HAKKA DAVET FORUMU
 
*
Hoşgeldiniz, Ziyaretçi.Lütfen giriş yapın veya kayıt olun. 28 Mart 2024, 22:36:54


Kullanıcı adınızı, parolanızı ve aktif kalma süresini giriniz


Sayfa: [1]   Aşağı git


Eğer üye iseniz lütfen üye girişinden giriş yapınız.

Eğer üye değilseniz 10 saniyenizi ayırarak üye olabilirsiniz. 

Dosyaları indirebilmek ve de içerikleri görebilmek için

üye olmanız gerekmektedir.


  Yazdır  
Gönderen Konu: Yüzü Suyu Hürmetine Dua Etmek  (Okunma Sayısı 10476 defa)
0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.
Alkame
Yönetici
******
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 1174


« : 12 Eylül 2017, 20:56:25 »


Soru: dua ederken Hz Peygamber Efendimizin yüzü suyu hürmetine dualarımızı kabul et AllahIM demek bidatmdr

Cevap: Söz konusu meselenin daha iyi anlaşılması için öncelikle tevessül üzerinde duralım.
Tevessül; bir şeyin hürmetini, zatını, kıymetini vesile edinerek Allah'tan bir şey istemektir.
Örneğin; "filan kişinin yüzü suyu hürmetine" veya "filan kişinin zatı için" Allah'a dua ederler.
Veya Rasulullah (sallAllahu aleyhi ve sellem)'ın vefatından sonra; "Ey Allah'ım! Rasulünün yüzü suyu hürmetine bana yardım et."
Veya vefatlarından sonra; "Ey Allah'ım! Ebu Bekir, Ömer; Ali veya filan veli veya Bedir şehitleri ya da rıdvan beyatı verenlerin yüzleri suyu hürmetine  yardım et" derler.

İşte tevessülden kastedilen şey, budur. Ve bu tevessül zikrettiğimiz zatları veya bunlar gibi diğer şahısları vesile edinmekten ibarettir.

Bu açıklamalar çerçevesinde meseleye dönecek olursak; Rasulullah (sallAllahu aleyhi ve sellem)'ın yüzü suyu hürmetine dua etmek şirk değil, haram olan bid’attir. Yani; bu sözün manası: “Rasulullah (sallAllahu aleyhi ve sellem) Senin katında değerlidir. Onun hatırına beni bağışla” demek gibidir. Ya da: “Onun hatırına bana yardım et” demek gibidir. Burada dua Allah (c.c)’a yapılmakta fakat Rasulullah (sallAllahu aleyhi ve sellem)'ın hürmeti, hatırı dile getirilmektedir. Mahlukun zatını, hürmetini, yüz suyu hürmetini, kıymetini vesile edinerek Allah'tan bir şey istemek caiz değildir. Çünkü bu, duayı Allah'ın istediği şekilde yapmamaktır. Bu şekilde dua etmek, İslam dininde olmadığı için bid’attir ve sakıncalı olduğu için haramdır, şirk değildir.

Kayıtlı
mukarrabun
Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 13


« Yanıtla #1 : 17 Eylül 2017, 12:30:26 »

