HAKKA DAVET FORUMU
 
*
Hoşgeldiniz, Ziyaretçi.Lütfen giriş yapın veya kayıt olun. 28 Nisan 2024, 22:35:42


Kullanıcı adınızı, parolanızı ve aktif kalma süresini giriniz


Sayfa: [1]   Aşağı git


Eğer üye iseniz lütfen üye girişinden giriş yapınız.

Eğer üye değilseniz 10 saniyenizi ayırarak üye olabilirsiniz. 

Dosyaları indirebilmek ve de içerikleri görebilmek için

üye olmanız gerekmektedir.


  Yazdır  
Gönderen Konu: TEYMULLAHA BİR SORU  (Okunma Sayısı 12581 defa)
0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.
Ebud_Derda
Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 37


« : 18 Kasım 2013, 20:59:33 »

                                              HİDAYTE TABİ OLANLARA SELAM OLSUN
 ALINTI:Kafir ölü gömüldükten sonra, onun için yapılan dua merasiminde eller açılmaz, havaya kaldırılmaz veya eller açılmaksızın yapılan dualara amin denilmez.bunların hepsi küfürdür.

HARAM:(NEHY)FİİLDEN ELÇEKME VE FİİLİ TERK ETME TALEBİNE DELALET EDEN SÖZDÜR.

SÖZE GELİNCE:Allah'IN HARAM KILDIĞI CANA HAKSIZ YRE KIYMAYINN.(İSRA 33)

FİİLDEN ELÇEKME TALEBİNE GELİNCE: ALIŞ-VERİŞİ BIRAKIN.(CUMA 9)

BİR KİMSE BUNLARI HELAL SAYMAYARAK YAPSA GÜNAH KAR OLUR.
 
 KÜFRE GİRMEZ.

ŞİMDİ SANA SORUM ŞU DURKİ TEYMULLAH KARDEŞ? BİRKİMSE AKRABASI OLAN KAFİR ÖLÜ İÇİN ELİNİ 

AÇTI, KALDIRDI, AMA AMİN DEMEDİ AKRABALARININ İTAHMLARINI BERTARAF ETMEK İÇİN YAPTI  VE

YAHUTTA HİÇBİR GEREKÇE YOK İKEN BU İŞİ YAPTI,BU KİMSE KÜFRE GİRERMİ GİRERSE DELİLLERİNİ YAZ.

YİNE BİRKİMSE YAKINININ ÜZÜNTÜSÜNDEN ONA DUA ETTİ VEYAHUTTA DUA EDENE İŞTİRAK EDİP AMİN

DEDİ BUNUN HÜKMÜ NEDİR. DELİLLERİ İLE YAZARSAN TEŞEKÜR EDERİM. 
 
NOT:DELİLLERDEN MURADIM  KURAN VE SÜNNETİN ZAHİRİ MANASI DEĞİL EHLİ SÜNNET  ALİMLERİNİN

YAZACAĞIN AYET VE HADİSLERDEN BÖYLE BİR HÜKÜM ÇIKARMIŞLARMI ÇIKARMIŞLARSA KAYNAKLARINI

BELİRTEREK ULEMANIN GÖRÜŞLERİNİ YAZARSAN SEVİNİRİM.


 
Kayıtlı
Teymullah el-Muvahhid
Yönetici
******
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 459



« Yanıtla #1 : 19 Kasım 2013, 14:39:33 »

Soru: ŞİMDİ SANA SORUM ŞU DURKİ TEYMULLAH KARDEŞ? BİRKİMSE AKRABASI OLAN KAFİR ÖLÜ İÇİN ELİNİ  AÇTI, KALDIRDI, AMA AMİN DEMEDİ AKRABALARININ İTAHMLARINI BERTARAF ETMEK İÇİN YAPTI  VE YAHUTTA HİÇBİR GEREKÇE YOK İKEN BU İŞİ YAPTI,BU KİMSE KÜFRE GİRERMİ GİRERSE DELİLLERİNİ YAZ. YİNE BİRKİMSE YAKINININ ÜZÜNTÜSÜNDEN ONA DUA ETTİ VEYAHUTTA DUA EDENE İŞTİRAK EDİP ÂMİN DEDİ BUNUN HÜKMÜ NEDİR. DELİLLERİ İLE YAZARSAN TEŞEKÜR EDRİM.
 
