HAKKA DAVET FORUMU
 
*
Hoşgeldiniz, Ziyaretçi.Lütfen giriş yapın veya kayıt olun. 28 Mart 2024, 18:28:39


Kullanıcı adınızı, parolanızı ve aktif kalma süresini giriniz


Sayfa: [1]   Aşağı git


Eğer üye iseniz lütfen üye girişinden giriş yapınız.

Eğer üye değilseniz 10 saniyenizi ayırarak üye olabilirsiniz. 

Dosyaları indirebilmek ve de içerikleri görebilmek için

üye olmanız gerekmektedir.


  Yazdır  
Gönderen Konu: silsile tekfiri  (Okunma Sayısı 27628 defa)
0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.
ıbrahım garıp
Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 18


« : 02 Kasım 2014, 16:22:04 »

Rahmân ve Rahîm olan Allâh’ın ismiyle…

Hamd, -âlemlerin Rabbi olan- Allâh’a mahsustur. O’na hamd eder, O’ndan yardım ve mağfiret dileriz. Nefislerimizin şerrinden ve amellerimizin kötülüğünden O’na sığınırız. O’nun hidâyete erdirdiğini hiç kimse saptıramaz, saptırdığını ise hiç kimse hidâyete erdiremez. Şehâdet ederim ki, Allâh’tan başka ibâdete lâyık hiçbir ilâh yoktur. Ve yine şehâdet ederim ki, Muhammed sallallâhu aleyhi ve sellem O’nun kulu ve Rasûlüdür…

Bundan sonra:

Allâh’ın rahmeti üzerine olsun, bilmelisin ki! Tekfîr cidden zor ve mühim bir mes’eledir. Zîrâ tekfîr, Müslüman bir şahsın dînden döndüğünü tespit ederek haram olan kanının ve malının helâl olduğuna hükmetmek demektir. Bu sebeble işlenen fiilin küfür olduğu hakkında delîller güneş gibi aydınlık olmadıkça ve fâildeki tüm şüpheler de kalmadıkça tekfîr câiz değildir…

Aynı şekilde delîller sübut ve delâlet açısından sâbit olup, şüphe katreleri dahi kalmadığında ise, küfür işleyen bir kimseyi tekfîr etmemekte caiz değildir. Herkim ki kâfir olduğu sâbit olan bir kimseyi tekfîr etmezse, -Rabbim bizleri korusun- kendisi tekfîr edilecek bir konuma gelir. Nitekim ilim ehlinin ittifakla zikrettiği kaide şöyledir:

“من لم يكفر الكافر، فهو كافر Kim kâfiri tekfîr etmezse o da kâfirdir.”

Maalesef ki bu konuda -diğer tevhîdî mes’elelerde de olduğu gibi- bilen bilmeyen herkes konuşmakta, ifrat ve tefrit ehli çeşitli yayınlar yapmaktadır. Bu sebeble kolay olan zorlaşmış; açık olan kapalı gibi gözükmeye başlamıştır. Rabbim ümmete tevhîd üzere cem olmayı ihsan buyursun.

Silsile tekfîr mes’elesi de bunun gibi insânların üzerinde çokça konuştuğu mes’elelerdendir. Bu noktada bâtıla saplanan iki taife vardır. Birinci taife silsile tekfîrde usulsüzce hareket ettiklerinden tekfîri, ucu bulunamayacak bir hale getirmişlerdir. İkinci taife ise, silsile tekfîri asılsız görerek tamâmen iskât etmişlerdir. Her iki taifede küfrü isbât eden delîllerin delâletini, vakıaların hakîkatini ve şahısların durumunu göz ardı ederek bu duruma düşmüşlerdir. Hak ise vasat olandır. Yani silsile tekfîri kabul ederek bunu doğru olan yerde uygulamaktır…

Kâdî Iyâd rahîmehullâh şöyle demiştir: “Her kim Yahûdi ve Hıristiyanları ve de Müslümanların dînini terk edenlerden (mürtedlerden) birisini tekfîr etmezse, onların tekfîrinde duraksarsa veya şüphe ederse kâfir olur.” [Kâdî Iyâd, eş-Şifâ: 2/603]

Şeyh Muhammed bin Süleymân et-Temimî rahîmehullâh şöyle demiştir: “Her kim, müşrikleri tekfîr etmez ve onların kâfir olduklarında şüphe ederse veya onların yolunun da doğru olduğunu kabul ederse, icmâ ile kâfir olur.” [ed-Dureru’s-Seniyye: 10/91]

Bu sebeble sana, silsile tekfîr mes’elesindeki ilim ehlinin usulünü kısaca, fakat tutunanın necat bulacağı bir şekilde Allâh Subhânehu ve Teâlâ’nın izniyle açıklayacağım. Bu usulü iyice idrak edersen “nerede silsile tekfîr vardır, nerede yoktur” soruları senin için müşkülat olmaktan çıkar ve kalbin huzur bulur. Yardım ve başarı ancak Allâh Subhânehu ve Teâlâ’dandır.   

Bu mes’elede temel olarak bilmen gerekli olan şudur:

Küfür olduğuna itikad edilen şeyin hükmü “sübut ve delâlet açısından kat’i delîllere mi dayanmaktadır?” Yoksa “zannî delîllere mi dayanmaktadır?”

Buna göre:

● Küfür olduğuna itikad edilen şeyin hükmü, sübutu ve delâleti kat’î olan delîllere dayanıyorsa, bu şeyin fâili kâfir olur. Tekfîr edilmesi ise, onun durumundan haberdar olan Müslümanlar için bir vecibedir. Böyle bir kimseyi tekfîr etmeyene gelince o, sübutu ve delâleti kat’î nasslarla sâbit olan bir mes’elede kâfir olmuş kimseyi tekfîr etmemekle onu kâfir kılan delîlleri yalanlamış olma durumu ile karşı karşıya olup, iki halden birinde bulunmaktadır:

Birinci hal: Mes’elenin küfür olan hükmünü inkâr ediyorsa tekfîr edilir. Böyle bir kimseyi durumunu bildiği halde tekfîr etmeyen kimse de tekfîr edilir. Çünkü o, nassları yalanlamakta ve haber verdikleri hükmü kabul etmemektedir. Buna dair misâller çoktur. Allâh’a ve Rasûlüne sövülmesi ve dîne dair olan herhangi bir şeyle alay edilmesi bunlardan bazılarıdır.

İkinci hal: Eğer ki mes’elenin kat’î delîllerle sâbit olan küfür olduğuna itikad ediyor, fakat fâilinde duraksıyor ise, ona fâilde herhangi bir şer’î özür ve mânî bulunmadığı ve tekfîri hak ettiği açıklanır. Bunları gördüğü halde, hala daha kâfir bir kimseyi tekfîr etmeyen kimse, tekfîr edilir.

Burada dikkat edilmesi gereken bir şeyde, tekfîrde duraksamak ile tekfîri terk etmenin farklı şeyler olduğudur. Zîrâ tekfîrde duraksamak, tekfîrin şartlarının oluşup oluşmadığı ve mânîlerin ise kalkıp kalkmadığı hakkındaki şüphelerin def edilmesi için beklemektir. Tekfîri terk etmek ise, kat’i delîllerle sâbit olan bir küfrü işleyerek kâfir olan kimsenin şüphelerini yahut te’vîllerini… muteber görerek fiil ile fâilin arasını tamâmen ayırmaktır. Bunun hükmü küfürden başka bir şey değildir.    

● Küfür olduğuna itikad edilen şeyin hükmü, sübutu yahut delâleti zannî olan delîllere dayanıyorsa, bu şeyin fâilinin kâfir olduğuna inanan kimse için küfür olduğuna itikad ettiği şeyin fâili, küfre girer. Fakat böyle bir kimseyi tekfîr etmeyeni tekfîr etmesi, asla câiz değildir. Zîrâ hükmün dayandığı delîl zannî olup, üzerinde ictihad edilmesi câizdir. İctihadın câiz olduğu yerde ise, gâlibiyetle ihtilaf söz konusudur. Buna dair misâller çoktur. Namaz kılmayı terk eden yahut büyü yapan bir kimsenin tekfîr edilmesi noktasındaki ihtilaflar onlardan bazılarıdır. 

Bu mes’eledeki ilim ehlinin usulünü dallandırıp budaklandırmadan gücüm yettiğince özetlemeye çalıştım. Burada son olarak dikkat etmen gerekli olan şu nokta bulunmaktadır: Bu usulü, mes’elelere ve muayyen şahıslara uygularken acele etmeyerek teenni ile hareket etmen ve bu işin ehli olan kimselere danışmandır. Zîrâ her küfür delîlleri itibariyle aynı olmadığı gibi her fâil de aynı ehliyete sâhib olmayabilir.   

Hamd âlemlerin rabbi olan Allâh’a mahsustur. Salât ve selâm yaratılmışların en hayırlısı Muhammed sallallâhu aleyhi ve sellem’in, âlinin ve ashâbının üzerine olsun.

Bu risale abdullah said mudessire ait.bu risaleye site yöneticilerinin bakışını öğrenmek istiyoruz
Kayıtlı
-Zemahşeri-
Girişimci Üye
***
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 126


« Yanıtla #1 : 04 Kasım 2014, 17:20:04 »

Zîrâ tekfîr, Müslüman bir şahsın dînden döndüğünü tespit ederek haram olan kanının ve malının helâl olduğuna hükmetmek demektir.
Yukarıdaki yazıdan alıntı

Bu tanım yanlış

Tekfir; Kişiyi küfre izafe etmektir. Yani kişinin küfrüne hükmet etmektir. İster putperest müşrik olsun ister Yahudi ve Hıristiyan olsun yada dinden dönen bir mürted olsun fark etmez. Küfrün inancta yahut amelde zuhur etmesi tekfiri gerektirir.

