Teymullah el-Muvahhid
|
|
« Yanıtla #3 : 11 Temmuz 2014, 09:58:14 » |
|
Soru: Cevabınızda “Müslüman bir kadının başı açık olan kafir bir kadını eğer güvenilir ise ve ahlaksız değilse evine almasında veya onun evine gitmesinde bir mahsur yoktur.” diyorsunuz. ”Müslüman kadının, kafir kadının yanında açık olması haram mı? Nur suresi 31 ayette bulunan "...kendi kadınlarından (mümin kadınlardan), başkasına zinetlerini göstermesinler..." kısmını nasıl anlamalıyız?
Cevap: Kadının kadına avreti; göbeğiyle diz kapağı arasıdır. Bu kadının, müşrik veya Müslüman olması fark etmez, yeter ki müşrik kadın güvenilir olsun, yani ahlaklı olsun, iffetli olsun… Eğer ki müşrik kadınların güvenilir olmaları hiç söz konusu olmasaydı ehli kitap kadınlarıyla evlenmek asla helal olmazdı. Çünkü onlara da güvenmek asla mümkün olmazdı. Oysa Allah (c.c): “İffetli kalmaları, zina etmemeleri ve gizli dost tutmamaları şartıyla size helaldir” buyuruyor. Demek ki bu kadınlar, böyle konularda güvenilirlikleri, sağlamlıkları tesbit edilmiş ki Müslüman erkeklerin onlarla evlenmeleri mümkün olabilmiştir. Eğer ki tam aksi olursa; yani iffetleri söz konusu değil, zinakarlar, gizli dost tutma özellikleri var, işte bu durumda onlarla evlenmek Müslümanlara helal olmaz. O halde bu konuda anlayacağımız müşrik kadınların kendilerine itibar edilecek kimseler olabileceği gibi itibar edilmeyecek kimseler de olabileceğidir.
İşte bu sebepledir ki fakihler bu mesele hakkında ihtilaf etmişlerdir.
Bu sebeple Nur: 31 ayetindeki geçen “kendi kadınları” ibaresini bir kısım alimler “Müslüman kadınlar” şeklinde açıklamışlardır. Dolayısıyla mü’min bir kadının müşrik ve zımmi bir kafir kadın karşısında vücudunun hiçbir yerini açması helal değildir. Ancak cariyelerinin hükmü müstesnadır.
Bir kısım alimlere göre; hristiyan bir kadının müslüman bir kadını öpmesi veya müslüman bir kadının müşrik bir kadına karşı olan avret mahallinin dışındaki yerlerini göstermesi mekruhtur. Zira Hz. Ömer, Suriye valisi Ebu Ubeyde bin Cerrah (ra)'a yazdığı mektupta: “Bana gelen haberlere göre müslüman kadınlarla zımmî kadınlar aynı hamamda birlikte yıkanıyorlarmış. Buna mani ol. Çünkü zımmi bir kadının bir müslüman kadını çıplak olarak görmesi caiz değildir” demiştir. Bu mektubu alan Ebu Ubeyde (ra), halkı toplayarak, “Hangi kadın özürsüz olarak sırf temizlenmek için zımmi kadınlarla hamama giderse, Allah (cc) müslümanların yüzünü ağarttığı gün o kadının yüzünü karartır. demiştir.”
İbni Abbas (ra) da şöyle der: “Müslüman kadınların yahudi veya hristiyan kadınlara vücudlarını göstermeleri haramdır. Zira onlar müslüman kadınların vasıflarını gidip kocalarına ve erkeklerine anlatırlar.”
Bazı alimlere göre de ayetteki “kendi kadınları”ndan maksat, müslüman veya zımmi bütün kadınlardır.
Alusi de Fahreddin Razi'den naklen: “Kadınlar”dan maksat müslüman veya kafir bütün kadınlardır, demektedir.
Alusi, Fahreddin Razi'nin seleften şöyle naklettiğini zikreder: “Kadınlar”dan maksat müslüman kadınlardır. Buna göre Müslüman olmayan kadınlar karşısında müslüman kadının yabancı erkekler karşısında olduğu gibi örtünmesi lazımdır” görüşü, bu örtünmenin farz değil sünnet olduğu şeklinde anlaşılır.
“İşte bu özel sınırın ne olduğu hususunda müfessirler ve fakihler arasında ihtilaf vardır. Bazı alimlere göre, “kendi kadınları” tabiri yalnız müslüman kadınları ifade eder. Bu, İbni Abbas (r.a), Mücahid (r.a) ve İbni Cerir (r.a)'nin görüşüdür. Bunlar görüşlerini Ömer (r.a)'in Ebu Ubeyde (r.a)'ye yazdığı mektuba dayandırmaktadırlar. “Diğer bir taifeye göre “kendi kadınları”ndan maksat bütün kadınlardır. Fahreddin Razi'ye göre bu en sıhhatli görüştür.
