HAKKA DAVET FORUMU
 
*
Hoşgeldiniz, Ziyaretçi.Lütfen giriş yapın veya kayıt olun. 28 Mart 2024, 18:36:22


Kullanıcı adınızı, parolanızı ve aktif kalma süresini giriniz


Sayfa: 1 [2] 3 4 ... 6   Aşağı git


Eğer üye iseniz lütfen üye girişinden giriş yapınız.

Eğer üye değilseniz 10 saniyenizi ayırarak üye olabilirsiniz. 

Dosyaları indirebilmek ve de içerikleri görebilmek için

üye olmanız gerekmektedir.


  Yazdır  
Gönderen Konu: UmRe  (Okunma Sayısı 79614 defa)
0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.
Melih Saygın
Aktif Üye
**
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 68


« Yanıtla #15 : 09 Mart 2013, 03:49:37 »

َا أَيُّهَا الَّذِينَ آَمَنُوا إِنَّمَا الْمُشْرِكُونَ نَجَسٌ فَلَا يَقْرَبُوا الْمَسْجِدَ الْحَرَامَ بَعْدَ عَامِهِمْ هَذَا وَإِنْ خِفْتُمْ عَيْلَةً فَسَوْفَ يُغْنِيكُمُ اللَّهُ مِنْ فَضْلِهِ إِنْ شَاءَ إِنَّ اللَّهَ عَلِيمٌ حَكِيمٌ (28)
 


 

"Ey iman edenler! Müşrikler necistirler. Bundan dolayı bu yıldan sonra bir daha Mescid-i Haram'a yaklaşmasınlar. Eğer ziyaretçi sayısının azalması yüzünden yoksul düşeceğinizden korkuyorsanız, biliniz ki; Allah dilerse yakında kendi lütfuyla sizi zengin edecektir. Şüphesiz Allah her şeyi bilir." Tevbe 28

 Bu ayet asla sarih bir ayet değildir. Niye sarih değildir, niye tek manalı bir ayet değildir? Çünkü alimler bu ayet konusunda ihtilaf etmişlerdir.

Kalkıp da sarih olmayan bir ayete dayanarak müslüman tekfir edilir mi? Tekfir konusunda aşırı gidenlerin dayandıkları deliller sarih deliller değil.

Bu ayet sarih değil. Alimler manası konusunda ihtilaf etmişlerdir. Birinci ihtilaf: Burdaki necis kelimesi maddi manada mı manevi manada mı? Cumhura göre; burdaki müşrikler manevi necasettir, maddi necaset değildir.

Adam gider yıkanır üzerinde hiç habes yok. Bu habesli necis nasıl diyeceksin? Kaldı ki müşriğin kalıntısı tahirdir.
 
Müşriğin kalıntısı necisse nasıl içersin? O zaman kuvvetli görüşe göre manevi necasettir.

Bunu maddi necaset olarak anlayanlar da var. Ama bu kuvvetli görüş değil.
 
 O zaman birinci ihtilaf burda.

İkinci ihtilaf: Haram Mescidi'nden kasıt nedir? Sadece mescidin kendisi midir yoksa etrafı mıdır, yoksa Mekke'nin hepsi midir, alimler burda da ihtilaf etmişlerdir.

 Bazı alimler "bu sadece Mescidi Haram", bazı alimler "Hayır Mescidi Haram'ın etrafı".

 Burada kastedilen hiçbir zaman mı Mescidi Harama yaklaşmayacaklar, birkaç sefer mi? Bunda da ihtilaf ettiler.

 Bu ayet sarih ayet değil, Sarih olmayan ayete dayanarak müslüman nasıl tekfir edilir? Bu sapıklığın kendisidir.

Sonra, bu ayeti uygulayacak, bu hükmü uygulayacak olanlar kimler? Ne zaman uygulanır?

 Mescidi Haram'a hakim olmayan müslümanlar nasıl bu hükmü uygulayacaklar? Kafirlerin kontrolü altında olduğu zaman müslümanlar bu hükmü nasıl uygulayacaklar? O kafirin oraya girmesini engelleyecek ordaki halifedir.

Müslüman ona yardım edecektir. O zaman bu hüküm, müslümanlar mescidi Haram'a hakim olduklarında, kontrolü ellerinde tuttuklarındadır. Hakim olmadıklarında nasıl engelleyecekler? Kafirler onları engeller.


Etrafında her türlü şirkleri doldurmuşlar. Şimdi olduğu gibi. Mescidi Haram kafirlerin elinde değil mi? Etrafında şirkler yok mu? Kapısında bile şirk var.