Cevap: Müslüman bir kimse, kâfir ölü için dua edilirken asla ellerini açamaz. Bu şekilde elleri açmak, dille “âmin” söylenmese bile o kimse için yapılan duaya, rahmet ve mağfirete, “âmin” demek manasındadır ve küfürdür. Ayrıca o müslümanın bu şekilde el kaldırmasını gören dışardan bir kimse, ölünün Müslüman olduğunu zannedebilir. Bu sebeple duada el açmak veya elleri kaldırmak caiz değil, küfürdür. Yine kâfir ölünün kabrine gömülmesi sırasındaki dua merasiminde bulunmak da caiz değildir, haramdır. Çünkü bu amel kesinlikle yasaklanmıştır. Delili ise şu kaidedir;
 
Kaide: "Kesin muhkem nas ile haram olan bir şey eğer yapıldığında meşrulaştırılmış olarak anlaşılıyorsa kişi bu ameliyle kâfir olur."

Allah’u teala öldükten sonra kâfirlere mağfiret dilenilmeyeceğini açıkça nasta bildirmiştir. Bu konuda ki hükmü bildiği halde kafirlerin dualarına “amin” deme manasına gelen el açma fiilini yapan kimse bu amelini meşrulaştırmış ve kafir olmuş olur. Haramı meşrulaştıran ve nassı bildiği halde ameliyle tekzib eden kimsenin ise kafir olduğu konusunda alimler ihtilaf etmemişlerdir.
Kayıtlı


وَآخِرُ دَعْوَانَا أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Davamızın sonu;
Alemlerin rabbi olan Allah’a hamd olsun
İmam Tahavi
Girişimci Üye
***
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 123


« Yanıtla #2 : 21 Kasım 2013, 05:04:19 »

Teymullah! Diyorsun ki: Cevap: Müslüman bir kimse, kâfir ölü için dua edilirken asla ellerini açamaz. Bu şekilde elleri açmak, dille "âmin" söylenmese bile o kimse için yapılan duaya, rahmet ve mağfirete, "âmin" demek manasındadır ve küfürdür. Ayrıca o müslümanın bu şekilde el kaldırmasını gören dışardan bir kimse, ölünün Müslüman olduğunu zannedebilir. Bu sebeple duada el açmak veya elleri kaldırmak caiz değil, küfürdür.

Soru: Bu iddianı muteber kitaplardan nakl ede bilirmisin? Yani böyle yapmanın küfr olduğunu muteber kitaplardan nakl ede bilirmisin?
Lütfen kaynak vererek cevaplayın.
Kayıtlı
Ebud_Derda
Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 37


« Yanıtla #3 : 01 Aralık 2013, 17:41:34 »

                                HİDAYETE TABİ OLANLARA SELAM OLSUN
Kaide: "Kesin muhkem nas ile haram olan bir şey eğer yapıldığında meşrulaştırılmış olarak anlaşılıyorsa kişi bu ameliyle kafir olur.

Teymullah burada ihtimal yokmudur.Yani bu işi yapan kimse meşrulaştırmışmıdır?Bukimseye niyyeti sorulmadan tekfirmi edilir yoksa hucceti ikame gerekirmi,bu mes ele asluddindenmidir.yoksa furuattanmıdıdır.

Yine bu kimse eğer dediğin gibi mevte niyyeti müslüman mu amelesi yapmak ise bu küfürdür.Lakin kişi bunu nefsinden ve akrabalarından çekindiği için yapıyor, bu kimse deseki ben bu meselenin kat-i nasla yasak olduğunu biliyorum lakin niyyetim bu işi meşrulaştırmak değildir, dese bu kimse yine tekfir edilirmi ulema böyle bir adamı tekfir etmişmi etmişler ise kaynak belirterek yazarmısın.

Alıntı:ayrıca o müslümanın bu şekilde el kaldırmasını gören dışardan bir kimse, ölünün Müslüman olduğunu zannedebilir.
Bu yazıdada ihtimal yokmudur? yani bir müslüman bu kimseyi görmeyebilirde ,Senden ricam ulema böyle bir adamı tekfir etmişmidir kaynakları ile yazarsan sevinirim.
Kayıtlı
Teymullah el-Muvahhid
Yönetici
******
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 459



« Yanıtla #4 : 02 Aralık 2013, 13:50:25 »

Soru: Bu iddianı muteber kitaplardan nakl ede bilirmisin? Yani böyle yapmanın küfr olduğunu muteber kitaplardan nakl ede bilirmisin? Lütfen kaynak vererek cevaplayın.

Cevap: Müslümanlar, hakkında yasaklama emri gelmeden önce ölmüş kâfirler için dua ediyorlardı. Fakat yasak emri gelince Müslümanlar bu ameli artık yapmadılar.

