HAKKA DAVET FORUMU
 
*
Hoşgeldiniz, Ziyaretçi.Lütfen giriş yapın veya kayıt olun. 18 Nisan 2024, 16:43:56


Kullanıcı adınızı, parolanızı ve aktif kalma süresini giriniz


Sayfa: [1]   Aşağı git


Eğer üye iseniz lütfen üye girişinden giriş yapınız.

Eğer üye değilseniz 10 saniyenizi ayırarak üye olabilirsiniz. 

Dosyaları indirebilmek ve de içerikleri görebilmek için

üye olmanız gerekmektedir.


  Yazdır  
Gönderen Konu: Hicret vacip midir  (Okunma Sayısı 6362 defa)
0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.
fyznr
Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 9


« : 02 Kasım 2014, 13:45:16 »

Herkes bir kafadan konuşuyor. Güncel mesele olan hicret farz mıdır yoksa gidilmese de olur mu biat etmek yeterli midir. Kimisi hicret yok cihad var, hangi alim fetva vermiş hicret edin vs diyor.  Kimisi de Nisa suresi hicret ayetlerini delil getirerek farzdır aksi halde cahiliye üzere ölürsünüz diyor. Bilgisi olan delilleri ile yazar mı.
Kayıtlı
Teymullah el-Muvahhid
Yönetici
******
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 459



« Yanıtla #1 : 12 Ocak 2015, 21:07:14 »

Soru: Herkes bir kafadan konuşuyor. Güncel mesele olan hicret farz mıdır yoksa gidilmese de olur mu biat etmek yeterli midir. Kimisi hicret yok cihad var, hangi alim fetva vermiş hicret edin vs diyor.  Kimisi de Nisa suresi hicret ayetlerini delil getirerek farzdır aksi halde cahiliye üzere ölürsünüz diyor. Bilgisi olan delilleri ile yazar mı.

Cevap: Şeyh Ziyaeddin El-Kudsi bu mevzuyu kitabında şöyle açıklıyor:

Hicret:

- Lügat bakımından;
terk etmek, demektir.

- Şer-i manası ise;
Allah-u teala'nın nehyettiği ve yasakladığı şeyi terkedip emrettiği şeye gitmektir. Bu hicretin genel manasıdır.

Hicretin özel manası ise; şirk beldesinden İslam beldesine, bid'at beldesinden sünnet beldesine, zulüm beldesinden adalet beldesine gitmektir.

Şirk ve küfür beldesinden kasıt; içinde müslümanlar yaşıyor veya İslam'ın bazı özellikleri bulunuyor olsa bile kafir ve müşriklerin yönetimi elinde bulundurduğu, Allah-u teala'nın kanunlarının değil, şirk ve küfür kanunlarının hakim olduğu, dolayısıyla Allah-u teala'nın şeriatinin uygulanmadığı beldedir. Bu beldelerde İslami bir takım özelliklerin bulunması, kafirlerin izniyledir ve kendi sistemlerini koruma amaçlıdır.


İslam beldesi ise;
İslam şeriatinin hakim olduğu beldedir.

Hicret müslümanlara kıyamete kadar farz kılınmıştır.

Allah-u teala şöyle buyuruyor:

"Nefislerine zulmedenlerin canlarını aldıkları zaman melekler: "Ne yapıyordunuz?" deyince: "Yeryüzünde biz zayıf kimselerdik" derler. Melekler de: "Allah'ın arzı geniş değil miydi, hicret etseydiniz ya?" derler. İşte onların barınacakları yer cehennemdir. O, ne kötü dönüş yeridir." (Nisa: 97)

"Erkek, kadın ve çocuklardan çaresiz kalan, yol bulamayanlar müstesnadır. İşte onları Allah'ın affetmesi umulur. Ve Allah, affedendir, bağışlayandır." (Nisa: 98-99)

Birinci ayetin nüzul sebebi hakkında Buhari şöyle rivayet ediyor:

Mekke ehlinden Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem ile beraber hicret etmemiş bir topluluk hakkında inmiştir. Bunlar fitneye düşerek müşriklerle beraber Bedir harbinde müslümanlara karşı savaşmışlardır. (Bu kimseler müslüman olduklarını gizliyorlardı. Bedir harbi çıkınca müşrikler bunları harbe katılmak için zorladılar. Onlar da müslüman olduklarını açıklarlarsa öldürülecekleri korkusuyla Bedir harbine katıldılar.) Allah-u teala onların özürlerini reddetti. Ve onları cehennemle cezalandırdı.

İkinci ayetin manası ise; yaşlı, çocuk ve kadınlardan hicret edemeyenlerden hicret etmelerini engelleyecek gerçek özürleri olanları Allah'ın affetmesi umulur.

Allah-u teala şöyle buyuruyor:

"Ey inanmış kullarım! Benim yarattığım yeryüzü geniştir. Yalnız bana kulluk ediniz."
(Ankebut: 56)

Bu ayeti kerimede Allah-u teala mü'minlere Allah'a ibadet etmek ve tevhid dinine uygun olarak yaşamak için; tevhid dininin gereklerini yerine getiremedikleri ve şirke düşmek için zorlandıkları yerden hicret etmelerini emrediyor.

