HAKKA DAVET FORUMU
 
*
Hoşgeldiniz, Ziyaretçi.Lütfen giriş yapın veya kayıt olun. 18 Nisan 2024, 03:12:45


Kullanıcı adınızı, parolanızı ve aktif kalma süresini giriniz


Sayfa: [1]   Aşağı git


Eğer üye iseniz lütfen üye girişinden giriş yapınız.

Eğer üye değilseniz 10 saniyenizi ayırarak üye olabilirsiniz. 

Dosyaları indirebilmek ve de içerikleri görebilmek için

üye olmanız gerekmektedir.


  Yazdır  
Gönderen Konu: Ahir zaman  (Okunma Sayısı 10411 defa)
0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.
bedo
Girişimci Üye
***
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 108


« : 16 Nisan 2013, 18:11:03 »

Selam Aleikum.

Isa (a.s), Mehdi ve deccal'e inancimiz nasil olmalidir.

Simdi sorumu sormamin sebebi bazi kitaplar okudum ve dersler dinledim ama nasil inanmamiz gerktigini tam bilmiyorum.

Simdi bu konular akide meselesi mi?

Ve Deccal ile ilgili "hadisler" de bircok celiskili rivayetler var oldugunu okudum. 3 Muhammed kitabinda bu konuya cok deginiliyor ve genis capta ele almis yazar. Her ne kadar kendisi kafir olsada tespitleri dogru olabilir, düsünüyorum.

Birde yahudilerin bekledigi bir Mesih var. Onlar Isa as inanmamisti kurtarici olarak, ve onun icin "carmaga gerildigi"de " egerki bu Mesih olsaydi ölmezdi ve egerki bu Mesih olsaydi bizlere kutsal topraklari hakimiyetimiz altina alirdi, diye söylemisler. Onun icin yahudiler halen bugun bile Mesihin gelecegini inaniyorlar.

Hristiyanlarda kendilerini Deccal (anti crist)'dan koruyacak bir kurtarici bekliyorlar.

(bunlarda bangledesde yasayan imran huseyin adinda olan bir sahsin tespitleri).

Müslümanin yasantisinda ve inancinda nasil olmali.

Ve egerki bir kisi bu riyayetleri dogru bulmuyorsa, yani uydurma hadis olduguna inaniyorsa durumu nasil izah etmek lazim. Simdi benim tanidigim hicbir kimse muheddis degil. Kitaplara bas vurdugumuzda isin icinden cikilacak gibi degil.

Cevaplariniz icin simdiden tesekkürler.



Kayıtlı
bedo
Girişimci Üye
***
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 108


« Yanıtla #1 : 02 Mayıs 2013, 18:46:41 »

cevap unutuldu galiba
Kayıtlı
Teymullah el-Muvahhid
Yönetici
******
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 459



« Yanıtla #2 : 07 Mayıs 2013, 13:04:22 »


Soru: Isa (a.s), Mehdi ve deccal'e inancimiz nasil olmalidir.

Cevap: İsa (a.s)’in inmesi ile ilgili inancımız: Sahih hadislerden anlaşıldığına göre islam ümmeti İsa (a.s)'nın kıyamete yakın bir zamanda gelip Deccal'i öldüreceği, İslâm şeriati ile hükmedeceği ve Allah'ın dilediği kadar yaşadıktan sonra öleceği ve müslümanların onun cenaze namazını kılacakları hususunda icma etmişlerdir. Bu konuda mütevatire yakın hadisler vardır.


Said İbnu'l Müseyyeb Ebu Hureyre (r.a)'nin şöyle dediğini işitmiştir: Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:

 "Nefsim elinde olan Allah'a yemin ederim ki, muhakkak ileride Meryem oğlu İsa sizin içinize adaletli bir hakem olarak inecektir. O zaman o, haçı kıracak, domuzu öldürecek, cizye vergisini kaldıracak, mal o kadar çoğalacak ki, hiç kimse mal kabul etmeyecek, nihayet Allah için bir tek secde dünya ve dünyadaki her şeyden daha hayırlı olacaktır." (Buhari-Müslim-Tirmizi-İbni Mace Ahmed)

İsa (a.s) yeryüzünde Rasulullah (s.a.s)'in şeriati ile hükmedecektir. Yeni bir şeriat getirerek Rasulullah (s.a.s)'in şeriatını neshetmeyecektir. Çünkü Rasulullah (s.a.s) en son nebidir ve onun şeriati kıyamete kadar geçerlidir.