Birincisi: Kafir ve müşriklerin kabristanına gidip, onlara dua etmek ve dua merasimlerine katılmak şeklinde bir olay İslam devletinde görülmesi çok zor olan bir durumdur. Bu, ancak İslam ahkâmının icra edilmediği, bir takım İslam şiarlarının yerine getirildiği, kâfirlerin Müslümanlara has bir yöntemlerle defnedilmesi ve cenazelerinin kaldırılması mümkün olan devletlerde görülür. Bu yüzden müçtehid olan alimlerin kendilerini Müslüman zanneden kafirlerin dua merasimlerde el açmak konusunda ki sözlerini bilmiyoruz. Bu konuda açık nas vardır ki; müşrik olarak ölmüş kişiye dua edilmez. Dua edilirken ellerin kaldırılıp, kaldırılmaması alimler arasında ihtilaflı bir meseledir. Bir kimse dua edeceği zaman illa ki ellerini kaldırması gerekmez. Fakat günümüzde bir kişi gerek toplu ve gerekse tek başına ellerini kaldırdığı zaman onun dua ettiği herkes tarafından anlaşılır. Yani bir kimse dua vaziyetinde ellerini kaldırırsa bunun Allah’a dua ettiğini herkes anlamış olur.

İşte bu yüzden defin ve dua merasiminde ölmüş olan bir kafire herkes tarafından dua edilmekte ve bu esnada eller açılıp, kaldırılmaktadır. Bu durumu gören herkes bilir ki; bunlar ölü için dua ediyor ve amin diyeceklerdir. Kişi ellerini kaldırmamışsa bu kişinin dua ettiği bilinmez ve bu şekilde anlaşılmaz. Biz kesin olarak ellerini kaldıran kimsenin onların duasına amin dediğini söylemiş değiliz. Bu zahiren görünse bile kişinin durumuna ve karinelere göre değişiklik arz edebilir. Fakat aksi hiçbir hareket ve tavır sergilenmediği, karine söz konusu olmadığı takdirde kafirler için yapılan duada el açmak zahiren, ağlabuzzan ile o kişiye dua ettiğini ve duaya “amin” dediğini gösterir.

Bizler, kafirler için yapılan dua merasimlerinde el açmayı bizatihi küfür olarak görmüyoruz. Şayet bu kişi Müslüman ise ve bunu tanıyorsak ona “ellerini niçin kaldırdığını” sorarız. Dua etmek için kaldırmadığını ve gizlilik amaçlı kaldırdığını söylerse biz bunu tekfir etmiyoruz. Zira elleri kaldırmak her ne kadar zahiren yapılan duaya âmin demek manasına geliyorsa da sözlü olarak “amin” demek arasında bazı farklar vardır.

Fakat tanımadığımız bir toplumda ki ölmüş kafir için dua merasiminde toplu olarak el kaldırıldıklarında, onlarla birlikte avuçlarını açıp, ellerini kaldırırsa zahiren ağlabuzzanla bunlarla birlikte “amin” dediğine hükmederiz, taki aksini ispatlayacak bir beyyine ve karineye ulaşıncaya kadar.

İkincisi: Şayet dua merasiminde dua edilen kişinin Müslüman olduğu anlaşılıyorsa ve ölen kişinin kim olduğu bilinmiyorsa dua edilirken müslümanın el kaldırdığını gören Müslümanlar ölen kişinin Müslüman olduğunu zannederler. İşte bu yüzden böyle bir imaj vermemek için böyle bir şeyin yapılmaması gerekir.

Bir kişi için dua edildiğinde el açmak; aksini ispat edecek bir karine olmadığı sürece o kimseye dua edildiği, edilen duaya “amin” denildiği manasına gelir. Fakat aksine bir karine varsa ve tanıdığımız Müslüman bunu yapmışsa onun niçin el kaldırdığını sorarız. Dua etmek için el kaldırmadığı, gizlilik vs. gibi durumlar için el kaldırdığını söylerse tekfir etmeyiz. Şayet hükmü bilmiyorsa, ona hüccet ikame ederiz.
Kayıtlı


وَآخِرُ دَعْوَانَا أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Davamızın sonu;
Alemlerin rabbi olan Allah’a hamd olsun
Ebud_Derda
Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 37


« Yanıtla #5 : 02 Aralık 2013, 20:16:56 »

                 HİDAYETE TABİ OLANLARA SELAM OLSUN
Teymullah kardeş:Zan ile ilgili ayet ve hadisleri bildiğinizi, ümit -ederek şöyle bir soru sormak istiyorum.

