HAKKA DAVET FORUMU
 
*
Hoşgeldiniz, Ziyaretçi.Lütfen giriş yapın veya kayıt olun. 20 Nisan 2024, 09:13:40


Kullanıcı adınızı, parolanızı ve aktif kalma süresini giriniz


Sayfa: [1]   Aşağı git


Eğer üye iseniz lütfen üye girişinden giriş yapınız.

Eğer üye değilseniz 10 saniyenizi ayırarak üye olabilirsiniz. 

Dosyaları indirebilmek ve de içerikleri görebilmek için

üye olmanız gerekmektedir.


  Yazdır  
Gönderen Konu: Batıl ehlinin ortaya atığı iftiralara reddiye...  (Okunma Sayısı 9869 defa)
0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.
Hizmetkar
Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 19


« : 11 Nisan 2015, 16:45:48 »

Bismillahirahmanirahim
Ben burada bu fırkanın kitapların içindeki yazıları nasıl cımbızladıkları, bu sözlerle kendilerini nasıl gülünç komik duruma düşürdüklerini usul bilmediklerini, alimlerin sözlerini anlamadıklarını Allah c.c. izniyle açıklayacağım inşAllah.
Gerek İslam hareket metodu kitabında, gerekse Müslüman’lara karşı kâfirlere yardım etmenin hükmü kitabında, bazı belamların, kâfirler ve müşrikler! Zahiren küfür şirk işledikleri halde kalben Müslüman kalacağını iddia ederek insanların arasına şüphe atmış ve bu şüphelere  delil ise Hatıb Bin Ebi Belta hadisi getirilmiştir. Her iki kitaptan da bu şüphelerin batıl olduğu cevap verilmiş ve şüpheler çürütülmüştür.  
Bu kitaplardaki âlimin sözünü anlamayan hangi usule yazdığını bilmeyen cahiller Âlimin sözünü cımbızlayarak Âlime küfür isnat etmekte ve akidesini küfürle itham etmektedir. Bu cahiller bilmiyorlar ki bunlar daha bu âlimlerin ismini bilmezken kitabın yazarı bu âlimlerin sözlerini şerh etmiş ve açıklamıştır. Kitaplara müracaat edebilirsiniz.

Asıl meseleye gelecek olursak elbette âlimlerin sözlerini anlamak için mutlaka âlimin uslunu bilmek ve âlim hangi konuda kunuştuğunu bilmek gerekir, âlimin usulünü bilmeyen âlimin hangi konu hakkında konuştuğunu bilmeyen anlamayan kişi âlimin sözünü anlaması mümkün değildir. Ya âlimin sözünü anlamadan tekfir eder yâda ona çeşitli iftiralar atarak kendi cehaletini ahmaklığını basiretsizliğini âlime isnat etmeye çalışır. Bu fırkanın yaptığıda budur.
Bu her iki kitapta da âlimler Müslüman olmayan(tevhid dinini sağlamamış) küfür, şirk içinde yüzen kişilerin iddialarının hiçbir şekilde doğru olmadığını, batıl olduğunu ve Hatıb Bin ebi Belta’nın hadisi hiçbir şekilde bu küfür işleyen kâfirlere delil olunmayacağını, tam aksine onların kâfir olduğuna işaret etiğini açıklamıştır.  Küfür ve şirk işleyen Daha tevhid dinini sağlamamış çeşitli şekilerde mazeret öne sürenlerin hiçbir şekilde Müslüman olmadıklarının kâfir oldukları belirtilmiş ve açıklanmıştır.

 Ayrıca Hatıb Bin Ebi Belta’ın hadiste durumu küfür işlemediği açıklanmıştır. Küfür ve şirk işleyenlere delil teşkil etmediği  kelime kelime üzerinde durulmuş ve açıklanmıştır. Bunu açıklayan bir kişi nasıl olurda küfür işleyen kişilerin batınen Müslüman olduğunu iddia edebilir. Aslında bunların tam aksine bu âlimler bu düşünceye sahip olan(yani küfür şirk işleyen kişi batınen Müslüman’dır diye iddia eden ) kişilerin Müslüman olmayacağını dair kitaplar ve reddiyeler yazmışlardır
.