Deccal hakkında inancımız: Kıyametin büyük alametlerinden birisi de Rasulullah (s.a.s)'in Deccal olarak isimlendirdiği bir adamın ortaya çıkmasıdır. Deccal: "Çok yalan söyleyen ve çok kandıran"  manasındadır. Lügat manası ise "hakkı örtmektir." Yalan söyleyen kişiye getirdiği batıl ile hakkı örttüğü için "Deccal" ismi verilir. Deccal ilahlık iddiasında bulunacak ve Allah'ın izin verdiği kadar harikulade şeyler yaparak bunlarla insanları saptırıp kendine tabi olması için çalışacaktır. Bir takım insanlar ona inanacak halis olan mü'minleri Allah (c.c) hak üzere sabit tutacaktır. Daha sonra İsa (a.s) yeryüzüne inerek onu öldürecektir. Deccal hakkında birçok sahih hadis rivayet edilmiştir.

Abdullah b. Ömer (r.a)'den Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:

"Yüce Allah şaşı (veya sakat gözlü) değildir. Haberiniz olsun ki Mesih Deccal'in sağ gözü sakattır. Sanki onun gözü salkımındaki emsalinden dışarı çıkmış iri bir üzüm tanesidir." (Buhari, Müslim)

Huzeyfe İbni Yemen (r.a)'dan Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:

"Muhakkak ki ben, Deccal'in beraberinde bulunan şeyleri ondan daha iyi bilmekteyim. Onun beraberinde akmakta olan iki nehir vardır. Onlardan biri göz görüşü ile beyaz bir sudur. Diğeri de göz görüşü ile kendi kendisine tutuşup alevlenen bir ateştir. Eğer herhangi bir kimse ona erişirse ateş olarak gördüğü yahut zannettiği nehre gelsin. Sonra başını daldırsın. Sonra başını aşağıya indirip ondan içsin. Çünkü o soğuk bir sudur. Deccal de gözü silik bir kimsedir. Gözü üzerinde kalın bir deri perde vardır. Onun iki gözü arasında "kafir" yazılıdır. Ki onu yazı yazan ve yazı yazamayan her mü'min okur." (Müslim)
 
Kadı İyad dedi ki: Müslim'in ve daha başka muhaddislerin zikrettiği bu hadsiler, Deccal'in varlığının sahihliği hakkındaki ehli sünnet mezhebi lehine huccettir. O öyle bir şahıstır ki Allah onunla kullarını imtihan edecektir. Ve onu harikulade bazı şeyleri yapmaya muktedir kılacaktır. Bunlar; öldüreceği kişiyi diriltmek, dünya nimetlerinin zuhuru, onun beraberinde bolluk, cennet, ateş, iki nehir bulunması ve arzın hazinelerinin ona tabi olması, semaya yağmur yağdırmak için emredip yağdırması, arza bitirmesi için emredip bitirmesi gibi şeylerdir. Bunların her biri yüce Allah'ın kudreti ve dilemesi ile vaki olacaktır. Sonra bunların ardından yüce Allah onu aciz kılacak da artık oradaki kimseyi ve başkalarını öldürmeye kadir olamayacak, işi iptal olunacak ve onu İsa (a.s) öldürecektir.

Deccal, Adem'in yaratılması ile kıyametin kopması arasında yaratılmış olan en büyük fitneli mahluktur. Bütün rasuller gibi Rasulullah (s.a.s) da onun fitnesine karşı bizi uyarmıştır.

Deccal'e tabi olanların çoğu yahudiler olacak, insanlar onun şerrinden dağlara kaçacaktır. Deccal Medine'ye giremeyecektir. Çünkü melekler onun oraya girmesine engel olacaklardır.

Bu bilgilerin hepsi Müslim'in sahihinde geçmektedir.

Deccal'in bir takım mucizeler göstermesi insanlar için bir imtihandır. Allah (c.c) onun yalancı olduğunu, alnında "kafir" yazısını yazarak bildirmiştir. Okumayı bilmeyen müslüman  kişi dahi bu yazıyı okuyabilecektir. Ayrıca gözünün şaşı olması gibi eksikliklere de sahiptir. Eğer o bir ilah olmuş olsaydı önce kendisindeki bu eksiklikleri giderirdi.

