ιвηι тєумιуує
|
|
« Yanıtla #2 : 27 Ocak 2010, 15:38:34 » |
|
Soru: muhakeme olmak ne demektir?
Cevap: Muhakeme olmak; Hüküm yetkisi verilen kişi veya kurumdan zuhur eden ihtilafın çözümü veya kapalı olan bir vakıanın açıklığa kavuşturulması için başvurmak, ihtilafı çözümünü istemektir. Muhakeme olunan kişi hâkimdir ve hüküm verendir. Davalı veya davacı konumunda kişi ihtilafı çözüme kavuşturmak, haklıyı ve haksızı belirlemek için hakem tayin edilen yani hüküm verecek kişiye muhakeme olmuştur. Örneğin;
“İki taraftan birisi diğerinin malını telef veya gasp eder. Malı gaspedilen kişi gasp eden kişiden hakkını almak veya verdiği zararın diyetini ödemesi için davacı olarak hâkime başvurur. Hâkim’de kendisine muhakeme olan davalı ve davacının arasındaki husumeti çözüme kavuşturarak zuhur eden ihtilafı çözmüş olur.
Bu durumda zuhur eden ihtilafın çözümü hâkime, ihtilafı çözen, hüküm veren kimseye bırakılmıştır. Yani ona muhakeme olunmuştur.
Bunu anladıktan sonra şunu söyleyebiliriz:
Hüküm verme yetkisi yalnızca Allah’a aittir. Ve vuku bulan ihtilafın çözümü Allah’ın kitabı Kur’an ve Rasulünün sünnetine götürülmelidir. Zira hâkimlerin hakimi olan Allah yalnızca kendisine ibadet edilmesi gerektiğini ve hüküm verme yetkisinin sadece kendisine ait olduğunu bildirmiştir. Keza Allah’a ait olan bir yetkiyi Allah’tan başkasına vermek şirktir.
Hüküm verme ve teşri koyma yetkisinin sadece Allah (c.c)’a ait olması, hüküm vermenin sadece Allah (c.c)’a ait bir özellik olduğu ve bu konuda ortak kabul etmediği gerçeğinin ve bu gerçeğe teslimiyet göstermenin gereği olarak kullardan her kim Allah (c.c)’tan başka veya Allah (c.c)’la beraber hüküm verme yetkisinin kendisinde olduğunu iddia ederse işte o kimse ilahlık ve rablik iddiasında bulunmuş, kendisini Allah’a denk kılmış ve kendisini ibadet edilecek bir ilah ilan etmiştir.
Şevkani (Nisa: 60) ayetinin tefsirinde şöyle dedi:
“Rasulullah (s.a.v)’e inen Kur’an’a ve ondan önceki nebilere inen kitaplara inandıklarını iddia etmelerine rağmen, bunları bozan ve yürürlükten kaldıran Tağuta (Allah’ın şeriatı dışındaki her şeriat tağuttur) muhakeme olmak isteyenlerin bu iddiasına şaşılır doğrusu... Oysa Allah (c.c), gerek Rasulullah (s.a.s)’a ve gerekse ondan önceki bütün rasullere Tağutu reddetmelerini emretmiştir.” (Fethul Kadir Tefsiri c:1 s:482)
İmam Begavi Yusuf: 40 ayeti hakkında şöyle dedi:
“Hüküm vermek yalnız Allah’a aittir.” Bu lafız; hüküm ve emir verme, bir meselede yasak koyma yetkisinin sadece Allah (c.c)’a ait olduğunu ifade etmektedir.” (Begavi Tefsiri c: 2 s: 427)
Müslüman taraflar arasında vuku bulan ihtilafın çözümü Allah’tandır. Yani ihtilafın çözülmesi için muhakeme olunacak kanunlar İslam’dan olmalıdır. Bu yüzden Kur’an ve Sünnet dışında muhakeme olunan her şey tağuttur. Bizler tevhidin gereği olarak bunları reddetmek ve bunlardan teberi etmekle mükellefiz.
