HAKKA DAVET FORUMU
 
*
Hoşgeldiniz, Ziyaretçi.Lütfen giriş yapın veya kayıt olun. 28 Mart 2024, 23:00:56


Kullanıcı adınızı, parolanızı ve aktif kalma süresini giriniz


Sayfa: [1]   Aşağı git


Eğer üye iseniz lütfen üye girişinden giriş yapınız.

Eğer üye değilseniz 10 saniyenizi ayırarak üye olabilirsiniz. 

Dosyaları indirebilmek ve de içerikleri görebilmek için

üye olmanız gerekmektedir.


  Yazdır  
Gönderen Konu: kafire şikayette bulunmak (acil)  (Okunma Sayısı 15683 defa)
0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.
Suheybi-rumi
Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 21


« : 27 Haziran 2014, 22:09:12 »

selamun aleykum

iki Müslüman aynı pazar yerinde yan yana satış yapıyorlar Müslüman dünyalık menfaatinden dolayı diğer Müslümanın yanında çalışmasından rahassız oluyor ve yanında satış yapmaması için uyarıyor diğer Müslüman uyarısını önemseyerek satışına devam ediyor bunun üzerine uyaran Müslüman zabıtaya uyardığı  Müslümanı şikayet ediyor şikayet eden Müslümanın hükmü ne olur günümüzde tağut şikayet eddiğinden dolayı diğer Müslümana ceza kesiyormu yani tağutun karı olurmu olursa hükmü ne olur olmassa ne olur
selam hidayet üzere kalanların üzerine olsun.
Kayıtlı
Teymullah el-Muvahhid
Yönetici
******
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 459



« Yanıtla #1 : 09 Haziran 2015, 22:39:06 »

Sorunuza cevap vermeden önce şu hususları izah etmek istiyoruz:

İslam sadece bir takım ibadet ve iyi amelleri yapmaktan ibaret değildir. Müslümanın, ibadetleri tam ve eksiksiz olarak yerine getirmesiyle birlikte rızkının Allah katında olduğunu ve bunu almadan ölmeyeceğini şüphesiz ve şeksiz olarak inanması gerekir.

"Gökte de rızkınız ve size vaad olunan şeyler vardır." (Zariyat: 22)

Hasan b. Ali radiyAllahu anh'den Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
"Ebi'l Kasım'ın nefsi elinde olan Allah'a yemin ediyorum ki her birinizin eceli nasıl onu arıyorsa rızkı da onu bu şekilde arar. Eğer rızık konusunda sıkıntıya düşerseniz Allaha itaat ederek rızkınızı ondan isteyin." (Taberani, Kenzü'l-Ummal)

Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem şöyle dedi:
"Rızkın gelmesi konusunda  acele etmeyin. Zira kul, rızkını en son damlasına kadar almadan ölmeyecektir. Öyleyse Allah’dan korkun ve rızkı güzel bir şekilde helal yoldan arayın, haramdan uzak durun." (Hakim, Beyhaki sünende)

Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem şöyle dedi:
"Ey insanlar! Sizden herbiriniz rızkı tamamlanmadıkça ölmeyecektir. O halde rızkı istemede acele etmeyin, rızkın gecikmesinden de endişelenmeyin. Allah’dan korkun ve Allah’dan güzel bir şekilde rızık isteyin. Size helal olandan alın, haram olanlardan ise uzak durun." (Buhari, Müslim, Hakim)

Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem şöyle dedi:
"Kulun rızkı onu, ecelinden daha çok arar." (Taberani Kebir’de, İbni Adiyy Kamil’de)

Bu apaçık ve kesin naslardan sonra, Müslüman olan kimsenin rızık konusunda endişe etmemesi ve bunu bir an önce elde etmek için caiz olmayan yollara başvurmaması gerekir. Müslüman, rızkını helal yoldan temin etmek için elinden gelen gayreti göstermeli ve rızkı hususunda Allah’ın vaadine şüphesiz ve şeksiz iman etmelidir. 

