HAKKA DAVET FORUMU
 
*
Hoşgeldiniz, Ziyaretçi.Lütfen giriş yapın veya kayıt olun. 29 Mart 2024, 03:46:29


Kullanıcı adınızı, parolanızı ve aktif kalma süresini giriniz


Sayfa: [1]   Aşağı git


Eğer üye iseniz lütfen üye girişinden giriş yapınız.

Eğer üye değilseniz 10 saniyenizi ayırarak üye olabilirsiniz. 

Dosyaları indirebilmek ve de içerikleri görebilmek için

üye olmanız gerekmektedir.


  Yazdır  
Gönderen Konu: Seyyid Kutubun görüşü  (Okunma Sayısı 5768 defa)
0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.
Ebu Abdullah Et Türki
Ziyaretçi
« : 19 Aralık 2018, 18:28:04 »


بسم الله (Bismillah)
Soru:
Seyyid Kutubun bu sözlerini hakta görüşünüz ne?
Seyyidin sözlerinden anlaşılan günümüz halklarına müslüman !! diyor.

“Hindistan'la Pakistan ayrıldıkları zaman, Hind Putperestlerinin müslümanlara yaptıkları kötülükler ve ihanetler, eski devirlerdeki Tatarların yaptıklarından hiç de aşağı kalmaz...
Hindistan'dan hicret eden 8.000.000 müslüman !! barbarların Hindistan'da kalan kendi inançlarındaki diğer insanlara yaptıkları zulümden kurtulmak için hicreti tercih etmişlerdi. Pakistan'a bunlardan sadece 3.000.000'u ulaşabildi.”
Kayıtlı
Alkame
Yönetici
******
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 1174


« Yanıtla #1 : 20 Temmuz 2019, 13:19:09 »


بسم الله (Bismillah)
Soru:
Seyyid Kutubun bu sözlerini hakta görüşünüz ne?
Seyyidin sözlerinden anlaşılan günümüz halklarına müslüman !! diyor.

“Hindistan'la Pakistan ayrıldıkları zaman, Hind Putperestlerinin müslümanlara yaptıkları kötülükler ve ihanetler, eski devirlerdeki Tatarların yaptıklarından hiç de aşağı kalmaz...
Hindistan'dan hicret eden 8.000.000 müslüman !! barbarların Hindistan'da kalan kendi inançlarındaki diğer insanlara yaptıkları zulümden kurtulmak için hicreti tercih etmişlerdi. Pakistan'a bunlardan sadece 3.000.000'u ulaşabildi.”

Cevap: Seyyid Kutub’un hayatı merhaleli olup, tevhidi birden öğrenmiş değildir.  Onun düşünce hayatı genel olarak üç ayrı aşamaya ayrılmaktadır.

1- İslam’a yönelişten önceki aşama.

2- İslam’a genel olarak yöneliş aşaması.

Bu iki aşama bir dereceye kadar iç içedir. Çünkü ikinci aşama birincisinin bir takım tohumlarını taşımakla birlikte, birinci aşama da tümü ile İslam'dan kopuk bir aşama değildi.

3- Sınırları belli İslam’a yöneliş aşaması.

http://www.davetulhaq.com/tr/mkportal/kategoriler/kitaplik/okuma_salonu/hareket_metodu/yazarin_hayati.htm bu linkten zikrettiğimiz aşamaları detaylı olarak okuyabilirsiniz.