Zannı galip ile hiç bir alim bir mes elede hüküm vermişmi? vermiş ise hangi alim vermiş yazarmısın?
Kayıtlı
İmam Tahavi
Girişimci Üye
***
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 123


« Yanıtla #6 : 03 Aralık 2013, 08:07:06 »

Teymullah! Diyorsunuz ki: Kaide: "Kesin muhkem nas ile haram olan bir şey eğer yapıldığında meşrulaştırılmış olarak anlaşılıyorsa kişi bu ameliyle kâfir olur."
Soru: Bu kaide hangi kitaplarda geçiyor? Haramı meşrulaştırmak nasıl oluyor? Fukahadan alıntı yaparak bu soruların cevabını kaynak vererek cevaplayın lütfen.

Diyorsunuz ki: Müslüman bir kimse, kâfir ölü için dua edilirken asla ellerini açamaz. Bu şekilde elleri açmak, dille “âmin” söylenmese bile o kimse için yapılan duaya, rahmet ve mağfirete, “âmin” demek manasındadır ve küfürdür. Ayrıca o müslümanın bu şekilde el kaldırmasını gören dışardan bir kimse, ölünün Müslüman olduğunu zannedebilir. Bu sebeple duada el açmak veya elleri kaldırmak caiz değil, küfürdür.

Yine diyorsunuz ki: Bizler, kafirler için yapılan dua merasimlerinde el açmayı bizatihi küfür olarak görmüyoruz. Şayet bu kişi Müslüman ise ve bunu tanıyorsak ona “ellerini niçin kaldırdığını” sorarız.
İkiside size ait olan bir yazı. İki yazı arasındakı çelişki ise ortada. Eğer bir çelişki yoksa güzel bir şekilde açıklayın. Anlayış farkı olabilir.

Konu ile ilgili soru: Kafir olduğunu ve kafir olarak öldüğünü bildiği bir kimseye mağfiret dilemek size göre küfürmü?
Böyle bir fiilde bulunan kafir oluyormu?
Eğer küfürdür ve böyle bir fiilde bulunan kafir olur diyorsanızsa lütfen kaynak vererek cevaplayın.
Yine diyorsun ki: Allah’u teala öldükten sonra kâfirlere mağfiret dilenilmeyeceğini açıkça nasta bildirmiştir. Bu konuda ki hükmü bildiği halde kafirlerin dualarına “amin” deme manasına gelen el açma fiilini yapan kimse bu amelini meşrulaştırmış ve kafir olmuş olur. Haramı meşrulaştıran ve nassı bildiği halde ameliyle tekzib eden kimsenin ise kafir olduğu konusunda alimler ihtilaf etmemişlerdir.

Soru: Haramı meşrulaştırmak nasıl oluyor? Sizin söylediğiniz gibi tarihte hangi Ehli Sünnet alimi böyle bir söz söylemiş? Kaynak vererek lütfen cevaplayın. Yani kafir olduğunu bildiği halde ona mağfiret dileyenin bunu meşrulaştırmasını?
Size göre bir müslüman şerab içerse veya zina ederse veya hakkı olmayan bir malı çalarsa size göre bu fiili yapan müslüman Yüce Allahın dininde haramlığı kesin olan bu fiili işlediğinden dolayı haramı meşrulaştırmış sayılırmı?
Eğer size göre meşrulaştırmış sayılıyorsa delili nedir? Hangi fukaha böyle bir fetva vermiş? Yok eğer sayılmıyorsa o zaman diğer haram olan ameli nasıl böyle değerlendiriyorsunuz? (Yani kafir olarak ölen bir kimseye mağfiret dilemeği kast ediyorum.)
Lütfen...Lütfen...Lütfen...kaynak vererek cevaplayın. Eğer sizin gibi tarihte düşünen alimler olmuşsa lütfen kaynak vererek yazın ki biz de öğrenelim.
Kayıtlı
ashap
Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 19


« Yanıtla #7 : 05 Aralık 2013, 01:03:19 »

. İmam tahavi sende darul zıplayaclar gibi ordan oraya zıplayıp duruyrsun sizi fitnecıler sizi..
Kayıtlı
haniifa
Ziyaretçi
« Yanıtla #8 : 05 Aralık 2013, 08:06:21 »

kafire mafiret dilemek 'kafirin kufurlerin bagisla' anlamina gelmis oldugu icin yasaklanmistir. degisikli manaya da vara bilir, ama asil manasi budur. bunu biraz guzel dusunmek lazim, hucetten sonra kufur oldugu aciktir. haramlarda nefsine uymak baska, kufur olan bir amelde bunu yapan ne niyetle yapar, huccet geldikten sonra
 
Kayıtlı
Teymullah el-Muvahhid
Yönetici
******
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 459



« Yanıtla #9 : 16 Aralık 2013, 12:28:21 »

Soru: Diyorsunuz ki: Kaide: "Kesin muhkem nas ile haram olan bir şey eğer yapıldığında meşrulaştırılmış olarak anlaşılıyorsa kişi bu ameliyle kâfir olur." Bu kaide hangi kitaplarda geçiyor?

