HAKKA DAVET FORUMU
 
*
Hoşgeldiniz, Ziyaretçi.Lütfen giriş yapın veya kayıt olun. 29 Mart 2024, 16:17:54


Kullanıcı adınızı, parolanızı ve aktif kalma süresini giriniz


Sayfa: [1] 2   Aşağı git


Eğer üye iseniz lütfen üye girişinden giriş yapınız.

Eğer üye değilseniz 10 saniyenizi ayırarak üye olabilirsiniz. 

Dosyaları indirebilmek ve de içerikleri görebilmek için

üye olmanız gerekmektedir.


  Yazdır  
Gönderen Konu: Ynt: Taguta Muhakeme (farklı bir olay)  (Okunma Sayısı 26117 defa)
0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.
müslümcü
Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 38


« : 13 Temmuz 2013, 01:29:47 »

   .
Kayıtlı
Vasat Ümmet
Yönetici
******
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 529



« Yanıtla #1 : 16 Temmuz 2013, 15:49:05 »

Soru. Bosna Hersekten soruyoruz,Uzun hapis yani 15-20 senelik hapis,Ikrah midir?Avokat tutup sikayet etmek,sirk-kufur mudur? Acele ve Delil'lerle cevabinizi bekliyoruz.
Cevap: Cevap:İkrah meselesinin anlaşılmayan tarafları olabileceğinden dolayı anlamayan kimselere sürekli izah ediyoruz çünkü bu konuda ki ince meseleleri herkes bilmeyebilir bu normaldir, fakat bende sordum cevap alamadım gibi sözleri bir haksızlık olarak görüyorum, eğer soru sorulmadan önce sitede az bir araştırma yapılırsa bu gibi konulara defalarca cevap verdiğimiz görülecektir.

Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
Kalbi imanla dolu olduğu halde inkâra zorlanan kimse müstesna, inandıktan sonra Allah'ı inkâr edip, kalbini küfre açanlara Allah katından bir gazab vardır. Büyük azab da onlar içindir. Bunun sebebi; dünya hayatını ahirete tercih etmeleri ve Allah'ın kâfirleri doğru yola sevk etmemesindendir." (Nahl:106)

Allah c.c bu ayeti kerimeyle genel olarak ikrahın genel çerçevesini çizmektedir, ehlisünnet âlimleri bu ayete dayanarak ikrahın şartlarını söylemişlerdir bu şartları söylerken de aynı şekilde ayetin nüzul sebebi olan Ammar bin yasir’in olayını kendilerine delil almışlardır.

Ammar bin yasir in olayı bellidir, anne ve babası gözleri önünde öldürülmüş kendiside şiddetli işkenceler görmüş ve bu işkenceler neticesinde kâfirlerin istediği sözleri söyleyerek kurtulmuştur, çünkü kâfirler sen bu istediğimiz sözleri söylersen seni serbest bırakacağız demişlerdi! Yani sen eğer bu sözleri söylersen seni serbest bırakabiliriz veya bırakmak için düşüneceğiz, yardımcı olacağız diye bir şey dememişlerdi, burası çok önemli ve dikkat edilmesi gereklidir.!!!!

Eğer böyle muallâkta olan sözler söylenmiş olsaydı Ammar onların istedikleri sözleri söylemezdi çünkü Ammar kâfirlerin verdiği sözden ve kedisini hemen bırakacaklarından emin olduğu için onların istediği sözleri söyledi ki zaten Ammar onların istediği sözleri söylediği zaman hemen serbest bırakmışlardır bu ikrahın anlık olduğuna dair kuvvetli bir delildir.
Bundan anlıyoruz ki ikrah yani gerçek zorlamaya ruhsat anlık olursa kullanılır bunun dışında cevaz yoktur.
Mekke döneminde ki hukuk sistemi ile günümüz hukuk sisteminin arasında fark vardır. O dönem baba kızını diri diri toprağa gömerken sözde bir utanç vesilesi olan kız çocuğundan kurtulmanın sevincini yaşayarak Mekke sokaklarında dolaşabiliyordu.

