HAKKA DAVET FORUMU
 
*
Hoşgeldiniz, Ziyaretçi.Lütfen giriş yapın veya kayıt olun. 19 Nisan 2024, 10:28:59


Kullanıcı adınızı, parolanızı ve aktif kalma süresini giriniz


Sayfa: [1]   Aşağı git


Eğer üye iseniz lütfen üye girişinden giriş yapınız.

Eğer üye değilseniz 10 saniyenizi ayırarak üye olabilirsiniz. 

Dosyaları indirebilmek ve de içerikleri görebilmek için

üye olmanız gerekmektedir.


  Yazdır  
Gönderen Konu: put satışı hakkında  (Okunma Sayısı 17101 defa)
0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.
kadribillah
Ziyaretçi
« : 15 Nisan 2015, 19:33:08 »

Put satmak hakkında itikadinizi öğrenmek istiyoruz.sizinde bildiniz gibi bu konu hakkında şöle bir hadis var
إِنَّ اللَّهَ وَرَسُولَهُ حَرَّمَ بَيْعَ الْخَمْرِ، وَالْمَيْتَةِ، وَالْخِنْزِيرِ وَالْأَصْنَامِ

Buradaki haramdan kasıt küfürdür diyenler var bu konuyu müsait oldunuz zaman cevaplarsiniz inseAllah

Not Musab denen kişi bu başlık altında birşey yazmasını istemiyorum çünkü yazdıkları ibretlik!!!
Kayıtlı
kadribillah
Ziyaretçi
« Yanıtla #1 : 14 Mayıs 2015, 02:02:07 »

Darimi ban yedim için soruna cevap veremedim neden ban atılıyor onu da anlamıyorum? Neyse simdi acmissiniz ..puttan kastim ibadet edilen putlar sorum su müslüman  bildiniz bir kimse put satıyor ibadet edilen putu bu kişinin hükmü nedir.
Kayıtlı
DARİMİ
Yönetici
******
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 998


« Yanıtla #2 : 26 Mayıs 2015, 13:02:01 »

Soru Müslüman  bildiniz bir kimse put satıyor ibadet edilen putu bu kişinin hükmü nedir?”

Cevap. Eğer ibadet edilsin diye satıyorsa küfürdür.
Şunu iyice bilmek gerekir; Putu tapana tapsın diye satmak, bütün âlimlere göre küfür olan bir ameldir. Bu, hem küfre rıza hem de küfre yardım etmektir. Hiçbir âlim (Ne Ebu Hanife ne de başkası) ibadet edilsin diye satılır mı satılmaz mı asla ihtilaf etmemişler. Çünkü bu küfür olan bir meseledir. Bunun hakkında ihtilaf edilmez tartışılmaz. ihtilaflı olan mesele, maddesinden dolayı satılır mı satılmaz mı….?

Cumhura göre, put şeklinde ise satılmaz. Çünkü hadis, put satmak haramdır diyor. Hadisin zahirine göre hüküm verdiler. Bazı âlimlere (Ebu Hanife ve Bazı Şafii âlimleri) göre ise maddesinden dolayı istifade edecekse caiz dediler. Ve hadiste maddesinden istifade edilmeyen putların kastedildiğini söylemişlerdir. Maddesinden istifade edilen putu maddesinden istifade edilsin diye satılır demişlerdir.

İmam Ebu Yusuf ve İmam Muhammed buna mekruhtur dediler.

Putu parçalayarak, parçalarını satmak ise;  caizdir. Çünkü artık satılan put değil ki.

Yani putu tapmak için değil kıymetli maddesinden dolayı istifade edecek olan kişiye satmak ihtilaflı bir meseledir.
Kayıtlı
kadribillah
Ziyaretçi
« Yanıtla #3 : 26 Mayıs 2015, 19:36:16 »

Darimi soruyu su şekilde biraz açalım inseAllah putu musriklere satan bir müslüman bildimiz kimse ben bunu müşrikler e tapsinlar diye satmiyorum. Onların ne yaptıkları beni ilgilendirmez derse bu kişinin hükmü nedir.

Bir de put satan kişi biliyorki putperest putu tapmak için alıyor çünkü bir putperzt putu aldığı zaman onu kircak hali yok ona ibadet edecek bu belli birşey bildiği halde satan kişinin hükmü nedir.
Kayıtlı
DARİMİ
Yönetici
******
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 998


« Yanıtla #4 : 27 Mayıs 2015, 12:10:14 »

Soruyu tekrar açmanıza gerek yoktur, sorunuz gayet açıktır. Verdiğimiz cevapta gayet açık bir cevaptır. Acele etmeden önce verdiğimiz cevabı anlamaya çalışın.