Cevap: Bu kaide ve onun tatbiki bir çok kitapta geçmektedir. Ve haramı meşrulaştırmanın, helalleştirmenin küfür olmadığını hiçbir muteber alim söylememiştir. 

Soru: Haramı meşrulaştırmak nasıl oluyor? Fukahadan alıntı yaparak bu soruların cevabını kaynak vererek cevaplayın lütfen.

Cevap: İslam şeriatinde meşrulaştırmak, yani diğer bir deyimle helalleştirmenin manası: Allah (c.c)’ın kesin haram kıldığı birşeyi gerek inkar ederek, gerek sözle helal olduğunu söyleyerek, gerek amelle helal olduğunu göstererek ve gerekse yazılı bir kanun haline getirerek helal kılmaktır. Bu durumlardan birisi ya açık olarak gerçekleşir veya zanni galiple böyle olduğu anlaşılır.

Hükmü: Böyle yapmak Allah (c.c)’a uluhiyyetinde ortak koşmaktır ve sahibini İslam milletinden çıkaran büyük şirk ve büyük küfürdür.

Delil: Allah (c.c) şöyle buyuruyor:

“Nesi’ (haram ayların yerlerini değiştirmek) ancak inkarda bir artıştır. Bununla kafirler şaşırtılıp saptırılır. Allah’ın haram kıldığına sayı bakımından uymak için, onu bir yıl helal, bir yıl haram kılıyorlar. Böylelikle Allah’ın haram kıldığını helal kılmış oluyorlar. Yaptıklarının kötülüğü kendilerine “çekici ve süslü” gösterilmiştir. Allah, inkarcı bir topluluğa hidayet etmez.” (Tevbe: 37)

"Küfürde bir artıştır" buyruğu, Arapların çeşitli küfür türlerini kendilerinde toplamakla birlikte, yaptıkları böyle bir işin mahiyetini de açıklamaktadır. Çünkü Araplar, yaratıcının varlığını inkar ederek: "Rahman da neymiş?" (Furkan: 60) demişlerdi. Bu buyruğa dair açıklama şekillerinin en sahih olanına göre, bu sözleriyle yaratıcının varlığını inkar ettiklerini anlatmak istemiş olduklarıdır.

Öldükten sonra dirilişi de inkar ederek: "Çürümüş iken kemikleri kim diriltecek" (Yasin: 78) demişler, peygamberlerin gönderilişini de inkar ederek: "Biz aramızdan tek bir insana mı tabi olacağız" (Kamer: 24) demişlerdi.

Böylelikle helal ve haram kılma yetkisinin kendi ellerinde olduğu iddiasında bulunmuş ve arzularının doğrultusunda kanaat belirterek kendiliklerinden dinde olmayan böyle bir uygulamayı ortaya koymuşlar, bunun sonucunda da Allah'ın haram kıldığı bir şeyi helal kılmışlardı. Oysa müşrikler hoş görmeseler dahi Allah'ın hükümlerini hiç kimse değiştiremez. (İmam Kurtubi, el-Camiu li- Ahkami’l-Kur’an)
Allah (c.c) bu ayette Allah (c.c)’ın haram kıldığı nesi’yi (haram ayların yerlerini değiştirmeyi) helal kılmanın küfrü artırmak olduğunu bildirmiştir. Küfrü artıran şey, küfürdendir. Buna göre Allah (c.c)’ın haram kıldığı şeyi helal kılmak küfürdendir.

Haramı Meşrulaştırma, Helalleştirme Çeşitleri başlıca şunlardır:

1 – Haramı Dille Helalleştirmek: Allah (c.c)’ın Tevbe: 37 ayetinde haber verdiği kafirlerin nesi’yi helal kılmaları (haram ayların yerlerini değiştirmeleri) gibi…

Müşrikler haram ayı helalleştirmek istedikleri zaman, hac mevsiminde onlardan bir adam çıkar ve helalleştirmek istedikleri haram ayın ismini, örneğin; Muharrem ayını zikrederek gelecek sene o ayın helal olduğunu, onun yerine Safer ayının haram olduğunu yüksek sesle ilan ederdi.