Abdurrahman el muhacir şöyle diyor;’’ Bazı kimseler bu hadisenin, küfür ameller işleyen, hatta Müslümanlara çok büyük zararlar veren, onların sırlarını kâfirlere bildiren kişilerin, sırf bazı iyi amelleri sebebiyle Müslüman kalabileceklerine ve bu nedenle öldürülmemeleri gerektiğine delil teşkil ettiğini ileri sürmüşlerdir.
Hatta bazıları daha da ileri giderek, bu hadisenin, Allah-u Teâlâ'nın şeriatını ortadan kaldıran ve insanlar arasında, beşeri kanunlarla hükmeden kâfir hükümdarların, şehadet getirdikleri ve Müslüman olduklarını iddia ettikleri için Müslüman kabul edilmesi gerektiğine delil olduğunu ileri sürmektedirler.
Bu iddia sahipleri; küfür amel işlese bile, kalbinde iman bulunduğunu söyleyen kişinin, Müslüman kalacağını ileri sürmektedirler.
Bütün bunlar geçersiz (ve batıl olan) iddialardır.
İkrahı mülci olmaksızın küfür işleyen kişinin, işlediği küfür tesbit edildiğinde, kalbinin iman dolu olduğunu iddia etse bile, ona kâfir hükmü verilir yoksa ona;
"Senin kalbin imanla doludur, onun için küfür işlemiş sayılmazsın" denilmez.
Şayet böyle bir kişi, küfründen tevbe etmezse öldürülür
Tevbesi de ancak; işlediği amel veya söylediği sözün küfür olduğunu kabul edip, işlediği küfürden pişman olarak, bu söz veya ameli bir daha işlememeye dair kesin söz verdiğinde kabul edilir.’’


Şeyh den alıntı yaptığım bu sözünden de anlaşıldığı üzere batıl ehli şeyhe iftira atmakta ve onun söylemediği bir sözü ona isnat etmektedirler.

Devamında şöyle diyor; İslam'a ve Müslümanlara hıyanet eden veya Müslümanların sırlarını kâfirlere veren kişi, kalbinin iman dolu olduğunu iddia etse bile, şer'i geçerli bir mazereti olmadığı müddetçe, münafık ve hain olarak kabul edilip tevbe ettirilmeden öldürülür.’’

Âlimin bu sözünde de anlaşılacağı gibi zahiren İslam ve Müslümanların arasında bulunan ve Müslümanların sırlarını gizli hallerini kâfirlere veren kişi şer’i bir mazeret getirmediği müddetçe münafıktır. Ve öldürülür. Çünkü şeran geçerli olmayan bir mazeret getirmediği zaman Müslümanlara ihanet etmiş ve münafıklık yaptığı tespit edilmiş olur. Bu kişi her ne kadar kalbim imanla doludur akidem sağlamdır ben içimden böyle bir şey düşünmedim söylese de şer’i bir mazeret getirmediği müddetçe zahirine göre hükmedilir.
Bu söz ile diğer âlimlerin sözleri arasında hiçbir fark yoktur örneğin imam kurtubi sözüyle çelişmemektedir tam aksine imam kurtubi sözünü tahkik etmektedir. Çünkü imam kurtubi şeri mazeretleri saydıktan sonra kayıt koymuştur ve bu kayıtan sonra kâfir olmaz demiştir.

 Örneğin İmam kurtubi Şöyle diyor.’’ “Müslümanların gizli hallerini iyice bilip bu hallerine onların aleyhlerine dikkat çeken, düşmanlarına onların haberlerini bildiren bir kimse, eğer bu işi dünyevi bir maksatla yapıyor ve buna rağmen itikadı da sağlam ise -Hâtıb'ın bu işi yaparken dinden dönme niyetini taşımayıp, onları minnet altında tutmak maksadını gütmesinde olduğu gibi- bu davranışı dolayısıyla kâfir olmaz. ( Kurtubi Tefsiri Mumtahine  Bir Ayetin tefsiri)