Kâdî Iyâd rahîmehullâh şöyle demiştir: “Her kim Yahûdi ve Hıristiyanları ve de Müslümanların dînini terk edenlerden (mürtedlerden) birisini tekfîr etmezse, onların tekfîrinde duraksarsa veya şüphe ederse kâfir olur.” [Kâdî Iyâd, eş-Şifâ: 2/603]

Görüldüğü gibi Yahudi ve Hıristiyanların küfürlerine hükmetmekte tekfir etmek anlamına gelmektedir.

Selam hidayete tabi olanlara olsun
Kayıtlı
ıbrahım garıp
Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 18


« Yanıtla #2 : 04 Kasım 2014, 18:42:03 »

Evet zemahseri dedin gibi yanlışt tanım fakat orda bilip bilmeden müslüman bir sahsın tekfirinden sakındırmak amaçlı bir cumle kurmuş olabilir.ya da açıklamak istediği farklı biseydir neyse zaten üzerinde durulan mesele silsile meselesi site yöneticileri bu fetvaya nasıl bakıyor onu orenmek istiyoruz 
Kayıtlı
islamrus
Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 14


« Yanıtla #3 : 10 Kasım 2014, 00:02:01 »

meselenin kelam boyutu degilde acik delilini istiyorum birinci delilim hariciler  bir cok kufur itikadi kna sahiptiler tekfir edilmediler nisa 35 kapali bir naasmi insanlarin arasina  hakem koymak kufurdur diyor hariciler tekfir etmeyenide tekfir ediyorlar veyahut gunah isleyen muminlerin musluman olduklarini aciklayan naaslar kapali naaslarmi hucurat 9 gibi  veya zina isleyene sopa cezaa verilmesi gibi ve Allahin sahabeden razi oldugu tevbe 100 ayeti kapali bir naasmi  gene sahabe kanini helal gormek hafi kufurmu kudame bin mazun ickiye helal dedi haramligini bidligi halde tevil etti meseleyi huccet ikamesi yapildi bu mesele cokmu kapali gene omer zekatin farziyetini inkar edenlerin tekfirnde duraksadi ebu bekir onu tekfir etmedi islamin 5 sartindan biri zekat tekfirnde durmasindaki sebebte onlarin kelimeyi tevhid solemesiydi  suddini naklettigi bir mesele razi ve taberi tefsirlerinde geciyor munafik yahudiler ile musluman yahudiler cinayet vakasinda ihtilaf ediyorlar munafiklar biz kisas istemeyiz cahiliyeden kalma hukmu isteriz diyorlar musluman yahudiler diyor ki bu olamaz Allah bizi sizinle DINDE KARDES etti diyorlar  sizinki cahiliye hukmudur gelin resullaha gidelim onlar hayir biz oraya gitmeyiz gelin eslem kahine muhakeme olalim diyorlar olayi resullaha intikal ediyor resullah tagutu tekfir etmedikleri gerekceisyle onlara siz hic islama girmemisniz veya dinden cikmisiniz demiyor maide 111 den 115 ayete kdr  havariler ile ilgili ayetleri ibni abbas havarilerin  Allahin kudretinden suphe ettikleri seklinde tefsir etmis Allahin kudretinden suphe etmek oy meselesinden daha kapali kufurmu taberi de bu ayet icin en doru gorus budur diyor  73 firka hadisinde  alimler icma etmistir 72 firka muslumandir  ebu suleyman hattabi diyor ki  resullahin ummetimden demesi tevil ile hata edenin dinden cikarmadigini gosterir malum kaderiye mutezzile bunlarin hepsi kufur ve sirk itikadlarina bugun ise bidat ehlini tekfir etmeyen tekfir ediliyor  gene abdulla ibn abuhakem maliki buyugudur kitabi vardir futuhu misir diye misirin fethini anlatan kisaca misira amr b as vali ataniyor kuraklik var  misirlilarin adetine gore  nilin tasmasi icin genc bir kizi nile atmak gerekiyor amr b as bu cahiliye adetidir islam bunu yasaklamistir diyor ve halife omere mektup yaziyor omer bunu yasaklayarak iyi yapmisin diyor sonra mektup yolliyor nile Allahin izniyle ak diyor nil de akiyor  bu vesile ile misirlarin bu cahileyeden kalma adetini Allah ortdan kaldiriyor peki bu oyle yada bole Allahtan gayrisina ibadet degilmidir nil tassin diye oraya kiz kurban etmek  sahabe bu kisilere tebligi ediyor siz dinden ciktiniz demiyor simdi Allah icin kelam yapilarak degil net olarak kuran sunnet ve sahabe anlayisinda Allah ve resulune kayitsiz sartsiz iman eden tek bir Allaha ibadet edilmesine gerektigine inanan  yalniz naaslari yanlis anladigi icin veya hukumden haberi olmayan kendine islama nisbet eden birini tekfir etmez isem kafir olacagimin delili nedir ayet hadis veyahut sahabeden tek bir ornek
Kayıtlı
-Zemahşeri-
Girişimci Üye
***
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 126


« Yanıtla #4 : 10 Kasım 2014, 18:49:40 »

Selam hidayete tabi olanlara olsun

Yine noktasız,virgülsüz,usülsüz,delilsiz dümdüz gitmişsin. Her zaman olduğu gibi meseleleri yine karıştırmaya devam etmişsin…

Diyorsun ki Hariciler birçok küfür itikadine sahip idiler buna rağmen tekfir edilmediler.. Şimdi söyle bakalım Haricilerin küfürleri nelerdir.?

Gerçi senin ne kadar kara cahil olduğun Nisa/35.ayeti anlamandan anlaşılıyor zaten ancak sen yinede Haricilerin küfürlerini açıkla bakalım…Laf kalablığı yapmadan…
Kayıtlı
islamrus
Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 14


« Yanıtla #5 : 11 Kasım 2014, 13:38:20 »

sahabenin kanini helal gormek kufurdur   insanlar arasinda hakem koymak kufurdur demek kufurdur cunku naaslarin inkari anlamina gelir Allah acikca insanlarin arasina hakem konulmasina cevaz verir buyuk gunah isleyenler kafirdir  tekfir etmeyen de kafirdir demek kufurdur  cunku Allah kuranda gunah isleyenlerin musluman oldugunu soliyor ki ki bir cok meselede Allahin haram ettiklerine helal helal ettiklerini haram etmislerdir buda kufurdur itikadlarinin Allahin izn verdigi hakem kilma gibi meselerde tekfir etmeyeni tekfir ettikleri icin sonuc olarak hasa Allaha kafir derler ancak bole itikad etmedikleri icin tevil ettikleri icin tekfir edilmediler simdi bu meseleler kapali meselermi mesele seriat gelir umuduyla oy kullanan musriktir diye gunes gibi acik naas yokken tekfir etmeyenler kafir oluyor haricilerin tevil ettikleri naaslar ise gunes gibi acik onlari tekfir etmeyeninde tekfir etmeniz gerekmezmi
Kayıtlı
DARİMİ
Yönetici
******
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 998


« Yanıtla #6 : 12 Kasım 2014, 20:48:27 »

islamrus açıklandığında faydalanması gereken meseleler sormuşsunuz. Ebu Belta r.a meselesinde ve mürtetlerle savaşmak meselesinde Hz Ömer’in r.a Hz Ebu Bekir’e r.a  verdiği cevap gibi meseleler şu anda aslı-dini anlamamış kimseler tarafından dile getirilmekte ve bu gibi meselelerde zayıf insanların kafalarını bulandırmaya çalışmaktalar. Dolaysıyla genel olarak bu konuda sıkıntısı olan kimselerinde faydalanması için sorduğunuz meselelerin hepsine teker teker cevap vermeye çalışacağız. İnşAllah vereceğimiz cevaplardan sizde faydalanırsınız.
Fakat meseleye geçmeden önce silsile tekfirinde sizinle neyi nasıl konuşacağımızı tespit etmek amacıyla, sizinde silsile tekfiri hakkındaki inancınızı, uyguladığınız kaide ve kuralları öğrenmek için birkaç soru sormak istiyorum. 
1: Silsile ne demektir?
2: İnancınıza göre silsile tekfiri var mıdır?
3-Varsa silsile tekfiri nedir ve silsile tekfirinin bir sınırı var mı?
4-Eğer yoksa bu ıstılah nereden, ne zaman ve kimler tarafından çıkarıldı?
5- Silsile tekfirinin uygulanabileceği meseleler, uygulanmayacağı meseleler nelerdir?
6--Eğer kavram olarak böyle bir kavramın olmadığını, sonradan çıkarıldığını söylüyorsanız, size göre küfrü ve şirki muhkem ayet, hadis ve âlimlerin ittifakıyla sabit olan bir kimsenin hükmü nedir? Bu kimse eğer müşrik ve kâfir ise buna kâfir ve müşrik demeyenin hükmü nedir?
7-Büyük şirk nedir?
8-Büyük şirkte cehalet mazeret midir? Mazeret ise bunun sınırı nedir?
9-Said’in sormuş olduğu soruya da cevap vermenizi istiyorum?
Bu sorularımızı cevapladıktan sonra aktardığınız meseleleri kaynağından nakletmeni istiyorum.