Dille haramı helalleştirmenin örnekleri: Devlet yöneticileri, bakanlar ve millet vekillerinin, beşeri sistemlerin kanunlarına bağlı kalacaklarına ve saygılı olacaklarına dair ettikleri yemin gibi sözlü olarak yapılan ameller… Veya Allah (c.c)’ın haram kıldığı herhangi bir şeyin açıkça helal olduğunu söylemek gibi…
Bu konuda zannı galiple hüküm verilecek meseleye örnek şöyledir: Bir kimse; “kim dedi ki içki içilmez diye” derse bu sözünden içkiyi meşrulaştırdığı ve helal gördüğü anlaşılır.

2 – Haramı Yazı İle Helalleştirmek: Haram, yazı ile de helalleştirilebilir. Çünkü yazı birçok yerde söz yerine kullanılır. Bu sebeple şöyle bir fıkıh kaidesi oluşmuştur:

“Yazı söz gibidir” (El-Mugni Şerhul Kebir c: 11 s: 326-327)

Yazı ile haramı helalleştirmenin örnekleri: İslam şeriatinde haram kılınan riba (faiz), zina, içki, kumar, kadınların açık gezme serbestliği, müslümanın malını ve canını haksız yere helal kılma gibi amellerin beşeri sistemlerin kanunlarında yazılı olarak helal kılınması gibi...

3 – Haramı amelle helalleştirmek: Bu ise haramı bizzat ameliyle ortaya koyarak açıkça helal olduğunu gösterir tavır sergilemekle olur.

Şöyle ki meyhane açmak, banka açmak, genelev açmak gibi eylemler haramı helalleştirme kapsamına girerler.

Yine ramazanda hiçbir şer’i mazereti olmaksızın açıktan yiyip, içmek helalleştirme demektir;

Hanefi âlimlerinden Bahri'r-Râik kitabının sahibi, Fetâvâ el-Bezzaziyye'den naklederek dedi ki:

"Kim, Ramazan ayında gündüzleyin kasten açık bir şekilde yerse öldürülür. Çünkü o, haramı helalleştirmiştir." (İbn Nüceym, c: 2, s: 299)

Yine üvey anneyle evlenen kişinin yaptığı gibi, evlilik yapan kişi evlilikle cimayı kendisine helal kıldığı için haramı meşrulaştırmış, yani helalleştirmiştir.

Yine müşrik kadınlarla evliliği Allah (c.c) haram kıldığı halde, evlilik yaparak cimayı kendine helal kılan kimse de haramı helalleştirmiş yani kendine meşru kılmıştır.

Yine haram kılınan diğer kadınlardan birisiyle evlilik yaparak cimayı kendine helal kılan kimse de haramı helalleştirmiş yani kendine meşru kılmıştır.

Soru: Kafir olduğunu ve kafir olarak öldüğünü bildiği bir kimseye mağfiret dilemek size göre küfürmü? Böyle bir fiilde bulunan kafir oluyormu? Eğer küfürdür ve böyle bir fiilde bulunan kafir olur diyorsanızsa lütfen kaynak vererek cevaplayın.

Cevap: Kafir olarak öldüğü bilinen bir kimse için mağfiret dileme konusunda araştırma imkanı olduğu halde bu konuda ki hükmü araştırmadan ölmüş kafir için mağfiret dilemek haramdır.

Fakat Allah’ın bu kimseleri bağışlamayacağını ve onlara mağfiret etmeyeceği hükmünü bildiği halde kafir olarak ölmüş kimseye mağfiret dileyen kimse Allah’ın bağışlamayacağı küfür ve şirk sahibi kimsenin küfrünün ve şirkinin bağışlanmasını istediği için nassı inkar etmiş ve ameliyle bunu meşrulaştırdığı için kafir olur. Şayet bu konuda Allah’ın hükmünü bilmiyorsa bu kişiyi tekfir etmeden önce ikame-i hüccet yaparız. Şöyle ki;
Kişi haram görerek zina ederse haram işlemiş olur. Keza içki, faiz, hırsızlık vs. böyledir. Fakat kafir olarak öldüğü bilinen kimseyi Allah’ın bağışlamayacağını ve ona mağfiret etmeyeceğini bildiği halde ona mağfiret dileyen kimse nassı inkar etmiş ve bu haramı meşrulaştırmış, kafir olmuştur. Ve biz kafir olarak öldüğünü bildiği, Allah’ın bu konuda hükmünü bildiği halde onun küfür ve şirklerinin bağışlanmasını isteyen, nassı inkar eden kimsenin kafir olduğu hakkında alimlerden buna zıt bir görüşü olduğunu bilmiyoruz. Aksini iddia eden varsa buyursun, getirsin.