İmam kurtubi’nin sözüde aynı manadadır çünkü imam kurtubi Şeri mazeret olabilecek şeyleri saymıştır ondan sonra hüküm belirtmiştir.
Ne İmam kurtubi’in sözü neden Abdurahman el muhaciri’nin  sözü nede diğer alimlerin sözü genelleştirilmez, casusun durumuna göre hüküm bina edilir. Yani imam kurtubi ve diğer âlimlerin sözlerini alarak casusluk yapan her kişinin bu ameli bu mazeretler ışığında yaptığı için haram işlemiştir denilmez. İmam kurtubi ve diğer âlimlerin sözleri bir illete dayanarak hüküm vermişlerdir. Her casusluk yapan kişi aynı ileti taşımayabilir farklı illet taşıyan casuslara imam kurtubi ve diğer âlimlerin görüşlerine göre hüküm vermek tam bir basiretsizlik ve şeriatı ifsat etmektir. Bunu ancak İslam şeriatında haberi olmayan usul bilmeyen âlimlerin sözlerini anlamayan kişilerin yapacağı bir tahrifattır.  Çünkü aklı başın olan kişi âlimler hüküm verirken mutlak bir ilete dayanarak vermiştir, bu hüküm ancak bu ileti taşıyan amellere verilir. Aksi halde bu ileti taşımayan mesellere o illetin hükmünü vermek ahmaklıktır.
Sadece İslam şeriatını bilmekte hüküm vermek için yeterli değildir. Bununla birlikte hüküm nasıl verileceğini İslam âlimleri hüküm verirken hangi üssülere göre hüküm verdiğini bilmek ve öğrenmek gerekir. Ancak bunları iyi bir şekilde araştırdıktan ve öğrendikten sonra sağlıklı hüküm verilebilir.
Şeyhin diğer sözlerine gelince casusluk yaptığı tespit edildiği halde, hiçbir şeri mazeret getirmeyen, münafıklık yapan, Müslümanların sırlarını kâfirlere veren Müslümanlara ihanet eden Müslümanlara karşı kâfirlere yardım eden ve bundan sonra kalbi iman dolu olduğu iddia eden kişinin sözüne hiçbir şekilde itibar edilmez Hatıb bin ebi belta nın hadisi hiçbir şekilde buna delil olmaz. Çünkü şeri bir mazeret getirmediği halde kalbinden ne olacağını bilmediğimiz için zahirine hüküm verilir. Bu kişin durumu Hatıb’ın durumu gibidir diyen kişi ne Hatıb’ın durumun anlamış nede İslam da casusun hükmünü anlamış kişidir. Çünkü Müslümanlara karşı kafirlere yardım etmek açık bir küfür olduğu tespit ettikten sonra ve küfrü açık olduğu halde kalbinde iman doludur sözü itibar edilecek söz olmadığı gibi  Hatıb ın hadisi buna delil teşkil etmez.

Şeyh şöyle diyor; Hatıb hadisesi kalbi bir mesele olduğu için biz hiçbir zaman ne bu konuda ne de Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in kalbe göre hüküm verdiği diğer konularda Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem gibi hüküm veremeyiz.
Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in kalbe göre hüküm verdiği meseleler bizim için delil değildir. Çünkü Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in verdiği bu hükümler vahiyle bildirilmiş ve yalnız o olaylara has kılınmış hükümlerdir’’


Şeyh daha önce Hatıb’ın yaptığı amelin küfür olmadığını açıkladıktan sonra,  munafıklık yaptığı halde şeri bir mazeret getirmediği müddetçe Müslümanların sırlarını kâfirlere veren küfür işleyen kalbi imanla dolu olduğunu iddia etmesi bizim şeriatımızda geçerli olmadığını vurgulamaktadır. Çünkü kalpte geçeni bilmediğimiz gibi ona göre de hüküm vermemizde mümkün değildir. Kalpte geçeni bilen Allah c.c.dur ve kendilerine bildirdiği resuller ve nebilerdir. Onun için bizim zahire göre hüküm vermemiz gerekir.  Rasulullah s.a.s. bazı kişilerin gizli hallerini bildiği ve onların bu gizli hallerine göre sorumlu tutmuştur ve ona göre hüküm vermiştir. Biz kimsenin gizli halini bilmediğimiz gibi onun gizli halinde sorumlu tutmamızda düşünülemez ancak şeriat nezdinden geçerli olabilecek delil getirmesi gerekir. Kısacası HAtıbın durumu hiçbir şekilde münafıklık yaptığı halde casusluk yapan kişi için şeri bir delil değildir. Bunu şeyh defalarca vurgulamış meselenin ehemmiyetini açıklamıştır.