selamun aleykum. Hak yayınlarının kitaplarının çoğunda yazıyor ki helal ve  haram belirleme yetkisi sadece Allah a aittir. Amenna ve saddekna bende bunalara inanan birisiyim.Yukarıda verilen cevap da Rasulullah ın yüzü Suyu hürmetine Allah cc dan bir şey istemenin haram olan bidat olduğu yazılmış ve bu haramlığa bir delil yazılmamış.İslamda aslı olmadığı için bidattır yazıyor. Oysa ayet i kerime ve hadis i şeriflerle sabittir ki Allah cc bazı zamanlara bazı mekanlara ve peygamberlerine değer vermiş onların bazısına özel bir değer vermiş ozaman ve mekanların mübarek olduğunu bildirmiştir. Mekana örnek kabeyi mübarek kılmış oysa kabe de bir mahluk dur kabe de kılınan namazın diğer yer yüzünde kılınan namazlardan daha çok sevaplı olduğunu bildirmiş. Hac ibadetinin sadece bu kutsal topraklarda Allah ın mübarek kıldığı değer verdiği zamanlarda yapıla bileceği ayet ve hadislerle sabittir.Zamana örnek cuma günü de verilebilir cuma günüde bir mahluk dur ama cuma  ğünü ve zilhiccenin ilk on günü ve bayram günlerinin diğer günlerden daha faziletli olduğu sabittir. Dua ibadetii her yerde yapıla bilir ve Allah cc dualara icabet edeceğini bildirmiş ama Rasulullah ss kabeyi ilk görünce yapılan duanın kabul olunacağını bildirmiş oysaki kabe de bir mahlukdur ama Allah cc ona ayrı bir değer vermiş ve Allah cc kabeye değer verdiği için değerlidir. hac ibadeti sadece o beldelerde yapılır.Allah cc Pegamberlerine de değer vermiş hatta onların bazısını bazısından üstün tutmuş ululazim peygamberler gibi. Malukların bazısını diğerlerinden Allah cc üstün tutmuştur. Peygamberimizde bular dan biridir.Bir hadisi şerifde Rasulullah ss İbrahim halilullah Allah IN Dostu Musa safiyullah Allah ın seçkin kulu ben ise Allah IN bana bir ihsanı ve ikramı olarak -habibullah ım Allah ın sevgili kuluyum buyurmuştur (Tirmizi). Allah cc vermiş bu değeri bizim dua ederken rabbim Rasulünün hatırı için duamı kabul buyur dediğimizde nasıl haram işlemiş oluyoruz bunun delili nedir  ?
Kayıtlı
Alkame
Yönetici
******
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 1174


« Yanıtla #2 : 17 Eylül 2017, 18:01:48 »

selamun aleykum. Hak yayınlarının kitaplarının çoğunda yazıyor ki helal ve  haram belirleme yetkisi sadece Allah a aittir. Amenna ve saddekna bende bunalara inanan birisiyim.Yukarıda verilen cevap da Rasulullah ın yüzü Suyu hürmetine Allah cc dan bir şey istemenin haram olan bidat olduğu yazılmış ve bu haramlığa bir delil yazılmamış.İslamda aslı olmadığı için bidattır yazıyor. Oysa ayet i kerime ve hadis i şeriflerle sabittir ki Allah cc bazı zamanlara bazı mekanlara ve peygamberlerine değer vermiş onların bazısına özel bir değer vermiş ozaman ve mekanların mübarek olduğunu bildirmiştir. Mekana örnek kabeyi mübarek kılmış oysa kabe de bir mahluk dur kabe de kılınan namazın diğer yer yüzünde kılınan namazlardan daha çok sevaplı olduğunu bildirmiş. Hac ibadetinin sadece bu kutsal topraklarda Allah ın mübarek kıldığı değer verdiği zamanlarda yapıla bileceği ayet ve hadislerle sabittir.Zamana örnek cuma günü de verilebilir cuma günüde bir mahluk dur ama cuma  ğünü ve zilhiccenin ilk on günü ve bayram günlerinin diğer günlerden daha faziletli olduğu sabittir. Dua ibadetii her yerde yapıla bilir ve Allah cc dualara icabet edeceğini bildirmiş ama Rasulullah ss kabeyi ilk görünce yapılan duanın kabul olunacağını bildirmiş oysaki kabe de bir mahlukdur ama Allah cc ona ayrı bir değer vermiş ve Allah cc kabeye değer verdiği için değerlidir. hac ibadeti sadece o beldelerde yapılır.Allah cc Pegamberlerine de değer vermiş hatta onların bazısını bazısından üstün tutmuş ululazim peygamberler gibi. Malukların bazısını diğerlerinden Allah cc üstün tutmuştur. Peygamberimizde bular dan biridir.Bir hadisi şerifde Rasulullah ss İbrahim halilullah Allah IN Dostu Musa safiyullah Allah ın seçkin kulu ben ise Allah IN bana bir ihsanı ve ikramı olarak -habibullah ım Allah ın sevgili kuluyum buyurmuştur (Tirmizi). Allah cc vermiş bu değeri bizim dua ederken rabbim Rasulünün hatırı için duamı kabul buyur dediğimizde nasıl haram işlemiş oluyoruz bunun delili nedir  ?