Put satmak meselesinde size genel bilgiyi verdim.
Sorduğunuz soruların cevabı gayet basit ve anlaşılır bir dille verilmiştir.

Kayıtlı
Ebu Muhammed Es-selefi
Yönetici
******
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 126


« Yanıtla #5 : 18 Haziran 2015, 08:15:11 »

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla..
Bu risalede inşeAllah ‘’Put satma’’ meselesini açıklamaya çalışacağız.

Ancak konuya geçmeden önce, bazı meseleleri açıklamamız gerekir ki put satma ile ilgili mesele daha iyi anlaşılmış olsun.

Birincisi:  Muvahhid olan kişi şunu kesinlikle hiçbir zaman unutmaması gerekir, İslam’ın kendine has bir takım temel kuralları ve asılları vardır. Bu temel kurallar ve asıllar olmadan İslam olmaz ve bu İslam’ın asıllarını yerine getirmeyen kişinin İslam’ından ve Müslümanlığından söz edilemez.


İslam’ın temellerine (asıllarına) muhalif yazılan her söz batıldır, kabul edilmez. Bunu ancak hakkıyla Allah (c.c.)a iman etmiş muvahhid olan kişi hemen anlar ve reddeder. Ama dinin aslını bilmeyen kişi bu ayrımı doğru bir şekilde yapması düşünülemez. Gerçek bir İslam alimi İslam’ın temel esaslarına muhalif söz söylemez.


Muvahhid olan bir kişi inandığı İslam akidesine ve İslam’ın temel esaslarına tezat teşkil eden bir âlim sözü duyarsa veya okursa inandığı akidesini değiştirmemesi gerekir. Ve şöyle inanmalıdır: Bu sözü yanlış anladım ya da benim bu sözden bilmediğim başka bir husus olabilir diyerek araştırması gerekir.

İslam’ın temellerini(asıllarını) yerine getiren kişinin yapması gereken budur. Âlim bu sözü hangi maksatla kulanmış, hangi illete bina etmiş, bunu anlamak için mutlaka araştırma yapması gerekir.

Daha sonra bu söz bu âlime ait mi? değil mi? Âlim bu sözü söylemiş mi söylememiş mi, bu sözü hangi konu için söylemiş onun değerlendirmesi için o âlimi ve usulünü iyi bilen başka âlimlere veya âlimlerin sözlerine başvurmalıdır.

Çünkü bu okuyucunun eksik anlayışından kaynaklanabilir yâda âlimin sözünü yanlış anlayabilir ve bundan dolayı hataya düşebilir ve bu hataya insanları da düşürebilir.

Onun için bir âlimin sözünü okuduğunda, o sözde bir kapalılık varsa yâda zahiren İslam’ın asıllarına zıt olduğu anlaşılıyorsa, Muvahhid inancı konusunda şüphe etmemek ve dikkat etmek gerekir.

Dini meseleler basit meseleler değildir. İlim olmadan, usul(kaide) bilinmeden herkesin değerlendireceği, konuşacağı meseleler değildir. Bir tek hükümle insanın bütün hayatı değişebilir…

İşte bir âlim sözü duyulduğunda veya okunduğunda bu kaide ve kuralların sınırları içinde değerlendirmesi gerekir. Bunun içinde kaide ve kurallar iyi bilinmesi gerekir.

Aksi takdirde bu kural ve kaideler bilinmeden âlimlerin sözleri değerlendirilirse, sonucunda kişi hem kendisi sapar ve insanları da saptırır.

Onun için âlimlerin söylediği sözü anlamadan, âlimlerin fetvalarını bilgisayar programları kullanarak kopyala yapıştır yaparak hatta Arapça asıllarıyla da fetvayı yazarak  insanlara bir şey bildiği imajı vermek için nakil yapmak ilim değildir. Ancak göz boyamaya çalışan ve ilimli olduğu imajını vermeye çalışan zır cahillerin işidir..


İbret verici bu örnekte olduğu gibi: Bir cahilin, Âlimin fıkıhla ilgili bir konuda verdiği fetvayı yanlış anlayarak, yâda bilerek bunu akaidle ilgili bir konuda delil alması gibi,Bu kişi bu ameliyle, bilerek veya bilmeyerek hem kendisi sapmış hem çevresini saptırmış hem de İslam’ın temel kaide ve kuralarını tahrif ederek küfür olan amele, haram veya caiz diyerek İslam’ın hükümlerini değiştirmiş olacaktır.


