtı, o beldenin zekâtı hak eden ahalisine dağıtılır. Ancak zekâtı hak eden akrabası var ve bunlar başka bir beldede bulunuyor ise onlara zekât vermesi mekruh değildir. Ya da başka beldedeki Müslümanların zekâta olan ihtiyacı, kendi beldesindeki Müslümanların zekât ihtiyacından daha fazla ise onlara da zekât vermesi mekruh değildir.
Kayıtlı
Sayfa: [1]   Yukarı git


Eğer üye iseniz lütfen üye girişinden giriş yapınız.

Eğer üye değilseniz 10 saniyenizi ayırarak üye olabilirsiniz. 

Dosyaları indirebilmek ve de içerikleri görebilmek için

üye olmanız gerekmektedir.


  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

Sitemiz üzerinden erişilebilen şeylerde Allah'ın razı olmadığı şeyler varsa, bunları reddediyoruz.