Mehdi hakkında inancımız: Mehdi hakkındaki  çok sahih haberi ehad hadisler vardır. Bu konuda gelen rivayetler İsa (a.s) ile aynı dönemde olacağına veya ondan önce geleceğine işaret etmektedir.
Bazı hadislerde Mehdi (a.s)’ın, RasulAllah’ın neslinden olacağı, adının Muhammed olacağı ve dünyanın zulümle dolduğu bir dönemde zuhur edeceği, İsa (a.s) ile aynı dönemde veya ondan önce geleceğine işaret edilmektedir. Fakat ne zaman geleceğini ancak Allah bilir.
 
Ebû Saîd El Hudrî (r.a)'dan rivâyet edildiğine göre, Rasûlullah (s.a) şöyle buyurmuştur:

"Mehdî ben (im neslim) dendir. O açık alınlı ve ince burunludur. Dünyayı zulümle dolduğu gibi adaletle dolduracak ve yedi sene hüküm sürecektir." ( Ahmed b. Hanbel II-291, 111-17)
 
Soru: Simdi bu konular akide meselesi mi?

Cevap: Deccal ve İsa (a.s) inmesi hakkında birçok sahih hadis bulunmaktadır. Kıyamet gününe inandığı halde Kur’an ayetleri ve mütevatir sünnetle haber verilen kıyamet alametlerine inanmayan kimse kâfirdir. Fakat haberi ahad hadislerle haber verilen kıyamet alametlerine inanmayan kimse kâfir değildir. Çünkü bu konularda verilen haberler ihtilaflı olabilir. Örneğin; mehdinin gelmesi konusundaki haberler gibi…
Kayıtlı


وَآخِرُ دَعْوَانَا أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Davamızın sonu;
Alemlerin rabbi olan Allah’a hamd olsun
bedo
Girişimci Üye
***
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 108


« Yanıtla #3 : 07 Mayıs 2013, 13:41:17 »

Cevaplariniz icin sagolun.

(Alinti)
Said İbnu'l Müseyyeb Ebu Hureyre (r.a)'nin şöyle dediğini işitmiştir: Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:

 "Nefsim elinde olan Allah'a yemin ederim ki, muhakkak ileride Meryem oğlu İsa sizin içinize adaletli bir hakem olarak inecektir. O zaman o, haçı kıracak, domuzu öldürecek, cizye vergisini kaldıracak, mal o kadar çoğalacak ki, hiç kimse mal kabul etmeyecek, nihayet Allah için bir tek secde dünya ve dünyadaki her şeyden daha hayırlı olacaktır." (Buhari-Müslim-Tirmizi-İbni Mace Ahmed)

İsa (a.s) yeryüzünde Rasulullah (s.a.s)'in şeriati ile hükmedecektir. Yeni bir şeriat getirerek Rasulullah (s.a.s)'in şeriatını neshetmeyecektir. Çünkü Rasulullah (s.a.s) en son nebidir ve onun şeriati kıyamete kadar geçerlidir.(Alinti)

Simdi hadisde Isa as Resulullah'in seriatini neshetmeyecektir, geciyor. Ama ayni zamanda misal domuzu öldürecek deniyor. Bu uygulama Islam seriatinde yok, yani domuz öldürmek.

Tabiki deccal ile de bircok celiskili rivayetler var.

Ama benim anlamakta zorlandigim bir konu bu. Simdi deccal, mehdi ve Isa as egerki Akide meselesi ise neden Kuranda deccal ve Mehdi diye birseyler gecmiyor, ozaman Akide degilmi. Yani cok celiskili rivayetle ve inanmasi cok güc olan yazilar var.

(Alinti)
Kıyamet gününe inandığı halde Kur’an ayetleri ve mütevatir sünnetle haber verilen kıyamet alametlerine inanmayan kimse kâfirdir.(Alinti)

Simdi ben bir hadisin mütevatir olup olmadigini nereden bilirim. Muheddis degilim, ravi ilmini bilmiyorum ve yasadigimiz günde hadis kitaplari ve serhleri yalnis yapiliyor, örnek olarak Türkiyede tercüme edilmis olan "Fathul Bari" duyduklarimiza göre Suud Tagutlarinin dinini benimseyen insanlar tarindan tercüme edilmis ve icerine kendi fikirleri konmus. Veya Kuttubu Sitte tercumesi olsun. Bunlari göz önünde bulundurursak, nasil bir hadisin mutevatir olup olmadigini bilecez. Ve bu durumda küfre düsme olurmu.

