HAKKA DAVET FORUMU
 
*
Hoşgeldiniz, Ziyaretçi.Lütfen giriş yapın veya kayıt olun. 29 Mart 2024, 15:40:58


Kullanıcı adınızı, parolanızı ve aktif kalma süresini giriniz


Sayfa: [1]   Aşağı git


Eğer üye iseniz lütfen üye girişinden giriş yapınız.

Eğer üye değilseniz 10 saniyenizi ayırarak üye olabilirsiniz. 

Dosyaları indirebilmek ve de içerikleri görebilmek için

üye olmanız gerekmektedir.


  Yazdır  
Gönderen Konu: Günümüzde borcu olan cihada gidebilirmi?  (Okunma Sayısı 5863 defa)
0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.
orhanyasin
Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 1


« : 13 Ağustos 2015, 15:06:38 »

Şuanki günümüzde borcu olan cihada gidebilirmi? ve anne, baba müşrik olsa bile izin almak gerekiyormu?
Allah hepinizden razı olur İNŞAAllah.
Kayıtlı
Malik bin Enes
Yönetici
******
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 391


« Yanıtla #1 : 08 Eylül 2015, 21:56:13 »

Soru:  Şuanki günümüzde borcu olan cihada gidebilirmi?
 
Cevap : Cihad denildiğinde, sadece silahlı cihad anlaşılmamalıdır. 

Cihad dört şekilde olur:
1 - Nefse karşı cihad.
2 - Şeytana karşı cihad.
3 - Kafirlere karşı cihad.
4 - Münafıklara karşı cihad.

Nefse karşı cihadın dört mertebesi vardır:

1 - Hidayeti ve hak dini öğrenmek için nefisle cihad etmek.
Bu cihad gerçekleşmedikçe, nefis için ne dünyada ne de ahirette mutluluk vardır. Her iki mutluluk da hak dini çok iyi öğrenmeye bağlıdır.

2 - Öğrenilen hak dinle amel etmek için nefisle cihad etmek.
Çünkü kendisiyle amel edilmeyen ilim kişiye zarar vermese bile hiçbir fayda da sağlamaz.

3 - Öğrenilen ilimle amel ettikten sonra, o ilmi bilmeyenlere öğretmek için nefse karşı cihad etmek.
Zira öğrenilen ilim, bilmeyenlere öğretilmediği taktirde, bu ilim kişiye hiçbir fayda sağlamaz ve onu Allah-u Teâlâ'nın azabından kurtarmaz.

Allah-u Teâlâ bu konu hakkında şöyle buyurmaktadır:
"Biz, kitabta açıkça belirttikten sonra indirdiğimiz açık delilleri ve hidayeti gizleyenler var ya, işte onlara hem Allah lanet eder, hem de bütün lanet eldiciler lanet eder." (Bakara:159)

4 - İslam tebliğ edilirken karşılaşılan eziyetlere tahammül ve sabır etme ve bunlara Allah için dayanma konusunda nefisle cihad etmek.

Şeytana karşı yapılan cihadın ise iki mertebesi vardır:
1 - Şeytanın insanın kalbine getirdiği, imanı zedeleyecek şüpheli düşünceleri ortadan kaldırmak için şeytanla mücadele etmek.
2 - Şeytanın, nefse haram işlemesi için yaptığı teşviklere uymamak için şeytanla mücadele etmek.

Kafirler ve münafıklara karşı yapılacak cihadın da dört mertebesi vardır:
1 - Kalple cihad etmek.
2 - Dille cihad etmek.
3 - Malla cihad etmek.
4 - Bedenle cihad etmek.

Münafıklara karşı, cihad çoğunlukla dille yapılar. Kafirlere karşı yapılan en büyük cihad ise elle yapılanıdır.
Kalple cihad geçerli bir mazeretten dolayı cihada katılamayanların yaptıkları cihad gibidir.

Tebük seferi esnasında Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:
"Medine'de (gazveden geride kalan) öyle adamlar vardır ki yürüdüğünüz her yerde, geçtiğiniz her vadide sizinle beraberdirler."
Sahabeler:
"Ya RasulAllah! Onlar Medine'de oldukları halde mi?" diye sorunca Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
"Evet, Medine'de oldukları halde. Çünkü onlar, ancak mazeretlerinden dolayı (gazveye) katılamamışlardı."  (Buhari, Müslim)

Başka bir hadiste Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
"Müşriklerle dillerinizle, kalplerinizle ve mallarınızla cihad edin."
(Ebu Davud, Ahmed, Nesei, Daremi, Hakim, İbni Hibban) (Hakim ve Zehebi bu hadis için sahih dediler.)