 Tağutları yüceltiyorlar. Orda yapılan hutbeler, orda verilen vaazlar, hep şirk dolu. Hem tağuta dua ederler. Tağuta bağlı olunmasi için, ibadet etmesi için vaazlar veriyorlar.

 Orda sadece putlar olması gerekmez. Ordaki tağuta "bağlanın, veli emirdir" demek de şirktir.

 Buna karşı çıkanlar sapıktır, öldürülmesi gerekir demek muvahhidlere karşı kışkırtmaktır.

Nasıl ki Filistin işgal altında ise, Kabe de, Medine de işgal altındadır. Kafirlerin kontrolü altındadır. Nasıl engelleyeceksin? Senin elinde mi? Orda istedikleri gibi yapıyorlar.


 Burdaki hüküm; "yaklaştırmayın". Onun için zaten akabinde bu ayet indikten sonra hükümler geliyor.

 Akabinde Rasulullah (sas) hemen bir kişi gönderiyor.

 Hemen akabinde Buhari ve Müslimde geçen hadistir, Rasulullah S.a.v herkese yayılmasını emr ediyor.

 "Artık bu seneden sonra hiçbir müşrik hacca gelemez."
 Artık akabinde ilan ediyor.

Demek ki daha önce de vardı. Müşrikler kendi dinlerine göre haccediyordu.
 
Müslümanlar hakimdi. Bu ayetten sonra Rasulullah ilan yaptı, artık hiçbir müşrik hacca gelemez. Hicri 9. senede ilan ediliyor.

Akabinde de sadece bu değil. Devam ediyor.

"Çıplak bir vaziyette Kabe etrafında kimse dolaşmasın."

 
 "Dört mezhebe göre müşrikler Mescidi Harama ve diğer mescitlere girebilirler mi, caiz midir?"

 Mescidi Harama bir müşrik girer mi girmez mi, girmesi caiz mi yeni bir mesele değil.

Eskiden büyük alimler bu meseleden güzel bir şekilde bahsetmiştir, herkes kendi görüşünü beyan etmiş, delillerini beyan etmiş.

 Tabi bu İslam devletinde. Müslümanlar bu yere hakim olursa hükümleri bildirmişler.
 
 Malikiler ve Şafiiler ve Hanbeliler ve İmam Muhammed'e göre; Mescidi Harama müşrikler giremez.

 Haramdır.

 Onlara göre, Mescidi harama kafirlerin girmesi caiz değildir, haramdır.

 Küfür demediler, haram dediler.

 Hanefilere göre; hayır, haram değildir. Sadece hac mevsiminde onlara haccetmelerini, umre yapmalarına izin verilmez, dediler.

Yani hac ve umrenin dışında girebilirler. İzin verilir. Ama hac ve umre zamanında onlara izin verilmez, yasaklanılırlar.

 Zaten Hanefilere göre; sadece bu Mescidi Haramla ilgili değil. Hac ve umrenin menasiklerinin bulunduğu yerlere gidemezler.

Yani Arafata, Müzdelifeye gidemezler, Minada duramazlar. Yani hac zamanında ve umre zamanında hac ve umre nerde yapılıyorsa kafirler gidemezler.

 Burda esas yasaklanan şey; onların haccetmesi, umre yapmasıdır ve müslümanların hac ve umre yaptığı zaman, o yerlere girmesi yasaktır, engellenir, Ebu Hanife'ye göre. Ama yoksa onun dışındaki olan zamanda girebilirler.

قال الجصاص[23] في أحكام القرآن للجصاص 4/279 وقال أصحابنا يجوز للذمي دخول سائر المساجد وإنما معنى الآية ﴿إِنَّمَا الْمُشْرِكُونَ نَجَسٌ فَلاَ يَقْرَبُوا الْمَسْجِدَ الْحَرَامَ﴾ على أحد وجهين إما أن يكون خاصا في المشركين الذين كانوا ممنوعين من دخول مكة وسائر المساجد لأنهم لم تكن لهم ذمة وكان لا يقبل منهم إلا الإسلام أو السيف وهم مشركو العرب، أو أن يكون المراد منعهم من دخول مكة للحج.اهـ

 Bakın, müçtehit olan alimler, mescidi harama girilebilir. Hatta hac zamanı dışında zımmiler de hizmetçiler de girebilir diyorlar. Demek ki bu ihtilaflı mesele. İhtilaflı mesele üzerine tekfir edilir mi? Bu çok kötü bir şey.

 Ahkâmu'l Kur'ân Cessâs'ta, c. 4 s. 279'da şöyle bir şey var:

 Ayetin manasını İmam Cessas nasıl açıklıyor? "Zımmi olan kişinin her mescide girmesi caizdir."