Selamlar
Kayıtlı
Zemahşeri2
Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 41


« Yanıtla #4 : 07 Mayıs 2013, 20:43:26 »

Ama benim anlamakta zorlandigim bir konu bu. Simdi deccal, mehdi ve Isa as egerki Akide meselesi ise neden Kuranda deccal ve Mehdi diye birseyler gecmiyor, ozaman Akide degilmi. Yani cok celiskili rivayetle ve inanmasi cok güc olan yazilar var.
Alıntı

Sayın Bedo bazı konularda haklı şüphelerin olmakla birlikte bazı konularda ki şüphelerinde MazAllah insanı küfre sokacak cinstendir.Mesela madem ki bu itikadi bir meseledir neden Kur’an da geçmiyor şüphesi Rasulullah (s.v.s) i ve onun din karşısındaki konumunun idraki eksikliğinden doğmaktadır.

Rasulullah (s.v.s) in din adına söylediği her şey müslümanları mutlak bağlayıcıdır.Aynı Kur’an hükümleri gibi.Nasıl ki Kur’an da her bir ayetin hükmü müslümanların düşünce ve amelleri üzerinde etki niteliği taşıyorsa sünnette bu şekildedir.Ancak şöyle bir düşünce hasıl olabilir.Acaba Rasulullah (s.v.s) e nisbet edilen bu söz veya fiil gerçekten ona aitmidir?İşte bu düşünceden hareketle zamanında Muhadisler derin bir araştırma içerisine girerek her bir rivayeti ravilerinden bizzat dinleyerek ters düz çapraz sorularlar ravileri adeta terletmişlerdir.Böyle  yapmalarının altında yatan sebep o rivayetin gerçekten Rasulullah (s.v.s) e ait olup olmadığının tespiti içindir.

Buhari (r.a) uzunca bir yolculuktan sonra bir raviye ulaşır ki bu yolculuklar bazen aylarca sürebilmektedir. Buhari (r.a) ravinin yanına vardığında bu ravinin atını çağırırken bir kabın içerisinde saman varmış gibi atını kandırdığını görür.İmam bu durumu görünce şöyle der.Bu adam atı kandırıyorsa beni hayda hayda kandırır.O zaman ki meşakatli günlerce süren yolculuğa rağmen bu adamdan rivayet almaz.

Yani  özellikle bazı muhadislerimiz  son derece titiz davranmış topladıkları tüm rivayetleri kayıt altına alıp dipnotlarını koymuşlardır.Bugün hiç kimse Kur’an’i Kerimin hiçbir ayetinin hiçbir noktasına vırgülene dokunamamaktadır.Çünkü Yüce Allah gerek müslümanların gerekse müşriklerin elleriyle dinini korumuştur.

Herhangi bir metnin orjinal şekline yönelik yapılan tahrifler derhal insanlar tarafından reddiyeler yapılarak aslına uygun tercümeler doğru şekliyle şerh edilmişlerdir edilmektedirler.

Selam hidayete erenlere

Kayıtlı
bedo
Girişimci Üye
***
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 108


« Yanıtla #5 : 08 Mayıs 2013, 02:55:16 »

Iste Tevhid.

Uyariniz icin sagolun. Benim buradaki yazdigim konuyu uydurma hadislerin bu meselede cokca mevcut olmasi ve günümüzde bu meseleler degisik yerlere cekilmesi, acisindan bakarsaniz in shaa Allah anlarsiniz kastimin sizin yazdiginiz gibi olmadigini. Yani Rasulullahin idraki eksikligi gibi vs.

Simdi yazdimya ben muheddis degilim ve bir hadisin ravilerini okuyarak dogrumu veya yalnis mi oldugunu bilemem. Onun icin mevcut olan "hadislerin" uydurma olasagi büyük diye düsünüyorum, cünkü Kur'ana sordugumda bu "hadisleri" kafam karisiyor, Isa as, Mehdi ve Deccal meselesinde. Ve bayagi ingilizcede videolar izledim Mehdi ve Deccal konularinin tabaninda Sia, yahudi ve hristiyanlik dini yatiyor düsüncesindeyim.

Evet yazdiginiz gibi acaba böyle bir hadis olabirmi düsüncesi var ve bügünki cemaatlerde tercüme edilen kitaplari kendi anlayisi isigi altinda tercüme etmeleride var, bunlarin hepsini bir araya koydugumda, neticede zorlaniyorum.