Allah’ın bildirdiği kanunları bırakıp beşeri kanunları tatbik eden hâkimlere muhakeme olmak, Allah’a ait olan hak, sıfat ve yetkileri Allah’tan başkasına vermektir ve Allah’a ait olan bu yetkiyi Allah’tan başkasına veren kimse müşrik olmuştur.
Muhakeme olmak; Namaz kılmak, oruç tutmak, kurban kesmek ve dua etmek gibi bir ibadettir ve Allah (c.c)’tan başkasına yapıldığında apaçık bir küfür olur. Bu ibadeti Allah’tan başkasına yapan kişinin kalbine ve itikadına bakılmaz.
Allah (c.c)’ın şeriati dışında başka bir kanuna muhakeme olan, Tağuta muhakeme olmuştur. Tağuta muhakeme olan, Tağuta ibadet etmiştir. Tağuta ibadet eden kimse ise yüce Allah (c.c)’ı inkar etmiştir. Bu sebeble Allah (c.c), Tağuta muhakeme olmalarına rağmen Allah (c.c)’a ve indirdiği kitaplara inandıklarını iddia eden kimseleri bu imanları konusunda
Soru: tasdik ettirmek ne demektir?
Cevap: Sabit olan bir şeyi ve bilinen bir hükmü başkasına kabul ettirmek, ona öğretmek, ona onaylatmaktadır. Örneğin miras meselesini ele alalım. Müslüman kimseler aralarında mirası İslam’a göre pay ederler ve şer’i mahkeme diye tayin edilen yere giderek oradaki kadıya bu hükmü tasdik ettirirler. Yani; "biz mirasımızı aramızda şu şekilde pay ettik, bunu onaylayın, tasdik edin” şeklinde aralarındaki paylamayı resmiyete dökerler. Keza Müslümanlar İslam’ın bir hükmü uygulayıp bunu resmiyete geçirdiler. Bunu yaparken kadıya ne velayet verildi, ne de ona muhakeme olundu. Sadece İslam’ın hükmü uygulanıp şer’i mahkeme diye tayin edilen mahkemelerde tasdik ettirilip resmiyete geçti.
Soru: iki kelimeyi birbirinden ayıran farklar nelerdir?
Cevap: Muhakeme olmak ile İslam’da sabit olan bir hükmü şer’i mahkeme diye tabir edilen mahkemeye gidip bunu tasdik ettirmek ve resmiye geçirmek arasında fark vardır. Şöyle ki;
Tağuta muhakeme olan kişi onu hakem tayin etmiş, ona velayet vermiştir. Ve orada hakimin hükmüne müracaat etmiştir. Bu yüzden burada uygulanan hüküm tağutların hükmü olduğu buna başvurmak küfürdür ve başvuran kimse kafirdir. Ancak İslam’da sabit olan bir hükmü (daha önce açıkladığımız miras gibi) en ince detayına kadar öğrenip, uyguladıktan sonra bunu götürüp şer’i mahkemelere tasdik ettirip resmiyete döktürmek en velayet yetkisi vermek ne de onları hâkim tayin etmektir. Bilakis onlara İslam’ın hükmü onaylatmak, kabul ettirmektir.
Not: Günümüzde her mahkemede bu tasdik ettirme işlemi yapılamaz. Zira bunu tasdik edenler bunu kabul etmeyip geri çevirebilir. Buna en uygun olan mahkemeler şer’i mahkeme denilen ve İslam’ın hükümlerini uygulayan mahkemelerdir. Keza her mahkemeye bu işlem yapılamaz. Hele de günümüzde ki tağutların tekelinde olan ve onların şirk hükümlerini tatbik eden mahkemelerin İslam’ın hükümlerini kabul etmemesi durumu söz konusu olabilir. Bu yüzden buna dikkat edilmelidir.
|