Bu çok büyük bir cehalettir. Ehlisünnet âlimleri, (Allah onlardan razı olsun), böyle büyük bir cehalete asla düşmemişlerdir,


Ancak Ehlisünnet alimlerinin sözlerini anlamayan, veya yanlış anlayan zır cahiller, kendi küfürlerini şirklerini örtmek için kendilerine delil olduğunu zannederek alimlerin sözlerini anlamadan heva ve heveslerine göre yorumlayarak, Âlimlerin sözlerini tahrif ederek cehaletlerini daha da arttırmışlardır.


Ehlisünnet âlimleri bu sapıklardan beridirler.

Günümüzde; Ehlisünnet menhecini, usulünü, anlamayan bilmeyen birçok insan! ya ifrata yâda tefrite düşmüştür, bundan dolayı birçok akide türemiş herkes kendi kafasına göre din uydurmuş! Bunun adını da Ehlisünnet akidesi koymuşlardır!

Bunun sebebi, İlimsiz âlimciklerin türemesidir, bu âlimcikler! Bir kaç kitap okuyup bir kaç hadis ezberledi mi, bunun yanında bir kaç Arapça kelimede öğrendi mi, bir kaç videoda çekti mi, yanına bir kaç cahilde topladı mı, artık kendini âlim zanneder!

Ve artık bu konumunu kaybetmemek için, kendi kafasında teoriler, usuller uydurarak her türlü küfrü, şirki, bilerek yâda bilmeyerek yaymaya başlar, daha sonra insanlarda bu zır cahilleri alim zannederek tabi olurlar ve böylece daha çok saparlar..  Ancak Allah c.c. hakkıyla iman etmiş bir Muvahhid bunların ne derece Din adına konuşan cahiller olduğunu hemen anlar Ve onları küfür ve şirklerine karşı tedbirini alır. Onların ortaya atığı şüpheler fitneler hiçbir şekilde kendisine etki etmez Allah c.c. yardımıyla.
 
Allah (c.c.) dinini bu tevhitten uzak olan âlimciklere bırakmasın.( Âmin.) Aslında bu konu hakkında söylenecek çok söz var ancak yeri burası değildir.

Put satma ile ilgili meseleye gelince; Her aklı selim kişinin cevaplaması için şu soruları soruyoruz?

•   “İslam yeryüzünde putları yok etmek, dini Allah (c.c.) has kılmak için gelmemiş midir?
•    “İslam dini insanları putları ve putperestleri ortadan kaldırmak için gelmişken insanlara bazı maddi menfaat için tekrar puta tapılması için satılabileceğine cevaz verirmi?

Bu sorulara, tevhid akidesine sahip olan her selim akıl sahibi olan kişi doğru bir şekilde mutlaka cevap verecektir.  Asla aksini düşünmez.

Şimdi Put nedir? Onu açıklayalım.

Put; İnsanların kendisine ibadet ettiği, saygı gösterdiği, kutsadığı, bereket umduğu, heykel, resim, taş, hayvan, insan gibi maddi ve manevi, canlı yâda cansız olan şeylerdir.,

Kısaca Allah c.c. dışında kendisine ibadet edilen her varlık birer puttur. İnsanlar bazen bunu heykel haline getirerek taparlar, bazen resmederek taparlar, bazen ise canlı olan kişiye taparlar, bazen ise hayvanlara veya cansız nesnelere de taparlar, neticede bunların hepsi birer put olarak adlandırılır.

Bu putlara tapan İnsanlar bu putlara değer verdikleri için,  heykellerini resimlerini değerli şeylerden yaparlar, örneğin bazıları altından, bazıları bakırdan, bazıları tunçtan, bazıları ise topraktan, taştan, hatta helvadan bile yaparlar.

Geçmiş tarihten günümüze kadar, insanlar taptıkları putları çeşitli değerli maddelerden yapmışlardır. Ve elleriyle yaptıkları bu putlara tapmışlardır.

Bu türden olan putlar değerli maddelerden yapıldığı için, ibadet edilmenin dışında bir takım maddi değerleri de vardır. İslam dini putu ve putçuluğu ortadan  kaldırdıktan sonra, İslam alimleri ganimet olarak elde edilen yada fethedilen ülkelerde bulunan bu putları, putu parçalayacak ve maddesinde istifade edecek kişiye put suretinde satılması konusunda aralarında farklı görüşler ortaya çıkmıştır..


İşte bu meseleleri bilmeyen kişiler; puta ibadet edilmesi için satmak, putlardan bulunan maddelerden faydalanması için kıracak olan kişiye satma meselesini birbirine karıştırmıştır ve İslam’ın temel prensibi olan putları yok etmek, yalnız Allaha kulluk etme esasına dayalı dinin asıllarını, göz ardı ederek, yok edilmesi gereken putların tekrar ibadet edilmesi için satışını caiz görmüş ve sapmışlardır. Bu küfür olan düşüncelerine Mübarek ehlisünnet âlimlerini de alet etmişlerdir. Elbette ehlisünnet âlimleri onların bu sapık düşüncelerinden sapıklıklarından beridir.