Kayıtlı
DARİMİ
Yönetici
******
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 998


« Yanıtla #7 : 14 Aralık 2014, 20:02:50 »

İslamrus nereye kayboldun? Her gün siteyi mekân eden, bana cevap veren yok mu diyerek ısrarla soru soran, cevap bekleyen sendin. Bir kaç soru sorduk ve yazdıklarının kaynağını istedik şimdi siteye bile uğramıyorsun? Böylemi münazara edeceksin? Eğer sorularımıza cevap vermeyeceksen en azından söyle de biz yazdıklarına cevap verelim?
Kayıtlı
DARİMİ
Yönetici
******
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 998


« Yanıtla #8 : 17 Aralık 2014, 15:37:03 »




İslamrus cevabın geciktiği için mecburen yazdıklarına cevap veriyorum. Geldiğinde sorduklarımıza cevap verirsin artık.


İddia: meselenin kelam boyutu degildeacik delilini istiyorum birinci delilim hariciler  bircok kufur itikadikna sahiptiler tekfir edilmediler

Cevap: Silsile tekfirinin hatalı olduğuna delil olarak, hariciler birçok küfür itikadına sahiptiler buna rağmen tekfir edilmediler diyerek işte silsileyi bozan birinci delilim, diyorsun Senin itikadına göre birçok küfür itikadına sahip olan kişi müslüman kalabilir mi?
Dahası bir sürü küfürleri var deyip, sonrada işledikleri bu, bir sürü dediğin küfürlerinden(!) dolayı mazeretli olabileceklerini söylüyor bunu itikad etmedikleri için tekfir edilmediler diyorsun. Bir kişi itikat etmeden bir sürü küfür amel işlediği halde müslüman kalabilir mi? Bu nasıl bir itikat ki kişi ne kadar küfür amel işlerse işlesin ben bunu itikat etmiyorum dediği müddetçe kâfir olmuyor?

Hariciler  bircok kufur itikadikna sahiptiler

Cevap: Hariciler hangi küfür itikadına sahiptiler bize açıkla? Hariciler aslıd-dini sağlamış bir taifedir. Hataları var ama aslıd-dini bozan hatalar değildir.
Demek ki senin itikadına göre bir çok küfür itikadına sahip olan kişi Müslüman dır.Bir çok küfür itikadına sahip olanları Müslüman görüyorsun o zaman sana neyi nasıl ispat edeceğiz.?

Diyorsun ki: ''nisa 35kapali bir naasmi


Cevap: Allah cc şöyle buyuruyor "Eğer karı kocanın aralarının açılmasından korkarsanız, erkeğin ailesinden bir hakem, kadının ailesinden bir hakem gönderin. (Karı-koca) barışmak isterlerse Allah aralarını bulur. Allah şüphesiz âlim’dir, Habir’dir." (Nisa: 35)

Nisa: 35 yeti kapalı bir nas değildir fakat muhkem bir nas da değildir. Bu sebeple âlimler manasında ihtilaf etmişlerdir. Arapça dilinden mi yoksa kendi dilinden mi öğreniyorsun? Nisa 35 ayeti kapalı değil diyorsun. O zaman bu ayeti bize açıkla bakalım? Nisa 35 ayeti kapalı olmasaydı bu ayet hakkında görüşler olmazdı. Ehlisünnet, hatta sahabeler arasında bile bu ayetin manası hakkında ihtilaf vardır.
Diyorsun ki “hariciler insanlar arasında hakem koymak küfürdür” diyorlar. Biz eminiz ki sen bu ayetin manasını bilmiyorsun. Zaten yazından belli.
Havariç, ayetleri senden daha iyi anlıyorlar buna rağmen yanlış anladıkları var. Sen ise verdiğin ifade ile hiçbir şey anlamadığın belli oluyor.

Diyorsun ki: gunah isleyen muminlerinmuslumanolduklariniaciklayannaaslarkapalinaaslarmi

Cevap. Elbette bizim için kapalı değildir. Nisa:35'ayeti de kapalı değildir. Ama bu naslar muhkem naslar değildir.Bu naslar tek başına olsaydı, elbette değişik hükümler çıkardı. Havaricin hataları; hükmü bir tek nastan almalarıdır.
Bu mesele hakkındaki bütün nasları toplayıpta bir hüküm çıkartmıyorlar. Biz inanıyoruz ki Havariç olayını bilmiyorsun.

Sağdan soldan bir şeyler naklediyorsun ve duyumlarla veya konulara tam vakıf olmadan bazı kitaplarda geçen meseleleri cımbızla ayıklayarak kendi iddiana delil olacağını zannederek yarım yamalak şeyler topluyorsun ve bilmeden bir şeyler anlatmaya çalışıyorsun!
Şu bir gerçektir ki; Hariciler aslıd-dini sağlamış bir taifedir. Hataları vardır ama bu hatalar aslıd-dini bozan hatalar değildir. Çünkü sahabeler onları tekfir etmediler ve silsile meselesi onlara uymaz. O yüzden kendine silsile konusuna reddiye yapmak için delil aldığın havariç meselesi sana delil olmaz.
Bunların hepsi, havaricin ne dediklerini bilmediğinden dolayıdır. Bu meseleyi ve Havarici iyi anlaman için,  havaricin fikrini öğrenmen gerekir. Havaric nasıl düşünüyor önce bunları iyice öğren ondan sonra seninle bu meseleleri daha detaylı konuşalım. Onlar hakkında bilmeden konuşma. Yoksa bir sürü hatalar yaparsın. Ama yinede istersen biz sana havariç meselesini anlatabiliriz.
Eğer biliyorum diyorsan ki “bir sürü küfürleri var“diyorsun! O zaman Havaricin delillerini bize göster ve anlat sonrada hangi meselede küfre düştüklerini muhkem delillerle ispat et.!!! Sonra işledikleri bu bir sürü dediğin küfürlerinden(!) dolayı mazeretli olabileceklerini muhkem delillerle bize ispat et.

Diyorsunki:Allahin sahabeden razi oldugu tevbe 100 ayeti kapali bir naasmi?

 Cevap: Allah c.c şöyle buyuruyor. "Muhacirlerin ve Ensar'ın ilk öncüleri ile iyilikte onlara tam uyanlardan Allah hoşnut olduğu gibi onlar da Allah'dan hoşnut olmuşlardır. Allah onlara altlarından nehirler akan ve içlerinde ebedi olarak kalacakları cennetler hazırlamıştır. İşte büyük kurtuluş, büyük başarı budur." (Tevbe: 100)
Tevbe: 100 ayeti de muhkem bir nas değildir. Eğer Arapça bilseydin bunun muhkem bir nas olmadığını anlardın. Tevbe: 100 ayetinde şahsen kimin kastedildiği bildiriliyor mu? Ayette böyle bir şey var mı?! Asla yoktur.

Diyorsun ki:sahabe kanini helal gormek hafi kufurmu

Cevap: Hariciler, senin sahabe dediğine sahabe demezler. Sen sahabe hakkında bir şeyler öğrenmişsin ama öğrendiğin şeyleri onlar kabul etmiyorlar. Ayeti de inkâr etmiyorlar.
Ama sen diyorsun ki “sahabe hakkında ayet var” Hangi sahabe? Sahabenin kimler olduğu konusunda âlimler arasında da ihtilaf vardır. Söyle o zaman sahabe kimdir?! Önce sahabenin kim olduğunu anlat. İnanıyorum ki sahabenin kim olduğunu bilmiyorsun. Sahabenin kim olduğu konusunda ehlisünnet âlimleri bile ihtilaf etmişlerdir. Eğer sahabenin kim olduğu konusunda kesin naslar olsaydı ihtilaf olmazdı. Belki öyle tarif söyleyeceksin ki münafıklarda sahabe grubuna girecektir! Sahabenin tarifi hakkında kesin nas yoktur. Ayette kimlerin kastedildiği kesin olarak belli değildir. Muhkem olan ayetlerde; müslümanın kanını helal sayan kâfir olur. Havaric kanlarını helal saydıkları kişilere Müslüman hükmü vermiyorlar. Havaricin akidesine göre; Büyük günah işleyen, yalan söyleyen, bırak sahabeyi: helal görmeden müslümanı öldüren kişiyi bile tekfir ediyorlar. Ve onların şüpheleri vardır. Senin bunu anlayabilmen için onların delillerini anlaman gerekir. Ama sadece havariç şöyle şöyle yapar, deyip te nasıl bilmeden hüküm verdi diyerek çelişkiye girersin... Aynı kudame b. Mazun'un meselesini anlamadığın gibi…

Diyorsun ki: kudame bin mazunickiye helal dedi haramliginibidligi halde tevil etti meseleyi huccet ikamesi yapildi bu mesele cokmukapali

Cevap: kudame bin mazun bazı ayetlerden yanlış teviller yaparak bu haramı işleyen kişi eğer takva sahibiyse, Allah'ın bunu affedeceğine inanıyordu. Ve bu yanlış tevili onu mazur kılmadı. Ömer b. Hattab hücceti ikame ettikten sonra eğer o yanlış tevilden dönmezse mürted olarak öldürülmesini emretti. Bu geniş bir konudur. Kısa bir reddiye ile açıklayacak değiliz…
Havaricin tevili sahabenin şahadetiyle onları küfürden kurtarır. Hatta ikame hücce yapıldığında bile... Kudame’nin tevili ise onu küfürden kurtarır. Ta ki ikame hücce oluncaya kadar... Fakat suçtan kurtarmaz. İkame hücce yaptıktan sonra eğer inancında devam ederse tekfir edilir. Fakat havariç öyle değildir. Onların dayandıkları ayetlerde kendi anladıkları manaya çıktıklarından dolayı tekfir edilmezler.