 "Müşrikler necistir, Mescidi Harama yaklaşmasınlar" ayetinin manası iki manada olabilir.

 Bu ayetin iki manası olabilir. Birincisi: Bu bazı müşriklere has olan bir yasaktır.

 Hangi müşrikler? Mekke'ye ve diğer mescitlere girmeleri yasak olan müşriklerdir.

 Çünkü onlar zımmi ehli değiller. Ve bunlar sadece onlardan ya İslam ya da kılıç, yani ya müslüman olacaklar ya da savaş.

 İşte bu ayet bunlar için inmiştir. Yani zımmet ehlinin dışında olanlar ve ondan cizye alınmayanlar; ya İslam ya kılıç. İşte bunlar Arap müşrikleri.

İmam Cessas bu ayeti nasıl anlıyor? İmam Cessas diyor ki: Bu ayette kastedilen zimmet ehli olmayan, bunlar Arap müşrikleri. Onlar mescidi harama giremezler.

Veya bu ayetten kastedilen onları hac için girmeleri yasaklanacak. Yani bunlara hac yapmaları için yasaklayacaksınız, sokmayacaksınız, izin vermeyeceksiniz. İşte ayetin manası bu.

 Yani müşrikler ister zimmet ehli olsun ister olmasın hac zamanında hac yapmasınlar engelleyeceksiniz Kim engelleyecek? İslam devleti. Bu hüküm özel merhale için verilmiş bir hüküm.

 Kalkıp zamanımızda nasıl uygulayacağız? Uygulayamazsın ki.


قال الموصلي في الإختيار لتعليل المختار 4/ 166[24]: ( ولا بأس بدخول الذمي المسجد الحرام أو غيره من المساجد) ثم شرح فقال في الاختيار: لما روي أنه صلى الله عليه وسلم أنزل وفد ثقيف في المسجد وكانوا كفارا وقال ليس على الأرض من نجسهم شيء) وتأويل الآية أنهم لا يدخلون مستولين أو طائفين عراة كما كانت عادتهم. اهـ

Başka bir Hanefi aliminin sözü. Mûsılî  diyor ki: Zımmi mescidi harama veya ondan başka herhangi bir mescide girmesinde bir beis yoktur.

 Sonra İhtiyar'da açıklama geliyor. Niçin böyle bir beis yoktur? Çünkü Rasulullah s.a.s sakif heyeti mescitte inmiştir. Onlar müşriktir.

 Onlardan herhangi bir necaset yerde yoktur. Ayetin manası; yani müşrikler mescidi harama hakim olmak için, mescidi harama hükmetmek için girmesinler veya mescidi harama çıplak olarak dolaşmak için girmesinler daha önceki adeti gibi.

وتأويل الآية أنهم لا يدخلون مستولين أو طائفين عراة كما كانت عادتهم

 وقال الحصكفي في الدر المختار حاشية ابن عابدين 6/ 489   : وجاز دخول الذمي مسجدا مطلقا اهـ


 Haskefî, ed-Dururu'l-Muhtar Haşiyet İbn Abidin c. 6 s. 489'da: Zimminin genel olarak her mescide girmesi caizdir.

 وقال ( حاشية ابن عابدين ج4 ص209 )  ناقلا عن الإمام السرخسي في شرح السير الكبير قوله: إن الشافعي قال يمنعون من دخول المسجد الحرام خاصة للآية ﴿ إِنَّمَا الْمُشْرِكُونَ نَجَسٌ﴾ فأما عندنا لا يمنعون – أي الكفار - كما لا يمنعون من دخول سائر المساجد ويستوي في ذلك الحربي والذمي. اهـ

İbn Abidin, Serahsi'den şöyle bir nakil yaptı: İmam Şafii şöyle dedi: Sadece özel olarak Mescidi Harama girmeleri engellenir.

 Bu ayetten dolayı. Yani Mescidi Harama girmeleleri necistir. Bu ayeti delil gösterdiler.

Bizim mezhebimize göre kafirler engellenmezler. Diğer mescitlerde engellenmedikleri gibi Mescidi Harama girmeleri de engellenmez.

 Bu meselede harbi ile zımminin hükmü aynıdır.

وقال ابن نجيم  في الأشباه والنظائر ص 280 ، في الكافر: ولا يمنع من دخول المسجد جنبا بخلاف المسلم، ولا يتوقف جواز دخوله على إذن مسلم عندنا ولو كان المسجد الحرام. اهـ

İbn Nüceym Eşbâh ve Nezâir kitabında kafir hakkında şöyle dedi: Kafir cünüp olsa bile mescide girmeleri yasaklanmaz. Ama müslüman cünüpse mescide girmesi engellenir.