Oysa günümüzde ki sistemlerde böyle bir şeyi açık bir şekilde yapmak mümkün değildir. Bir davanın veya bir delil getirmenin veya bir itirafın sonucunu beklemek için aylarca, günlerce hatta senelerce beklemek gerekir! Yani davalar uzun sürebilir. Hemen sonuç verecek anlık bir şey yoktur, ikrah ise anlıktır eğer yapıldığı veya söylendiği anda kesin sonuç verecekse ve ikraha maruz kalan kişi bundan emin ise bu ruhsat kullanılır ancak günümüzde ki sistemlere göre bu çok zordur.
İkrah meselesi özel bir meseledir genelleştirmek yanlıştır bu cebredilen kişiden kişiye değişeceği gibi istenilen işten işe de değişebilir

Allah hiç kimseye gücü dışında bir şey yüklemez, Bakara 286

Malın telefi şafi mezhebinin görüşüdür. Düşünülürse malın telefi şartı diğer şartlardan daha ağırdır, çünkü özel meselede kişi sadece kendisi zarar görüyorken şart koşulan malın telefinde ise İslam ve Müslümanların toptan büyük zararı ve helaki söz konusudur. şafiiyle beraber ulema ikrahın şartlarını verdiğimiz ayet ve hadiseye göre belirledikleri gibi imam Şafii ayriyeten bu daha ağır olan şartı aynı delillere dayanarak söylemiştir.

Hapiste kişi kaldıramayacağı bir işkenceye, maruz kalacaksa ve o anda kâfirlerin istediği sözü söyleyip bu işkenceden kurtulacaksa bu ikrahtır. Ancak kâfirlerin istediği sözü söylemek her zaman gücünün dışındaki hapisten anlık olarak kurtulacağı anlamına gelmez hapisten kurtulabilir, kurtulmayabilir de onun için böyle muallâk ve sonucu belli olmayan bir meselede küfür işlenilmez. Fakat kesin olarak yetkililer tarafında kurtulacağı sözü verilirse ikraha maruz kalan da bundan kesin emin ise gücünün dışındaki bir hapis müddetinde kurtulmak için ruhsat kullanabilir bu tamamen özel ve kişilere has olan bir durumdur.
Soru:[/
Kayıtlı

"Böylece sizi vasat bir ümmet kıldık ki, insanlara karşı Şahitler olasınız. Peygamber de sizin üzerinize şahit olsun...
// Bakara:143//
müslümcü
Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 38


« Yanıtla #2 : 22 Temmuz 2013, 00:11:24 »

darul  küfürde  olupta  islam  kanunlarının  olmadığı  bir  ülkede  kişi  bazı  durumlarda mahkemeye  baş  vurabilir  muvahit  olan  kişi  bu  yolu  tercih  etmesede  edenler  tekfir  edilmemeli
Kayıtlı
Bulkînî
Girişimci Üye
***
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 116


« Yanıtla #3 : 22 Temmuz 2013, 00:18:05 »

darul  küfürde  olupta  islam  kanunlarının  olmadığı  bir  ülkede  kişi  bazı  durumlarda mahkemeye  baş  vurabilir  muvahit  olan  kişi  bu  yolu  tercih  etmesede  edenler  tekfir  edilmemeli

İbadet olan bir şey dar'ul küfürde  ibadet olmaktan çıkar mı?
Kayıtlı
müslümcü
Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 38


« Yanıtla #4 : 22 Temmuz 2013, 00:29:59 »

darul  küfürde  olupta  islam  kanunlarının  olmadığı  bir  ülkede  kişi  bazı  durumlarda mahkemeye  baş  vurabilir  muvahit  olan  kişi  bu  yolu  tercih  etmesede  edenler  tekfir  edilmemeli

Dar'ul küfürde ibadet olan bir şey ibadet olmaktan çıkar mı?

mahkemeye  baş  vurmak dan  ziyade  islamı  kanunların  olduğu  bir  çoğrafyada  kişinin  bunu  değil  tağutu  tercih  etmesidir  küfür  olan 
Kayıtlı
Bulkînî
Girişimci Üye
***
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 116