Putları satma ile ilgili hükümleri açıklamadan önce, bu konu ile ilgili bazı kapalı noktaların açılması, yolunu şaşıranlar yolunu düzeltsin diye soruları netleştirerek soralım?

1: İbadet edilen bir putu, bu puta tapan kişiye ibadet etsin diye satmanın hükmü nedir?

2: İbadet edilen ve altın, gümüş gibi değerli madenden yapılmış olan putu, kırsın ve kıymetli maddesinden istifade edecek kişiye put suretinde satmanın hükmü nedir?

3: İbadet edilen ve altın gümüş gibi değerli maddelerden yapılan putu parçaladıktan sonra satmanın hükmü nedir?

4: İbadet edilmeyen tunç, bakır, altın ve gümüşten yapılan küçük heykel resim türlerinin üzerinde bulunduğu şeyleri bulundurmanın satmanın hükmü nedir? 

İslam’ın asıllarını bilen ve tevhid akidesine sahip olan kişi  bu temel kaidelere dayanarak 1.nci sorunun cevabını tereddüt etmeden verecektir. Ve hiçbir zaman kâfirlere tapması için put satmak küfür değildir haramdır demez. Ve bunun aksini hiçbir Muvahhid, ilim ehli de iddia etmemiştir.

Bütün muvahhidler bilirler ki  kâfire tapması için put satmak küfürdür. Bu hüküm  ’’Küfre rıza küfürdür’’ kaidesine dayanır. Nasıl put yapmak küfür ise, kâfirlerin tapması için onlara put satmakta küfürdür.

İslam dini putu ve putperestliği yok etmek için gelmişken, nasıl olur da: İslam âlimleri kâfirler tapsınlar diye put satılabilir diyecek!
Bu ancak İslam’ı bilmeyen, ve âlimlerin sözünü anlamayan anlayışı kıt olan zır cahillerin düşüneceği, söyleyeceği sözüdür..

Bunun aksini hiçbir İslam âlimi iddia etmemiştir. Çünkü onlar bilirler ki kâfirlere ibadet edilmesi için put satmak küfürdür.
 
Rasulullah (s.a.s) hadiste haram dediği, İslam âlimleri  arasında ihtilaf edildiği put satma meselesi cahillerin zannettiği gibi kâfirlere ibadet etmesi için put satılır mı satılmaz mı meselesi değildir!
Âlimlerin arasındaki olan  ihtilaf; putun kırılarak ihtiva ettiği değerli maddeden ve maddi değerinden faydalanması için put şeklindeki satmanın hükmüyle alakalıdır..

Cumhura göre, putu kıracak kişiye put şeklinde ise satılmaz. Çünkü hadis, put satmak haramdır diyor. Cumhur ulema Hadisin zahirine göre hüküm verdiler.

Bazı âlimlere (Ebu Hanife ve Bazı Şafii âlimleri) göre ise maddesinden istifade edecekse putu kıracak kişiye put şeklinde satılması caiz dediler. Ve hadiste, maddesinden istifade edilmeyen putların kastedildiğini söylemişlerdir.

Maddesinden istifade edilen putu kıracak ve maddesinden istifade edecek kişiye put şeklinde satılır demişlerdir.
İmam Ebu Yusuf ve İmam Muhammed buna mekruhtur dediler.

Putu parçalayarak, parçalarını satmak ise; bütün âlimlere göre caizdir. Çünkü artık bu put değildir. Hadisin kapsamına girmez demişlerdir.

Yani puta tapmak için değil kıymetli maddesinden dolayı istifade edecek olan kişiye put suretinde satmak ihtilaflı bir meseledir.


Put satmak ile alakalı Âlimlerin görüşleri şöyledir.

Cumhuru ulemaya göre, Putu parçalamadan put şeklinde parçalayacak olan kişiye satmak haramdır.

Delil ise  ‘’ Cabir b. Abdullah’tan rivayet edildiğine göre Rasulullah (a.s)’ı Mekke’nin fethedildiği sene o Mekke’de iken şöyle buyururken dinlemiştir: “Şüphesiz ki Allah ve Rasulu içkinin, meytenin, domuzun ve putlarını satışını haram kılmıştır.” (Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, Nesai, İbn Mace)’’

. وأما علة تحريم بيع الأصنام فقيل لأنها لا منفعة فيها مباحة وقيل إن كانت بحيث إذا كسرت انتفع بأكسارها جاز بيعها والأولى أن يقال لا يجوز بيعها وهي أصنام للنهي ويجوز بيع كسرها إذ هي ليست بأصنام ولا وجه لمنع بيع الأكسار أصلا ، ....  ) (سبل السلام شرح بلوغ المرام - كتاب البيوع ج5 ص4

İmam San'ani şöyle diyor;

Putların satılmasının tahrim (haram) olmasının illeti ise; (Şöyle) denilir; Çünkü onlarda (putlarda) mubah olan, faydalı şeyler yoktur. (Ama) Denildi ki: Eğer kırılacak olursa ve parçalarından istifade edilecekse, o zaman putların satılması caiz olur.