 Bizim mezhebimize göre; kafirin mescide girmesinin caizliği müslümanın iznine bağlı değil.

 Mescidi Haram olsa bile.

قال السرخسي  شرح السير الكبير : ..ثم أخذ الشافعي رضي الله عنه بحديث الزهري فقال: يمنعون من دخول المسجد الحرام خاصة للآية. فأما عندنا فلا يمنعون عن ذلك كما لا يمنعون من دخول سائر المساجد ويستوي في ذلك الحربي والذمي وتأويل الآية: الدخول على الوجه الذي كانوا اعتادوا في الجاهلية على ما روي أنهم كانوا يطوفون بالبيت عراة. والمراد القرب من حيث التدبير والقيام بعمارة المسجد الحرام وبه نقول إن ذلك ليس إليهم ولا يمكنون منه بحال .اهـ

 والمراد القرب من حيث التدبير والقيام بعمارة المسجد الحرام وبه نقول إن ذلك ليس إليهم ولا يمكنون منه بحال .اهـ

 İmam Serahsi; "burdaki yaklaşmasınlardan kasıt Mescidin Haramın imarı, yani onarılması, bina edilmesi konusunda yaklaşmasınlar. Yani onu koruması, düzeltilmesi, bina edilmesi konusunda yaklaşmasınlar." Ve bu manayı kabul ediyoruz. Yani kafirler Mescidi haramın imarı konusunda yasaklanırlar. Bu bize aittir. Hiçbir zaman onlara ait değil.

 وقال ابن الهُمام فتح القدير : كتاب الكراهة 10 / 76 : "قال ( ولا بأس بأن يدخل أهل الذمة المسجد الحرام ) وقال الشافعي: يكره ذلك: وقال مالك : يكره في كل مسجد. للشافعي قوله تعالى: ﴿ { إِنَّمَا الْمُشْرِكُونَ نَجَسٌ فَلاَ يَقْرَبُوا الْمَسْجِدَ الْحَرَامَ بَعْدَ عَامِهِمْ هَذَا﴾ ولأن الكافر لا يخلو عن جنابة؛ لأنه لا يغتسل اغتسالا يخرجه عنها، والجنب يجنب المسجد، وبهذا يحتج مالك، والتعليل بالنجاسة عام فينتظم المساجد كلها. ولنا ما روي (أن النبي عليه الصلاة والسلام أنزل وفد ثقيف في مسجده وهم كفار) ولأن الخبث في اعتقادهم فلا يؤدي إلى تلويث المسجد. والآية محمولة على الحضور استيلاء واستعلاء أو طائفين عراة كما كانت عادتهم في الجاهلية" اهـ.

İmam İbni Humam (Hanefi alimi) Fethul Kadir'de Kerahat kitabında dedi ki: Ehli zimminin Mescidi Harama girmesinde bir beis yok.

 İmam Şafii şöyle dedi: Mekruhtur. İmam Malik şöyle dedi: Her mescid için mekruhtur. Sadece Mescidi Harama değil.

 Şafii'nin delili ise Allah'ın şu kavlidir: Tevbe: 28. Ayrıca kafir çok az ihtimalle cenabetsiz dolaşır.

 Çünkü cünüp olsa bile bu cenabeti kaldıracak bir gusül yapmıyor. Yani cünüpten yıkansa bile, onu cenabetten çıkartacak bir gusül yapmıyor.

 Cenabetli olan bir kişi mescitten uzaklaşması gerekir.
 Malik'in delili de böyledir.

 İşte böyle devamlı cenabetli olduğu vs. geneldir. Bütün mescitler için böyledir.
 
 (İmam Şafii dedi ki mescidi harama giremez, ayet bu. Ayrıca müşrik nadiren cenabetten temizlenmiş olur. Çünkü o cenabetten onu temizleyecek bir gusül yapmıyor. Guslün şartları var. Bu adam bu şartlara göre cünüp yapmıyor.

 Müslüman cünüpken girmemesi gerekir.

Kafir nasıl girecek? Bunun için mescidi harama giremez.

 İmam Malik diyor ki: Bütün mescitlere. Onun yasak illeti cenabettir. Manevi necasettir. Onun için her mescitlerdir diyor, yasak.

İmam Şafii niye sadece mescidi harama has kılıyor, çünkü öyle deliller var ki Rasulullah mescidi nebevi de görüşmüşlerdir.)