Büyük gunahlar kitabında geçen açıklamaya gelince Açıklama şöyledir; "Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem Hatib b. Ebi Beltea hakkında vahiyden ötürü batinen hüküm vermiştir. Fakat Rasulullah'ın ölümüyle vahiy kesilmiş olduğundan kişilerin batınına (kalbine) göre hüküm vermek imkansız olmuştur. Bu yüzden böylesine bir şeyi yapan yani; Hatib b. Ebi Beltea gibi zahiren casuzluk yaptığı belli olan kimseye karşı Hz. Ömer radiyAllahu anh'ın hükmettiği gibi zahiren hükmederek casus hükmünü ve dolayısıyla onun kafir olup öldürülmesi gerektiğine hükmetmeliyiz. Bu hükmün dışında onun batınına göre hüküm vermeye çalışmak vahyi bilme iddiasından başka bir şey değildir."

 Bu sözün açıklaması şu şekildedir bu sözde yukarıdaki sözlerden pek bi farkı yoktur. Müslümanlar arasında bulunup ta Müslümanların gizli sırlarını kâfirlere veren Müslümanlara ihanet eden casusluk yaptığı tespit edildiği halde şeri bir mazeret getirmediği müddetçe, kalbim imanla doludur kalbimde imanım sağlamdır akidem sağlamdır gibi hiçbir sözüne itibar edilmez. Ve h.z. Ömer r.a. Hükmü uygulanır. Ve Hatıb’ın durumu hiçbir şekilde ona delil değildir. Ancak yaptığının ihanet olmadığını şeri delillerle ispat ettikten ten sonra sözüne itibar edilebilir.  
Bur da tercümanın vurgulamak istediği budur. Yoksa Hatıb küfür işledi de Rasulullah s.a.s kalbine göre hüküm verdi anlamında değildir.
Hatıb Bin Ebi Belta’nın durumunun küfür olmadığını söyleyen kişi nasıl olurda Hatıb  küfür işledi ve rasulullah s.as. Kalbine göre hüküm verdiğini iddia edebilir? Bu apaçık bir iftiradır.
Bu açıklamada anlatılmak istenen günümüzde küfür şirk işlediği halde kalbiyle yada batınen Müslüman olabilir diye iddia eden kişilerin yaptığının batıl olduğunu ve bu hadisin hiçbir şekilde onlara delil olmayacağını küfür işleyen kişilerin batınına değil zahirine göre hüküm vermek gerektiğini anlatılmıştır.
Ayrıca münafıklık yaptığı tespit edildiği halde casusluk yapan kişi şeri geçerli bir mazeret getirmediği halde benim kalbim imanla dolu benim akidem sağlam gibi hiçbir sözüne itibar edilmez H.z. Ömer’in uyguladığı hüküm uygulanır.
 Burda hâşâ Hatıb küfür işledi Rasulullah s.a.s batınına göre hüküm verdiği anlaşılmaması gerekir bu Rasulullah s.a.s. şeriatına terstir. Bur da zahiren küfür işleyen kişilerin kalbine göre değil zahirine göre hüküm verilmesi gerektiğini zahiren küfür işlediği halde batınen ne kadar akidem sağlamdır dese de zahiri hükmü uygulamak gerektiği vurgulanmıştır.
Bu fırka âlimlerin sözünü anlamadıkları halde saptırdığı gibi hadisleride saptırmaktadır. Abdurrahman  el Muhaciri’nin  hüküm zahire göredir batına göre değildir. Sözünü saptırdığı gibi h.z. Ömer r.a. hadisini de saptırmışlardır.
Hadis şöyledir’’"İnsanlar Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem zamanında vahiy ile gizli hallerinden de sorumlu tutulurlardı. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in vefatı ile vahiy kesilmiştir.
Bugün sizi gördüğümüz amellerinizden dolayı sorumlu tutarız. Bu yüzden kim bize hayır ve adalet gösterirse onu emin sayar ve güvenilir kabul ederiz. Gizli hallerinin hesabı Allah-u Teâlâ'ya aittir.
Bize zahiren fena hal gösterenlerden de emin olamayız. Niyetinin iyi olduğunu söylese bile ona inanmayız." (Buhari)’’
 