Allah için, nefse ve şeytana karşı cihad etmek her zaman farzı ayn olmuştur.

Kafirlere ve münafıklara karşı cihada gelince; eğer bunlara karşı cihad eden yeterince cihad eden kimse varsa, herkese farzı ayn değildir. Fakat onlara karşı cihad yapanlar yeterli değilse, bütün Müslümanlar sorumluluk altındadırlar.
Kafirlere karşı silahlı cihad Müslümanların içinde bulundukları duruma göre merhaleli bir durum arz etmiştir.
Mekke'de iken, Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in kafirlere karşı silahla cihad yapması yasaktı.

Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem Medine'ye hicret edip Müslümanlar orada kuvvetlendiklerinde ve kafirlerin Müslümanlara karşı eziyetleri arttığında, Allah-u Teâlâ, Müslümanların kafirlerle silahlı cihad yapmalarına izin vermiş fakat, bunu farz kılmamıştır.

Allah-u Teâlâ bu konuyla ilgili olarak şöyle buyurmuştur:
"Kendileriyle savaşılanlara, zulme uğramış olmaları sebebiyle (savaş konusunda) izin verildi." (Hacc: 39)

Bundan sonra Müslümanlara, kafirlerden yalnız Müslümanlara savaş açanlara karşı silahlı cihad yapmaları farz kılındı.

Bu konuyla ilgili olarak Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
"Size karşı savaş açanlarla, Allah yolunda savaşın." (Bakara: 190)
Bundan sonra Allah-u Teâlâ Müslümanlara bütün müşriklerle silahlı mücadele yapmalarını farz kılmıştır.

Bu konuda Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
"Fitne (şirk) kalmayıp din yalnız Allah'ın oluncaya kadar onlarla savaşın." (Bakara: 193)

Cihadın gayesi Allah'ın şeriatini hakim kılmak için silahla, elle, ve yazıyla mücadele vermektir . Zamanımızda Allah'ın şeriatini hakim kılmak için müslümanlar silahla cihat yapmıyorlar,  çünkü daha vakti gelmemiştir .
Ancak günümüzde  dille cihat, yazıyla cihat yapılabilir . Dille ve yazıyla cihat yapmanın borçla alakası yoktur . Bir  kişinin ister borcu olsun, ister borcu olmasın Dille ve yazıyla cihat yapabilir.
 
Eğer  Zamanımızda silahlı cihad olursa bu durumda cihad farzı ayn olur ve kişi, eğer varsa borcunu ödemeden de cihada çıkabilir.
Zamanımızdaki cihat farzı ayndır, farzı kifaye değil .Gerek  silahlı, gerek dille, gerekse  yazıyla. Zamanımızda Hangisi uygunsa onun yapılması gerekir .
 
Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:
“Kim cihad etmeyi içinden geçirmeden ölürse cahiliye üzere ölmüş olur.”  (Müslim)
 
Rasulullah (s.a.s) Allah c.c için gazaya gitmeyen veya gitmeye niyet etmeyen kişi cahiliye ölümü üzere ölmüştür, buyuruyor. Bu nedenle  bir  müslümanın kalbinde sürekli cihat niyeti olmalıdır. Silahlı cihat söz konusu olmuşsa yapacaktır, dille cihat söz konusu olmuşsa yapacaktır. Bu farzı ayndır. Farzı ayn olan cihadın borçla alakası yoktur.

Rasulullah'ın farzı kifaye olan cihadlar  için bir takım hadisleri vardır.
 
 1- Sahih'te, Abdullah b. Amr'ın şöyle dediği rivayet edilmektedir:

 Bir adam, Peygamber (sav)'in yanına gelerek, cihad etmek için ondan izin istedi. Hz. Peygamber: "Annen baban hayatta mıdır?" diye sordu. O, evet deyince Hz. Peygamber: "Sen onlar hakkında (onlara iyilik yapmak suretiyle) cihad et." diye buyurdu.  Bu, Müslim'in lafzıdır.

(Buhâri, Cihâd 138, Edeb 3; Müslim, Birr 5; Ebû Dûvûd, Cihâc) 31; Nesâl, CiVıâd 5: Müsned, II, 165, 188. 193, 197, 221)
 
 Bu  hadis farzı kifaye olan cihatlar içindir. Farzı kifaye cihat herkese farz değildir . Eğer kişinin annesi, babası yaşlıysa Rasulullah'ın dediği gibi onlara bakarakta cihat yapabilir .
 