İbn Humam devam ediyor: Bizim görüşümüzü destekleyen bir delil şudur: Rasulullah (sas) sakif heyeti ile kendi mescidinde görüştü ve onlar kafirdiler.
 
 Ayrıca pislik onların itikatlerindedir müşrik oldukları için. Vücutlarında değil. İtikatlerinde olan pislik mescidi kirletmez.


 والآية محمولة على الحضور استيلاء واستعلاء أو طائفين عراة كما كانت عادتهم في الجاهلية

 Ayetin manası; hakim olarak ve üstünlük olarak gelmeleri yasaklanıyor. Veya çıplak olarak, yani eski cahili adetlerine göre çıplak olarak tavaf etmesi.

Yani bu ayetten kastedilen; onlar mescidi harama hakim olarak, mescidi haramı kontrol etmek için yaklaşmasınlar ve eski adetlerine göre çıplak olarak dolaşmasınlar. Onun dışında yasaklamıyor.

وقال الكاساني بدائع الصنائع ، كتاب الاستحسان 6/ 510 : ولا بأس بدخول أهل الذمة المساجد عندنا.
 ما بوّب به ابن خزيمة في صحيحه صحيح ابن خزيمة 2/ 285 فقال: (باب إباحة دخول عبيد المشركين وأهل الذمة المسجد والمسجد الحرام أيضا)

İbn Huzeyme (büyük bir hadis alimi) Sahih'inde şöyle diyor (Bir bab açmış. O babın içinde) : Müşrik köleleri ve zimmet ehlinin bütün mescitlere ve mescidi harama girmesinin mübahlık babı.
ما رواه عبد الرزاق صحيح / رواه عبد الرزاق في في مصنفه 6/ 25  بسند صحيح ومن طريقه ابن جرير الطبري وابن أبي حاتم في تفسيريهما عن جابر بن عبد الله أنه قال في قوله تعالى : ﴿ إِنَّمَا الْمُشْرِكُونَ نَجَسٌ فَلاَ يَقْرَبُوا الْمَسْجِدَ الْحَرَامَ بَعْدَ عَامِهِمْ هَذَا ﴾ قال : (إلا أن يكون عبدا أو أحدا من أهل الذمة.)

Abdurrezzak Musannef'inde sahih senetle c. 6 s. 25'te bu ayeti şöyle tefsir etmiştir: Ancak köle veya zimmet ehlinden değilse mescide yaklaşmaz. Yani kafir bir köle veya zimmet ehlinden değilse giremez. (Ayeti tahsis etmişlerdir)

 İşte bu nakillerden şöyle anlaşılıyor:

İslam devletinde olsa bile, İslam hakim olsa bile kafirler, müşrikler Mescidi harama girebilirler Hanefi mezhebine göre. Sadece hac zamanında izin verilmeyecektir bir rivayete göre.

Bazı alimlere göre sadece çıplak dolaşırlarsa girmeyeceklerdir.

 Bazılarında göre burdaki yaklaşmasınlardan kasıt; mescidi harama hakim olmasınlar, mescidi haram onların kontrolü altında olmasın veya binası, temizliği konusunda iştirak etmesinler. Yoksa girmesi anlamında değil.


Hatta bazı alimlere göre; müslüman cünüpken giremez, onlarsa cünüpken girebilir.

 Bu deliller varken, İslam devletinde bu ise; şimdi kafirlerin kontrolü altında, kafirlerin hakim olduğu zamanda oraya şirk için değil, Allah'ın gösterdiği şekilde ibadet yapacak bir kişi,  Allah ona hidayet etsin diye, belki bu haccı yaparken Allah (c.c) onun azabını hafifletsin diye, bu niyetle annesi veya babasını alan kişi hangi delile dayanarak tekfir edilir?

Hiçbir delil yok. Adamın niyeti başka. Adam oraya gidip şirk işlemeyecek, çıplak tavaf etmeyecek. Bazı alimlere göre kafirler feri emirlerle muhataptırlar.

 Adam gidecek Allah için namaz kılacak, kurban kesecek, tavaf ve sa'y yapacak. Allah için yapılacak. Şeytan için yapılmayacak. Müşrikler gibi değil müslümanlar gibi yapacak.

Elbette Allah azabını hafifletecek. Oraya gidip hac yapan kafirle oraya hiç gitmeyen kafir arasında elbette fark vardır. Aynı seviyede cehennemde kalamazlar.

 Yani hem ayet onlara delil değildir hem de ihtilaflı bir meseledir, İslam devletinde bile olsa.