Bir başka taifeye göre ise “kendi kadınlarından maksat, onlarla tanışan, konuşan ve iş yapan kadınlardır. Bu kadınların müslüman olmaları ile olmamaları arasında hüküm bakımından bir fark yoktur. Ayetteki “kendi kadınları” ifadesi dışında kalan kadınlar tanınmayan, huyu ve adetleri bilinmeyen kadınlardır. Din ihtilafı söz konusu değildir. Öyleyse müslüman bir kadının tanıdığı iffetli, namuslu, güzel ahlaklı bir hristiyan kadına karşı ziynetlerini açmasında bir mahzur yoktur. Fakat haya perdesi yırtılmış, ahlakına ve terbiyesine güvenilmeyen, yabancı erkeklere karşı laubali davranan kadınlara karşı ise (isterse müslüman olsunlar) müslüman bir kadının ziynetlerini örtmesi farzdır. Çünkü böylesi kadınların zararı erkeklerden daha az değildir.”
Bu görüş daha sağlamdır. Müslüman kadınlar bu görüş doğrultusunda hareket ederlerse ahlaklarını daha iyi korurlar ve bugünkü batı taklitçisi kadınların şer ve zararlarından kendilerini kurtarırlar.
Soru: Cevabınıza göre; bu şartlarda bir kafir müslümanların yanında işçi olarak çalışabilir mi?
Cevap: Kafirin kendi dinine ait sembolleri takınması onu bağlayan bir şeydir. Dar-ul harpte kâfir, bunları takındığı halde Müslümanın yanında çalışıyorsa bu Müslümanı bağlayıcı değildir. Ve Müslüman onu bu halde çalıştırdığından dolayı onun takındığı şeylere rıza göstermiş sayılmaz.
Soru: Cevabınız: Şayet bu kafirleri Müslüman evine alacaksa ve açık tebliğ döneminde ise bu durumda bu şekilde onu evine almaz ve bu şeyleri çıkarması söylenir. Ek Soru: Aksi halde küfre rıza mı göstermiş sayılır?
Cevap: Müslümanların dar’ul harpte, Müşriklerin kendi inançlarını temsil eden sembolleri takınmalarına karşı çıkmaması onun bu küfür şiarlarına rıza gösterdiği anlamına gelmez. Zira Müslüman dar-ul harpte egemen ve kuvvet sahibi değildir. Fakat dar-ul islam’da İslam akidesi egemen olduğu ve güç Müslümanların elinde olduğu için bunların açıktan takınması yasaklanır. Dar-ul harpte Müslüman gücü yettiği kadarından sorumludur. Kafiri evine aldığında onun üzerinde küfür şiarlarını kaldırmasını söyleyebilecek güç ve kuvvete sahipse bunu yapar. Fakat çıkarttıracak güç ve kuvvete sahip değilse mümkün mertebede onu evine almaz. Şayet Müslüman böyle sembolleri çıkarttırmadan kafiri evine almışsa bu küfre rıza sayılmaz. Zira Rasulullah (s.a.s) Necran Hıristayanlarının üzerlerinde ki dinlerine ait sembolleri çıkarmalarını söylemedi. Ve hatta ibadet vakitlerinde onların mescitte ibadetlerini yapmalarına izin verdi. Müşriklerin dinlerine ait olan sembolleri takınmaları onları bağlayan bir şeydir, Müslüman onların dinlerine ait olan sembolleri takınmalarından dolayı sorumlu değildir.
Ek Soru: Kafirlere, Tıraş takımı, Altın hediye edebilir miyiz? Bunu şöyle mi anlamak gerekir; Aslı haram olmayan ancak müslümanlara haram olan şeyleri kafirlere hediye-ikram edebiliriz.
Cevap: Kafirlere tıraş takımı, altın vs. gibi Müslümanların kullanması haram, müşriklerin ise haram olmayan eşyaları hediye etmekte bir sakınca yoktur. Zira Hz. Ömer (r.a) Rasulullah (s.a.s)’ın kendisine verdiği ipek elbiseyi kardeşine hediye etmiştir.
Soru: Berber dükkanı açıp kafirlere sakal traşı yapılır mı?
Cevap: Dar'ul harpte berber dükkanı açıp, kafirleri sakal traşı yapmak caizdir.
|