Malik bin Enes
|
|
« Yanıtla #1 : 20 Eylül 2015, 01:23:44 » |
|
Cevap : Ebu Said El-Hudri (r.a)'den şöyle rivayet edilmiştir: "Rasulullah (s.a.s)'in şöyle buyurduğunu duydum:
"Kim bir münkeri görürse onu eli ile düzeltsin, buna gücü yetmeyen dili ile düzeltsin, buna da gücü yetmeyen kalbiyle buğzetsin. Bu ise imanın en alt noktasıdır." (Buhari, Müslim)
Emribil ma’ruf ve nehyi anil münker güce göredir. Bu hadise göre, Müslüman kendi durumuna göre münkeri değiştirir. Eliyle ve diliyle değiştirebiliyorsa değiştirmesi gerekir . Diliyle değiştirirse değiştirir, eğer ki diliyle değiştiremezse bulunduğu ortamı terk eder. Eğer terk etme imkanı yoksa Allah katında sorumlu değildir. Ama terk etme imkanı olduğu halde terk etmezse sorumludur.
Tağutu reddetmek; Hem kalple hem dille hem de elle reddetmektir. El ve dille tağudu red güç nispetinde yapılır. Ancak kalp ile reddetmek hiçbir durumda sakıt olmaz .
Tâgutu Reddetmenin Şekilleri:
1 - Tâgutları kalple reddetmek: Bu, kalple tâgutlara buğzetmek, onların yok olmasını temenni etmek, onlara düşmanlık göstererek, onlardan nefret etmekle söz konusu olur. Bunlar, kalbe ait amellerdir. Reddin bu çeşidi her muvvahhide farz-ı ayndır. Bu sebeple ikrah dahil hiçbir durumda sakıt olmaz, terk edilmez. Terk edildiği anda tevhid kalpten gider.
2 - Tâgutu dille reddetmek: Bu, tâgutun kâfir ve müşrik olduğunu ve ona ibadet edenlerin kâfir olduklarını açıkça dille söylemektir. Bunlar insanın gücüne göre yapacağı şeylerdir.
Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor: “De ki: “Ey kâfirler! Sizin taptığınıza tapmıyorum.” (Kâfirun: 1-2)
Ayetteki; “De ki” lafzı; “dilinle söyle” demektir. Allah-u Teâlâ başka bir ayette şöyle buyuruyor: “İbrahim babasına ve kavmine demişti ki: “Beni yaratan hariç sizin taptığınız şeylerden uzağım. Beni doğru yola eriştirecek olan şüphesiz O’dur. İbrahim ardından geleceklere bu sözü devamlı kalacak bir miras olarak bıraktı. Artık belki doğru yola dönerler.” (Zuhruf: 26-28) Ayetteki; “demişti ki” ifadesi “diliyle açık bir şekilde demişti” demektir.
Tâgutu dille reddetmek insanın gücü nisbetinde farzdır. Bu sebeple bunu yapmaktan gerçek manada aciz olan kimseden bu hüküm sakıt olur. Bunun delili; Allah-u Teâlâ’nın şu ayetidir: “Gücünüz nispetinde Allah’tan korkun”(Tegabun: 16)
3 - Tâgutu elle reddetmek: Bu, tâgutları elle yok etmek, parçalamak, ortadan kaldırmak demektir. Bu, Müslümanın gücüne göre farzdır. Bunun delili şöyledir: Rasûlullah sallAllahu aleyhi ve sellem Mekke’yi fethettiğinde putları yok etti, parçaladı, ortadan kaldırdı ve putları yok etmek, ortadan kaldırmak için Müslümanları görevlendirdi.
|