Diyorsun  ki:bumeselecokmukapali gene omerzekatinfarziyetiniinkar edenlerin tekfirndeduraksadiebubekir onu tekfir etmedi islamin 5 sartindan biri zekattekfirndedurmasindakisebebteonlarinkelimeyitevhidsolemesiydi  suddininaklettigibirmeselerazi ve taberi tefsirlerinde geciyormunafikyahudiler ile muslumanyahudilercinayetvakasinda ihtilaf ediyorlar munafiklar biz kisasistemeyizcahiliyeden kalma hukmu isteriz diyorlarmuslumanyahudiler diyor ki bu olamaz

Cevap: Ebu Bekr.a ile Ömer r.a arasındaki ihtilaf, zekâtı inkâr edenin tekfiri konusunda değildir. Asla bu konuda ihtilaf etmemişlerdir. Zekâtı inkâr eden kişinin küfrü konusunda ihtilaf etmemişlerdir. Bu hüküm sabittir. İhtilaf ettikleri nokta la ilahe illAllah diyen kişiye savaş açılır mı, açılmaz mı konusundadır. Ebu Bekr.a anlatınca Ömer r.a bu meseleyi anladı. Bütün sahabeler Ebu Bekr'in sözünü kabul ettiler. Ve artık bu meselede icma olmuştur.

Diyorsun ki: munafikyahudiler ile muslumanyahudilercinayetvakasinda ihtilaf ediyorlar munafiklar biz kisasistemeyiz cahiliyeden kalma hukmu isteriz diyorlarmuslumanyahudiler diyor ki bu olamaz  Allah bizisizinle DINDE KARDES etti diyorlar  sizinki cahiliyehukmudur gelin resullaha gidelim onlar hayirbizoraya gitmeyiz gelin eslemkahinemuhakemeolalim diyorlar olayiresullaha intikal ediyorresullahtagutu tekfir etmedikleri gerekceisyleonlara siz hicislamagirmemisniz veya dindencikmisiniz demiyor

Cevap: Bu soruda tam olarak hangi hadiseyi kast ettiğin anlaşılmıyor. Bu yüzden güzel bir şekilde kaynağından tekrar aktarırsın ama biz yinede anladığımız şekilde cevap verelim. Rasulullah zamanında Yahudi ile münafık Rasul’e gelip muhakeme oluyorlar. Rasul onlara hükmü veriyor ve gidiyorlar. Zaten ihtilaf ticari bir konudadır. O münafık kişi Rasulullah’a: Ben senin hükmünü kabul etmiyorum, demiyor susarak ayrılıyorlar.
O zamanlar zamanımızda ki gibi takipçi yoktu veya kadılık görevi gibi… Rasulullah’a soruyorlar oda hüküm veriyor. Onlar eğer açık bir şekilde Rasulullah’ın huzurunda hükmü kabul etmiyorum, deselerdi, Rasulullah zaten onları tekfir edecekti. Rasulullah s.a.s bilmiyor ki bu kişi münafık... Eslem kabilesine gidip kâhine muhakeme olalım, dediğini bilmiyor. Bilse tekfir edecekti.
Sen olayı yanlış anladığın için meseleyi yanlış anlıyorsun. Yahudi biliyor ki Rasulullah rüşvet almıyor. Ama kâhin alıyor. Yahudi kendisinin haklı olduğuna inandığı için rüşvet vermeye de ihtiyacı yok. Münafık olan kişi Rasulullah a ben sana muhakeme olmak istemiyorum, demedi. Eğer deseydi o zaten tekfir edilecekti. Yahudi de Rasulullah a bu münafığın sana değil kâhine muhakeme olmak istediğini söylemedi eğer söyleseydi münafık Yemin ederdi, bu yalan söylüyor, derdi. Ve Yahudi’nin şahitliği Müslüman aleyhine kabul edilmez. Dolayısıyla Rasulullah münafığın sözüne itibar edecekti.
Rasulullah’a muhakeme oldular. Rasulullah s.a.s Yahudi’nin lehine hüküm verdi. Yahudi: münafığa hakkımı ver, dedi. Münafık: Ebu Bekr'e soralım dedi. Ebu Bekr'e gittiklerinde de, ona Rasulullah'a gittiklerini ve Rasulullahın hüküm verdiğini söylemediler. Ebu Bekr Rasulullah'ın verdiği hükmün aynısını verdi. Yine de münafık kabul etmedi. Dedi ki: Ömer'e gidelim. Sonra Yahudi baktı ki münafık Rasulullah'ın ve Ebu Bekr'in hükmünü kabul etmiyor. Yahudi durumu Ömer r.a ya bildirdi Ömer r.a, bekleyin! Dedi. Ömer  (r.a) evine gitti kılcını aldı ve münafığı öldürünceye kadar vurdu. İşte Ömer’in hükmü Rasulullah'ın hükmünü kabul etmeyenlere karşı budur.
Olayı olduğu gibi nakledeceksin sonra hüküm çıkaracaksın. Ondan sonra bir sürü delilim var dersin. Bu mesele nasıl sana delil oluyor? Eğer meseleyi anlasaydın zaten böyle bir iddiada bulunmazdın.

Diyorsun ki: maide 111 den 115 ayete kdr havariler ile ilgili ayetleri ibniabbas havarilerin Allahin kudretinden suphe ettikleri seklinde tefsiretmisAllahin kudretinden suphe etmek oymeselesinden daha kapalikufurmutaberi de bu ayet icin en doru gorus budur diyor

 Cevap:  Bu, eskiden telefilerin devamlı kullandığı bir şüphedir.. Bakın ne kadar sapık bir düşünce...! Buna şöyle deriz: Allah'ın kudretinden şüphe eden bir kişi Müslüman değildir. Allah'a aciz sıfatını veren kişi Müslüman değildir. Kim onu Müslüman sayarsa o da kâfirdir. Silsile burada geçerlidir. Bu mesele asla kapalı bir mesele değildir. Ne İbn Abbas, nede Taberi, havariler hakkında '' bunlar Allah'ın kudreti hakkında şüphe ettiler buna rağmen Müslümanlardır'' demediler. Ayette onların tekfir edildiklerine dair bir işaret vardır. Bu ayet hakkında bir sürü sahabe görüşleri vardır: Bu ayet, muhkem bir ayet değildir. İbn Abbas'ın görüşü başka, Aişe r.a'nın görüşü başkadır. Sahabeler ihtilaf etmişlerse demek ki bu ayet açık değildir. Açık olsa ihtilaf etmezlerdi.. Ayetin sebebi nüzûlunu güzel oku ve güzel öğren.
Size bir soru sorayım: Bir kişi, '' Allah, her şeye kadir değildir '' derse, hükmü nedir? Zerre kadar tevhidi bilen bir kişi '' Müslüman değil, Allah'ı tanımıyor '' der. Onu Müslüman sayanı da tekfir eder. Silsile burada geçerlidir. Senin inancına göre; Allah'a aciz diyen kişi Müslüman kalır, diyorsan. O zaman seninle konuşacak bir meselemiz kalmadı. O zamanda oy meselesi ve buna benzer şeylerde küfrün olması normaldir.

Diyorsun ki:seriat gelir umuduyla oy kullanan musriktir diye gunes gibi aciknaas yokken tekfir etmeyenler kafir oluyor

Cevap: Oy meselesine gelince: Bu, Allah'a rağmen teşri koyan kişileri seçmektir. Bunun size göre İslam'da hükmü nedir? Burada apaçık şirk vardır ve bu inanca sahip olan kişi Müslüman değildir. Silsile burada geçerlidir.

Diyorsun ki:73 firka hadisinde  alimlericmaetmistir 72 firkamuslumandir  ebusuleymanhattabi diyor ki resullahinummetimden demesi tevil ile hata edenin dinden cikarmadiginigosterir

Cevap: Hadis’e gelince: Bu hadiste muhkem değildir. Âlimler bu hadisin açıklaması konusunda ihtilaf etmişlerdir. Bazı âlimlere göre ateştedirler, demektir. Bazılarına göre günahkârlardır. Bazılarına göre ise sapıklardır. Demek ki muhkem değildir bu hadiste. Rasulullah'ın icabet ümmeti ve icabet olmayan ümmeti vardır. Rasulullah bütün insan ve cinlere rasul olduğu için; Bütün insan ve cinler Rasulullah'ın ümmetidir. Fakat Rasulullah'ın ümmetinin hepsi Müslüman değildir. Buradaki ümmet; Rasulullah'a iman eden, tabi olan demektir. Bu ümmet, Rasulullah'ın icabet ümmetidir. Yani Rasulullah'ın ümmetinden ona icabet eden ümmettir. Bu şekilde anlaşılmazsa bir sürü hadisler yanlış anlaşılır.

Diyorsunki:gosterir malum kaderiye mutezile bunlarin hepsi kufur ve sirk itikadlarina bugun ise bidat ehlini tekfir etmeyentekfir ediliyor

Cevap: Biz, mutezileyi tekfir etmiyoruz. Mutezile sapık bir taifedir. Onları tekfir etmeyenleri de tekfir etmiyoruz. Onların aslıd-dinde bozuklukları yoktur. Silsileyi daha iyi anlaman için basit bir örnek vereyim:
Allah'a, Rasulullah'a söven kişi, Allah ve Resulü ile alay eden kişinin hükmü nedir? Elbette zamanımızda en basit olan kişiler bile kâfir diyecektir. Çünkü bu konuda muhkem nas vardır. Peki, onu tekfir etmeyen kişinin hükmü ne? Tekfir etmeyeni tekfir etmeyenin hükmü ne? Bunların hükmünü söyle, eğer doğru cevap verirsen o zaman bizim kastettiğimiz silsileyi anlamış olursun.