Şeyh bu hadisi rasulullah s.a.s. Hatıb küfür işlediği halde batınına göre hüküm verilir diye delil getirmemiştir. Tam aksine küfür işleyen kişilerin batınına göre değil zahirine göre hüküm vermesi gerektiği açıklamış ve bunu defalarca vurgulamıştır. Küfür işleyen kişinin her ne kadar kalbimde iman doludur akidem sağlamdır diyen kişinin kâfir olacağını belirtmiş ve bu batıl ehlinin ortaya atığı şüphelerin tamamen şeytanın tuzağı olduğunu belirtmiştir. Şeyhin hiçbir sözünde kişi küfür işlediği halde batınına göre hüküm verilir diye bir söz söylememiş yâda yazı yazmamıştır. Bu tamamen batıl ehlinin iftiraları ve hezeyanlarıdır.
Şeyh bu hadisi delil getirdiği mesele, kişi zahiren küfür işlediği halde batınen Müslüman kalacaklarını ve Müslüman hükmü verilmesi gerektiğini iddia eden kişilerin küfrünü ortaya koymak reddetmek için delil getirmiştir. Nasıl olurda bunu delil getiren kişi tam aksine hüküm verebilir bu tamamen şeyhe iftiradır.
Daha açıklanacak çok şey var ancak yazı fazla uzamasın okuyucuya bıkınlık vermesin diye kısa tutum inşAllah.

Allah c.c. tüm Müslümanları batıl ehlinin ortaya atığı şüpheler den fitnelerden, iftiralardan, tuzaklarından korusun Allah’ume amin
Kayıtlı
Hizmetkar
Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 19


« Yanıtla #1 : 13 Nisan 2015, 17:09:08 »

Ey kendini bilmez insan, bana yaptığın hakaret ve kötü sözleri sana iade ediyorum, o bozuk ağzından çıkan sözlere, cevap vermeyeceğim!
Allah c.c. şu ayetiyle Yeinecem..

''Rahmân’ın kulları, yeryüzünde vakar ve tevazu ile yürüyen kimselerdir. Cahiller onlara laf attıkları zaman, “selâm!” der (geçer)ler. (Furkan-63)''
Kayıtlı
haqisavunan
Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 5


« Yanıtla #2 : 14 Nisan 2015, 09:30:50 »


Şeyh bu hadisi rasulullah s.a.s. Hatıb küfür işlediği halde batınına göre hüküm verilir diye delil getirmemiştir. Tam aksine küfür işleyen kişilerin batınına göre değil zahirine göre hüküm vermesi gerektiği açıklamış ve bunu defalarca vurgulamıştır. Küfür işleyen kişinin her ne kadar kalbimde iman doludur akidem sağlamdır diyen kişinin kâfir olacağını belirtmiş ve bu batıl ehlinin ortaya atığı şüphelerin tamamen şeytanın tuzağı olduğunu belirtmiştir. Şeyhin hiçbir sözünde kişi küfür işlediği halde batınına göre hüküm verilir diye bir söz söylememiş yâda yazı yazmamıştır. Bu tamamen batıl ehlinin iftiraları ve hezeyanlarıdır.
Şeyh bu hadisi delil getirdiği mesele, kişi zahiren küfür işlediği halde batınen Müslüman kalacaklarını ve Müslüman hükmü verilmesi gerektiğini iddia eden kişilerin küfrünü ortaya koymak reddetmek için delil getirmiştir. Nasıl olurda bunu delil getiren kişi tam aksine hüküm verebilir bu tamamen şeyhe iftiradır.
Daha açıklanacak çok şey var ancak yazı fazla uzamasın okuyucuya bıkınlık vermesin diye kısa tutum inşAllah.

