hidayetiarayan
Üyeler
Çevrimdışı
Mesaj Sayısı: 9
|
|
« : 02 Ocak 2015, 23:40:56 » |
|
Bismillah.
İman söz ve amelden oluşur.
Kalbin sözü,
Dilin sözü,
Kalbin ameli,
Organların amelidir.
Kalbin imanı , söz ve amellerin ,kalbin tasdiki ve (itaatten) boyun eğmesinden kaynaklanmasıdır.
Kalbteki iman, bu iman edilen şeyin, kalbte isbatını , karar bulmasını, gerektirir.
İmanın oluşması için önce iman edilecek şey hakkında bir haberin ulaşması sonra bu habere ait bilginin hem kendisinin hem getireninin doğruluğuna güvenilmesi hem de bu bilgiye inananın , inancında doğru olması ve doğrulanması gerekir. Ki böylece bu haber kalbte içinde hiç şüphe barındırmayan bir kesinlik (yakin) kazanır ve kalbin Allah Teala'ya teslimiyeti gerçekleşir.
İman kelimesi "mücerred tasdik" anlamını içerir ancak tasdik ile eş anlamlı değildir. Mücerred tasdikten daha fazla manayı ihtiva eder. Bu da, HABERLERİN KABULUNÜ VE HÜKÜMLERE İTAATİ GEREKTİREN BİR İKRAR (sükun bulma ve isbat etme) VE İTİRAFTIR. Tasdik tek başına imanı göstermez. İman , gaybi olgular hakkında verilen haberlerin tasdikidir. Duyu organlarıyla algılan şeylerin tasdiki iman değildir.
Haberin kabulü, kalb sözüdür ve dilin sözüdür; haber ile gelen hükümlere itaati sağlayan ikrar , karar bulma , kesinlik kazanma ise kalbin amelidir ve bunun ( kalbin yakini) gereği azaların amelidir.
imanı sevmek, küfrü çirkin ve tehlikeli görmek ile imanın lezzeti gerçekleşir ancak bu lezzeti tadabilmek ise rıza ve kabul ile gerçekleşir. Lezzet, sevgi ve zevkin bulunması durumunda meydana gelir. imanı seven, küfrü çirkin ve tehlikeli gören eğer kalbinde rıza ve kabul yok ise bu sevgisinden zevk alamaz dolayısıyla lezzet, tad oluşmaz.
"Şu üç özelliğe sahip olan kimse imanın lezzetini duyar."
1 - Allah ve Rasûlü, kendisine her şeyden daha sevgili olan kimse,
2 - Bir kimseyi yalnız Allah için seven kimse,
3 - Allah kendisini kurtardıktan sonra tekrar küfre dönmeyi, ateşe atılmaktan daha tehlikeli bulan kimse."
|