Egerki yazdiklarimda bir hata veya uyarilmasi gereken birsey varsa yazin ki hatamdan döneyim. Cünkü yazdigim gibi bu meseleye nasil inanacagimi bilmiyorum.

Selamlar
Kayıtlı
Zemahşeri2
Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 41


« Yanıtla #6 : 08 Mayıs 2013, 13:04:55 »

Yok yok sizin imani noktada bir eksikliğinizden söz etmedin asla,buna hakkımda yok.Çünkü iman kalbi bir durumdur.Ben şunu demek istedim kişi müslüman olduğu halde bazı mevzuları tam olarak idrak etme yani kavrama yetisinden yoksun olabiliyor.Bu durum birçok meselede hepimiz için geçrlidir.

Dikkat çekmek istediğim husus şuydu Rasulullah (s.a.s)in Kur’an’daki tasviri diğer tüm peygamberlerden çok ama çok farklıdır.Şunu düşünebiliyor musunuz? Allah O’na (s.a.s) e karşı ses tonlarına dahi dikkat edilmemesi halinde halinde imanların boşa çıkacağını beyan etmektedir.Mesela şöyle insanlar türemiştir. Rasulullah (s.a.s) i kategorize ederler, işte devlet başkanı sıfatı, emirül-müminlik sıfatı, aile reisi sıfatı,imam olma sıfatı gibi bir takım safsatalarla  zihinleri bulandırırlar.

İnsan aklıyla yani matıken baktığımızda gerçekten böyle bir kategorize akla hiçte aykırı bir şey gibiymiş gelmemektedir.Bu kategoriyi yapanlar daha sonra işi peygamberin söylediği veya uyguladığı emir ve yasakları kategorize etmeye başlarlar.Bu sefer efendim bu yaptığı iş bilmem hangi sıfatıyla ilgilidir bizi değil o dönemi bağlar, bu söylediği söz bilmem hangi sıfatıyla ilgilidir ister kabul edilir ister red edilir,bu itikadi bir mesele değildir.Yani bu kapıdan girdiğimiz vakit artık peygamberi sıradanlaştırma hatta dinin dışına itmeye gider,dolayısyla geriye ne iman kalır ne itikad. Haliyle mütevatiren gelen tüm ibadet şekilleri ortadan kalkmış olur.

Halbuki Yüce Allah Rasulullah (s.a.s) e mutlak itiaati o kadar çok ayette vurgulamıştır ki ona iman edenlere kıvırabilecekleri hiç bir yol bırakmamıştır.Sonra Yüce Allah Rasulullah (s.a.s) e atfen sen çok büyük bir ahlak üzerindesin beyanıyla Rasulullah (s.a.s)in tüm hayatını garanti altına almıştır.Çünkü ahlak insanın sadece imam,lider,aile babası,gibi birkaç insani vasıflarına has bir özellik değildir.Ahlak insanın tüm hayatını kapsayan bir olgudur.O halde O’nun (s.a.s) in tüm hayatı tüm söyledikleri müslümanlar için örneklik teşkil eder.

Bu örneklik Allah (a.c) nin garantisi altındadır.İşte bu bilinçte olan İslam uleması O’nun (s.a.s)in hayatını kılı kırk yararak  mutlak garanti altında olan bu örnek hayat modelini tüm yönleriyle ortaya çıkarmaya çalışmışlardır.

Biz bu şekilde Rasulullah (s.a.s)i tasnif ederken şöyle sorularla karşılaşmaktayız.Peki bu şekildeki tasnifiniz Rasulullah (s.a.s) in meyve ağacının aşısı meselesinde yanılması yada bazı meselelerde sahabilerin Ey Allah’ın Elçisi bu sizin sözünüz mü yoksa Allah’ın sözümü demesiyle çelişki olmuyor mu? Biz de diyoruz ki hayır efendim çelişki olmaz.Şöyle ki.