Doğru olan ise şöyle denilmesi gerekir; Put şeklinde satılması caiz değildir. Çünkü hadiste; put şeklinde satılması yasaklanmıştır. Parçalarını satmak ise, caizdir. Çünkü o parçalar put değildir. Aslen bu parçaları satmanın yasak olduğuna dair herhangi bir delil (vech/sebep) yoktur.

(Subulu-s-Salam, Şerhul Buluğ’ul-Meram, Alış Veriş Kitabı: cilt:5 sayfa:4)



:  قال الإمام النووي في شرح صحيح مسلم  : " وَالْعِلَّةُ فِي الْأَصْنَامِ كَوْنُهَا لَيْسَ فِيهَا مَنْفَعَةٌ مُبَاحَةٌ ، فَإِنْ كَانَتْ بِحَيْثُ إِذَا كُسِرَتْ يُنْتَفَعُ بِرُضَاضِهَا فَفِي صِحَّةِ بَيْعِهَا خِلَافٌ مَشْهُورٌ لِأَصْحَابِنَا ، مِنْهُمْ مَنْ مَنَعَهُ لِظَاهِرِ النَّهْيِ وَإِطْلَاقِهِ ، وَمِنْهُمْ مَنْ جَوَّزَهُ اعْتِمَادًا عَلَى الِانْتِفَاعِ ، وَتَأَوَّلَ الْحَدِيثَ عَلَى مَا لَمْ يُنْتَفَعْ بِرُضَاضِهِ ، أَوْ عَلَى كَرَاهَةِ التَّنْزِيهِ فِي الْأَصْنَامِ خَاصَّةً ".(شرح  صحيح مسلم » كتاب المساقاة » باب تحريم بيع الخمر والميتة والخنزير والأصنام )


İmam Nevevi dedi ki: Putların satılmasının haramlığının illeti: Onda mübah olan bir fayda yoktur. Eğer bu putlar kırıldığında, parçalarından istifade edilebilecekse, âlimlerin arasında böyle putların satılması konusunda ihtilaf vardır.

Bazı âlimler bu konuyla ilgili hadisi şerife göre genel hükmü almış hadiste satılmasının mutlak şekilde haram olduğu bildirildiğinden dolayı ve satışının caiz olmadığını  söyleyerek haram demişlerdir.

Bazı âlimler ise; Parçalandığından dolayı put vasfını yitiren ve değerli maddesinden istifade edilebileceği  için caiz görmüşlerdir.

Putların satılmasının haram olma hadisi ise, faydası görülmeyen yani parçalarından istifade edilmeyecek olan putlar olarak tevil etmişlerdir.
(İmam Nevevi: Müslim şerhi el-Minhac, c. 7, s. 337)


Dikkat ederseniz; İmam Sanâni putların satılması hakkında şöyle diyor: Denildi ki: ''Eğer bu putlar kırılsın ve parçalarından istifade edilsin diye put suretinde satılırsa caizdir, (dediler)'' işte bu Ebu Hanife ve Bazı Şafii'lerin görüşüdür’’

Fakat İmam Sanâni'nin görüşü böyle değildir. Ona göre; Putu alacak kişi putu parçalarsa dahi ona put suretinde parçalanmadan satmak caiz değildir haramdır. Çünkü put suretinde parçalamadan satmanın caiz olmaması konusunda nas vardır.

Putu satmadan önce parçalandıktan sonra satmak, daha evladır, çünkü put parçalandıktan sonra parçaları put değildir, hadisin kapsamına girmez. Onun için put parçalandıktan sonra, satılması konusunda herhangi bir mahzur yoktur. Put parçalandığı zaman artık put değildir ve bu sebepten hadisin kapsamına girmez.

Buradaki âlimler arasındaki ihtilaf, kâfirlere ibadet etmeleri için satılması konusunda değildir. Çünkü bu konuda -Ebu Hanife dâhil- hiçbir alim caiz görmez küfür görür .