İhtilaflı bir meseleye dayanarak müslümanları tekfir etmek sapıklığın ta kendisidir. Sen yapmazsan yapma, kimse seni zorlamaz.

 Ama biz bu durumda götürmesi daha efdal olarak görüyoruz. Çünü birtakım faydası vardır. Adam onu müşrik görerek ve belki istifade eder diye götürüyor.

 Soru ) Bu zamanda hacca giden ve hacdan dönen akrabaları ziyaret etmekte bir sakınca varmı?

 Cevap: Hacdan döndükleri için değil, yani niyetin yolculuktan döndükleri için niyetiyle gidersen bir zararı yok. Ama oraya gidip Allah kabul etsin diyemezsin. Eğer böyle dersen kafir olursun.

 Soru ) Bir kimse Kafir anne ve babası ile birlikte hacca gidebilir mi?
 
 Cevap: Eğer gidecek olan kadınsa veya kızsa, babası onun için mahrem sayılır. Çünkü gene babası sayılır. Babası velisi olmaz ama mahremi sayılır.

Soru)  Müslüman kafirlerin düzenlediği Hac ve Umre organizasyonlarına görevli olarak kafirleri götürebilir mi?

 Eğer gayesi varsa, yolda onlara tevhidi, İslam'ı anlatacağı diye, niye caiz olmasın? Onlar şirk koşmak için, kötü şeyler yapmak için gitmiyorlar. Eğer çıplak tavaf yapmak için giderlerse götürülmez.

 Bu ayet sizin anladığınız gibi değildir. Bu ayet, bir müşriği  götürüp de Allah'ın istediği şekilde haccettirmeyi bu ayet yasaklıyor mu? Bu ayette böyle bir hüküm var mı? Böyle yapan kişi bu ayete muhalefet etmiş sayılır mı?  


Biz ayeti senin anladığın gibi anlamıyoruz. Şöyle anlıyoruz: Çıplak tavaf eden, küfür işleyerek hacca giden müşriklerin girmesini yasaklıyor.

Yoksa her müşrik her zaman giremez diye bir yasaklama yoktur ayette.

Böyle anlıyoruz diye  tekfir edeceksen, o zaman bütün Hanefi alimlerini tekfir edeceksin.

Ayet sarih değildir. Kaldı ki cevapta onları oraya şirk yapsınlar diye değil, oraya hakim olsunlar diye değil, Allah'ın emrettiği haccı yerine getirsinler diye götürülür denmiştir. Onların İslamın feri hükümlerine muhatap olarak görülme görüşleri var.

Belki azabı hafifler diye söylüyorum. Ve onlara söylüyorum: Sen hacca gidersen Allah haccını kabul etmez. Çünkü müslüman değilsin. Ama Allah için yaparsan Allah azabını hafifletir. Ona bunu söyleyerek götürürse denmiştir.

 Dört mezhep bu ayetten Hanefi alimlerinin anladığı gibi anlamamıştır. Her mezhep bir şey anlamıştır. Bir görüşe göre müşrikler hiçbir mescide girmez. O görüşü destekleme, ama bu görüşü kötüleme. Bu ihtilaflı mesele.


                                          


 Hakkı öğrendikten sonra hidayete tabi olanlara selam olsun.

Kayıtlı
Ebu/Ammar
Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 39


« Yanıtla #16 : 09 Mart 2013, 13:30:13 »

Allah senden Razı olsun. Bu iddayı kabul etmeyenlerden idim.
Lakin ilim geldikten sonra yüz çevirenden daha zalim kim olabilir.Allaha hamd olsun.
Kayıtlı
Fahrun Nisa
Girişimci Üye
***
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 124


« Yanıtla #17 : 09 Mart 2013, 15:48:13 »

es Selam esenlik veren afet ve kederden emin olan, kullarina iyilik ve ihsani bol olan Allah cc tüm Müslüman kardeslerimize esenlikler versin .

 "Bu dine sahip olanların şu gerçeği iyice bilmeleri gerekir:

Bu din nasıl Allah'tan bir din ise onun hareket metodu da tamamen Allah'tandır.

Ve bu metod bu dinin özelliklerine uygundur.