« Yanıtla #5 : 22 Temmuz 2013, 01:08:13 »



mahkemeye  baş  vurmak dan  ziyade  islamı  kanunların  olduğu  bir  çoğrafyada  kişinin  bunu  değil  tağutu  tercih  etmesidir  küfür  olan  

Sorduğum soruya cevap olmaz bu sözlerin. Soruyu düzelterek tekrar soruyorum:

İbadet olan bir şey, dar'ul küfürde ibadet olmaktan çıkar mı?
Kayıtlı
müslümcü
Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 38


« Yanıtla #6 : 22 Temmuz 2013, 01:24:21 »



mahkemeye  baş  vurmak dan  ziyade  islamı  kanunların  olduğu  bir  çoğrafyada  kişinin  bunu  değil  tağutu  tercih  etmesidir  küfür  olan  

Sorduğum soruya cevap olmaz bu sözlerin. Soruyu düzelterek tekrar soruyorum:

İbadet olan bir şey, dar'ul küfürde ibadet olmaktan çıkar mı?


bunun  konuyla  alaksı  yok ki  tabiki  çıkmaz  peki  bunun  ibadet  olduğu  ne  ile  sınırlı  olduğu nisa  60  değil mi  burada  küfür  olan  Allah  cc  hükümleri  varken  tağuta  baş  vurmak  dolayısı  ile  de  Allah cc  konunlarından  hüküm  istemek  ibadet  oluyor ama  velakin  ayetten  anlaşılan seçim  hakkı  olan  ikitane  hüküm  mercihi  olması  şu  anki  şartları ayet  kapsamıyor bu da  şu  anlama  gelebilir  darul  küfürde  bazı  şartlarda  mahkemeye  baş  vurmak caizdir bakın  ben  demiyorum  caizdir  diye  ama  olabilir  diyorum Allah cc  geniş  tutmuş  kişi  kendi  nefsine  daraltabilir  benim  inancım  bir  muvahit  bazı  durumlarda  mahkemeye  baş  vurursa  o   tekfir  edilemez  delili de  yoktur
Kayıtlı
Fahrun Nisa
Girişimci Üye
***
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 124


« Yanıtla #7 : 22 Temmuz 2013, 02:05:13 »

müslümcü sen ne dediginin farkinda degilsin..Allah sana basiret versin,sen demiyormuydun siz hz hamzaya hz ömere hz osmana komsu olmak istemiyormusun diye!!!bak kimler nasil komsu olmak istiyor!!sen cenneti cok ucuz ve  cok kolay zannediyorsun!!darulküfürde baska secenek yoksa taguta ibadet yapilabilir diyorsun subhanAllah..hüzün yillarinda hangi sahabe baska secenek yok diye taguta muhakeme olmustur haaa?ellerini basinin arasina al ilk yazilan delilleri oku ve tefekkür et emi..iman etmek bedel ister hic kusura bakma hertürlü küfrü ve şirki bir insan DARA göre işler yada işlemez öylemi??
Kayıtlı
Fahrun Nisa
Girişimci Üye
***
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 124


« Yanıtla #8 : 22 Temmuz 2013, 02:07:44 »

yönetici ne kadar güzel asmis konuyu sen ise daha hala sap ile samani karistiriyorsun..
Kayıtlı
Fahrun Nisa
Girişimci Üye
***
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 124


« Yanıtla #9 : 22 Temmuz 2013, 02:12:41 »

sen hic düsünmedinmi!!sizin icin güzel örnek vardir dedigi Allah cc nin  hz ibrahimi yakmayan ates neden hz ibrahimi yakmadi??taşi kesen bicak ismaili neden kesmedi??tv belamlarini az dinle biraz,tagutun belamlari iste böyle senin gibi insanlari uyutuyorlar!!
Kayıtlı
müslümcü
Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 38