Rasulullah (s.a.s) ashabına bu anlamda bir insan olduğunu ve dolayısıyla Allah’ın ortağı olmadığını kendisine bu anlamda kutsiyet atf edilmemesinin gerektiğini açıklamak için bu tür örneklik teşkil eden pratikler göstermiştir. Rasulullah (s.a.s) bu anlamda bir beşer olduğunu vurgulayan onlarca ayet mevcuttur.Muhammed bin Abdullah (s.a.s) olması hasebiyle bir beşerdi fakat sıradan bir beşer değildi.O’ (s.a.s) üstün meziyetlerle donatılmış tüm hayatı vahiy garantisi kapsamına alınmış ve Nübüvet makamıyla kaim hale getirilmiştir. Rasulullah (s.a.s) in benim sözüm yada Allah (c.c) nun emri dediği şeyleri sadece ama sadece kendisi biliyordu,burası çok önemli.

Yani ashabı dahi bunu bilmiyorlardı ki sorma ihtiyacı his ediyorlardı.Zira bizim Rasulullah (s.a.s) e şuan böyle bir soru yöenltebilme imkanımız bulunmamaktadır.Şimdi birileri 1400
Sonra ortaya çıkmış birçok meselede Rasulullah (s.a.s) e hiçbir şekilde sormadan O’ nun (s.a.s) sözlerini ve fiillerini kategorize etme cürretine girişebilmektedirler.

Sonuç olarak diyoruz ki ; Rasulullah (s.a.s) in tüm hayatı kesin kabul garantisi bizzat Alemlerin Rabbi olan Allah’dır. O halde macera armaya hiç gerek yoktur diye düşünüyorum.Bunları aktarmam da ki gayem sizi böyle düşünmekle itham etmek değildir yanlış anlamayın.Yani bazı şeyleri gereği gibi idrak edememe eksikliği müslümanlar da oluşabiliyor bunu anlatmaya çalıştım....

Simdi yazdimya ben muheddis degilim ve bir hadisin ravilerini okuyarak doğrumu veya yanlis mi olduğunu bilemem. Onun icin mevcut olan "hadislerin" uydurma olasagi büyük diye düsünüyorum, cünkü Kur'ana sordugumda bu "hadisleri" kafam karisiyor, Isa as, Mehdi ve Deccal meselesinde. Ve bayagi ingilizcede videolar izledim Mehdi ve Deccal konularinin tabaninda Sia, yahudi ve hristiyanlik dini yatiyor düsüncesindeyim.
Alıntı


Böyle düşünmekle haklı olabilirsiniz lakin çıkış noktanız yanlıştır bunu anlatmaya çalışıyorum.Yada meseleyi analiz etme yada kıstas ölçüleriniz yanlış bunu anlatmaya çalışıyorum.Bu çok geniş ve kapsamlı bir mesele fırsat buldukça bu meseleye dair edindiğim tüm bilgilerimi sizinle paylaşırım inşaAlllah.

Bakın diyelim ki biz bir meseleyi şia yada hıristıyan veya yahudi kaynaklarında gördük (yalnız şunuda unutmayınki bu üzerinde konuştuğumuz dinler semavi dinlerdir burasıda çok önemli) bu meseleye ilişkin bilgi bizim de kaynaklarımız da yer almaktadır.Böylesi bir durumda biz meseleyi hangi kriterleri ölçü alarak analiz etme yoluna gitmeliyiz? Sizin mesleleyi test etmeye yönelik metodunuz o meseleyi Kur’an eksenli analiz etme şeklinde olduğunu ifade ediyorsunuz.Peki bu yanlış bir yolmudur derseniz kesinlikle yanlış değildir.Zira bu durumda size sorularım olacak.

1-   Siz Kur’an’dan hüküm çıkarma (istinbad) noktasında ne kadar ehilsiniz?
2-   Kur’an sizin anlamadığınız bir lisan da yazılıdır siz bu dilin inceliklerine na kadar ehilsiniz?
3-   Siyer bilginiz bu testi yapmaya yeterlimidir?
4-   Meseleyle ilgili tüm rivayetlere ve tüm ayetlere ulaşabilme bilgi düzeyiniz nedir?
5-   Peki gerçekten Rasulullah (s.a.s) bu sözü söylemişse sizin Kur’an da geçmemesine rağmen tutumunuz ne olacak?

Siz bunları düşüne durum bir kaç cümle söyleyeyim şimdilik forumdan çıkmam lazım konuyu sonra devam ederiz.