Allah c.c. tüm Müslümanları batıl ehlinin ortaya atığı şüpheler den fitnelerden, iftiralardan, tuzaklarından korusun Allah’ume amin

Malesef, anlayışları kıt olan kişiler hep böylediler. Senin ruyanda görmeyeceğini bile yorum ve meal yoluyla çikarırlar ve sana malederler. Ancak şu meselede değil. Karşındakilerin yazılarının satırlar arasında bir şeyler görüyorlar. Hem bu haksızlıkta hemfikirdiler. Demek ki anlaşıyorlar zülümlerinde. Ne kadar da dertini anlatırsan da, hep senin batıni durumundan bahsetmeye başlıyorlar, hemde kendilerinde sabit olan bir sıfatı başkasına yapıştırıyorlar.
Tagutun askeri olmak küfürdür diyoruz, hayır siz öyle demiyorsunuz derler. Biz kimseden kitap çalmadık, siz bizi suçluyorsanız bunu ispat etmek size düşer denildiğinde, nasıl ispat edeceğiz derler. Bir çok konuda halkı tekfir eder sonra rucu ederler, kimseye de hakınızı helal edin demezler. Küfür konuşurlar, biz bunu kastetmedik diyerek kendilerin temize çıkarmaya başlarlar, bu kelimeyi yerine bunu duşunun diye küfür akidelerinde israr ederler. Bir küfür kuruluşa uye olmak küfürdür derler, o kuruluşun babası olan daha büyük kuruluşa üye olurlar. Aklıselim, sağır, kör olmayan her kez, sitesinde 10 dakka gezende, küfre sürükleyen bir çok çelişkilerin tespit eder. Büyük alimlere ''Allah zatıyle semadadır'' cünkü bazı alimler ''Allah zatıyla arşın üzerindedir'' demişler diyerek iftira atarlar. İşte tek başına alimlerin kitapların ilim ehli olmadan okup ta ilim sahibi olduğun kimse düşünmesin. Bir çok alim sölemişler başında bir ilim sahibi olmadan ilim almaya çalışan muhakkak sapacağını. Sen düşün, türk olarak arabcayı kendi başına öğreneceksin ve araplar halen öğrenemedikleri şeylerden dolayısı şirkten kafaların götüremiyorlar, sen başaracaksın. Yoksa hiç mi duymadınız alimlerin sözlerin arapların neden saptıkların? Ana dillerin unuttullar, ne kadar da universiteler açsalar da kendileri iade edemediği şeyleri başkalarına nasıl öüretecekler ki, Kuran, hadis ve alimin sözün anlasınlar. Demek ki işinize gelmeyeni görmeksizden ve duymaksızdan gidiyorsunuz. Sonra kalkıyorsunuz kıt anlayışınızla şu alim şöyle dedi şu alim böyle dedi diye küfür yorumlarınızı onlara maledeceksiniz. Alimlerin sözlerin parça parça okumakla ilim elde edemezsin. İbn Teymiyeyi dilin anlaman için güzel arabcan olmalıdır ve bütün kitapların okuyacaksın. Keza diğer alimlerin de. Yoksa Put satmada bir sakınca yoktu diyeceksiniz. İslam putları yok etmek için gelmiş, size göre ise islam alimleri put satmasına cevaz vermişler, hem de Muaviye r.a. Sizlere göre şirk ve küfür haram değildir. VesubhanAllah


Kayıtlı
Hizmetkar
Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 19


« Yanıtla #3 : 14 Nisan 2015, 15:59:37 »

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla
Bu fırka bu sitede verilen cevapları anlamadıkları gibi yılar önce aynı şekilde verilmiş cevapları anlamamış! kıt akılarıyla sanki farklı bir şey bulduklarını zannediyorlar.
Hak yayınlarından çıkan İslam davetçilerine öğütler Kitabında,  bide davetulhaq sitesinde kâfirlere mağfiret dilemenin haram olduğunu yılar önce açık bir şekilde açıklanmıştır ve yazılmıştır.
Ben burada sitede yöneticilerin verdiği cevap ile âlimlerin sözleri arasında farklı görüşlere sahip olmadığını, Allah c.c. izniyle açıklayacağım benim açıklamam beni bağlar, başka kimseyi bağlamaz.
( Küfür üzere ölen müşriklerin, ölüleri için mağfiret dilemek haramdır, bu icma ile sabittir.)  Bu ehlisünnetin görüşüdür.
Bu görüşe muhalif ne Davetulhaq’tan nede site yöneticilerin bir itiraz yâda şaz olan bir görüş belirtilmemiş ve yazılmamıştır.
Âlimlerin icma etiği mesele Kâfirlere mağfiret dileme meselesinin genel hükmüdür. Meselenin genel hükmü haramdır.