« Yanıtla #10 : 22 Temmuz 2013, 02:32:47 »

hz  yusuf  neden  kırala  mahkeme  olmak  istedi  bak  bacım  ayet   nisa  60  onu  defalarca  oku  iniş  sebebine  bak  göreceksin ki  senin  bakış  açın  yanlış  birde  sen  mahkeme  olmaya  bilirsin  ayetin  o  yönüde  olabilir  belki  sakınmaktır da  en  doğrusu  ama  senin  tutumun  ümmete  ölçü  olmaz  ayetten  hiç bir  durumda  muhakeme  olunmaz  hükmü  çıkmaz  ayetten  çıkan  iki  seçenekten  tağutu  seçmenin  küfür  olduğudur
Kayıtlı
Fahrun Nisa
Girişimci Üye
***
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 124


« Yanıtla #11 : 22 Temmuz 2013, 02:38:50 »

Yusuf (a.s)’ın, hapisten kurtulacağını sandığı arkadaşına söylediği: “Beni efendinin yanında an” sözünden, sözlerin manasını bilen ve akıl sahibi olan bir kişinin buradan Yusuf (a.s), avukat tutmak suretiyle hakimden hüküm istemiştir şeklinde bir mana çıkarmaması gerekir. Bu sözleri bu şekilde anlayacak olan bir kimse ancak zır cahil, sözlerin manasını bilmeyen bir kişidir.
Yusuf (a.s) ile ilgili kıssa şöyledir:
Yusuf (a.s) mahkeme yapılmadan o anki hakimin (kralın) emriyle hapise atılmıştır. Ve o zaman, şu an zamanımızda olduğu gibi hapise atılan kimsenin ne kadar hapiste kalacağına dair çoğu zaman bir müddet tayin edilmezdi. Bu sebeble mahkum olan kimsenin hapisten çıkması ancak hakimin (kralın) yetkisi dahilinde olan bir durumdur.
Yusuf (a.s) hapiste iken, onu hapse atan kral ölmüş, yerine yeni bir kral gelmiştir. Bu yeni kralın hapiste olan kimselerden haberi yoktu. Yusuf (a.s) bunu bildiği için, hapiste olanlardan biri olduğu haberini yeni krala iletmek istedi. Gönderdiği haber; kendisinin zulmen hapse atılmış, rüyaların tevilini bilen, hakkı ve tevhidi anlatan birisi olduğu mahiyettedir.
Zira Yusuf (a.s)’un düşüncesi; belirtilen vasıflarda bir kişinin hapiste olduğunu kralın bilmesi, böylece hatırlanarak, eğer kurtulacak olursa tevhidi başka kişilere uştırması şeklindeydi… Yusuf (a.s)’ın kıssası ve bu kıssayla ilgili tefsirler dikkatle okunursa bunun böyle olduğu görülür.
Yusuf (a.s)’ın burada bir kimseden yardım istediği için zelle denen hatayı işlemiş ve bundan dolayı hapiste bir müddet daha kalmıştır. Bu ameli normal bir kimse yapmış olsaydı hata sayılmazdı. Fakat bir rasulün böyle bir durumda Allah’a tevekkül etmesi gerekirdi. Bu sebeble yaptığı amel hata (zelle) olarak vasıflandırılmıştır. Onun zelle denen bu hatayı işlemesi sebebiyle Allah (c.c), hapisten kurtulan kimseye Yusuf (a.s)’un ona söylemiş olduğu sözü unutturmuş ve bir müddet kadar daha hapiste kalmasına sebebiyet vermiştir. Ve onun hapiste kalması ta ki kralın rüyası vuku buluncaya kadar
Kayıtlı
Fahrun Nisa
Girişimci Üye
***
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 124


« Yanıtla #12 : 22 Temmuz 2013, 02:41:12 »

Nisa 60 defalarca okuduk elhamdulillah isittik iman ettik bittii..muctehid imamlarimizin dedigi gibi dünyanin malida gitse biz taguta muhakeme olmayiz,cünkü o bizim icin daha hayirdir.
Kayıtlı
Bulkînî
Girişimci Üye
***
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 116


« Yanıtla #13 : 22 Temmuz 2013, 19:02:13 »



mahkemeye  baş  vurmak dan  ziyade  islamı  kanunların  olduğu  bir  çoğrafyada  kişinin  bunu  değil  tağutu  tercih  etmesidir  küfür  olan  

Sorduğum soruya cevap olmaz bu sözlerin. Soruyu düzelterek tekrar soruyorum:

İbadet olan bir şey, dar'ul küfürde ibadet olmaktan çıkar mı?


bunun  konuyla  alaksı  yok ki  tabiki  çıkmaz  peki  bunun  ibadet  olduğu  ne  ile  sınırlı  olduğu nisa  60  değil mi  burada  küfür  olan  Allah  cc  hükümleri  varken  tağuta  baş  vurmak  dolayısı  ile  de  Allah cc  konunlarından  hüküm  istemek  ibadet  oluyor ama  velakin  ayetten  anlaşılan seçim  hakkı  olan  ikitane  hüküm  mercihi  olması  şu  anki  şartları ayet  kapsamıyor bu da  şu  anlama  gelebilir  darul  küfürde  bazı  şartlarda  mahkemeye  baş  vurmak caizdir bakın  ben  demiyorum  caizdir  diye  ama  olabilir  diyorum Allah cc  geniş  tutmuş  kişi  kendi  nefsine  daraltabilir  benim  inancım  bir  muvahit  bazı  durumlarda  mahkemeye  baş  vurursa  o   tekfir  edilemez  delili de  yoktur

Nisa 60 ayetinin neresinde "darul İslam" sınırlaması getirilmiş? Sen bu hükmü ayetin neresinden çıkardın? Halbuki delil olarak aldığın ayet sana değil bana delil olur. Taguta muhakeme olanların iman iddilarının yalan olduğunu, bu kişilerin Allah'a değil taguta iman ettiklerini bildiriyor. Gerçekten iman etmiş olsalardı taguta muhakeme olmayı istememeleri gerektiğini anlatıyor.

Ayrıca sana birşey sormak istiyorum. Bir kişi senin malını gasbetmiş olsa. Sende taguta gitsen ve malını istesen. Tagutta sana "Bana iki rekat namaz kılarsan sana malını veririm" dese, sen taguta namaz kılar mısın?
Kayıtlı
müslümcü
Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 38


« Yanıtla #14 : 22 Temmuz 2013, 23:23:53 »

hz  Yusuf as  affedilecekken  bile  kabul  etmeyip  kendinin muhakeme yapılmasını  istiyor  yani  kendi  rızasıyla  tağuta  mahkeme  olmayı  kabul  ediyor  sizin bakış  açınızda  bunun  karşılığı  malumdur  ama  tabi ki  kim  bir  peygambere  müşrik  iddasında  bulunursa  o  kişi  kafir  olur  işin  aslı  senin  anlayışına  çok  ters  bir  durum  iki  arada  kaldın

diğer   kardeşe de  yasir  olayını  örnek  veririm   annesi  babası  öldürüldü  büyük  ihtimalle dine  peygambere  sav  hakaret  etmediği  için  ama  onu  öldürmediler çünkü  o  onların  istediğini  yaptı  bu da  bir  ibadettir  peki  olayı  peygamber sav  anlatınca  peygebber  ona  sen  Allah cc  dışında  birine  itaat  yani  ibadet  ettin  kafir  mi   oldun  dedi  yoksa  kalbin nasıl diye mi  sordu  lütfen  müslümanları  fıkıhsızca  zor  durumda  bırakmayın  bildikleriniz  yanlış  kitaba  dönün  ayetleri  defalarca  okuyun sizler  kafanıza  bir  anlayışı  yazmışsınız  kurandan  o  anlayışa  delil  arıyorsunuz  ve  yarım  yamalak  ve  yıkılan  deliller  buluyorsunuz  oysa ki  boş  bir  anlayışla  kuranın  fikrini  kafanıza  yazmanız  gerekmiyor mu
Kayıtlı
Sayfa: [1] 2   Yukarı git


Eğer üye iseniz lütfen üye girişinden giriş yapınız.

Eğer üye değilseniz 10 saniyenizi ayırarak üye olabilirsiniz. 

Dosyaları indirebilmek ve de içerikleri görebilmek için

üye olmanız gerekmektedir.


  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

Sitemiz üzerinden erişilebilen şeylerde Allah'ın razı olmadığı şeyler varsa, bunları reddediyoruz.