ιвηι тєумιуує
|
|
« Yanıtla #2 : 29 Ocak 2010, 18:11:47 » |
|
Soru: günümüzdeki müsrik, mürted ve kafirlere (yahudi ve hiristiyanlar haric) ehli kitap hükmü veren birisinin hükmü nedir delillerle aciklarsaniz cok memnun olurum......
Cevap: “Kitap ehli” kelimesi; semavi kitaplara tabi olan manasına gelmektedir. Bütün alimlere göre; bu kelimeden, yalnız yahudi ve hristiyanlar kastedilmektedir.
Delilleri:
1- “Kitap yalnız bizden önceki iki topluluğa (hristiyan ve yahudilere) indirildi, biz ise onların okumasından gerçekten habersizdik dememeniz için indirdiğimiz bu mübarek kitaba uyun ve Allah’tan korkun ki, size merhamet edilsin!” (En’am: 155-156)
Allah (c.c) bu ayeti kerimede “kitap verildi” ibaresinden önce “innema” edatını kullanmıştır. “İnnema” hasr ifade eder ve ayetin manası: “Kitap yalnız sizden önceki iki taifeye indirildi” olur.
Bu ayete göre; “kitap verilenler”den kasıt yanlız, İslam’dan önce kendilerine kitap verilmiş olan iki taifedir. Bunlar ise yahudi ve hristiyanlardır. Ebu Bekir Cessas bu ayetin tefsirinde şöyle diyor: “Ayetteki “Kitap ancak bizden önceki iki taifeye indirilmiştir” sözüyle Allah (c.c) kitap ehlinin ancak iki taife olduğunu bildiriyor. Buna göre;
“Kitap ehlinin yemeği (kestiği) size helal kılınmıştır.” (Maide: 5) ayetindeki ehli kitaptan kasıt da yahudi ve hristiyanlardır.
2- “Kitap ehlinin yemeği (kestiği) size helaldir.” (Maide: 5)
Bu ayet kitap ehlinin kestiğinin helal olduğunu gösterilmektedir. Allah (cc) ayetin devamında; “sizden önceki kitap verilenler” buyurarak, ehli kitabın sadece, bizim şeriatimizden önce kendisine kitap verilenler olduğunu beyan etmiştir. Bunlar ise yahudi ve hristiyanlardır.
3- Alimler Davud (a.s)’a verilen Zebur’a bağlı olanları dahi ehli kitab olarak kabul etmemişlerdir. Çünkü Rasulullah zamanında Zebur’a bağlı hiç kimse yoktu. Yukarıdaki ayet de bunu ifade etmektedir. Dolayısıyla daha sonra Zebur’a bağlı olduğunu iddia edenler ortaya çıksa bile, onlar ehli kitap olarak kabul edilmezler.
4- Fıkıh usulünde şöyle bir kaide vardır: “Bir kelimenin lügat manası ile şer’i manası çelişirse, şer’i manası tercih edilir.”
Buna göre; “ehli kitab” kelimesinin manası Kur’an ve sünnette açıkça beyan edildiği halde lugat manasını alarak: “Semavi bir kitaba tabi olan kişi şirk koşsa bile nasıl ehli kitaptan sayılıyorsa, Kur’an’a tabi olduğunu söyleyen fakat İslamı bozucu hareketler yapan ve Allah’a şirk koşan herkes aynı şekilde ehli kitap hükmündedir. Çünkü onlar da bir kitaba tabi olmaktadırlar” diyerek, İslam’dan irtidat eden mürtedlere ehli kitap hükmünü vermekten ve kestiklerini helal sayarak yemekten daha yanlış ve sapık bir görüş yoktur. Çünkü Kur’an indikten sonra iman ve küfür sınırı birbirinden ayrılmış, iyice belirginleşmiştir. Dolayısıyla, ona tam olarak inanan müslüman olur. Ona inandığını iddia ettiği halde muhalefet eden veya şirk koşanlar, ne kadar bu kitaba inandıklarını iddia etseler de mürted hükmündedirler.
Alimler, mürtedin kestiğinin yenilmeyeceği konusunda ittifak etmişlerdir. Hatta, hıristiyan veya yahudi iken sonradan İslam’a giren ve daha sonra tekrar hristiyanlığa ve ya yahudiliğe dönen kişiye hıristiyan veya yahudi hükmü verilmez, mürted muamelesi yapılır. Çünkü mürted, müslüman olduktan sonra, İslamdan dönen kafirlerin genel adıdır. Mürtedler, küfürlerinden vazgeçip tekrar İslama girmezlerse, ceza olarak öldürülürler.
|