Yani kişi nas’ı biliyor mu yoksa bilmiyor mu bildikten sonramı mağfiret diliyor yoksa bilmediği halde mağfiret diliyor yâda mağfiret dilerken hangi niyetle diliyor bunların detayına girmeden genel hükmü açıklamamışlardır. Ve bu genel hüküm icma ile haramdır demişlerdir.
Darimi’de verdiği cevapta aynı şekilde bunu belirtmiştir genel olarak kâfir olarak ölen kimseye mağfiret dilemek haramdır.  Ve bu sitede bu defalarca tekrar edilmiştir. Aynı şekilde sorulan aynı sorulara da genel hüküm olarak haramdır denmiştir. Ve icma ya muhalefet edilmemiştir.
Ölmüş olan Kâfirlere mağfiret dileme meselesine ve âlimlerin görüşüne gelince, âlimler fetva verirken mutlaka meseleyi derinlemesine araştırarak fetva verirler. Onun için bir meselenin hükmünü söylemek, yazmak, ayrıdır bir kişinin durumuna göre fetva vermek ayrı bir mesellerdir.
Âlim kitabında bir meselenin hükmünü yazarken teferruatlarına girmez meseleye delil teşkil eden ayetler ve hadislere bakarak ve bu ayetlerden ve hadislerden çıkan genel kaidelere dayanarak genel hükmünü yazar. Yani delilere bakarak genel hükmü yazar kişin durumuna göre yazmaz.
Ancak bir kişiye hüküm verirken, mutlaka o kişinin durumunu araştırır ve bu ameli neden, yaptığını sorarak ona göre fetva verir veya yazar.
Yani kişiyi çağırır bu fiili bu ameli işlerken bunu Müslüman görerek mi yaptın, helal görerek mi yaptın, yâda Allah c.c. hükmünü hafife alarak mı yaptın, yoksa bu amelin hükmünü bilmeden mi yaptın, yâda hükmü nü bilerek ve umursamadan mı yaptın v.s. olayın detayını araştırarak ona göre hüküm verir.  Çünkü bu fiil birçok manaya gelebilir.

Yâda olay kendisine intikal etiği zaman, olayın genel hükmü söyler ve bu fiili şu niyetle yapan kişinin hükmü budur, şu niyetle yapan kişinin hükmü budur, yâda şunu kast etmişse hükmü şöyledir, şeklinde fetva verir.
Âlimler kullandığı bu usullere göre, bir meselenin hükmünü yazar veya kullandığı diğer usullere göre fetva verir. Onun için âlimlerin fetvalarını açıklarken bu usullere dikkat ederek açıklanmalıdır. Eğer bu hususlara dikkat edilmese ne âlimleri anlamış olursunuz nede meseleyi anlamış olursunuz.
Eğer bu usuller bilinmesse, meseleler karıştırılırsa, bir yerde âlimi öveceksiniz, bir yerde de tövbe ye davet edeceksiniz, belki başka bir yerde âlimi tekfir edeceksiniz! Yâda âlimin sözünü açıklayayım derken küfür isnat etiğinizi farkında olmadan küfre gireceksiniz. Onun için âlimlerin görüşlerini nakletmeden önce âlimler kimin hakkında konuştuğunu hangi mesele hakkında konuştuklarını iyi bilecek ve öğreneceksiniz. Ondan sonra âlimlerden nakil yapacaksınız.

Meseleye dönecek olursak Darimi’in verdiği cevapta kendisine intikal eden mesele hakkında Âlimlerin verdiği genel hükmü söylemiş, ve teferruatına girmiştir, yani ölmüş olan kafirlere mağfiret dileyen kişi ölmüş olan kafiri Müslüman görerek mi,  nası hafife alarak, yada nası bilmesine rağmen önemsemeyerek mi, yada haramı helalleştirmeyi ifade eden sözler ve fiiller işleyerek mi yaptığını anlamak için hüccet ikame edilir demiştir. Böylede demek icma ya muhalefet değildir. Bu şekilde teferruatlarını düşünmek İcma ya muhalefettir diyen kişi icma yı anlamadığı gibi, Darimi’nin sözünü hiç anlamamıştır. Çünkü kafirlere mağfiret dileme meselesi diğer haramlar gibi değildir.  Birkaç manaya gelebilir.