Allah’u teala kişiye belli bir rızık tayin etmişse kişinin dünyada ki çaba ve gayretiyle bu rızık ne artar ne de eksilir. Kişinin haram yoldan kazandığı şey de onun rızkıdır. Allah’u teala kişiye rızkını temin edeceği hususunda kesin vaad de bulundu fakat kişi acele edip, onu haram yoldan elde etti. Hiç kimse rızık olarak kendisine takdir edilenden fazlasını yiyemez. Kişinin ticaretten elde ettiği kazanç ya onun rızkıdır ya da başkasının rızkıdır. Örneğin: yediği, içtiği, giydiği şeyleri bu kazancı ile karşılar, bu onun rızkıdır.

Fakat kişi her ne kadar kendisi kazansa bile bunlar dışında başkalarına harcadığı kazanç ise onların rızkıdır. Allah onun vesilesi ile diğerlerinin rızkını gönderir. Örneğin: Kişinin hanımı, çocuğu vs. gibi kimselerin rızkını Allah erkek vesilesi veya başka vesileler ile gönderir. Kişinin ailesine bıraktığı miras da onların rızkıdır. Veya kişinin hastası olduğunda doktora verdiği para doktorun rızkıdır, bu kişi buna vesile olmuştur. Yine başka bir musibet isabet ettiğinde harcanan kazanç da bu şekildedir. 

İster müşrik olsun, ister Müslüman olsun kişinin çok iyi satış yapmasıyla onun rızkı artmaz veya yanında başka birisinin satış yapmasıyla onun rızkı azalmaz. Rasulullah (s.a.s) zamanında da sahabelerden aynı işi yapan kimseler yanyana satış yaparlardı. Sahabelerin rızık hususunda ki inançları sağlam olduklarından dolayı buna asla engel olmaz ve bundan sıkıntı duymazlardı. Aynı şekilde günümüzde aynı işi yapan birçok satıcı yanyana alışveriş yapmaktadır. Örneğin: balık pazarında balıkçılar, et pazarında kasaplar, sebze ve meyve pazarında manavcılar vs. kişiler yanyana aynı işi yapmaktadır. Fakat hepsi de Allah’ın kendilerine takdir ettiği rızkı eksiltme ve artma olmaksızın kazanırlar. Aynı işi yapanların yanyana olması onların rızık teminini etkilemez.

Soru: iki Müslüman aynı pazar yerinde yan yana satış yapıyorlar Müslüman dünyalık menfaatinden dolayı diğer Müslümanın yanında çalışmasından rahassız oluyor ve yanında satış yapmaması için uyarıyor diğer Müslüman uyarısını önemseyerek satışına devam ediyor bunun üzerine uyaran Müslüman zabıtaya uyardığı  Müslümanı şikayet ediyor şikayet eden Müslümanın hükmü ne olur günümüzde tağut şikayet eddiğinden dolayı diğer Müslümana ceza kesiyormu yani tağutun karı olurmu olursa hükmü ne olur olmassa ne olur.

Cevap: Şayet bir kimse, ister Müslüman olsun, ister kâfir olsun başka bir satıcının yanında satış yapmasından dolayı rızkının ve kazancının azalacağını inanıyor ve bundan dolayı yanında satış yapmasına engel oluyorsa bu kişi Müslüman değildir. Zira bu kimsenin rızık konusunda Allah’ın vaadine güvenmemektedir, bu konuda endişesi vardır. Hâlbuki rızkın Allah’tan olduğuna kesin olarak inansaydı, Allah’ın rızkını temin ettiğini şeksiz ve şüphesiz olarak bilirdi. Kişinin rızık inancı kalp ile alakalıdır. Fakat bu kimse hem Müslümanın yanından satış yapmasından rahatsız olmasından hem de tağutlara şikâyet etmesinden dolayı kalbinde ki küfür olan inancı dışa vurmuştur.

Böyle yapan bir kimse tağuta şikâyet etmezse dahi sırf bu rahatsızlığından dolayı Müslüman olmaz. Zira daha önce de açıkladığımız gibi bu kimsenin Allah’ın temin ettiği rızık hususunda endişesi onun kalbinde iman olmadığını gösterir. Eğer böyle kimseler varsa bir an önce imanlarını gözden geçirsinler ve Allah’ın istediği ve emrettiği şekilde ona tekrar iman etsinler. 