Soru: Haramı meşrulaştırmak nasıl oluyor? Sizin söylediğiniz gibi tarihte hangi Ehli Sünnet alimi böyle bir söz söylemiş? Kaynak vererek lütfen cevaplayın. Yani kafir olduğunu bildiği halde ona mağfiret dileyenin bunu meşrulaştırmasını?

Cevap: Haramı meşrulaştırmanın nasıl olduğunu yukarı da geniş olarak izah ettik. Kafir olarak öldüğü bilinen bir kimseye, Allah’ın onun küfür ve şirklerini bağışlamayacağını bildiği halde ona mağfiret dileyen, küfür ve şirklerinin bağışlanmasını isteyen, açık nassı inkar eden kimsenin kafir olduğu konusunda ehli sünnet alimlerinden buna zıt bir hüküm verdiğini bilmiyoruz. Siz biliyorsanız bunu bize bildirin.

Allah-u teala yüce kitabında şirk ve küfür üzere ölen kimseyi bağışlamayacağını açıkça bildirdiği ve kişi de bunu bildiği halde “Allah’ım sen bu kişi bağışla, şirk ve küfürlerini affet” derse bu istek nasıl bir istektir? Bunu siz söyleyin.

Soru: Size göre bir müslüman şerab içerse veya zina ederse veya hakkı olmayan bir malı çalarsa size göre bu fiili yapan müslüman Yüce Allahın dininde haramlığı kesin olan bu fiili işlediğinden dolayı haramı meşrulaştırmış sayılırmı?

Eğer size göre meşrulaştırmış sayılıyorsa delili nedir? Hangi fukaha böyle bir fetva vermiş? Yok eğer sayılmıyorsa o zaman diğer haram olan ameli nasıl böyle değerlendiriyorsunuz? (Yani kafir olarak ölen bir kimseye mağfiret dilemeği kast ediyorum.)

Cevap: Hayır, bize ve ehli sünnete göre; zina eden, içki içen, faiz yiyen, hırsızlık yapan kimse bunu helal görmedikçe ve meşrulaştırmadıkça kafir olmaz, haram işlemiş olur. Fakat kişi bu amelleri dili, yazı veya tavrıyla helalleştirir, meşrulaştırırsa kafir olur. Kafir olarak öldüğü bilindiği ve Allah’ın onu bağışlamayacağı bilindiği halde ona mağfiret dilemek bunlardan başkadır. Zira Allah’ın onun küfür ve şirkini bağışlamayacağını bildiği halde onun bağışlanmasını isteyen kimse bu ameliyle bu kimsenin bağışlanmasını istemekte ve açık nassı inkâr etmektedir. Ve böyle yapması sebebiyle açık nassı inkâr etmiş ve ameliyle haramı meşrulaştırmış ve kâfir olmuş olur. Fakat kişi kafirlere mağfiret dilemenin haram olduğunu, Allah’ın bu konuda ki hükmünü bilmeden mağfiret dilerse onu tekfir etmeden önce hüccet ikame ederiz.

Son olarak bu konuda ki görüşlerimizi şöyle özetliyorum;

1-Kafir olarak öldüğü bilinen kimseye Allah’ın o konuda ki hükmünü bilmeden mağfiret dilemek haramdır. Ve bu konuda alimler ittifak etmiştir.

2-Küfür ve şirk üzere öldüğünü bildiği ve Allah’ın onu bağışlamayacağını ve O’nun bu konuda ki hükmünü bildiği halde kafirin küfür ve şirklerinin bağışlanmasını istemek, ona mağfiret dilemek nassı inkar etmek, haramı meşrulaştırmak olup, bu kafir için mağfiret dileyen kimse kafir olur. Bu konuda aksini söyleyen bir alim bilmiyoruz.

3-Bizim inandığımız ehlisünnet inancına göre; Müslüman meşrulaştırmadan içki, zina, faiz, kumar, hırsızlık vs. gibi amelleri işlerse haram işlemiş olur. Ne zaman ki bu amelleri meşrulaştırırsa kafir olur.

4- Haram olan bir amel dille, yazıyla veya amelle meşrulaştırılabilir. Ve haramı dili, yazısı ve ameli, tavırlarıyla meşrulaştıran kimse kafir olur. Bu konuda alimler arasında ihtilaf yoktur.
Kayıtlı


وَآخِرُ دَعْوَانَا أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Davamızın sonu;
Alemlerin rabbi olan Allah’a hamd olsun
Teymullah el-Muvahhid
Yönetici
******
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 459



« Yanıtla #10 : 24 Aralık 2013, 09:39:50 »

Soru: Zan ile ilgili ayet ve hadisleri bildiğinizi, ümit -ederek şöyle bir soru sormak istiyorum.Zannı galip ile hiç bir alim bir mes elede hüküm vermişmi? vermiş ise hangi alim vermiş yazarmısın?
 