Aleykum selam.

Cevap: Sizinde belirttiğiniz gibi "Kabe, Cuma Günü, Zu'l-Hicce'nin ilk on günü ve Rasulullah (sallAllahu aleyhi ve sellem) vs." değerlidir. Bunların aksini iddia ediyor değiliz. Ama bunların kıymetli olması ile, onların hatrına yada yüzü suyu hürmetine dua edileceğini söylemek farklı şeylerdir. Bundan dolayı şu bir gerçektir ki; Dua ibadettir ve ibadetler de şeriatin bildirdiği şekilde yapılır. Eğer ki şeriatin bildirdiği şekilde yapılmazsa haramdan başlar şirke kadar gidebilir. Bu sebeple öncelikle bid'at'ın tarifini yapmak gerekir.

Bid'atın şer'i anlamı: İslam şeriatinde aslı olmayan bir şeyi icad etmek, demektir.

Her kim İslam'da aslı olmayan yeni bir şey ortaya atıp bunun İslam'dan olduğunu iddia ederse yaptığı şey sapıklıktır, İslam dini bu gibi sapıklıklardan uzaktır. Bu yeni şey ister itikadda, ister amelde, ister zahiri ve batini sözlerde olsun farketmez.

Bidatin türleri hakkında http://www.davetulhaq.com/tr/mkportal/kategoriler/kitaplik/okuma_salonu/iste_tevhid/bidatin_turleri.htm buradaki yazıları okuyabilirsiniz.

Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:

"Her bid'at sapıklıktır."
(Buhari, Müslim)

"Her kim bizim emrimize uymayan bir iş yaparsa onun ameli geçersizdir." (Buhari, Müslim)

Bu hadisi şeriflerden anlıyoruz ki bütün şer'i anlamdaki bid'atler sapıklıktır.

Konumuzla alakalı olan dua ise; Allah'a yapılıyor olmasına rağmen şeriatin öğretmediği bir şekilde yapılmaktadır. Bunun bid'at olmasının sebebi; bu tür bir duanın şeriatte bildirilmemiş olmasındandır. Eğer ki Rasulullah (sallAllahu aleyhi ve sellem) böyle bir dua şeklini bize öğretmiş olsa idi, elbette ki caiz olurdu. Fakat böyle bir delilin olmayışı ve daha sonra şirke sebebiyet vereceği için haram olan bid'attir.

Kayıtlı
mukarrabun
Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 13


« Yanıtla #3 : 18 Eylül 2017, 22:07:18 »

Selam un aleyküm önce cevap için teşekkür ederim . Benim anlamaya çalıştığım bidat olan bir amele nasıl haram denir.bir amele haram diyebilmek için o ameli nehyeden yasaklayan bir ayet veya hadis veya kıyası icma olması lazım değil mi? Mağarada ki üç kişi nin Salih amellerini vesile ederek Allah  CC dua ettiklerini Resulullah efendimiz bildirmiş ve bunun haram olduğunu söylememiş amellrimizin Allah CC katında kabul olduğunu kesin bilmiyoruz ameller  vesile edilerek dua yapılabiliyorsa ayrıca ağma hadisi var rasulullah in sahabeye oğrettigi dua hadisi yazamıyorum çünkü telefondan yazıyorum bu hadislere rağmen rasulullah in hatırı için duamı kabul buyur Allah im demek nasıl haram oluyor?
Kayıtlı
Alkame
Yönetici
******
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 1174