Son olarak okuyucularımıza şunu nasihatte bulunmak istiyoruz:

Kişinin rızkı Allah katındadır ve Allah (c.c), kişiye rızkını temin etmiştir. Bu yüzden Allah’a gerçek manada iman eden kimse; asla rızkının temin edileceği hususunda endişe etmez, onu bir an önce elde etmek için caiz olmayan yollara başvurmaz. Sırf fazla kazanç için İslam’ı ve onun farz-ı ayn olan ilmini ihmal etmez. Soruda bahsi geçen inanç müşrik toplumlar arasında yaygındır. Müslüman, olan kimsenin bu tür düşüncelere asla kapılmaması ve Allah’ın vaadine kesin, şüphesiz ve şeksiz olarak inanması gerekir. Aksi takdirde bu hususta ki şüphe ve şek kişinin kalbinde iman olmadığını gösterir. Buna göre: her hak üzere olduğunu iddia eden kimse bu hususta ki inancını gözden geçirsin. Eğer bu hususta bir eksikliği varsa bunu düzeltsin ve can boğaza gelmedikçe iman etsin!!!

Kayıtlı


وَآخِرُ دَعْوَانَا أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Davamızın sonu;
Alemlerin rabbi olan Allah’a hamd olsun
Muvahhid.
Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 4


« Yanıtla #2 : 12 Temmuz 2015, 16:15:56 »

Şu şekilde düşünen ya da söyleyen bir müslümanın hükmü nedir?

1.) Benim dükkanımın yanında yada aynı caddesinde yada karşısında  benim yaptığım işi yapmak için dükkan açarsan benim kazancım düşer.

2.) Benim dükkanımın yanında yada aynı caddesinde yada karşısında benim yaptığım işi yapmak için dükkan açarsan benim kazancım düşebilir.

3.) İşte şu kişi bak oda benim yanımda yada benimle aynı caddede yada aynı çarşıda dükkan açtı işlerim düştü

4.) Otuz  haneli bir köyde bu otuz ev bir fırından ekmek alıyorsa ikinci fırın orda açılınca müşteri ikiye bölünecek ve bu durumda ikinci fırın açan ilk fırın açana haliyle zarar vermiş olacak.
 
5.) Sana tavsiyemdir böyle bir yerde yapacağın işle ilgili dükkan açman sağlıklı sonuç vermeyebilir.

İşte bu meselelerin ayrı ayrı hükümlerini açıklar mısınız

Kayıtlı
Teymullah el-Muvahhid
Yönetici
******
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 459



« Yanıtla #3 : 16 Temmuz 2015, 23:35:19 »

Soru: Benim dükkanımın yanında yada aynı caddesinde yada karşısında  benim yaptığım işi yapmak için dükkan açarsan benim kazancım düşer.

Cevap: Şayet bu kimse, yakınında aynı işi yapan başka bir dükkânın açılmasıyla ona takdir edilen rızkın azalacağına, kazancının düşeceğine inanıyorsa bu kimse Müslüman değildir. Zira bu, rızık konusunda Allah’ın vaadine güvenmemektedir, bu konuda endişesi vardır. Hâlbuki rızkın Allah’tan olduğuna, Her şeyin rızkının daha o yaratılmadan önce Allah tarafından tayin edildiğine ve kimsenin onu azaltıp, eksiltemeyeceğine kesin olarak inansaydı, yanında aynı işi yapan başka bir işyeri açılsa bile, rızkının eksilmeden muhakkak ona verileceğine şeksiz ve şüphesiz olarak inanırdı.

Soru 2: Benim dükkanımın yanında yada aynı caddesinde yada karşısında benim yaptığım işi yapmak için dükkan açarsan benim kazancım düşebilir.

Cevap: Bu kişinin hükmü de yukarıda açıkladığımız gibidir.

Soru 3: İşte şu kişi bak oda benim yanımda yada benimle aynı caddede yada aynı çarşıda dükkan açtı işlerim düştü

Cevap: Bu kişinin hükmü de yukarıda açıkladığımız gibidir.