2-   Ebu'd-Derda (radiyAllahu anh)'nın anlattığına göre;
cihada giderken, yola çıkıp, halkın geçeceği yere durarak, herkese duyuracak sekilde şöyle bağırırmıs: "Ey insanlar: Kimin uzerinde bir borc oldugu halde, cihada katılır ve bilirse ki, öldüğü takdirde bu borç ödenmeyecektir, hemen geri dönsün, sakın peşime takılmasın. Zira, o, bu haliyle cihadın karşılığını  alamaz." ( Kutubissitte: 1015) “Rezin'in ilavesidir.” 
 
Farzı kifaye olan cihadlarda Borçlu olan kişi borcunu ödemeden çıkmaması gerekir. Çünkü borç, kul hakkıdır ve Ödemek farzdır. Ancak bu durum farzı ayn olan cihad için değil , farzı kifaye olan cihad için geçerlidir .
 
Soru : ve anne, baba müşrik olsa bile izin almak gerekiyormu?  Allah hepinizden razı olur İNŞAAllah.

Cevap: Allahu Teala şöyle buyuruyor:

"Merhametinden dolayı onlara alçak gönüllülük kanadını indir ve de ki: "Rabbim, onlar beni küçükken nasıl terbiye ettilerse, Sen de onlara öyle rahmet et!" (İsra: 24)

İmam Kurtubi bu ayetin tefsirinde şunları söylemektedir:

"Anne babaya iyilikte bulunmak, onlara karşı iyi davranmanın kapsamında eğer cihad; farzı ayn  olan bir cihad ise anne-babadan  izin almak  gerekmez. Nasıl  ki farz olan namazı  kılmak için izin gerekmiyorsa, farzı ayn olan cihad için  izin almak da gerekmez.

Allah (c.c) şöyle buyuruyor:

“De ki: "Eğer babalarınız, çocuklarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, aşiretiniz, kazandığınız mallar, az kâr getireceğinden korktuğunuz ticaret ve hoşunuza giden evler, sizlere Allah'tan, O'nun Resûlü'nden ve O'nun yolunda cihad etmekten daha sevimli ise, artık Allah'ın emri gelinceye kadar bekleyedurun. Allah, fasıklar topluluğuna hidayet vermez.” (Tevbe: 24)

Şayet yapılan cihad farzı kifaye ise  bu durumda anne babanın iznini almak  gerekir.

Sahih'te, Abdullah b. Amr'ın şöyle dediği rivayet edilmektedir:

 Bir adam, Peygamber (sav)'in yanına gelerek, cihad etmek için ondan izin istedi. Hz. Peygamber: "Annen baban hayatta mıdır?" diye sordu. O, evet deyince Hz. Peygamber: "Sen onlar hakkında (onlara iyilik yapmak suretiyle) cihad et." diye buyurdu. 

Bu, Müslim'in lafzıdır. (Buhâri, Cihâd 138, Edeb 3; Müslim, Birr 5; Ebû Dûvûd, Cihâc) 31; Nesâl, CiVıâd 5: Müsned, II, 165, 188. 193, 197, 221)

Sahih'in dışındaki hadis kitaplarında da şöyle demektedir:

"Evet, ve onları ben ağlıyor bırakıp geldim. Hz. Peygamber şöyle buyurdu: "Git, onları ağlattığın gibi güldür."

(Ebû Dâvûd, Cihâd 31; Nesâi, Bey al 10; İbnMâce, Cihâd 12; Müsned, II, 160, 194, 198)

 Bir başka rivayette de şöyle denilmektedir:

"Senin, annen baban ile birlikte onların (yanlarındaki) yatakta uyuman, onların seninle gülüşüp seninle oynaşmaları, senin için benimle cihad etmenden daha faziletlidir." Bunu da İbn Huveyzimendan nakletmektedir. (Suyûtî, ed-Durru'l-Mensûr, V, 263)

Buhârî bu hadisi "Birrü'l-Valideyn" (Anne-Babaya İyi Davranmak) bölümünde şu lafızlarla zikretmektedir:

Bize Ebu Nuaym haber verdi. Bize Süfyan, Ata b. es-Saib'den haber verdi. O, babasından, o, Abdullah b, Amr'dan dedi ki: Bir adam, Peygamber (sav.)'a, hicret etmek üzere bey'at etmeye geldi. Ancak bu sırada anne-babasını ağlar bırakıp gelmişti. Hz. Peygamber şöyle buyurdu: "Onların yanlarına dön ve onları ağlattığın gibi güldür." (Buharı. el-Edebtı'l-Müfred, Lübnan tarihsiz)