 Diyorsun ki: gene abdullaibnabuhakemmalikibuyugudur kitabi vardirfutuhumisir diye misirinfethini anlatan kisacamisiraamr b as vali ataniyorkuraklik var  misirlilarinadetinegore  nilintasmasiicingenc bir kizinile atmak gerekiyor amr b as bu cahiliye adetidir islam bunu yasaklamistir diyor ve halife omere mektup yaziyoromerbunuyasaklayarak iyi yapmisin diyor sonra mektupyolliyornileAllahin izniyle ak diyor nil de akiyor  bu vesile ile misirlarin bu cahileyedenkalmaadetini Allah ortdankaldiriyorkaldiriyor peki bu oyleyadabole Allahtan gayrisina ibadet degilmidirniltassindiye oraya kiz kurban etmek  sahabe bu kisileretebligi ediyor siz dinden ciktiniz demiyor simdi

Cevap. Nil taşsın diye bir kızı kurban eden kişiyi Müslüman mı sayıyorsun? Ömer b. Hattab Müslüman mı saymış? Amr b. As Müslüman mı saymış?
Bunları Müslüman sayıyorsan o zaman hiçbir kafir kalmadı yeryüzünde!yani senin inancına göre bir ibadeti Allahtan başkasına yapan kimse müslümandır.! Anlamadığın bir takım olayları delil getiriyorsun, hangi ayetten çıkarıyorsun bunları? Bunları delil getiriyorsun ve “sahabe onlara Müslüman değilsiniz, demediler“, diyorsun! Nerden biliyorsun? Hangi âlimler bunlara Müslümansınız, demişler? Yani Allah'tan başkasına ibadet eden bir kişi Müslüman kalıyor mu diyorsun?
 Bunu diyorsan seninle neyi tartışacağız?! Allah'tan başkasına ibadet eden kişileri Müslüman sayacağız, sonra tebliğ edeceğiz, onlara; siz dinden çıkmadınız, diyeceğiz. Tekfir ettiğimiz zaman da sahabeye muhalefet etmişiz! Tekfir etmeyeceğiz sonra islamı anlatacağız öyle mi?! Yani sana göre Hıristiyan ve Yahudiler Müslümandır. Onlarda ''Müslümanız'' diyorlar. Rasulullah s.a.s gelmeden önce Rasulullah'a iman vacip değildir ve onlar kendilerine Müslüman diyorlar. Rasulullah Necran halkına Müslüman olun! Deyince onlar: Biz, senden önce Müslüman olduk, dediler. O zaman sana göre bunlarda Müslüman. Sahabeler için; “Müslüman değilsiniz, demediler“ diyorsun. Bu sahabeye iftira değil mi?!

Diyorsunki: simdiAllahicin kelam yapilarakdegil net olarak kuransunnet ve sahabe anlayisinda Allah ve resulunekayitsizsartsiz iman eden tek bir Allaha ibadetedilmesinegerektigine inanan  yalniznaaslariyanlisanladigiicin veya hukumden haberi olmayankendineislamanisbet eden birini tekfir etmez isemkafirolacagimin delili nedir ayet hadis veyahutsahabeden tek bir ornek

Cevap: Kur'an, sünnet, sahabe anlayışına göre kayıtsız şartsız iman eden ve anlayarak iman eden kişi, bu imanı bozmayan bir inanç veya amel işlemedikçe asla tekfir etmeyiz. Nasları, tevil edilebilecek, iki manalı olan nasları Arapçaya uygun bir şekilde tevil eden kişiyi asla tekfir etmeyiz.
Silsileyi ona uygulamayız. Ama aslıd-dine zıt olan bir anlayışa sahip olursa ve bu ayetten yanlış anladı, diye mazeretli saymak, Hıristiyan, Yahudi ve bütün müşrikleri de mazeretli saymak anlamına gelir.
2. Mazeretli sayan, yanlış tevil yapan ve bu yanlış tevili aslıd-dinde ise, eğer aslıd-dini bilseydi böyle bir yanlış tevil yapmazdı. Aslıd-dinde yanlış tevil yaptığına göre aslıd-dini bilmiyor demektir. Aslıd-dinde yanlış tevil yapan bir kişiye aslıd-dini biliyor, denilmez. Şartsız, aslıd-dini sağlamış sayılmaz. Bu mesele üzerinde durmak gerekir.
Allah'a söven ve alay eden bir kişi ve Rasulullah'a sövüp alay eden kişi hakkında delilimiz yok derseniz ve delil getirdiğimiz halde, bu olmaz derseniz veya bu konuda cehalet mazerettir, derseniz; O zaman sadece sahabenin anlayışı değil, bütün İslam'a hatta sapık Müslümanlara bile iftira atıyorsunuz. Havariç gibi fırkalar zaten bu konuda hata yapmış değiller. Hiçbir sapık taife, Allah'a ve rasule söven ve alay eden kişiyi Müslüman saymadılar. Bu konuda cehalet mazerettir demediler.
 
Diyorsun ki:bunlarinuzeirndenislamhukmukalktimikalkamaddimi mesela resullahmunafiklarin cenaze namazini kildi veya bazi sahabeler   munafik olan babalarindan miras aldi biz onlarinmunafikolduklarini nerden biliyoruz Allah onlarin kalplerindekini bilir nisa 63 munafikolduklari vahiyi ile bildirilmis peki onlarinkufru ne mahkemeye gitmelerimi yoksa Allah ve resulununhukmunubegenmemelerimi  hem ibni kesir hem kurtubi hem razi tefsirlerinde kalplerindeki nifak in Allah ve resulununhukmunubegenmemekolduklarinisoliyor  zaten razi tefsirinde imkaniz olursa bakiniz aynen sole geciyor ben sizin kafir oldugunuzu biliyorum lakin islaminizi izhar ettiginizicin sizde kilichukmukalkmistir peki neden kalktikilichukmucunku biz bu mahkemenin sihatineinanmiyoruz dediler sadece ara duzeltmeyegitmistik halbuki ayni sucu isleyen bisr adli munafiginkafasi gitti neden cunku Allah ve resulununhukmunubegenmedigiicin 62. Elleriyle yaptıkları yüzünden başlarına bir felâket gelince hemen, biz yalnızca iyilik etmek ve arayı bulmak istedik, diye yemin ederek sana nasıl gelirler!
63. Onlar Allah'ın, kalplerindekini bildiği kimselerdir; onlara aldırma, kendilerine öğüt ver ve onlara, kendileri hakkında tesirli söz söyle. 62 ayette mahkemeye gittiklerini itiraf ediyolar biz sadece oraya ara bulmaya gitmistikdiyolar 63 ayette Allah onlarin kalplerindekini bilir diyor yane Allah ve resulununhukmunubegenmediklerini resule haber veriyor onlara aldirmaogut ver size goremurted olan birine aldirilmaz ve nasihatmi verilir gene bu putlara tapmak gibiyse 62 puta taptiklarini itiraf ediyolar puta tapmak ise zahiri kufur kalplerindekini bilmeye gerek yok degilmi

 
Cevap: Nisa: 60 ayetini anlasaydın böyle çelişkiler içerisine düşmezdin, bu ayet muhkem olan bir ayettir. Tağuta muhakeme olan kişinin Müslüman olmayacağı bu ayette apaçık geçmektedir. Bunu Arapça bilen herkeste böyle anlar.
Allah c.c şöyle buyuruyor.
(Ey Muhammedi) Sana indirilen Kur’an’a ve senden öncekilere indirilenlere inandıklarını iddia edenleri görmüyor musun? Reddetmeleri emrolunmuşken tağuta muhakeme olmak istiyorlar. Halbuki şeytan onları derin bir sapıklığa saptırmak ister.NİSA-60 -

Bu rivayetin sebebi nüzulü ne olursa olsun hükmü kıyamete kadar amm’dır. Bu ayet açık bir şekilde gösteriyor ki Kur’an ve sünnetin hükümlerine muhakeme olmak istemeyen onun dışındaki hükümlerle hükmetmek veya onlarla muhakeme olmak isteyen kişi istediği kadar Kur’an ve sünnete iman ettiğini söylesin. Bu söylediği şeyler yalan bir iddiadan başka bir şey değildir. Çünkü Allah’a ve rasulüne iman eden bir kişi ikrah (gerçek zorlama) durum hariç hiçbir zaman Kur’an ve sahih sünnetin dışındaki hükümlere, yani tağutun hükümlerine muhakeme olmak istemez ve asla başvurmaz. Çünkü tağutun hükümlerine (Kur’an ve sünnetin dışındaki hükümlere) muhakeme olmak isteyen kişi tağuta iman etmiştir. Hâlbuki Allah apaçık bir şekilde tağutu reddetmeden iman edilmeyeceğini bildirmiştir.
“Reddetmeleri emrolunmuşken tağuta muhakeme olmak istiyorlar.”
Kim Allah’ın şeriatıyla hükmetmeyip başka hükümlerle hükmeder veya bu hükümlerle muhakeme olursa Allah’ı inkâr etmiş ve tağuta iman etmiş olur. Hâlbuki Allah bütün mükelleflere Allah’a iman edip tağutu reddetmelerini emretmiştir ve bütün resulleri bu emri bildirmek için göndermiştir.
Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
“Şüphesiz ki her topluluğa; “Allah’a ibadet edin, tağutlardan sakının” diye rasuller gönderdik.” (Nahl: 36)


Şüphesiz Allah’ın ve rasulünün hükümlerine başvurmayıp tağutun hükümlerine başvuran kişi şeytanın hükmü altına girmiştir. Onun için Allah (c.c) bu ayette: “Hâlbuki şeytan onları derin bir sapıklığa saptırmak ister.” buyurmuştur.
Allah (c.c), ayetin bu bölümünde “tağuta muhakeme olmak istiyorlar” buyurmuştur. Bu gösteriyor ki, tağuta muhakeme olmayı istemek bile apaçık bir küfürdür. Elbette ki tağutun hükümleriyle hükmetmek ve tağutun hükümlerine muhakeme olmak daha çirkin ve daha büyük bir küfürdür.