« Yanıtla #4 : 21 Eylül 2017, 09:23:36 »

Selam un aleyküm önce cevap için teşekkür ederim . Benim anlamaya çalıştığım bidat olan bir amele nasıl haram denir.bir amele haram diyebilmek için o ameli nehyeden yasaklayan bir ayet veya hadis veya kıyası icma olması lazım değil mi? Mağarada ki üç kişi nin Salih amellerini vesile ederek Allah  CC dua ettiklerini Resulullah efendimiz bildirmiş ve bunun haram olduğunu söylememiş amellrimizin Allah CC katında kabul olduğunu kesin bilmiyoruz ameller  vesile edilerek dua yapılabiliyorsa ayrıca ağma hadisi var rasulullah in sahabeye oğrettigi dua hadisi yazamıyorum çünkü telefondan yazıyorum bu hadislere rağmen rasulullah in hatırı için duamı kabul buyur Allah im demek nasıl haram oluyor?

Aleykum selam.

Cevap: Bir önceki cevabımızda da belirttiğimiz gibi, İslam şeriatinde aslı olmayan bir şeyi icad etmek bid'attır ve bu yasaklanmıştır. Bu yasağın hükmü, yapılan/söylenilen bid'atın şekline göre değişir. Yani; icad edilen bu şeyler İslam şeriatinde aslı olmadığından haramdan başlar şirke kadar varabilir. Çünkü Rasulullah (sallAllahu aleyhi ve sellem) "Her bid'at sapıklıktır." buyurmuştur. Bir şeye sapıklık denilmişse, onun caiz olacağı düşünülemez!? Bu sapıklığın elbet bir hüküm alması gerekmektedir. Yüzü suyu hürmetine şeklinde bir duanın ise İslam şeriatinde aslı yoktur ve şirke varmadığından fakat ileride şirke varabileceği için haram hükmünü almıştır. Bu hüküm heva ve hevesten verilen bir hüküm değil, bid'atın yasaklanmış olmasından dolayı verilen bir hükümdür.

Meseleyi biraz daha genişletelim. Allahu Teâlâ şöyle buyuruyor:

“O’na (yaklaşmak için) vesile arayın!” (Maide: 35)

Bu ayette geçen “vesile”nin manası; Allah (c.c)’a salih ve razı olduğu amellerle yaklaşmaktır. Yoksa bazı kimselerin anladığı gibi; ölü veya diri salih kimselerden yardım istemek, onları Allah (c.c)’la arasında vesile edinmek değildir.

Salih amellerle Allah (c.c)’a yaklaşmak, dinin temelidir ve İslam’ın farz kıldığı ameldir. Bu sebebledir ki sahih bir hadiste geçtiği üzere, mağarada(1) mahsur kalan üç kişi salih amelleriyle Allah (c.c)’a dua etmiş, Allah (c.c) da onları bu salih amelleri sebebiyle mağaradan kurtarmıştır. Bu kimseler Allah (c.c)’a, herhangi bir şahısla tevessül etmemişlerdir.

Salih ameller, sahibine gerek dünyada ve gerekse ahirette Allah (c.c)’ın rızasını ve mükafatını kazandırmaya bir vesiledir.

Bir kimsenin, sağ olan salih bir kimseden kendisi için Allah (c.c)’a dua etmesini istemesi ve salih kişinin kendisi için yapmış olduğu duayı Allah (c.c)’a yaklaşmak için vesile edinmesi İslam’da caiz olan bir ameldir.