Seyyid Kutub’u değerlendirmek için, onun bütün sözlerini ele alarak değerlendirmek gerekir. Ayrıca Seyyid Kutub akaid âlimi değildir. Dolayısıyla sözlerinin içerisinde ince ve dakik olmayan sözler bulunmaktadır. Bu kısa mukaddimeden sonra diyoruz ki:

Seyyid Kutub, Fî Zilal'il Kur'ân isimli tefsirinin bir kısmını hapiste iken tekrar gözden geçirip yazmış fakat buna rağmen gözden geçirdiği kısımlarda net olmayan sözler bulunmaktadır. Sizin naklettiğiniz söz de bunlardan birisidir. Şöyle ki: Seyyid Kutub naklettiğiniz kısımda asla gerçek Müslümanları kastederek bahsi geçen kimselere Müslüman dememiştir. Onun kastı, kendisini İslam’a nispet edenlerdir. İşte bu sebeple Hak Yayınlarından çıkan, Seyyid Kutub’un kitaplarından derlenerek hazırlanan İslam’ın Hareket Metodu isimli kitapta da bahsettiğiniz kısım “İslam’ı seçenler” olarak tercüme edilmiştir. Çünkü Seyyid Kutub bahsi geçen kimselere asla gerçek Müslüman demez. Seyyid Kutub, sağlam olan kitaplarında gerçek Müslümanın açıklamasını açık bir şekilde defalarca anlatmıştır. Bunu diğer sözlerinden net bir şekilde görebiliyoruz. Başta belirttiğimiz “net olmayan” sözlerden kastımız da budur. Dolayısıyla naklettiğiniz sözden “Seyyid Kutub günümüz halklarına Müslüman diyor” diye anlamak çok yanlıştır. Hâlbuki o, manasını bilmeksizin ve gereği gibi yaşamaksızın söylenen la ilahe illAllah sözünün kimseye fayda saylamayacağını, böyle kimselerin asla Müslüman olmayacağını tefsirinin birçok yerinde zikretmiştir.

Allahu Teâlâ şöyle buyuruyor:

“Bunun sebebi; (Muhammed’in Rasullüğünü çok açık ispat eden) Allah’ın ayetlerini reddetmeleri ve haksızlık yaparak (kendilerine gönderilen) nebileri öldürmeleridir. Bir de onların, (bile bile) Allah’ın emirlerini yerine getirmeyip yasaklarını ihlal etmeleri ve Allah’ın sınırlarını aşmalarıdır.” (Âli İmran: 112)

Seyyid Kutub, ayetin bu kısmı hakkında şöyle demektedir:

فالكفر بآيات الله - سواء بإنكارها أصلا , أو عدم الاحتكام إليها وتنفيذها في واقع الحياة - وقتل الأنبياء بغير حق . وقتل الذين يأمرون بالقسط من الناس كما جاء في آية أخرى في السورة - والعصيان والاعتداء . . هذه هي المؤهلات لغضب الله , وللهزيمة والذلة والمسكنة . . وهذه هي المؤهلات التي تتوافر اليوم في البقايا الشاردة في الأرض من ذراري المسلمين . الذين يسمون أنفسهم - بغير حق - مسلمين ! هذه هي المؤهلات التي يتقدمون بها إلى ربهم اليوم , فينالون عليها كل ما كتبه الله على اليهود من الهزيمة والذلة والمسكنة . فإذا قال أحد منهم:لماذا نغلب في الأرض ونحن مسلمون ? فلينظر قبل أن يقولها:ما هو الإسلام , ومن هم المسلمون ?! ثم يقول !  

“İster kökten inkâr ederek olsun, ister pratik hayata tatbik etmeyip onun hükümleriyle hükmetmeyerek olsun Allah’ın ayetlerine küfür, haksız yere peygamberleri öldürmek… Aynı suredeki başka bir ayette geldiği gibi insanlardan adaleti emredenleri öldürmek isyan ve düşmanlık...
İşte Allah’ın gazabına müstahak olup hezimete, zillete ve miskinliğe duçar olmanın sebepleri… İşte haksız yere kendilerine Müslüman adını veren, yeryüzünde Allah’ın yolundan çıkmış Müslüman artıklarının müstahak oldukları hâl… Bugün Rablerine takdim edecekleri ve Allah’ın Yahudiler üzerine yazdığı hezimete, zillete, miskinliğe kendilerini müstahak kılan sebep… Onlardan; Müslüman olduğumuz halde neden öyleyse yeniliyoruz? Diyenler bunu demeden önce İslam nedir? Kimler Müslümandır? Onu öğrensinler, sonra diyeceğini desinler!” (Seyyid Kutub: Fî Zilal'il Kur'ân, Ali İmran 112 Tefsiri)