Şu da bir gerçektir ki bu dinin getirdiği gerçeklerin ameli metodundan ayrılması mümkün değildir."Seyid kutub un bu sözünden sonra


Ben kalekter olarak ailemi akrabalarimi cok iyi taniyorum kime aciktan teblig edilmesi gerektigini,yada kime gizli kalinmasi gerektigini Elhamdulillah biliyorum.Evet etlerini yemiyoruz ne gariptirki akl edemiyorlar bizim onlarin nicin etlerini yemediklerimizi Allah cc buyurdugu gibi ONLAR AKL ETMEZLERMi?Zaten AKL etselerdi Allahu alem müslüman olurlardi.arti ben kendimden cok diger müslüman kardeslerimi dusunmek zorundayim,insaAllah Allah cc nurunu tamamliyacak ve o zaman bizde müslümanlardaniz diyip en ön saflarda yer alanlardan olacagiz insaellah..ayrica ilim talebesinede gelince el Hadi olan hidayete kavusturan kullarina hayirlari muwaffak kilan Allah cc hidayet versin.Melih saygina akabinde sorularim vardi ilim talebesinin muhalefetiyle de onlari bertaraf etti..Allah Razi olsun melih saygindan cok cok tesekkür ederim..Bu arada biz kendimizi gizledigimiz halde en yakinlarimiz bile düsman kesilmisken birde aciklasak kim bilir bize ne yaparlar bir bardak suda bogacaklar bizi nerdeyse :)muhakeme ye küfür dedigimizi bilseler ellerinden geleni arkalarina birakmazlar cünkü onlar heva ve heveslerine göre hareket ediyorlar guya kendilerince bir cok konuda test ettikleri gibi bizi muhakeme konusunda da test ederlerdi..Müslüman akilli ve uyanik olmali..
Kayıtlı
ilimtalebesi
Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 30


« Yanıtla #18 : 09 Mart 2013, 16:54:50 »

Bu yazdığınız şeylerde asıl mevzunun cevabı yok, zira benim asıl itiraz ettiğim nokta Tevbe: 29 ayetinin nasıl tefsir edileceği ile alakalı değil. Sizin hangi görüşle amel ettiğiniz de beni ilgilendirmiyor. Gerçi cumhurun yani alimlerin çoğunun, “müşrik mescidi harama hiçbir şekilde sokulamaz” görüşü dururken neden Hanefilerin “Hacc haricinde müşrik Mekkeye girebilir” görüşünü benimsiyorsunuz bu da ayrı bir konu; kaldı ki onunla da amel etmiyorsunuz çünkü bizim konumuz zaten müşrik hac veya umre maksadıyla Kabeyi tavaf ettirmeye götürülebilir mi meselesi idi, siz ise götürülebileceğini iddia ediyorsunuz. Kafirlerin beyti haccetmesi ise ittifakla men edilen bir şeydir. Bunu savunan herhangi bir mezhep var mı? Diyelim ki olsa neden özellikle bu meselede ve diğer meselelerde en kolay görüş hangisiyse onu alıp bütün mezheplerdeki ruhsatları toplamaya çalışıyorsunuz. Bu, bütün alimler nezdinde kınanan bir uygulamadır zira bunda hevaya tabi olmak vardır. Fakat dediğim gibi asıl mesele bu değil. Asıl mesele sizin müşrikler Mescidi harama götürülebilir derken kullandığınız batıl usulle alakalıdır. Siz meselenin başında alimlerden şöyle bir görüş var, biz o yüzden kafirleri hacca götürüyoruz demediniz ki. Siz başlangıçta şöyle diyordunuz:


 Cevap )
Rasulullah s.a.v zamanında  müşrikler İslam devletinde kabe'yi hac ediyorlardı Rasulullah s.a.v yasaklamıyordu sonra yasak geldi. İslam devleti güçlenince men edildiler. Bu durum nasih mensuh değil merhaleli bir durumdur.  Müslümanlar oraya hakim olunca uygulanır ve son merhaledir. Şimdi mekke Rasulullah s.a.v'in ilk geldiği duruma döndü, yukarıdaki konudaki cevap götürme gayesi ve durum değişikliğine göre verilmiştir. Mekke'ye gerçek islam hakim olduğunda bu hüküm uygulanır ve kendini müslüman sayan müşrikten  ne cizye alınır ne eman verilir nede hac yapmasına müsade edilir..