Ömer (r.a), Rasulullah (s.a.s)’tan umre için izin istediğinde Rasulullah (s.a.s) ona şöyle demişti:

“Ey kardeş! Duanda beni unutma!” (Müslim)

Dua sırasında; “ey Rabbim! Filan kulunun hakkı için hacetemi gider” şeklinde sözler söylemek, caiz değildir. Böyle bir sözün sadece Rasulullah (s.a.s) için kullanılabileceğine dair El İz İbni Abdisselam cevaz vermiştir.

El İzz İbni Abdisselam şöyle dedi:


“Ey Rabbim! Rasulullah (s.a.s)’ın hakkı için hacetimi gider” şeklinde dua etmek caizdir. Çünkü Rasulullah, Adem oğullarının seyyididir. Fakat onun  dışındaki nebiler, melekler ve salihler Rasulullah (c.c)’ın mertebesine ulaşmadıklarından onların hakkı için Allah (c.c)’a dua etmek caiz değildir.”

El İzz İbni Abdisselam bu görüşüne şu hadisi delil göstermiştir:

Osman b. Hanif (r.a) dedi ki:

“Kör olan bir kişi Rasulullah (s.a.s)’a gelerek:

“Ey Allah’ın Rasulü! beni körlükten iyileştirmesi için Allah (c.c)’a dua et!” Rasulullah (s.a.s) ona dedi ki:

“İstersen Allah (c.c) seni körlükten iyileştirsin diye dua ederim. İstersen buna sabret! Bu senin için daha hayırlıdır.”

Kör adam:

“Allah’a dua et!” dedi. Rasulullah (s.a.s) ona, güzel bir abdest almasını ve abdestten sonra şu duayı yapmasını emretti:

“Ey Allah’ım! Rahmet nebisi olan nebinle sana yönelerek dua ediyorum.” Ey Allah’ın Rasulü! Hacetimi gidermesi için seninle Allah (c.c)’a yöneldim. Ey Rabbim! Rasulü bana şefaatçi kıl!” (Tirmizi rivayet etti ve hasen sahih dedi.)

El İzz İbni Abdusselam’ın kendisine delil aldığı bu hadis, Rasulullah (s.a.s)’ın hakkı için Allah (c.c)’a dua edilebileği veya Rasulullah (s.a.s)’ın zatı vesilesiyle Allah (c.c)’a dua edilebileceği konusunda delil değildir. Zira hadiste geçen kör kişi, Rasulullah (s.a.s)’ın zatını değil, dua ve şefaatini vesile edinerek Allah (c.c)’a dua etmiştir. Hadisi iyice inceleyen kimse bunu açıkça görür.                                            

Hadisteki “seninle”den kasıt; senin duanla demektir. Çünkü hadisin sonunda: “Ey Rabbim! Rasulü bana şefaatçi kıl” sözü geçmektedir. Zaten hadisin başında, kör adamın Rasulullah (s.a.s)’a gelerek ondan kendisi için dua etmesini istemesi de buna işaret etmektedir.

Ebu Hanife, İmameyn ve cumhura göre; sağ olsun, ölü olsun Rasulullah (s.a.s) dahil herhangi bir kişinin hakkı için dua etmek caiz değildir.

Sahabelerin ve Rasulullah (s.a.s)’ın ehli beytinin yapmış olduğu dualara baktığımızda Rasulullah (s.a.s)’ın zatını vesile tayin ederek dua ettiklerine dair herhangi bir sahih nakil gelmemiştir.

Yezid el Bustami şöyle dedi:

“Yaratılanın yaratılandan yardım istemesi, hapiste olan bir kimsenin hapiste olan diğer bir kimseden yardım istemesi gibidir.”

Alimler, “yaratılmışın hakkı için” dua etmeyi caiz görmediler. Çünkü yaratılmışın Allah (c.c)’a karşı bir hakkı yoktur.

Dua etmek isteyen kimse, direkt olarak ve vasıtasız bir şekilde sadece Allah (c.c)’a dua eder. Zira Allah (c.c)’a dua etmek için vasıta gerekmez.