Hicret kıyamete kadar bu ümmete farz kılınmıştır.

Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:

"Tevbe kapısı kapanmadan hicret kapısı kapanmaz. Tevbe kapısı ise güneş batıdan doğuncaya kadar açıktır." (Müslim)

Hicretin Türleri
 
1- Şirk beldesinden İslam beldesine hicret etmek.
 
Şirk beldesinde dinini rahatlıkla yaşayamayan ve hicret etme gücüne sahip olan müslümana farzdır.

Allah-u teala şöyle buyuruyor:

"Nefislerine zulmedenlerin canlarını aldıkları zaman melekler: "Ne yapıyordunuz?" deyince: "Yeryüzünde biz zayıf kimselerdik" derler. Melekler de: "Allah'ın arzı geniş değil miydi, hicret etseydiniz ya?" derler. İşte onların barınacakları yer cehennemdir. O, ne kötü dönüş yeridir." (Nisa: 97)

Ayetteki "nefislerine zulmedenler" den kasıt; "hicret etme gücü olduğu halde nefislerini azaba maruz bırakarak hicret etmeyenler" demektir.

Şirk beldesinde yaşayan müslümanlar eğer rahat bir şekilde dinini yaşayabiliyorlarsa, canları ve malları bakımından emniyet içinde iseler cumhura göre hicret etmesi farz değildir müstehaptır.

2- Bid'at beldesinden sünnet beldesine hicret etmek.
 
Bu hicret türü farzdır.

Bunun delili şudur:

Allah-u teala şöyle buyuruyor:

"Ayetlerimiz hakkında ileri geri konuşmaya dalan kimseleri gördüğünde, onlar başka bir söze geçinceye kadar onlardan yüz çevir. Şayet şeytan sana unutturursa, hatırladıktan sonra zalim toplulukla beraber (kesinlikle) oturma!"
(En'am: 68)


Tabi ki bu hicret, bu beldede açıkça sünneti uygulayamayan ve bid'at kendisini olumsuz etkileyen kişi içindir. Ama eğer sünneti açıkça uygulayabiliyorsa o beldeden hicret etmesi müstahap olur. Ancak müslümanların menfaati için bu beldede kalması söz konusu ise o zaman o beldede kalabilir.
 
  
3 - Emri bi'l maruf nehyi ani'l münker yapamadığı korku ve zulüm olan beldeden, emri bi'l maruf nehyi ani'l münkeri rahatlıkla yapabileceği korku ve zulüm olmayan beldeye hicret etmek.
 
Böyle bir hicret yapmak farzdır.

Bunun delili ise İbrahim aleyhisselam'ın hicretidir.

Allah-u teala şöyle buyuruyor:

"(İbrahim) şöyle demişti: "Burayı terk edip Rabbime gideceğim; O beni doğru yola iletecektir." (Saffat: 99)

Musa aleyhisselam'ın yaptığı da buna delildir.

Bu konuda Allah-u teala şöyle buyuruyor:

"Bunun üzerine Musa korka korka, çevresini gözetleyerek şehirden çıktı. "Rabbim! Beni şu zalim kavimden kurtar" dedi."
(Kasas: 21)

Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem'in şu sözü de buna delildir:

"Müslümanın en hayırlı malı, dağlara yemeleri ve su içmeleri için çıkarttığı ve güttüğü davardır. Fitneye düşmeyip dinini korumak için onlarla gezer." (Buhari)
 
4- Günah işlenen ve çokça haram kazanılan beldeden hicret etmek.
 
Bu gibi beldelerden hicret edilir. Müslümanlar bir beldede dininden dolayı eziyet görüyorlarsa ve hicret edecekleri müslüman belde yoksa dininden ötürü eziyet görmeyeceği kafir bir beldeye hicret edebilir. Sahabelerin Mekke'den Habeşistan'a hicret etmeleri gibi.

Fakat yeni bir müslüman devlet kurulmuşsa bu devletin kuvvetlenmesi için bütün müslümanların oraya hicret etmesi gerekir. İlk kurulan Medine İslam devletinde olduğu gibi. Cihad o zaman bütün müslümanlara farz olmuştur. O zaman hicret cihad hükmündedir. (İşte Tevhid)

Genel olarak hicret ile ilgili hükümler bunlardır. Buna göre nereye hicret etmeyi kastettiyseniz, ona göre o beldeye hicretin hükmünü size bildiririz.  

 
Kayıtlı


وَآخِرُ دَعْوَانَا أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Davamızın sonu;
Alemlerin rabbi olan Allah’a hamd olsun
Sayfa: [1]   Yukarı git


Eğer üye iseniz lütfen üye girişinden giriş yapınız.

Eğer üye değilseniz 10 saniyenizi ayırarak üye olabilirsiniz. 

Dosyaları indirebilmek ve de içerikleri görebilmek için

üye olmanız gerekmektedir.


  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

Sitemiz üzerinden erişilebilen şeylerde Allah'ın razı olmadığı şeyler varsa, bunları reddediyoruz.