Yine diyor ki:

فالإسلام شهادة أن لا إله إلا الله . . وشهادة أن لا إله إلا الله تتمثل في الاعتقاد بأن الله - وحده - هو خالق هذا الكون المتصرف فيه . وأن الله - وحده - هو الذي يتقدم إليه العباد بالشعائر التعبدية ونشاط الحياة كله . وأن الله - وحده - هو الذي يتلقى منه العباد الشرائع ويخضعون لحكمه في شأن حياتهم كله . . وأيما فرد لم يشهد أن لا إله إلا الله - بهذا المدلول - فإنه لم يشهد ولم يدخل في الإسلام بعد . كائنا ما كان اسمه ولقبه ونسبه . وأيما أرض لم تتحقق فيها شهادة أن لا إله إلا الله - بهذا المدلول - فهي أرض لم تدن بدين الله ، ولم تدخل في الإسلام بعد 

"İslam, Allah'tan başka ibadete layık hiç bir ilah olmadığına şehadet etmektir.
Allah'tan başka ibadete layık hiçbir ilah olmadığına şehadet etmek ise; bu kâinatı yaratan ve onda dilediği gibi tasarrufta bulunan tek yaratıcının, kulların ibadet şekillerini, bütün faaliyetlerini ibadet olarak kendisine sunacakları, kulların şer'i hükümleri kendisinden alacakları ve hayatının tamamında kendisine boyun eğecekleri tek varlığın yalnız Allah olduğuna iman etmektir.
Herhangi bir kimse Allah'tan başka ibadete layık hiçbir ilah olmadığına bu kapsamı ile şehadet etmeyecek olursa, gerçekte o şehadet getirmemiş ve henüz İslam'a girmemiş demektir. Adı, lakabı ve soyu ne olursa olsun, değişen bir şey olmaz. Hangi bölgede -bu anlamda- Allah'tan başka ibadete layık ilâh bulunmadığına şahitlik etme gerçeği gerçekleşmezse, o bölge hiçbir zaman Allah'ın dinini din edinmemiş ve asla İslâm'a girmemiş demektir." (Seyyid Kutub: Fî Zilal'il Kur'ân c. 7 s.239)

Âli İmran 84. ve 85. ayetlerin tefsirinde şöyle demektedir:

وَمِنْ ثُمَّ تَتَجَلَّى عِنَايَةُ اللهِ سُبْحَانَهُ بِبَيَانِ مَعْنَى الإِسْلَام وَحَقِيْقَتِهِ فِي كُلِّ مُنَاسَبَة . كَيْ لَا يَتَسَّرَّبَ إِلَى ذِهْنِ أَحَدٍ أَنَّهُ كَلِمَةٌ تُقَالُ بِاللِّسَان , أَوْ تَصْدِيْقٌ يَسْتَقِرُّ بِالْقَلْبِ , ثُّمَّ لَا تَتْبَعُهُ آثَارُهُ الْعَمَلِّيَّة مِنَ الإِسْتِسْلَامِ لِمَنْهَجِ الله , وَتَحْقِيْقِ هَذَا الْمَنْهَجِ فِي وَاقِعِ الْحَيَاة .

“Artık Allah'ın bu açıklamalarından sonra kimse İslâm'ı dil ile söylenen bir laf, kalple yapılan bir tasdikten sonra hayatta pratik olarak eserlerinin görülmediği bir inanış biçimi zannetmesin. İslâm pratik hayatın her alanında gerçekleşen tam bir teslimiyettir.”