Allah (c.c) şöyle buyuruyor:

“Bana dua ediniz ki, size karşılığını vereyim. Bana dua etmeyi büyüklüklerine yediremeyenler alçalmış olarak cehenneme gireceklerdir.” (Mü’min: 60)                



(1) İbn Ömer (r.anhuma)'den rivayet edildiğine göre, Rasulullah (sallAllahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

"Sizden öncekilerden üç kişi aniden bir yağmura tutuldular. Bunun için bir mağara sığındılar. Mağaranın ağzı üzerlerine kapandı. Biri diğerine dediki: 'Allah'a yemin ederim arkadaşlar, sizi ancak sıdk (ihlas, doğruluk, samimiyet) kurtarabilir. Dolayısıyla her biriniz gerçekten sıdk ile yaptığını bildiği bir iş söyleyerek dua etsin.'

Onlardan biri dedi ki: 'Allah'ım, biliyorsun ki benim ücretle çalıştırdığım birisi vardı. O Bana bir ferak pirinç karşılığında iş yaptı. Fakat onu almayıp gitti. Ben de o miktardaki pirinci ektim. Sonunda öyle bir hale geldi ki, onun karşılığına bir inek aldım. Daha sonra  gelip benden ücretini istedi. Ben de ona: Şu inekleri al, önüne kat git.' dedim. Bana: 'Benim sendeki alacağım bir ferak pirinçtir.' dedi. Ben ona: 'Sen o inekleri al, onlar bu bir feraktan oldu.' dedim. O da inekleri önüne katıp gitti. Eğer bunu sana olan haşyetimden ötürü yapmışsam bizi bu halden kurtar.'

Kaya üzerlerinden bir miktar açıldı.

Diğeri dedi ki: 'Allah'ım, biliyorsun ki benim oldukça yaşlı annem, babam vardı. Her gece onlara koyunlarımın sütünü getiriyordum. Bir gece yanlarına gemekte geciktim. Geldiğimde ikisi de uymuştu. Hanımım ve çocuklarım ise açlıktan sızlanıp ağlıyorlardı. Fakat ben anne babama içirmeden önce onlara içirmiyordum. Anne babamı da uyandırmak hoşuma gitmedi. Bununla birlikte sütlerini içmeden onları bırakmak da zayıf düşecekleri korkusuyla hoşuma gitmedi. Nihayet tan yeri ağarıncaya kadar onları bekleme devam ettim. Eğer ben bu işi senin haşyetinden dolayı yapmışsam bizi bu sıkıntıdan kurtar.'

Kaya bir parça daha açıldı ve nihayet göğü görebildiler.

Diğer arkadaşları da dedi ki: 'Allah'ım, biliyorsun ki benim bir amca kızım vardı. İnsanlar arasında en sevdiğim kişi idi. Kendisini bana teslim etmesini istedim. Kendisi yüz dinar vermedikçe kabul etmeyeceğini söyledi. Ben de o parayı bulmaya koyuldum. Nihayet toparlayabildim. O parayı götürüp ona verdim. O da bana kendisini teslim etti. Bacakları arasına oturunca: 'Allah'tan kork ve hakkı ile olmadıkça yüzüğü kırma.' dedi. Ben de ayağa kalktım ve yüz dinarı da almadım. Ben bu işi senin haşyetinden dolayı yapmışsam bizi kurtar.'

Allah da onların üzerlerini açtı ve (oradan) çıktılar." (Buhari: 3465)

Kayıtlı
Sayfa: [1]   Yukarı git


Eğer üye iseniz lütfen üye girişinden giriş yapınız.

Eğer üye değilseniz 10 saniyenizi ayırarak üye olabilirsiniz. 

Dosyaları indirebilmek ve de içerikleri görebilmek için

üye olmanız gerekmektedir.


  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

Sitemiz üzerinden erişilebilen şeylerde Allah'ın razı olmadığı şeyler varsa, bunları reddediyoruz.