Âlimler arasındaki olan ihtilaf; put şeklinde putu parçalayacak olan kişiye put satmanın hükmüdür. Ebu Hanife ve Bazı Şafiiler, putu parçalayacak olan kişiye, put suretinde parçalamadan satmayı caiz görmüşlerdir, çünkü satın alan kişi nasıl olsa putu parçalayacaktır.

Ama cumhura göre; caiz değildir. Çünkü bu konuda nas vardır. Putu parçalayacak kişiye put şeklinde satmak haramdır, diyerek hadisin zahiri manasına göre hüküm vermişlerdir.

İmam Serahsi’nin sözüne gelince; İmam Serahisi'nin sözünü, eğer maddesinde istifade edilecekse satılır, şekilde anlaşılması gerekir. Ve kesinlikle puta tapan kâfirler tapsın diye put satılır şeklinde anlaşılmaması gerekir.

 İmam Serahsi'nin bu mevzuyla alakalı sözünün daha iyi anlaşılması için İmam Serahsi’in sözü siyak ve sibakıyla birlikte bir bütün olarak değerlendirmesi gerekir..

O zaman İmam Serahsi'nin sözünün ne demek olduğu daha iyi anlamış olacaksınız.

İmam Serahsi şöyle diyor:
( فَيَكُونُ دَلِيلًا لِأَبِي حَنِيفَةَ - رَحِمَهُ اللَّهُ - فِي جَوَازِ بَيْعِ الصَّنَمِ، وَالصَّلِيبِ مِمَّنْ يَعْبُدُهُ كَمَا هُوَ طَرِيقَةُ الْقِيَاسِ )

‘’ Bu olay Ebu Hanife (rh.a)’ye putun ve haçın  tapanlardan satın almak caiz olduğuna dair delildir  Kıyasın gereği budur’’ (İmam Serahsi: Mebsut, c. 24 s. 68)


Dikkat ederseniz; Burada İmam Serahsi'nin kastı, Ebu Hanife (rahmetullahi aleyh)e görüşüne Muaviye’nin hadisesi ona bir delildir. Muaviye (r.a) hadisesi, putu bu puta tapana tapsın diye satmak için delil değildir ki. Muaviye (r.a) değerli maddelerden imal  edilen timsaller satmıştır, değerli maddelerinden istifade edilsin diye ibadet etsinler diye değil, zatan Muaviye (ra ) sattığı timsaller bu timsalleri tapanlara satmamıştır  bulunduğu yerden uzak bir yere satılsın diye yollamıştır. Yanı değerli madde bulunan bir esere itibar eden kavme yollamıştır. Ayrıca Bu heykeller (timsaller) çok küçük idi. Ve uzaktan bakıldığında heykel oldukları gözükmüyordu. 


İmam Serahsi (rahmetullahi aleyh) bu sözü yazmadan önce bir takım sözler zikrediyor. Akabinde ise "Bu Ebu hanife'nin delilidir" diyor.

İmam Serahsi'nin kendi sözünde bunun ispatı:

“Mesruk (rh.a)’tan de şöyle  bir olay aktarılır: Muaviye (r.a) savaş ganimeti olarak aldığı  (تماثيل)  Heykelleri Hindistan'da satılsın diye göndermiştir. Bu (timsaller) gemiye yüklenmişti,  Heykellerin bulunduğu gemi, Mesrûk'un yanından geçti.( Mesrûk tabiindendir.)

Mesruk (r.a) dedi ki: VAllahi Muaviye'nin işkence yapmayıp ta beni öldüreceğini bilseydim bu  Heykelleri denize batırırdım. Lâkin bakıyorum ki o beni işkenceye tabii tutacak ve beni fitneye düşürecektir. Muaviye'nin bu adamlardan hangisi olduğunu bilmiyorum. Kötü amelini güzel göstermiş bir adam mı yoksa ahiretten umudunu kesmiş bir adam mı, çünkü o dünya metaını elde etmek için çalışıyor’’

Buraya kadar İmam Mesruk’un sözüdür.

Denildi ki: Bu timsaller ganimet olarak elde edildi. Muaviye (r.a) ise bunların Hindistan'da satılmasını emretti, parasıyla at, silah, teçhizat alınsın diye.

Akabinde İmam Serahsi diyor ki: İşte bu hadise (Muaviye'nin hadisesi) putun ve haçın tapanlardan satın almak caiz olduğuna dair delildir .

Neye delildir? Putun ve haçın maddi değerinden dolayı satılmasına satın alınmasına bir delildir.

Yani; Muaviye'nin hadisesi, Ebu Hanife'ye bir delildir. Çünkü Muaviye timsalleri sattı, demek ki timsalleri tapanlardan satın almakta caizdir.