Ayetin geniş açıklamasına bu linkten bakabilirsiniz. http://www.davetulhaq.com/tr/mkportal/kategoriler/kitaplik/okuma_salonu/tefsir/5/60_Ta_uta_Muhakeme_Olmak.htm

Meseleye gelince.İki meseleyi karıştırıyorsun: Münafığa küfür hükmü vermek ile Münafığı öldürmek meselesi.. Belli bir müddet mürtetlerin cezası uygulanmadı, münafıklar öldürülmedi. Çünkü münafıkların küfrü, kalptedir.
 Zahirde bir küfür işlediklerinde, öldürülmesinler diye hemen tevbeye geçerler.
Ve İslam'ın hükmü: Küfürden tevbe eden öldürülmez. Bu sebeple onlar hemen zahirde İslam'a aykırı bir hareket yapmaktan çekiniyorlar. Çünkü biliyorlar ki cezası ölümdür. Zaten onun için Münafık oldular.
 İslam'ın hükmü, batına göre değil zahire göredir. Dolayısıyla zahire göre bu kişiler Müslüman’dır. Ama batına göre Müslüman değillerdir.
Resul neden öldürmedi? Çünkü Rasulullah s.a.s açıklıyor: ''eğer bunları batınlarından dolayı öldürseydim, ''Muhammed ashabını öldürüyor'' derler, dedi
Bakın burada ashabı kelimesi kullanılıyor çünkü öyle biliniyor yani zahirde müslümandırlar ve zahire göre sabit olmuş bir küfürleri yoktur. İşte böyle bir fitne olmasın diye hüküm zahire göredir. Hadler, cezalar... Ancak tevbe etmeden yakalarsan öldürürsün. Ömer b Hattab'ın yaptığı gibi..Rasulullahs.a.s bu münafığı öldürdü diye Ömer’e r.a ceza vermedi. Demek ki o kişinin kanı helaldir. O münafık '' tevbe ettim'' demeye fırsat verilmeden öldürüldü. Nisa: 60 ayeti, kim tağuta muhakeme olmak istiyorsa, kâfirdir. Bu hüküm tamamen açıklanmıştır.
Son olarak: Eğer bizi anlamak istiyorsan, sana bir örnek verelim ve silsile bu örnekte geçerli olduğunu bilmeni istiyoruz. Eğer bu konuda bir itirazın varsa söyle. İtirazın yoksa bizim gibi silsileye inanıyorsun demektir.
Bir A, B, C, D ve E şahsı var. A şahıs: Allah ve Rasulullah ile alay etti ve sövdü. B, olan şahıs buna şahittir. Ama A, olan şahıs buna rağmen ''ben Müslümanım, İman eden biriyim, şeksiz ve şartsız Allah'a iman eden biriyim, ama kızdığım için sövdüm, şakadan dolayı alay ettim veya bir takım dünya metaından dolayı bunu yaptım'' derse, bu A şahsın hükmü nedir? Cevabını bekliyorum.
B, şahıs, ''bu adam şaka yaptı, inanarak sövmedi, para için yaptı, onun için tekfir edilmemesi gerekir'' derse, hükmü nedir?
C , şahıs şöyle dedi: '' Ben, A şahsı tekfir ediyorum ve cehaletini mazeret saymıyorum ve imanlı olduğuna hükmetmiyorum ama B, olan şahsı tekfir etmiyorum, A, şahsı tekfir etmediği için..'' Bu C, olan şahsın hükmü nedir?
D, olan şahıs dedi ki: '' Ben, A, şahsı ve B, şahsı tekfir ediyorum. Ama C, olan şahsı tekfir etmem'' derse, hükmü nedir?
E, olan şahıs '' A,B,C şahsı tekfir ediyorum ama D, şahsı tekfir etmiyorum '' derse hükmü nedir? Bunları delillendir. Bize anlamadığın, yarım anladığın meseleleri getirme! Meseleyi bu şekilde uzatıyoruz. Meseleyi bu mesele üzerinde yoğunlaştır ve bu meselelerin hükümlerini güzelce anlat. Biz inanıyoruz ki: Bu beş şahsın hepsi Müslüman değiller. Çünkü hepsi aslıd-dine inanmış değil, bilmiş değiller ve aslıd-dini bilmeyen bir kişi iman etmiş değildir. Ve bunların hepsi, sahabe anlayışında ve kur'an ve sünnette kayıtsız şartsız iman etmiş değillerdir. Bunların hepsi, nasıl iman edileceğini bilmiyor. Delilimiz bütün kur'andır, bir ayet değil.

Selam hidayete tabi olanların üzerine olsun.
 

Kayıtlı
DARİMİ
Yönetici
******
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 998


« Yanıtla #9 : 04 Mart 2015, 21:40:26 »

Islamrus burada yokken bende bir soru somak istiyorum bu konu hakkinda.
Islam dininin asli kitabinda birseyin islamin aslindan mi veya degil mi nasil biliriz diye konu var, cok aydinlatici ve güzel açiklanmiş.
Iste misal, Allah katından gelen bütün dinlerin bu konu üzerinde ittifak etmesinden bilinir diye başliyor.
Şimdi ben Kuran'i okudugumda, örnek mumtehine 4. ayetinde islam'in asli cok net bir sekilde açiklaniyor ve kitaptada geçtigi gibi Ibrahim as dini böyle oldugundan bende bu ayetin müsrikleri ve onlarin ibadet ettikleri seyleri tekfir etmeyen insan islamin aslini gerçeklrştiremez,  diye inaniyorum. Ve böyle diger peygamberlerin kisaslarinda örnekler var.

Şimdi ben bu ayeti okudugumda, kendime soruyorum, şimdi ben tagutlari ve onlari tekfir etmeyen müşrikleri tekfir ediyorum. Bu islamin asli. Ve bu musriklere cehaletlerinden dolayi muslumsn diyen kiside kafir olmustur, musrikleri tekfir etmedigi icin.

Simdi benim ögrenmek istedigim ve in shaa Allah sizlerinde aydinlatici bir cevap vermeniz ümidi ile soruyorum. Bu tekfirin devami yani silsile etmesinin delilini örnek verdigim ayette göremiyorum. Yani tagutlari tekfir etmiş ve onlari destekleyen müsrikleri tekfir etmiş birine, bunun devamini bilmedigi veya yapmadigi için sen islamin aslini gerçekleştiremedin nasil diyecem bilmiyorum.
Tekfir meselesi isimli kitapda bu konuya deginmiş yazar ve sizin yukaridaki verdiginiz A B C D örnegine benzer bir örnek ile örneklendirmiş. Ama kafama takilan, hem kitapdaki örnekte ve hem sizin örneğinizde, bunun somut bir delili olmamasi ve akla dayanmasi veya kelama dayandirarak açiklanmasi, kafami kariştirmiyor degil. Bu silsiledeki kişilerin tekfirini veya küfrünü bir insan ögrene bilmesi için belki Islami bir Kaideyi ögrenmesi veya araştirmasi lazim. Şimdi bir adam tagutu ve müsrikleri tekfir etti ama böyle bir Kaideden veya silsileden haberi olmazsa, ne dayanarak sen daha müslüman olmadin diye bilirim.

Bir başka ögrenmek istediğim konuda bu silsile meselesinde. Bu şahislar hep sanal alem insalari gibi geliyor, misal silsilenin 5-6-7-8.....99 şahislarina ben hiç rastlamadim, bilmiyorum sizlerden kimse taniyormu böyle birini. Yani olmayan bir şahsin tekfiri nasil Islamin aslindan olabilir.

VAllahi ben münazara veya tartişmak için yazmiyorum. Kafami kariştiran konu oldugu icin bilgilenmek istiyorum.

Selamlar (bedo alıntı)
 
 


Şimdi ben Kuran'i okudugumda, örnek mumtehine 4. ayetinde islam'in asli cok net bir sekilde açiklaniyor ve kitaptada geçtigi gibi Ibrahim as dini böyle oldugundan bende bu ayetin müsrikleri ve onlarin ibadet ettikleri seyleri tekfir etmeyen insan islamin aslini gerçeklrştiremez,  diye inaniyorum. Ve böyle diger peygamberlerin kisaslarinda örnekler var.

Şimdi ben bu ayeti okudugumda, kendime soruyorum, şimdi ben tagutlari ve onlari tekfir etmeyen müşrikleri tekfir ediyorum. Bu islamin asli. Ve bu musriklere cehaletlerinden dolayi muslumsn diyen kiside kafir olmustur, musrikleri tekfir etmedigi icin.