Soru 4: Otuz  haneli bir köyde bu otuz ev bir fırından ekmek alıyorsa ikinci fırın orda açılınca müşteri ikiye bölünecek ve bu durumda ikinci fırın açan ilk fırın açana haliyle zarar vermiş olacak.

Cevap:
Aynı yerde, aynı işi yapan ne kadar esnaf olursa olsun, her esnaf kendisi için takdir edilen rızkı kazanır. Hiç birisi başkasının rızkını yiyemez. Verilen fırın örneğinde; iki fırın açılmadan önce bu kişinin bütün kazandığı ona kalıyorsa bu onun rızkıdır, ikinci fırın açıldığı zaman bölünen pay ise yine ona takdir edilen rızıktır. Vel hasıl; Ne olursa olsun, kişiler ister yanyana, ister ayrı olarak aynı işi yapsınlar, onlar için takdir edilen rızık ne ise onu kazanırlar. Buna göre, ikinci fırın açıldığında bu kişinin rızkı azalır diye inanmak küfürdür. Ayrıca bu kimsenin rızkı sadece fırın vesilesiyle gelmeyip, başka vesilelerde geliyor olabilir. Allah-u teala bir kapı kapattığında bunun yerine başka kapılar açar.

Soru 5: Sana tavsiyemdir böyle bir yerde yapacağın işle ilgili dükkan açman sağlıklı sonuç vermeyebilir.

Cevap: Şayet yukarıda açıkladığımız gibi rızkın azalacağına, eksilme olacağına inanılarak böyle bir söz söylenmişse bu küfürdür. Fakat bundan dolayı değil de işyerinin satış potansiyeli açısından söylenmişse bu küfür olmaz. Zira rızkı, helal olan yollardan en iyi şekilde aramak vaciptir.
Kayıtlı


وَآخِرُ دَعْوَانَا أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Davamızın sonu;
Alemlerin rabbi olan Allah’a hamd olsun
Muvahhid.
Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 4


« Yanıtla #4 : 24 Temmuz 2015, 10:28:43 »

Alıntı
Fakat bundan dolayı değil de işyerinin satış potansiyeli açısından söylenmişse bu küfür olmaz.

Alıntı yaptığım kısmı örnek vererek biraz daha açıklayabilir misiniz?
Kayıtlı
Musab_EL-Muslim
Ziyaretçi
« Yanıtla #5 : 04 Ağustos 2015, 04:49:04 »

http://www.davetulhaq.com/tr/forum/index.php?topic=12031.msg31686#msg31686  Dariminin yazmış olduğu cevabı nasıl anlayacağız peki ? Adamın biri soru sorarak '' o kişi sen bu malı burda satamazsın bana zarar veriyorsun diye karşı çıkıyor. '' diyor ancak Darimi cevabında  ''böyle yapan kişi müslüman değildir'' veya '' böyle yapan kişi kafir olmuştur'' şeklinde neden herhangi bir açıklamada bulunmadı ? yazdığı şey sadece;

''Fakat örf olarak şöyle bir şey varsa örneğin: Bir binada tek bir diş doktoru olması gerekir. İki diş doktorunun tek binada olmaması gerekir.
Tek bir doktor bir binada varsa, aynı binada başkası açamaz. Alışmışlar, anlaşmışlar. Bunun ismi tüccarın örfüdür.
Eğer tüccarın örfü varsa İslam a aykırı değilse bu İslam da geçerlidir.
Veya bu malı bu fiyattan daha düşük fiyatta satmayın diye anlaşılıyorsa, bu da aynı şekilde örf olur. Örf yani herkesin kabul ettiği alışageldiği bir kaide.
 