İmam Serahsi şöyle devam ediyor:

وَقَدْ قِيلَ : فِي تَأْوِيلِ الْحَدِيثِ أَيْضًا أَنَّ تِلْكَ التَّمَاثِيلَ كَانَتْ صِغَارًا لَا تَبْدُو لِلنَّاظِرِ مِنْ بُعْدٍ ، وَلَا بَأْسَ بِاِتِّخَاذِ مِثْلِ ذَلِكَ عَلَى مَا رُوِيَ أَنَّهُ وُجِدَ خَاتَمُ دَانْيَالَ عَلَيْهِ السَّلَامُ فِي زَمَنِ عُمَرَ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ كَانَ عَلَيْهِ نَقْشُ رَجُلٍ بَيْنَ أَسَدَيْنِ يَلْحَسَانِهِ ، وَكَانَ عَلَى خَاتَمِ أَبِي هُرَيْرَةَ ذُبَابَتَانِ ، فَعَرَفْنَا أَنَّهُ لَا بَأْسَ بِاِتِّخَاذِ مَا صَغُرَ مِنْ ذَلِكَ ، وَلَكِنَّ مَسْرُوقًا رَحِمَهُ اللَّهُ كَانَ يُبَالِغُ فِي الِاحْتِيَاطِ ، فَلَا يَجُوزُ اتِّخَاذُ شَيْءٍ مِنْ ذَلِكَ ، وَلَا بَيْعُهُ ، ثُمَّ كَانَ تَغْرِيقُ ذَلِكَ مِنْ الْأَمْرِ بِالْمَعْرُوفِ عِنْدَهُ ، وَقَدْ تَرَكَ ذَلِكَ مَخَافَةً عَلَى نَفْسِهِ ، وَفِيهِ تَبْيِينُ أَنَّهُ لَا بَأْسَ بِاسْتِعْمَالِ التَّقِيَّةِ ، وَأَنَّهُ يُرَخَّصُ لَهُ فِي تَرْكِ بَعْضِ مَا هُوَ فَرْضٌ عِنْدَ خَوْفِ التَّلَفِ عَلَى نَفْسِهِ ، وَمَقْصُودُهُ مِنْ إيرَادِ الْحَدِيثِ أَنْ يُبَيِّنَ أَنَّ التَّعْذِيبَ بِالسَّوْطِ يَتَحَقَّقُ فِيهِ الْإِكْرَاهُ كَمَا يَتَحَقَّقُ فِي الْقَتْلِ ; لِأَنَّهُ قَالَ لَوْ عَلِمْتُ أَنَّهُ يَقْتُلُنِي لَغَرَّقْتهَا ، وَلَكِنْ أَخَافُ أَنْ يُعَذِّبَنِي ، فَيَفْتِنَنِي ، فَتَبَيَّنَ بِهَذَا أَنَّ فِتْنَةَ السَّوْطِ أَشَدُّ مِنْ فِتْنَةِ السَّيْفِ . ( المبسوط الجزء الرابع والعشرون 47 )


Bu heykeller (timsaller) çok küçük idi. Ve uzaktan bakıldığında heykel oldukları gözükmüyordu.
İşte bu gibi timsalleri süs olarak koymakta bir sakınca yoktur.Çünkü bir rivayete göre; Danyel (a.s)'ın yüzüğü Ömer zamanında bulundu.Ve bu Danyel (a.s)'in yüzüğü üzerinde iki aslan ve bir adam resmi vardı. Ve iki aslan bu adamı yalıyorlar şeklinde resmedilmişti.Danyel (a.s) bunu kullanıyordu, demek ki bunu kullanmak caizdir. Ebu Hureyre'nin yüzüğü üzerinde de buna benzer küçük sinek resimleri vardı. Buna dayanarak; bu gibi küçük timsaller yani gözükmeyen timsaller bulundurmada bir beis yoktur, caizdir.Fakat Mesrûk (r.aleyh) ihtiyatlı davranma konusunda mübalağa yapardı.İşte bu gibi şeylerin edinilmesi ve satılması ona göre caiz değildir.Kendisi de caiz görmediği için bu gibi şeylerin denizde batırılmasını emri bil maruf ve nehyi anil münkerden kapsamında saydığı için caiz görmüyordu. Fakat Mesrûk (r.aleyh) emri bil maruf ve nehyi anil münkeri Muaviye'nin ona işkence yaparak fitneye düşüreceğinden korktuğu için terk etmiştir’’ (İmam Serahsi: Mebsut, c. 24 s. 68 arapça sayfa 47)



Dikkat ederseniz, Muaviye'nin sattıkları timsal olarakta geçmektedir. Yani tapılan putlar değil. Bakır, tunç altın ve gümüş gibi madenlerden yapılmış olan heykellerdir şeklinde de rivayet edilmiştir. Ancak biz tapılan putlar olduğunu farz etsek bile Muaviye (r.a) kesinlikle putlara tapılsın diye satmamıştır.