Cevap: Bizde bundan farklı bir şey söylemiş değiliz. Eğer “müşriklere cehaletlerinden dolayı müslüman diyen kişide kâfir olmuştur” diyorsanız o zaman sizde silsile uyguluyorsunuz demektir. Aynı illet kimde varsa hüküm aynen geçerlidir. Silsile demek bu demektir.
 Yalnız bir şey daha eklemeniz gerekir, bunların hepsi kâfirdir. Çünkü hepside islamın aslını yerine getirmemiş, ne kadar da müslüman olduklarını iddia etselerde bu kişiler hiç İslam’a girmemiş ve hiç müslüman olmamışlardır.
Allah c.c’dan başkasına kulluk edenleri tekfir etmeyen onları mazeretli sayan, hüccet ikame edilmeden tekfir edilmez diyen kişi islamın aslını yerine getirmiştir denilmez.
Bunların hepsi Allah cc katında imanın geçerli olabilmesi için gereken Tağutu red şartını yerine getirmeyenleri müslüman kabul etmiş ve Allah c.c’nun hükmüyle hükmetmemişlerdir. Aynı şekilde Onu Müslüman sayanı da tekfir etmeyen Müslüman olmaz, bunlar birbirine bağlıdır.

Simdi benim ögrenmek istedigim ve in shaa Allah sizlerinde aydinlatici bir cevap vermeniz ümidi ile soruyorum. Bu tekfirin devami yani silsile etmesinin delilini örnek verdigim ayette göremiyorum. Yani tagutlari tekfir etmiş ve onlari destekleyen müsrikleri tekfir etmiş birine, bunun devamini bilmedigi veya yapmadigi için sen islamin aslini gerçekleştiremedin nasil diyecem bilmiyorum.


Cevap: Eğer (Mumtehine:4 ) ayeti anlasaydın bu sorduğun sorunun cevabını bilirdin. Çünkü Allah (c.c) bu ayetteki tekfir illetini bildirmiştir. Yani onların Müslüman olmadığıdır. Şirk koşan bir kişi Müslüman olmaz. Onu Müslüman sayan da Müslüman olmaz. Çünkü bunlar birbirine bağlıdır. Dolayısıyla bedihi bir şekilde birbirine bağlı olan şeylerin hepsini saymak gerekmez. Çünkü hepsini sayarsan bitiremezsin. Hepsini sayarsan da üslup düşük olur. Hatta insanların yazdıklarında bile böyle devam eden bir şey olduğunda "ile ahirihi, v.s" şeklinde özet yazarlar.

Aklı başında olan ve bu ayetin tekfir illetini anlayan bir kişi elbette bunun devam ettiğini bu ayetten anlar
Örneğin. Allah (c.c) ayette şöyle buyuruyor:
Onlara soracak olursan, 'Biz and olsun ki, eğlenip oynuyorduk' diyecekler; De ki: 'Allah'la, ayetleriyle, Peygamberiyle mi alay ediyordunuz?'(Tevbe- 65)

Bu ayete göre Allah'a Kuran'a İslam dinine, Rasulullah'a alay edenler Müslüman değil kâfirdirler.
Bu ayette baktığımızda Allah'a Kuran'a İslam dinine, Rasulullah'a alay edenleri tekfir etmeyenleri tekfir etmek gerektiği ayette yoktur fakat bütün âlimler bunu diyor. Çünkü aksi anlayanlar veya bu hükmü anlamayanlar bu muhkem ayeti anlamamış demektir. Muhkem ayeti anlamayan kişinin asla mazereti yoktur.


Nasıl Allah ile Rasulullah ile alay edeni tekfir etmeyeni tekfir etmek gerekir ve sonuna kadar bu böyle devam ediyorsa, Mumtehine 4 ayetinde de silsile böyle devam edecek. Bu şekilde anlamayan bir kişi ayeti anladığını söylese de anlamadığı anlaşılıyor.

Senin dediğine bakalım. Bu ayeti anlamadığını kendi sözünden ispatlayayım diyorsun ki. “Yani tagutlari tekfir etmiş ve onlari destekleyen müsrikleri tekfir etmiş birine, bunun devamini bilmedigi”
 
Soruyorum: Nasıl  bilmiyor? Eğer devamını bilmiyorsa neden tağutu ve onu destekleyenleri tekfir ettiğini bilmiyor demektir. Eğer bilseydi mutlaka devamını bilir ve yapardı.

Meseleyi anlaman için Mümtahine 4 ayetini birde şu yönden izah edelim: Ayette müşrikleri tekfir etmenin öne alınıp, Allah'tan başkasına ibadet edilen kişilerin tekfir edilmesinin daha sonra zikredilmesinde elbette ki ince bir nokta vardır. Ayete göre önce Allah'tan başkasına ibadet eden kişiler tekfir edilmiş, daha sonra ise kendisine ibadet edilmesine rıza gösteren sahte ilahlar. Zira müşrikleri tekfir etmek, onların Allah'tan başka ibadet ettikleri sahte ilahları tekfir etmekten daha önemlidir. Çünkü kişi sahte ilahlardan beri olduğu halde, sahte ilahlara ibadet edenlerden beri olmayabilir. Fakat Allah'tan başkasına ibadet edenlerden beri olan birisi, elbetteki onların Allah'tan başka ibadet ettikleri putlardan da uzak olacaktır.

Bununla ilgili olarak Allah (c.c) şöyle buyuruyor:

"Sizden de, Allah'ın dışında taptığınız şeylerden de uzaklaşıyor ve Rabbime yalvarıyorum. Umulur ki, Rabbime dua etmemle (sizin gibi) bedbaht olmam (istediklerimden mahrum bırakılmam)." (Meryem: 19/48) 


Dikkat edilirse bu ayette de, önce putlara tapanlardan ardından da onların putlarından uzaklaşıldığı bildirilmiştir.

Yine şu ayetlerde de aynı gerçek vurgulanmaktadır:

"Nihayet onlardan ve Allah'tan başka taptıkları şeylerden uzaklaşıp bir tarafa çekildiği zaman ..." (Meryem: 19/49)

"Madem ki siz, onlardan ve onların Allah'ın dışında tapmakta oldukları varlıklardan uzaklaştınız ..." (Kehf: 18/16)

Bütün bu ayetlerde öncelikli olana dikkat etmek, bu ince noktayı asla göz ardı etmemek gerekir. Çünkü bu, Allah'ın düşmanlarını iyi tanımak için önemlidir. Nice insanlar vardır ki, şirk işlemezler ama müşrikleri tekfir etmedikleri için asla müslüman olamazlar. Sebebi de, bütün peygamberlerin izledikleri yolu terk ederek, onların dinlerini gereğince uygulamamalarıdır.

Bir kişi tagutu tekfir eder fakat tagutu tekfir etmeyeni tekfir etmezse, işte bu kişi tagutu tekfir etmeyen veya bunları tekfir etmeyen kişileri müslüman sayıyor demektir. Çünkü İslam ile şirk arasında orta bir yol yoktur. Tekfir etmediği kişiler kafir değil ise o zaman müslümandır. Böyle bir durumda ise küfre İslam ismi verilmiş demektir. Allah'ın Kitabında ve Rasulü'nün Sünnetinde kafirlerin tekfir edilmesinin şart olduğu açıklanmıştır. Bundan sonra hala onları tekfir etmeyenleri tekfir etme konusunda tereddüt ederse, alimlerin icmaıyla kafir olur. Çünkü; küfrü açık olan kimsenin küfründen şüphe etmek küfürdür.

İnşeAllah şimdi anladın. Ve bu sözünde bu ayetin manasını anlamadığın açıkça gözüküyor.

 Bu silsilenin böyle devam etmesi gerektiğini delile ve bedihi olan anlayışa göredir. Bunun aksini anlayan bedihi olan şeyi bilmiyor demektir. Allah'ın sözlerini iyi düşün. Eğer gerçekten anlamışsan göreceksin ki Allah'a söveni Rasulullah ile alay edeni tekfir etmeyeni tekfir etmeyenin Müslüman olmadığını ve bu silsilenin böyle devam ettiğini görürsün. Eğer görmezsen demek ki bedihi olan şeyi görmemişsin


Tekfir meselesi isimli kitapda bu konuya deginmiş yazar ve sizin yukaridaki verdiginiz A B C D örnegine benzer bir örnek ile örneklendirmiş. Ama kafama takilan, hem kitapdaki örnekte ve hem sizin örneğinizde, bunun somut bir delili olmamasi ve akla dayanmasi veya kelama dayandirarak açiklanmasi, kafami kariştirmiyor degil.


Cevap: Somut ve açık bir delil vardır ve bu ayettir. Akla dayanması bedihi olması içindir. Kelama dayanmıyor. Bizim delilimiz ayettir ve ondan çıkan bedihi manadır
Şöyle bir örnek verip kolaylaştıralım. Allah c.c isra 23 ayetinde anneler hakkında "of demeyin" buyuruyor. Bir kişi gelir de annesini döver ve ona söverse ve derse Allah c.c anneye “of demeyin” diyor. Karşı taraf da ona "ben of demedim" derse ne dersin ona?
Ayette "dövmeyin, sövmeyin" geçmiyor. Ayette “of demeyin” geçiyor ben de of demedin. Eğer ayette dövmeyin sövmeyin geçseydi haklıydınız sizler sövmeyin, dövmeyin diyerek neye dayanıyorsunuz? Sizin deliliniz akla mantığa dayanıyor derse ne dersin? İşte senin durumun bu kişiye benzer.
Kafanın karışmasının sebebi ayetin tekfir illetini anlamadığındandır.   