Âlimden fetva istendiğinde, âlim meselenin diğer teferruatları düşünerek meseleye farklı yaklaşabilir. Dilerse genel hükmü söyler teferruatına girmez.  Âlim meselenin teferruatına girdiği zamanda bu demek değildir ki âlim cumhura muhalefet eti yâda bidat işledi denilmez.  Cumhura intikal etmeyen mesele şimdi âlime intikal etmiş âlimde ona göre cevap vermiştir. Bu hiçbir zaman hata olarak algılanmaz ve bidaat ta denilmez. Buna ancak bidat’ın, ne olduğunu bilmeyen cahiller bidat’tır der!

Kayıtlı
akliselim
Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 9


« Yanıtla #4 : 14 Nisan 2015, 18:04:23 »

Eline sağlık. Selim aklın kullanan her kez anlayacak bir şekilde aydınlattın bizleri. Selim aklın kullanmak istemeyen, ve ya selim aklı olmayan için bir şey değişmez. Ama selim aklın kullanmak isteyenler bir çok fayda elde eder inş. Allah ilminizi yükseltsin.
Kayıtlı
kadribillah
Ziyaretçi
« Yanıtla #5 : 15 Nisan 2015, 09:31:03 »

Akli selim hani bu sitede hakaret vb yazı dışında yazı silinmezdi nerde kaldı yazdım yazlar büyük ihtimalle silinecek diye boşa dememisim gördün gibi
Kayıtlı
AllahKulu
Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 39


« Yanıtla #6 : 15 Nisan 2015, 12:35:30 »

akliselim ve kadrillah
burasin gereksiz yazilarla sulandirmissinizdir, ikinizni de yazilarinizin silinmesinin nedeni o ola bilir.
Kayıtlı
DARİMİ
Yönetici
******
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 998


« Yanıtla #7 : 15 Nisan 2015, 13:28:23 »

Üyelerimizin dikkatine ! Gereksiz tartışma ve ilim içermeyen yazılara müsaade etmeyiz.Bize yöneltilen soru ve ithamların hiç biri Allah ın izniyle cevapsız kalmayacaktır.Fakat bu yöneltilen her itham ve sorulara anında cevap vereceğiz anlamına gelmesin. Vaktimize göre soru ve ithamları sıraya koyup cevap vermeye çalışıyoruz zira ilmi ve tebliğ  çalışmalarımız sadece davatulhaq ile sınırlı değildir.Bu konuda bizleri takip eden okuyucularımızdan anlayış ve sabır bekliyorum.

Şunu da belirtmek istiyorum ! Put satmak meselesini sormak istiyorsanız soru cevap bölümünde sorun ve cevabını bekleyin . Yok eğer tartışmak istiyorsanız tartışma bölümünde sorun vaktimiz el verdikçe bu konuyu konuşuruz.
Hiç bir meseleye cevap vermekten geri durmayız. Muhaliflerimize diyorum ki hangi konuda tartışmak istiyorsanız buyurun hodri meydan diyoruz.
Biz zaten tartışma bölümünü bundan dolayı açtık.İstediğiniz mevzuda sorun ve bizimle tartışın fakat tartışmayı vaktimiz el verdiği şekilde ancak sürdürebiliriz.Cevabımız geciktiği zaman bu cevap vermekten kaçındığımız veya cevap vermeyeceğimiz anlamına gelmesin.Bilin ki bundan daha önemli meselelerle meşgul olduğumuzdandır.
Sitemizin dışında sorulan sorular için bizden cevap beklenmesin istersek cevap veririz istersek vermeyiz.

Kayıtlı
Sayfa: [1]   Yukarı git


Eğer üye iseniz lütfen üye girişinden giriş yapınız.

Eğer üye değilseniz 10 saniyenizi ayırarak üye olabilirsiniz. 

Dosyaları indirebilmek ve de içerikleri görebilmek için

üye olmanız gerekmektedir.


  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

Sitemiz üzerinden erişilebilen şeylerde Allah'ın razı olmadığı şeyler varsa, bunları reddediyoruz.