İmam Serahsi ise bunu İmam Ebu Hanife'nin görüşün delili olarak söylüyor. Hiçbir zaman Muaviye (r.a) ibadet edilsin diye heykelleri satmamıştır. Bu yüzden Ebu Hanife için, put perestlere ibadet edilsin diye putu satmaya cevaz vermiştir, Muaviye (r.a)’ın hadisi de onun delilidir denmez.

Çünkü Ebu hanife dâhil hiçbir İslam alimi putun ibadet edilmesi için satılmasını asla caiz görmemiştir.

İmam Serahsi’inde kıyasen söylediği söz bu manadadır. Yani kırılsın ve maddesinden istifade edilsin diye cevaz vermiştir. Fakat İmam Muhammed ve İmam Ebu Yusuf bunu caiz görmemiş ve mekruh demişlerdir.

Ebu Hanife’nin Başka bir delil ise şudur;

 :  وقد روي أن علي رضي الله تعالى عنه لما وصل مهاجراً ونزل في قباء ، كان يرى رجلاً يطرق الباب ليلاً على امرأة مغيبة، ويعطيها شيئاً ، فجاءها علي في النهار وقال : يا أمة الله ! من هذا الرجل الذي أرى منه كذا وكذا ! لقد رابني أمرك ! قالت: إنه سهل بن حنيف ، علم أني امرأة ، وليس عندي أحد ، فيغدو على أصنام القوم فيأتيني بها ويقول: احتطبي بهذا . ‘’

Ali (r.a) rivayet ediyor: Ali (r.a) hicret ederken, geceleyin hiç gözükmeyen bir kadının evine giren adam gördü. Kapıyı çalıyor ve sonra ona bir şey veriyor. Ne kadını görüyor ne de ne verdiğini görüyor. Ali (r.a) ona gündüzleyin geldi.

"Ey Allah'ın kulu!Sana gelen o adamın böyle yaptığını görüyorum, sana bir şey verdi. Nedir? Senden şüphelendim sana ne veriyor? Kadın dedi ki: Bu Selh b. Hanif'dir. Benim kadın olduğumu bildi. Ve benim yanımda kimse yok. Müşriklerin putlarını alıyor, bana getiriyor. O zaman onların putları tahtadan yapılıyor. Kâfirlerin bu putlarını getiriyor "bunları odun olarak kullan" diyor’’ (El Bidaye Ven-nihaye)



Ebu Hanife bunu delil alarak: Demek ki putlardan istifade edilebilir. maddesinden İstifade etmek için satın alınır de satılabilir de . Tahta ise tahtasından, gümüş ise gümüşünden, altın ise altınından istifade etmek için satın alınır de satılabilir de .

Ebu Hanife'nin fetvasında; putu parçalayarak maddesinden istifade edene put şeklinde satılmasını caiz görüyor. Yoksa tapılsın diye put satılmasını asla caiz görmemiştir.

İşte yukarda naklettiğimiz, Âlimlerin sözleri dikkatlice incelendiği zaman âlimlerin arasındaki olan ihtilaf, Kâfirlerin putun değerli maddesinden faydalanmaları için kâfirlere put şeklinde satılır mı satılmaz mı meselesidir.

Yukarda verdiğimiz âlimlerin görüşleri bu niteliktedir. Hiçbir âlim kâfirlere tapması için put satılır mı satılmaz mı diye ihtilaf etmemiştir. Çünkü bu dinin aslını ilgilendiren  bir meseledir bu konu hakkında tartışma olmaz, bu konuda ihtilaf olmaz..

Son olarak: Kâfirleri putlara tapmaktan uzaklaştırmak için gelen bir resul onlara tekrar tapması için put satılmasına izin vermesi düşünülemez, bu imkânsız olan bir şeydir. Bu ne şer’an, nede aklen caizdir.
Bunu aksini iddia edenler hangi şeriate ve hangi akla hizmet ettiklerine iyi bakmaları gerekir.

Hamd âlemlerin rabbi olan Allah cc’ya mahsustur.
Kayıtlı
Sayfa: [1]   Yukarı git


Eğer üye iseniz lütfen üye girişinden giriş yapınız.

Eğer üye değilseniz 10 saniyenizi ayırarak üye olabilirsiniz. 

Dosyaları indirebilmek ve de içerikleri görebilmek için

üye olmanız gerekmektedir.


  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

Sitemiz üzerinden erişilebilen şeylerde Allah'ın razı olmadığı şeyler varsa, bunları reddediyoruz.