“Allah ayette kafiri tekfir etmek gerekir diyor, tekfir etmeyeni tekfir etmek gerekir diye bir şey demiyor” diyorsunuz. Hâlbuki neden tağutun tekfir edildiğini bilseydin ve onu  destekleyenleri ve tekfir etmeyenlerin niçin tekfir edildiklerini anlasaydın böyle demezdin.

 Allah c.c Kuranı Kerimde Müslüman olabilmek için iki şart koşuyor
Tağutu tekfir etmek ve Allah'a iman etmek... Bir kişi çıkar da bu ayete göre Müslüman olabilmek için kişi tağutu tekfir edecek ve Allaha iman edecek bu yeterlidir çünkü ayette tağuta tapanları tekfir etmek veya tekfir etmeyenleri tekfir etmek gerekir diye bir şey geçmiyor. Tağutu tekfir etti mi bu ilk şartı gerçekleştirdi demektir" derse sen ona şöyle dersin.”Tağutu tekfir etmek ayette lafız olarak geçiyor. Ama tağutu tekfir etmenin sebebini bilen kişi elbette bilecek ki onu tekfir etmeyenleri ve tekfir etmeyenleri de tekfir etmek gerekir hükmü bedihi olarak anlaşılır” dediğin de ”O da "Bu ayetten çıkmaz ve ayette böyle bir sözde yoktur sen mantık yürütüyorsun, kelam ilmi kullanıyorsun" derse ne dersin.?

O adama ne diyeceğini o zaman kendine söyle. Elbette ona verilecek cevap: Eğer bu ayette tağutun neden tekfir edildiğini anlasaydın aynı illetle ona tapanları tekfir etmek ve yine aynı illetle tağuta tapanları tekfir etmeyenleri tekfir etmek gerektiğini ve bu tekfir silsilesinin böyle devam edeceğini de anlamış olacaktın.

Ve yine eğer ayetin manasını anlasaydın ayetten bu manayı çıkarmak için hiçbir şeye ihtiyaç duymadan sadece aklıselimin yeterli olduğunu da anlamış olacaktın.

Diyorsun ki“Bu silsiledeki kişilerin tekfirini veya küfrünü bir insan ögrene bilmesi için belki Islami bir Kaideyi ögrenmesi veya araştirmasi lazim. Şimdi bir adam tagutu ve müsrikleri tekfir etti ama böyle bir Kaideden veya silsileden haberi olmazsa, ne dayanarak sen daha müslüman olmadin diye bilirim.”

Cevap: Hayır hiçbir kaide ve ek bilgiye ihtiyacı yoktur. Silsile ismini de bilmesi gerekmez. Aklıselim olursa anlar. Çünkü bu bedihi bir manadır. Ayeti güzel bir şekilde anladığı zaman başka hiçbir şeye dayanmadan başka delile bakmadan öğrenmeden o meseleyi anlamış olacaktır
Eğer tabi küfür illetinin sebebini bilirse o zaman o söylediğimiz şeyleri yani silsileyi bedihi olarak görür. Ama neden tekfir ettiğimizi bilmezse söz üzerinde durup mana üzerinde durmazsa ayetin manasını anlamazsa aynı ayette “of demeyin” diyor ben of demiyorum, sövüyorum dövüyorum diyen kişi gibi olur..

Sen tağutu tekfir ediyorsun, onlara tapanları ve müşrikleri tekfir ediyorsun ondan sonra bitiyor, frene basıyorsun. Aynı tağutu tekfir edip de fren yapan kişi gibi… Aynı of demek caiz değil ama dövmek caizdir, ayette dövme diye bir şey geçmiyor diyen kişi gibi… 

Zaten insanların çoğunun şirki budur.Öyle insanlar var ki Tağutu tekfir ediyorlar ama onu tekfir etmeyenleri tekfir etmiyorlar..
Bir sürü sahte âlimlerin ismini sayabilirim. Örneğin: Birisi Muhammed Kutub... El-kaide ve işid de böyledir.
İhvanı Muslimin! tağutu tekfir etmiyor. Buna rağmen El kaide ve Muhammed kutup onları tekfir etmiyorlar.işid bunu bildiği halde El kaideyi tekfir etmiyor.yani düşün! El kaide tağut olan mürsiyi tekfir etmediği halde işid El kaideyi tekfir etmiyor.!!!


İkinci adım: Adam tağutu tekfir ediyor, ona tapanları da tekfir ediyor. Fakat onları tekfir etmeyenleri tekfir etmiyor
Oysa bunlar birbirine bağlıdır..

Diyorsun ki:Bir başka ögrenmek istediğim konuda bu silsile meselesinde. Bu şahislar hep sanal alem insalari gibi geliyor, misal silsilenin 5-6-7-8.....99 şahislarina ben hiç rastlamadim, bilmiyorum sizlerden kimse taniyormu böyle birini. Yani olmayan bir şahsin tekfiri nasil Islamin aslindan olabilir.

Cevap: Pratik de zaten 1-2-100 kadar v.s gitmez. Ve pratikte olmasa bile bu silsileyi söylemek, meselenin manasını anlatmak ve tekfir illetini anlatmak içindir.
Çünkü ayetin manasını bilmeyen kişi bu silsileyi kavrayamaz.
Hâlbuki ayetin manasını kavrarsa bu silsileyi söylediğin zaman "tabi öyle" der. Ona acayip gelmez. Bilakis tam aksi ona acayip gelir. Elbette der. Çünkü bedihidir. Allah a söveni tekfir ediyor ama onu tekfir etmeyeni tekfir etmiyor.!!!Allah a sövenin tekfir illeti (nedenini ) anlasaydı onu tekfir etmeyenin neden tekfir edildiğini de anlamış olacaktı.
Anneye of demenin haram olduğunu anlasaydı elbette onu dövenin de daha büyük haram işlediğini bilirdi. Bunu anlamak için sağlam bir akıl olması lazım.

Biz:99 kişi olması gerektiğini söylemiyoruz. Velev ki bir milyon kişi olsun.. Belki gerçekleşmeyecek ama bu meselenin boyutunu, manayı anlatmak içindir. Ama biz demiyoruz 99’a kadar vardır. Pratikte silsile 99’a kadar devam etmez ama bu manayı anlatmak içindir. Devam etse bile demektir.
Çünkü hepsi yani tekfir meselesi aynı illete bağlıdır. Yoksa pratikte böyle bir sayıya rastlayacaksın diye söylemedik. Yani böyle devam etse de böyledir. Manayı pekiştirmek, tekit etmek için bunu söylüyoruz. Yoksa silsile böyle rakamlarla devam eder diye kastetmiş değiliz. Pratikte illa bir şahıs olması gerekmez ve pratikte olacak diye bir şeyde yoktur. Böyle inanırsa tekfir ederiz demektir.

“VAllahi ben münazara veya tartişmak için yazmiyorum. Kafami kariştiran konu oldugu icin bilgilenmek istiyorum.”

Sana nasihat olarak; eğer gerçekten ihlâslı bir kişiysen yeniden İslam'a gir ve İslam'a girerken aslıd-dinin ne demek olduğunu nasıl gerçekleştiğini güzelce öğren. O zaman ancak bu ayetin manasını iyi anlarsın. Verdiğimiz örnekler yolunu daha çok aydınlatacak. Kafan karışmasın diye basit örnekler verdik. Silsilenin ne demek olduğunu daha kavramamışsın. Sen zannediyorsun ki 100 kişi sıralanmış tek tek tekfir ediyoruz. “Eğer 100 kişi yoksa o zaman nasıl tekfir ediyorsunuz”?diyorsun. Şaşırtıcı bir şey. Hiçbir zaman bu kadar sayı olacak diye kastetmiş değiliz.
Kastımız; bu birbirine bağlıdır. İşte bu silsiledir.
Şuna benzer: Allah'ın varlığına inanmayanları tekfir etmek ve onları tekfir etmeyenleri tekfir etmek bir milyona kadar da gitse kâfirdir. Rakamı bir milyon olacak diye bir şey yok. Birbirine bağlı bir şey olduğunu anlatmak için söylüyoruz. Velev ki sırası 1 milyon olan kişi böyle bir sıfata haiz olursa bu tarifte tekfiri gerektirir. Bunu anlatmak istiyoruz
Çünkü şu bir gerçektir ki: Aslıd-dini bilmeyen ve aslıd-dinin gerektirdiklerini bilmeyen kişinin aslıd-dini sağlaması mümkün değildir
Böyle bir sıfata haiz olan ister bir kişi veya 100. kişi olsa bile aynı hükmü alır..
100.kişi olduğu için “ya tekfir etmemiz gerekmez” diyemeyiz.
Veya “o kişi pratikte yok diye böyle olursa da tekfir ederiz diyemeyiz” denilmez....inşAllah söylediklerimizi anlarsın.
Selam hidayete tabi olanların üzerine olsun.


Kayıtlı
Sayfa: [1]   Yukarı git


Eğer üye iseniz lütfen üye girişinden giriş yapınız.

Eğer üye değilseniz 10 saniyenizi ayırarak üye olabilirsiniz. 

Dosyaları indirebilmek ve de içerikleri görebilmek için

üye olmanız gerekmektedir.


  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

Sitemiz üzerinden erişilebilen şeylerde Allah'ın razı olmadığı şeyler varsa, bunları reddediyoruz.