Özetle: Böylesi bir durumda müslümanın yapacağı ilk iş o sözün Rasulullah (s.a.s) e ait olup olmadığını araştırmakdır.Eğer o söz Rasulullah (s.a.s) e ait  ise hangi kaynaklarda geçmiş olması yada nübüvetten önce bazı dinlerde örneğin yahudi ve hıristiyanların kaynaklarında geçmiş olmasının hiçbir önemi yoktur.O söz tüm müslümanlar için mutlak bağlıyıcıdır.Bir kere meseleye bu pencereden bakmamız lazım.Neden böyle bakmamız gerektiğini Rasulullah (s.a.s) i tasnif ederken biraz açıklamaya çalıştık zira daha sonra bunu dahada detaylandırırız inşaAllah.

Selam ve dua ile kal şimdilik.
Kayıtlı
Teymullah el-Muvahhid
Yönetici
******
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 459



« Yanıtla #7 : 09 Mayıs 2013, 10:31:20 »

Soru: Ama benim anlamakta zorlandigim bir konu bu. Simdi deccal, mehdi ve Isa as egerki Akide meselesi ise neden Kuranda deccal ve Mehdi diye birseyler gecmiyor, ozaman Akide degilmi. Yani cok celiskili rivayetle ve inanmasi cok güc olan yazilar var.
 
Cevap: Daha önce ifade edildiği gibi Deccal ve İsa hakkında birçok sahih hadis vardır. Ve bu hadisler çoğu hadis kitablarında geçmektedir. Bunlar arasında bir çelişki söz konusu değildir. Şayet metinlerde ve rivayetlerde zahiri olarak bir takım zıtlıklar görülmüşse âlimler bunlar hakkında gerekli açıklama ve izahatları yapmışlardır. Bu konular mütevatir hadislerle sabit olmuşlarsa kişi nefsanî davranarak, kendi rey ve görüşlerine zıt olduğu için bu hadisleri inkâr ederse küfre girmiş olur.
 
Mütevatirliği sabit olan  hadis tenkide açık değildir, fakat sahih hadis tenkide açık olabilir. Mütevatir ve delaleti kati olan hadisi red eden kişi kafir olur ve böyle yapmak aynen delaleti kat’i olan ayeti reddetmek gibidir. Fakat mütevatir olup da delaleti kat’i olmayan hadisi manaya uygun şekilde tevil yapan kimse kafir olmaz. Sahih hadisi ise hadis tenkidi getirerek ve delille isbat eden kimse isabet etmiştir. Fakat nefsine göre reddederse bu kimse de kâfir olur.

Soru: Simdi hadisde Isa as Resulullah'in seriatini neshetmeyecektir, geciyor. Ama ayni zamanda misal domuzu öldürecek deniyor. Bu uygulama Islam seriatinde yok, yani domuz öldürmek.
 
Cevap: Bahsi geçen hadislerde sizin zannettiğiniz gibi bir çelişki söz konusu değildir. Muhaddisler bu hadisler hakkında gerekli açıklamayı yapmıştır. Ve bu hadislerden çıkacak hükmü en iyi şekilde izah etmişlerdir.

İsa (a.s) yeryüzüne indiğinde RasulAllah’ın şeriatıyla hükmedecek ve onun şeriatını neshetmeyecektir. Ehli kitabın kendisine nispet ettiği batıl inançları (haç, domuz vs.) ortadan kaldıracak ve RasulAllah’ın şeriatı ile hükmedecektir. Ve kitap ehlinden her bir fert, ölümünden önce ona iman edecek ve oda kıyamet gününde onların aleyhinde şahitlik yapacaktır. 
 
Soru: Simdi ben bir hadisin mütevatir olup olmadigini nereden bilirim. Muheddis degilim, ravi ilmini bilmiyorum ve yasadigimiz günde hadis kitaplari ve serhleri yalnis yapiliyor, örnek olarak turde tercüme edilmis olan "Fathul Bari" duyduklarimiza göre Suud Tagutlarinin dinini benimseyen insanlar tarindan tercüme edilmis ve icerine kendi fikirleri konmus. Veya Kuttubu Sitte tercumesi olsun. Bunlari göz önünde bulundurursak, nasil bir hadisin mutevatir olup olmadigini bilecez. Ve bu durumda küfre düsme olurmu.
 