Eğer kişiler çalıştığı pazarda böyle bir örf varsa yani aynı yerde yan yana aynı malı satan iki kişi olmaması gerekir diye bir örf varsa, insanlar arasında alışılmış olan bir şey midir sorulur.
Eğer böyle bir örf varsa herkesin uyması gerekir.
O zaman kim daha önce açmışsa hak onundur.
Yeni aynı çeşidi satmak isteyen kişi bunlardan uzak durması gerekir. Bu örf, kaide, kanun, hüküm olarak. Ama böyle birşey yoksa talep etme hakkı yoktu
r''

Peki  soruyorum kafirlerin ''Bir binada tek bir diş doktoru olması gerekir. İki diş doktorunun tek binada olmaması gerekir. '' şeklinde bir örfü varsa bu islama ters olan bir örf deilmidir ? dariminin  yazısının nasıl anlaşılacığı hususunda açıklama bekliyorum.
Kayıtlı
Teymullah el-Muvahhid
Yönetici
******
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 459



« Yanıtla #6 : 11 Ağustos 2015, 22:37:47 »

Soru: Fakat bundan dolayı değil de işyerinin satış potansiyeli açısından söylenmişse bu küfür olmaz. Alıntı yaptığım kısmı örnek vererek biraz daha açıklayabilir misiniz?

Cevap: Kişinin rızkını helal yollardan araması ve bunun için de sebepleri en iyi şekilde yerine getirmesi gerekir. Şöyle ki; bir iş yeri daha iyi bir iş potansiyeline sahip, daha iyi iş yapıyorsa,  bu işyeri daha az iş yapan olan başka bir iş yerine tercih edilir. Zira bu sebepleri en iyi şekilde yerine getirmektir. Kişi, rızkını elde etmek için sebepleri yerine getirirken helal olan en iyi yollara başvurması gerekir. Aksi takdirde sebepleri yerine getirmezse haram işlemiş olur.
Kayıtlı


وَآخِرُ دَعْوَانَا أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Davamızın sonu;
Alemlerin rabbi olan Allah’a hamd olsun
Teymullah el-Muvahhid
Yönetici
******
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 459



« Yanıtla #7 : 20 Ekim 2015, 15:02:23 »

Soru:http://www.davetulhaq.com/tr/forum/index.php?topic=12031.msg31686#msg31686 Dariminin yazmış olduğu cevabı nasıl anlayacağız peki ? Adamın biri soru sorarak '' o kişi sen bu malı burda satamazsın bana zarar veriyorsun diye karşı çıkıyor. '' diyor ancak Darimi cevabında  ''böyle yapan kişi müslüman değildir'' veya '' böyle yapan kişi kafir olmuştur'' şeklinde neden herhangi bir açıklamada bulunmadı ? yazdığı şey sadece;

''Fakat örf olarak şöyle bir şey varsa örneğin: Bir binada tek bir diş doktoru olması gerekir. İki diş doktorunun tek binada olmaması gerekir.
Tek bir doktor bir binada varsa, aynı binada başkası açamaz. Alışmışlar, anlaşmışlar. Bunun ismi tüccarın örfüdür.
Eğer tüccarın örfü varsa İslam a aykırı değilse bu İslam da geçerlidir.
Veya bu malı bu fiyattan daha düşük fiyatta satmayın diye anlaşılıyorsa, bu da aynı şekilde örf olur. Örf yani herkesin kabul ettiği alışageldiği bir kaide.
 
Eğer kişiler çalıştığı pazarda böyle bir örf varsa yani aynı yerde yan yana aynı malı satan iki kişi olmaması gerekir diye bir örf varsa, insanlar arasında alışılmış olan bir şey midir sorulur.
Eğer böyle bir örf varsa herkesin uyması gerekir.
O zaman kim daha önce açmışsa hak onundur.
Yeni aynı çeşidi satmak isteyen kişi bunlardan uzak durması gerekir. Bu örf, kaide, kanun, hüküm olarak. Ama böyle birşey yoksa talep etme hakkı yoktur''

Cevap: Cevaplar, sorulan soruya göre verilmektedir. Darimi kardeş de kendisine sorulan soruya göre cevap vermiştir. Soruyu soran kimse durumu açıklamış ve bu durumun kafire vela göstermeye girip, girmediğini sormuştur. Darimi ise, bu durumun velayla alakası olmadığını açıklamış, tüccarların örfüyle alakalı olduğunu açıklamıştır.