İbnü'l-Münzir dedi ki: Bu hadis-i şerif nefir (farz-ı ayın olan seferberlik çağrısı) vuku bulmadığı sürece anne babanın izni olmaksızın cihada çıkmanın yasaklığını ihtiva etmektedir. Eğer nefir söz konusu olursa, o takdirde zaten herkesin cihada çıkması vacip olur. Bu husus Ebu Katade yoluyla gelen hadiste gayet açıktır.

Rasûlullah (sav), kumandanlar ordusunu (Mute ordusunu) gönderdi... Bu arada Zeyd b. Harise, Cafer b. Ebi Talib ve ibn Revâha'nın başından geçenleri de söz konusu etmekle birlikte, Rasûlullah (sav)'ın münadisinin bundan sonra: Topluca namaza! diye nida etmesi üzerine herkesin toplandığını da söz konusu etti. Bunun üzerine (Hz. Peygamber) Allah'a hamd-ü senada bulunduktan sonra şöyle buyurdu: "Ey insanlar! Haydi çıkınız, kardeşlerinizin yardımına koşunuz. Hiç kimse de geri kalmasın." Bunun üzerine, oldukça sıcak bir günde insanlar piyade olarak ve binekli olarak savaşa katılmak üzere yola çıktılar. (Müsned, V, 299, 301.)

 İşte Hz. Peygamber'in: "Kardeşlerinize yardımcı olmak üzere çıkınız" diye buyurması, cihaddan geri kalmak hususunda mazur görülebilmenin nefir (umumi seferberlik) çağrısı söz konusu olmadığı hallerde olacağına delildir. Diğer taraftan Hz. Peygamber'in: "Ama hep birlikte savaşa çıkmanız İstenirse, hep birlikte savaşa çıkınız"
(Buhârî, CezâııVSayd 10, Cilıâd 1", 27, 194, Cizye 22; Müslim, Hacc 445, İınâre 85: Ebû Dûvûd, Cihâd 2; Tirmizî, Siyer 33; Nesâİ, Bey'at 15: İbn Mâce, Cihâd 9. Dârimî, Siyer 69: Müsned, I, 226, 266, 316, 355, 111, 401, VI, 466) hadisi de bununla birlikle aynı gerçeği dile getirmektedir.

Derim ki: Bu hadis-i şeriflerde şuna da delil vardır: Farzlar, yahut menduplar eğer bir arada bulunacak olursa, bunlar arasından daha önemli olana öncelik tanınır. Bu anlamdaki açıklamaları el-Muhasibi, "Kitabu'r-Riâye" adlı eserinde yeterince açıklamış bulunmaktadır.

Cihada Çıkmak İçin Müşrik Anne ve Babanın İzni Alınır mı:

Cihad farz-ı kifaye ise, kişinin cihada katılmak için müşrik anne-babasinın iznini alıp almayacağı hususunda ilim adamları, farklı görüşlere sahiptirler. es-Sevrî, onların İznini almaksızın gazaya gitmez, der. Şafiî ise: Onların iznini almaksızın gazaya gidebileceğini söylemiştir.

İbnü'l-Münzir de şöyle demektedir:

Dedeler de babalar gibidir, nineler de anneler gibidir. O bakımdan kişi yine onların iznini almaksızın gazaya çıkamaz. Ben, onlar dışında kardeşler ve sair akrabaların da iznini almayı gerektiren herhangi bir delil bilmiyorum. Ama Tavus, kız kardeşlerin ihtiyaçlarını karşılamanın, Allah yolunda cihaddan daha faziletli olduğu görüşünde idi.
(İmam Kurtubi / el-Camiu li-Ahkami’l-Kur’an - İsra 24 Ayetinin Tefsiri)
 
 
Kayıtlı
Sayfa: [1]   Yukarı git


Eğer üye iseniz lütfen üye girişinden giriş yapınız.

Eğer üye değilseniz 10 saniyenizi ayırarak üye olabilirsiniz. 

Dosyaları indirebilmek ve de içerikleri görebilmek için

üye olmanız gerekmektedir.


  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

Sitemiz üzerinden erişilebilen şeylerde Allah'ın razı olmadığı şeyler varsa, bunları reddediyoruz.