Cevap: Hadis alimleri (Allah onlardan razı olsun) hadisleri bütün gayret ve çabaları sarfedip incelediler, araştırdılar ve neticesinden hadislerin sahih olanlarını, olmayanlarını, zayıf olanlarını hepsini birbirinden ayırdılar. Buhari’nin sahihi, Müslimin sahihi bunlara örnek gösterilebilir. Bu alimler hadis kitaplarında sadece sahih olan hadisleri topladılar. Bundan başka alimlerde sahih hadisleri toplamışlardır. Ve yine bazı alimlerin mutevatir hadislerle ilgili eserleri mevcuttur. Türkçeye tercüme edilmiş eserlerden ilim öğrenmek çok zordur. Zira tercümelerde bozukluklar, çıkarmalar, eklemeler yapılmaktadır. Bu sebeple kafirlerin tercüme ettiği eserlerden şayet belli bir ilmi seviyeye gelinmemişse faydalanmamak gerekir. Bu konularda güvenilir olan Müslümanların eserleri okunmalı ve onlardan ilim alınmalıdır. Aksi takdirde kâfirler tarafından tercüme edilmiş eserlerdeki bozukluklar sapmaya ve haktan uzaklaşmaya sebebiyet gösterebilir.
 
Soru: Simdi yazdimya ben muheddis degilim ve bir hadisin ravilerini okuyarak dogrumu veya yalnis mi oldugunu bilemem. Onun icin mevcut olan "hadislerin" uydurma olasagi büyük diye düsünüyorum, cünkü Kur'ana sordugumda bu "hadisleri" kafam karisiyor, Isa as, Mehdi ve Deccal meselesinde.

Cevap: Bir kimsenin hadislerde geçen hükümleri anlaması için illaki muhaddis olması gerekmez. Zira muhaddisler zaten hangi hadislerin sahih, hangilerinin yanlış olduğunu ve yine sahih, hasen, zayıf, uydurma hadisleri de aynı şekilde tesbit etmiş ve buna dair birçok eserler telif etmişlerdir. Kur’an nasıl bize mutevatir bir yol ile ulaşmışsa bu şekilde ulaşan hadislerde vardır. Allah’u teala nasıl Kur’an’ı tahrif ve bozulmadan korumuşsa aynı şekilde sahih sünneti de bozulma ve tahriflerden bu işin ehli alimleri var etmekle korumuştur. Dolayısıyla Kur’an’ın hükümleri bizi nasıl bağlayıcı ise sahih sünnette o derece bağlayıcıdır. Bir kimsenin çıkıp “ben muhaddis değilim, o yüzden hadislerin sahih, zayıf olanını tesbit edemiyorum” diyerek hadisleri inkâr etmesi ancak nefsanî ve heva ve heves kaynaklı bir tutumdur ve bu kişiyi derin bir sapıklığa düşürür.
 
Soru: Ve bayagi ingilizcede videolar izledim Mehdi ve Deccal konularinin tabaninda Sia, yahudi ve hristiyanlik dini yatiyor düsüncesindeyim.
 
Cevap: Mehdi ve Deccal hakkında Müslümanların telif ettiği eserlerde birçok bilgi mevcuttur. Ve bu konular delilleriyle açıklanmıştır. Gerek hadis kitaplarında, gerekse diğer eserlerde bu meseleler şüpheye mahal bırakmayacak şekilde açıklanmıştır. Davetçinin Tefsiri ve İman isimlerde bu konulara dair bilgiler mevcuttur. Siz belki hadis kitaplarına ulaşamıyor ve bunların tercümelerine güvenmiyorsunuz. Bu konuda size tavsiyem Müslümanlar tarafından tercüme edilmiş ve ortaya konulmuş eser ve bilgilere itibar edip, onlardan ilim almanızdır. Aksi takdirde kâfirlerin tercüme ettiği kitaplar, yayınladığı video, ses vs. gibi materyaller ilim öğrenmek için sizi tatmin edecek olmadığı gibi kafanızdaki soru işaretlerini artıracak ve şüphe tohumları ekecektir. Bunlardan sakının ve Müslümanlar tarafından verilen bilgiye itibar edin.
Kayıtlı


وَآخِرُ دَعْوَانَا أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Davamızın sonu;
Alemlerin rabbi olan Allah’a hamd olsun
Sayfa: [1]   Yukarı git


Eğer üye iseniz lütfen üye girişinden giriş yapınız.

Eğer üye değilseniz 10 saniyenizi ayırarak üye olabilirsiniz. 

Dosyaları indirebilmek ve de içerikleri görebilmek için

üye olmanız gerekmektedir.


  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

Sitemiz üzerinden erişilebilen şeylerde Allah'ın razı olmadığı şeyler varsa, bunları reddediyoruz.