Şeyh Muhammed Emin Şankıtî'nin akîdesi hakkında bilgi verebilirmisiniz? Müslüman mı? Kafir mi? Müşrik mi? Kâfirse küfrü ne? Müşrikse şirki ne? Kısaca hayatını da aktarabilirseniz memnûn olurum. Sitede arama yaptım. Lâkin bu konu ile ilgili detaylı bilgiye ulaşamadım. Eğer sitede bu konu ile ilgili yazı varsa yönlendirebilir misiniz? Hidâyete tâbî olanlara Selâm olsun...
Cevap: Muhammed Emin Şankiti'yle alakalı meseleyi onun en yakın öğrencisi anlatıyor. Bu kişi Moritanya'da okumuş birisidir. Moritanya dünyada Arabca'nın en fasih konuşulduğu, Tevhid dışında eski kitapların ve Maliki mezhebinin çok iyi öğretildiği bir yerdir. Talebeler çölde öğrenim görür ve hala tahta üzerine yazı yazılır.
Kitapta özetle Muhammed Emin Şankiti'nin meselesi şöyle geçiyor;
İmam Muhammed Suud'a gelip büyük bir alim olarak ders vermeye başladığında orada El-Ezher'den mezun olmuş, yüksek diplomalı Mısır'lı bir şeyh vardı. İmam Muhammed gelmeden önce en büyük alim olarak geçiniyordu. İmam Muhammed gelince ve diğer alimler onu güzel karşılayınca onu kıskandı ve onun hatasını aramaya başladı. Bir hata yapmasını bekliyordu. Bir gün İmam Muhammed tefsir dersi veriyordu, dersi bittikten sonra öğretmen odasına girdi. Bu odada Abdullatif Şeyh ve Abdullatif b. İbrahim vardı. Bunlar iki büyük alimdi. Birincisi Suud'un müftüsü, onun kardeşi Abdullatif b. İbrahim İslami Üniversitenin genel müdürüydü. İmam Muhammed bu odaya istirahat için girince Ezher'den mezun olan kişi ona şöyle dedi: "Ey Şankiti, derste söylediğini duydum. Cehennemin ebedi olduğunu, azabının kesilmeyeceğini öğrencilerine anlatıyordun." İmam Muhammed: "evet, anlatıyordum" dedi. Mısırlı şöyle dedi: "Sen nasıl kendine böyle söylemeye izin veriyorsun? Nasıl Müslüman çocuklarına azabın kesilmeyeceğini öğretiyorsun? İbn Teymiyye ve Muhammed b. Abdulvehhab'ın cehennemin azabının devamlı olmadığını, azabının kesileceğini ve dibinde çerçil bitkisinin biteceğini söylediklerini bilmiyor muydun?"
İmam Muhammed kızmıştı ve ona şöyle dedi: "Ey Mısırlı kim sana haber verdi ki bana gelen rasul ve kendisine iman etmem gereken rasulün ismi Muhammed b. Abdulvehhab'dır. Bana gelen rasul ve kendisine iman etmem gereken rasul Muhammed b. Abdullah'tır. Mekke'de doğdu, Harimi'de doğmadı. Medine'ye defnedildi, Deriyye'de defnedilmedi. Benim rasulüm Kur'an isimli kitapla geldi. Bu Kur'an'a iman etmem gerekir. Ben Kur'an'ın ayetlerini güzelce okuduğum zaman cehennemin ebedi olduğunu ve azabının kesilmeyeceğini bildiriyor. Bu sebeple ben bu bilgiyi bende emanet olan çocuklara öğretiyorum. Müslümanların veliemri bana öğretmek için emanet ettiği çocuklara öğretiyorum"
Şankiti'nin ve Mısırlı şeyhin arasındaki konuşma bu şekilde devam ediyor. Konuşmanın neticesinde Şankiti cehennemin ebedi olduğunu ve azabının kesilmeyeceğini ayetlerle açıklıyor. Burada dikkat edilmesi gereken Şankiti'nin naklettiğimiz son sözüdür. Aynen şöyle diyor: "Müslümanların veliemri bana öğretmek için emanet ettiği çocuklara öğretiyorum" Bu sözden Şankiti'nin Suud kralını Müslümanların veliemri olarak gördüğü anlaşılıyor. Bu ise küfürdür.
Muhammed Emin Şankiti Suud'u İslam devleti olarak görüyor ve kralı ulul emr olarak görüyor. Suudi Arabistan İslam devleti değildir. Oraya bir defa giden İslam devleti olmadığını anlar. Faizle çalışan bankalar her yerde. Ayet açık, faizle uğraşan Allah'a açıkca savaş açmıştır. İslam devletinde Allah'a savaş açmış bir müessese olabilir mi? Allah'ın hükümleri dışında hüküm veren mahkemeler olabilir mi? Açık saçık tv kanalları olabilir mi? Bu kişi ya kördür ya da Tevhidin aslını bilmiyor.