Tüccarların örfü: Tüm tüccarlar tarafından kabul edilen ve tüccarların mutabık olarak üzerinde anlaştığı örftür. Bir bölgede aynı malı satan esnafların yanyana açamama örfü varsa ve bu örf herkes tarafından kabul edilmişse, o zaman bir esnaf başka birinin yanında aynı malı satmak için tezgâh açamaz.  Ve yine bu tüccarların üzerinde anlaştığı bir hususla da alakalı olabilir. Yani: Eğer tüccardan aynı malı satan iki kişinin yanyana bulunmayacağı şeklinde bir madde hususunda anlaşmış iseler, bunu kabul eden esnaf, buna aykırı hareket edemez.
Darimi kardeş cevabında bu hususu açıklamıştır. Kardeşin sadece bu hususu açıklaması onun cevabında eksiklik olduğunu göstermez. Bilakis, bu cevap soru soran kimse için yeterli olmuştur.

Fakat bize sorulan soruya verdiğimiz cevapta meseleyi daha detaylı açıkladık ve kişinin rızık endişesi, rızkının azalma korkusunun onu küfre düşüreceğini ifade ettik. Darimi kardeşimizin cevabı, rızkın azalma ve eksilme korkusu ile yanında aynı malı satan Müslümanı engelleme veya şikâyet etmekle alakalı değil, örf ve üzerinde ittifak edilen bir maddeden dolayı, bunu kabul eden kimseyi böyle bir işi yapmaktan alıkoymakla alakalıdır. İki durum arasında ki fark açıktır.

Soru: Peki  soruyorum kafirlerin ''Bir binada tek bir diş doktoru olması gerekir. İki diş doktorunun tek binada olmaması gerekir. '' şeklinde bir örfü varsa bu islama ters olan bir örf deilmidir ? dariminin  yazısının nasıl anlaşılacığı hususunda açıklama bekliyorum.

Cevap: Hayır. Şayet diş doktorları böyle bir hususta anlaşmışsalar veya bir bölgede bir örf var ve herkes tarafından kabul edilmişse, o zaman o bölgede yaşayan kimselerin veya bu hususta anlaşan kimselerin bu örfe ve anlaşmaya uyması gerekir.

Fıkıh’ta şöyle bir kaide var;

الأصل في الشروط اللزوم والصحة إلا ما حلل حراما أو حرم حلالا

“Şartlarda aslolan iki tarafı ilzam etmeleri (yani; bağlayıcı olması) ve sahih olmasıdır. Ancak bir haramı helal kılan veya helali haram kılan şart müstesnadır.”

Bu kaideye göre: İki Müslümanın veya Müslümanların haramı helal, helali haram kılmaksızın aralarında akit yapması ve bu akitlerde şartlar koşması caizdir. Tarafların bu şartlara uyması gerekir. Zira bu şartlar kabul ettiklerinde onları bağlayıcıdır.
 
Başka bir kaide ise şudur;

العادة مُحَكَّمة
“Adetle hüküm verilir.”

Bu kaideden kastedilen şudur: Adet ister amm (yani; genel), ister has (yani; özel) olsun, hakkında onunla ilgili  aksine şer’i bir nas bulunmadığı durumlarda şer’i bir hükmü ortaya koymak için kendisiyle hüküm verilir. Yeter ki ona muhalefet eden onunla ilgili bir nas olarak gelmesin. Ya da  bir nas gelmiş, fakat bu nas onunla ilgili değil genel olan bir nas ise  yine bu durumlarda da adete itibar edilir.

Kayıtlı


وَآخِرُ دَعْوَانَا أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Davamızın sonu;
Alemlerin rabbi olan Allah’a hamd olsun
Sayfa: [1]   Yukarı git


Eğer üye iseniz lütfen üye girişinden giriş yapınız.

Eğer üye değilseniz 10 saniyenizi ayırarak üye olabilirsiniz. 

Dosyaları indirebilmek ve de içerikleri görebilmek için

üye olmanız gerekmektedir.


  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

Sitemiz üzerinden erişilebilen şeylerde Allah'ın razı olmadığı şeyler varsa, bunları reddediyoruz.