وَلَنْ يَكُونَ الإِسْلَامُ إِذَنْ هُوَ النُّطْقُ بِالشَّهَادَتَيْنِ , دُوْنَ أَنْ يَتْبَعَ شَهَادَةُ أَنْ لَا إِلَهَ إِلَّا الله مَعْنَاهَا وَ حَقِيْقَتَهَا .

“Şu halde "Allah'tan başka ibadete layık ilah yoktur" deyipte içeriğini yerine getirmeden söylenen bir şehadet asla Allah'ın tanımladığı İslam olmayacaktır.” (Seyyid Kutub: Fî Zilal'il Kur'ân Ali İmran 84-85 Tefsiri)

Seyyid Kutub yaptığımız bu nakillerde Müslüman olabilmenin şartlarını zikretmekte, bu şartlara uymayan kimselerin ise asla Müslüman olmayacağını söylemektedir. Velev ki bu kimseler diliyle la ilahe illAllah desin, kendilerinin Müslüman olduklarını söylesin. Bu iddia, onların kâfir oldukları gerçeğini değiştirmez. İşte Seyyid Kutub bu sözleriyle, çoğu kimsenin kâfir olduğu halde bunun farkına varamadıklarına da dikkat çekmektedir.

Kayıtlı
Ebu Abdullah Et Türki
Ziyaretçi
« Yanıtla #2 : 21 Temmuz 2019, 14:47:03 »

Şu yazının da arapçasını asırmısız lütfen

Yine diyor ki:

"İslam, Allah'tan başka ibadete layık hiç bir ilah olmadığına şehadet etmektir.
Allah'tan başka ibadete layık hiçbir ilah olmadığına şehadet etmek ise; bu kâinatı yaratan ve onda dilediği gibi tasarrufta bulunan tek yaratıcının, kulların ibadet şekillerini, bütün faaliyetlerini ibadet olarak kendisine sunacakları, kulların şer'i hükümleri kendisinden alacakları ve kendisine boyun eğecekleri tek varlığın yalnız Allah olduğuna iman etmektir.
Herhangi bir kimse Allah'tan başka ibadete layık hiçbir ilah olmadığına bu kapsamı ile şehadet etmeyecek olursa, gerçekte o şehadet getirmemiş ve henüz İslam'a girmemiş demektir. Adı, lakabı ve soyu ne olursa olsun, değişen bir şey olmaz." (Seyyid Kutub: Fî Zilal'il Kur'ân c. 7 s.239)

Veya hangi surenin kaçıncı ayetinin tefsirinde söylemiş onu yazırsanız yeter
Kayıtlı
Alkame
Yönetici
******
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 1174


« Yanıtla #3 : 23 Temmuz 2019, 23:20:14 »

Arapçasını ekledim.
Kayıtlı
Abdullah әl-Azәri
Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 24


« Yanıtla #4 : 03 Aralık 2023, 19:57:17 »

Seyyid Qutb'un bu sözlәrini tәrcümә edә bilәrsizmi?

إن حرية الاعتقاد هي أول حقوق "الإنسان" التي يثبت له بها وص "إنسان" . فالذي يسلب إنسانا حرية الاعتقاد، إنما يسلبه إنسانيته ابتداء.. ومع حرية الاعتقاد حرية الدعوة للعقيدة، والأمن من الأذى والفتنة.. وإلا فهي حرية بالاسم لا مدلول لها في واقع الحياة.
Kayıtlı
Sayfa: [1]   Yukarı git


Eğer üye iseniz lütfen üye girişinden giriş yapınız.

Eğer üye değilseniz 10 saniyenizi ayırarak üye olabilirsiniz. 

Dosyaları indirebilmek ve de içerikleri görebilmek için

üye olmanız gerekmektedir.


  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

Sitemiz üzerinden erişilebilen şeylerde Allah'ın razı olmadığı şeyler varsa, bunları reddediyoruz.