Cevap: Evet ümit ettiğiniz gibi zanla ilgili ayetleri ve hadisleri biliyoruz. Ve naslarda sakındırılan zandan sakınıyor ve şiddetle sakındırıyoruz. Fakat ağlabbuzzan (zannı galib) naslarda sakındırılan zan değildir. Zira alimler, verdiği bir çok hükmü ağlabuzzanla verilmiştir. Şöyle ki;
 
Zan: İki caiz olan şeyden birini daha kuvvetli olduğu için diğerine tercih etmektir.
Yani bir tarafın diğerine nisbetle fazla oranda tercih edilmesidir. Eğer bu fazla oranda tercih daha da artarsa işte bu aglabuz zan olarak isimlendirilir. Örneğin; % 51 olursa bu zandır.  % 90 olursa aglabuz zandır.
 
Fıkıhta şöyle bir kaide vardır;

ينزّل غالب الظن منزلة اليقين

“Aglabuzzan yakin seviyesine iner.”

Bu kaide fıkıh kitaplarında değişik konularda geçmektedir. Bir kısım alimler bu kaideyi El-Mugri’nin şu sözüne dayandırıyorlar:
المعتبر في الأسباب والبراءة وكل ما ترتبت عليه الأحكام العلم ولما تعذر أو تعسر في أكثر ذلك أقيم الظن مقامه لقربه منه

“Asıl muteber olan bütün hükümlerde gerçeği bilmektir. Eğer bu imkansız ya da zor olursa aglabuzzan onun yerine geçer. Çünkü o, ona yakındır.” (El-Kavaidu Lil Mugri 1/289)

Yine İbnu’l Abdu’l Hadi’nin şu sözüne dayandırıyorlar:

غالب الأحكام مبنية في أدائها ووقتها على الظن

“Hükümlerin çoğunu eda ve vakti konusunda aglabuzzana göre hüküm verilmiştir.” (Hatimetu Mugni Zevi’l Efham s: 17)

El-Mugri şu lafızla da kaideyi zikretmiştir:

الغالب مساوٍ للمحقَّق

“Aglabuzzan kesin bilinene eşittir.” (El-Kavaidu LilMugri 1/241)

Ağlabuzzan ile verilen hükümlerden bazı örnekler şunlardır;

1-Dar-ul harpte tanınmayan kişilere ağlabbuzzan (zannı galib) ile kafir hükmü verilir. Keza darul islamda tanınmayan kişilere de ağlabuzzan ile Müslüman hükmü verilir.
 
2-Kafirlerle bir barış anlaşması yapılmışsa ve bu barış anlaşmasını bozacaklarına ağlabuzzanla bir takım karineler elde edilmişse Müslümanların bu anlaşmayı bozmaya hakları vardır. Yani kafirlerin anlaşmayı bozmalarını beklemeyebilirler. Yine kafirlerin ahdi bozacaklarından korkmak ağlabuzzandır. Burada ki ağlabuzzan yakin manasındadır. Ağlabuzzanla bu meselelerde hüküm verilebilir.
 
3-Mahkemede hüküm verilirken kesin delil olmayınca şahitlerin şehadetiyle hüküm verilir. Şahidlerin şahadeti ağlabuzzana bina edilmiştir.

4-Kıble tayini konusunda aglabuzzanla hareket edilir. (El-Hidaye 1/39-48, Kavaniynu’l Fıkhiyye s: 53, El-Mezheb 1/67, El-Mugni 1/102-103)

5-Görünmeyen necasetin kaldırıldığına dair hüküm verme hususunda aglabuzzanla hareket edilir. (El-Hidayet 1/39, Şerhu’l Huraşi 1/114, El-Mezheb 1/49, El-Mugni 2/489)
Kayıtlı


وَآخِرُ دَعْوَانَا أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Davamızın sonu;
Alemlerin rabbi olan Allah’a hamd olsun
Sayfa: [1]   Yukarı git


Eğer üye iseniz lütfen üye girişinden giriş yapınız.

Eğer üye değilseniz 10 saniyenizi ayırarak üye olabilirsiniz. 

Dosyaları indirebilmek ve de içerikleri görebilmek için

üye olmanız gerekmektedir.


  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

Sitemiz üzerinden erişilebilen şeylerde Allah'ın razı olmadığı şeyler varsa, bunları reddediyoruz.