Abdulaziz el-mekki
|
|
« Yanıtla #1 : 13 Mart 2019, 21:53:04 » |
|
Soru: Tağutun mahkemesine şahitlik için çağrıldığımızda bu mahkemeye -red tavrı takınmadan ve aynı zamanda tağutun karşısında saygı ifade eden, onu yücelten, onun hükmünün kabul edildiğini ifade eden ve ondan hüküm isteyecek sözler söylemeden- sorulan sorulara cevap vermek yani mahkemeye bilgi vermek! tağuta muhakeme kapsamına girer mi?
Cevap: Cevabın daha iyi anlaşılması için önce şahidin ne manaya geldiğini açıklayalım.
Kur’an-ı Kerim’de “şahid” kelimesi geçmektedir. Örneğin, Allah (c.c) Yusuf suresinde şöyle buyuruyor:
" وَشَهِدَ شَاهِدٌ مِنْ اَهْلِهَاۚ "
“(Bu sırada orada bulunan) Kadının akrabalarından bir şahid (gerçeği ortaya çıkarmak için) şöyle hüküm verdi…” (Yusuf: 26)
Bazı müfessirlere göre bu ayetteki “شَهِدَ شَاهِدٌ” sözü “حَكَمَ حَاكِمٌ : hâkim hüküm verdi” demektir.
Nehcu’l-Belâğa’da* 321. hikmette şöyle geçmektedir: Ali (r.a) şöyle demiştir: “Gizlide günah işlemeyin! Muhakkak ki şahid olan, hüküm vericidir.”
Fıkıh kitaplarında da “şahid” hüküm verici manasında kullanılmıştır.
Peki şahid ne yapar? Şahid, gördüğü şeyi söyler ve dolayısıyla hüküm verir. Örneğin; eğer şahid bir kişinin hırsızlık yaptığını görürse “Ben bu adamın hırsızlık yaptığını gördüm.” der ve ona hüküm vermiş olur; yani “gördüm” dediğinde aslında “hüküm veriyorum” demiştir. Eğer o kişinin hırsızlık yaptığını görmemişse “Ben bu adamın hırsızlık yaptığını görmedim.” der yani “Ben bu kişinin hırsızlık yaptığına hüküm vermiyorum.” demiş olur. Şahid, mahkemeye çağrıldığında asla muhakeme olsun diye çağrılmaz; gördüğünü söylemesi yani hüküm vermesi için çağrılır. Kadı da şahidin şehadetine göre ya hüküm verir ya da hüküm vermez. Eğer şahidin söylediğine göre hüküm verirse onun hükmüne göre hüküm vermiştir. Dolayısıyla şahidlik için giden bir kişi, sırf şahidlik yaptığından dolayı asla ve asla mahkemeye muhakeme oldu, kadıya itibar etti, kadının hükmünü destekledi, kabul etti diye bir vasıf almaz. Bunlar, şahidlik dışındaki vasıflardır. Bu sebeple bir Müslüman tağutun mahkemesi tarafından şahidliğe çağrıldığında hüküm vermesi için çağrılıyor demektir. Müslüman gider ve “Ben şahidlik için geldim.” deyip gördüğü şeyi anlatır, sorulduğu şeye cevap verir.
Bir Müslüman sadece şahitlik yaparsa, asla ve asla bu amelden dolayı küfre girmiş olmaz çünkü bu amel küfür değildir. Bu Müslüman tağuta muhakeme olmuş da değildir, tağut olan hâkime itibar etmiş de değildir. Ancak bu amel dışında mahkemeye itibar, tağuta saygı sayılabilecek hareketler yaparsa bundan dolayı kâfir hükmünü alır.
Şahid bazı tağutî mahkemelere gittiği zaman bu mahkemelerde şehadetine itibar edilmesi için doğru söyleyeceğine dair ona yemin ettirilir. İşte bu yemin Allah adına edilir; O’nun dışında namus, şeref vb. şeyler adına yemin edilmez çünkü yemin, sadece Allah adına edilir. Dolayısıyla hâkim şahidden namusu ya da Allah’tan başka bir şey adına yemin etmesini istediğinde şahidin bunu reddedip “Ben Allah’tan başkası adına yemin etmem.” demesi lazım. Eğer Allah’tan başkası adına yemin ederse, caiz görmediği takdirde haram işlemiş olur, caiz görürse küfre girer.
Soru: Kendi rızası dışında zorla tağutun mahkemesine çıkarılan kişi, tağutun karşısında ne red tavrı takınır nede saygı ifade eden, onu yücelten, onun hükmünün kabul edildiğini ifade eden ve ondan hüküm isteyecek sözler söylemeden sussa!, böyle bir kimsenin bu sessizliği tağuta muhakeme olduğunu gösterir mi?
Cevap: Zorla tağutun mahkemesine getirilmiş olan Müslüman bir kişi, ikrah yoluyla mahkemeye getirilmiştir. Ve bu kişi için ikrah, zorla hâkimin karşısına götürüldüğü yere kadardır. Bundan sonrası için ikrah durumu yoktur. Kimse kimseyi hâkime muhakeme olması için zorlamaz. Kişi "Ben muhakeme olmak istemiyorum. Beni buraya zorla getirdiler." der. Fakat böyle dediği zaman büyük bir cezaya maruz kalacağını bilirse bu şekilde söylemez, susar; bir kelime dahi söylemez. Yani hâkime hiç cevap vermez. Zaten hâkimin de onu bir şey söylemesi için zorlamaya hakkı yoktur. Hâkim de buna göre kararını verir. Bu durumdaki bir kimse zorla tağutun mahkemesine getirilmiş ve orada da tağuta mahkeme olmayı kabul eden hiçbir söz ve amel sergilememiştir. Dolayısı ile tağuta mahkeme olmuştur denilemez.
_______________________________________________________________________________________________________________ * Nehcu’l-Belâğa kitabının içinde geçen her şey sahih değildir. Bu kitaptan delil almamız, kitabın içinde yazılan her şeyi kabul ettiğimiz manasına gelmez. Bu kitabın içinde sahih olan şeyler de vardır uydurma olan şeyler de. Bu söz sahihtir çünkü ehlisünnet âlimlerinden bunu destekleyen sözler vardır.
|