Yani size göre müşriğin hacc etmesi aslen haramdır, fakat bu haramlık hükmü şu anda İslam devleti olmadığından dolayı kalkmıştır. Siz bu görüşünüze –nasslardan hüküm çıkartmaya ehil olmadığınız halde- şeri bir delil getiremediğiniz gibi, Herhangi bir alimden de bir nakil getiremediniz. Nasıl delil getirebilirsiniz ki, bu düpedüz bir şeyin haram olduğuna itikad ettikten sonra merhaleli hüküm vs gibi bahanelerle onu helal kılmaktır yani teşridir. Bu noktada haram dediğiniz şeyin şeriattaki gerçek hükmünün ne olduğunun da bir önemi yoktur. Bir insan diyelim ki çay içmenin haram olduğuna bir teville itikad etse, sonradan şeriatte aslı olmayan bir şekilde bunu helal kılsa, mesela sağlığa faydalı olduğu için içilebilir dese bu bir teşridir. Tıpkı kimlik taşımak küfürdür deyip yurtdışına çıkabilmek amacıyla kimlik kullanmaya cevaz veren kimse gibi. Birisi küfür olarak itikad ettiği şeyi geçerli bir ikrah mazereti olmaksızın helal kılıyor, öbürü de geçerli bir zaruret hali olmadan haram dediği şeyi helal sayıyor. Bu sebebten bu batıl usulu yani haram olan bir şeyin İslam devleti olmadığı için haramlığının kalkacağı iddiasını terk etmediğiniz müddetçe müşrikleri hacca götürmenin kendi asli hükmüne dair ne getirirseniz getirin bunun bir önemi yoktur. İsterseniz bunu helal gören bir alim görüşü getirin, önemli olan bu değildir. Asıl mesele, Sizin haram dediğiniz bir şeyi onu tahsis edecek bir delil olmadan helal kılmanızdır. O delil de ancak “İslam devleti yoksa Müşriklerin Harem bölgesine sokulması caiz olur” manasına gelen bir nass olması gerekir. Sizin siyerden istinbat ettiğiniz (!) merhaleli hükümler vb şahsi görüşlerin bir kıymeti yoktur.

Siz müşrik mescidi haram girebilir mi giremez mi meselesindeki görüşleri uzun uzadıya naklederek belki avamın gözünü boyayabilirsiniz fakat biz asla asıl meselenin arada kaybolmasına müsaade etmeyeceğiz Allahın izniyle. Ayrıca bizim kimseyi müşriği hacca götürdüğünden dolayı tekfir ettiğimiz yok. Bu amel, haramdır. Bizi insanları böyle haksız sebeblerden dolayı tekfir eden cahiller gibi lanse etmeye çalışmayın. Yazdığım şeylere cevab verilmediği için tekrar buraya alıntı yapıyorum:

Müşriklerin mescidi harama sokulmayacakları kati bir hükümdür ve insanlar güçleri nisbetinde bunu uygulamakla mükelleftir. Bizim elbetteki şu an bütün müşrikleri Mekkeden çıkartma imkanımız yoktur. Ancak bir müşriği Mekke’ye götürmeme, buna aracılık etmeme imkanımız vardır. Şu an en azından bunu uygulamakla mükellefiz. Fıkıhta malum olduğu üzere bir şeyin bir kısmının yapılamaması, o amelin tamamen terk edilmesini gerektirmez. “Kolay olan, zor sebebiyle kalkmaz.” Bu da fıkhı bir kaidedir. Fakihler bunu, bahsettiğimiz “Benim emirlerimi gücünüz oranında yerine getirin” hadisinden çıkarmışlardır. Suyutî el-Eşbah ve'n-nezâir'de şöyle demiştir: İbnu's-Subkî: Bu, Rasulullah'ın (s.a.v.), "Emrettiğimi gücünüzün yettiği oranda yapın" sözünden çıkarılmış kaidelerin en meşhurlarındandır, demiştir.Bunun mânâsı şudur: Mükellef, bir kısmını yapmak kendisi için kolay ve mümkün olduğu halde, emredilenin tamamını yapmak mümkün olmayan veya zor olan bir halde olabilir. Bu haldeyken kolay olan kısmını yapması gerekir. Gerekli olanın bir kısmının mümkün olmaması veya zor olması, isteğin tamamen düşmesine veya mükellef olmamasına sebep olmaz. Mesela, Fakir akrabasının rızkının bir kısmını temin edebilen kimsenin bunu yapması gerekir. Kötülüğü biraz değiştirebilen veya hafifletebilen kimsenin de bunu yapması gerekir. Uygulamada bunun örnekleri çoktur.

Bu kaideye ve onun uygulamasına, Buharî'nin İmran b. Husayn'dan rivayet ettiği şu hadis delil gösterilir: "Benim basurum vardı. Rasulullah'a (s.a.v.) nasıl namaz kılacağımı sordum. O da:
- Ayakta namaz kıl. Beceremezsen, oturarak, onu da beceremezsen, yanın üzerine yatarak namaz kıl, buyurdu. (Bu meselenin daha tafsilatlı açıklaması için sözkonusu hadisin şerhlerine bakılabilir. "Emrettiğimi gücünüzün yettiği oranda yapın" Buharî, İ'tisam, no: 6777; Muslim, Fezâil, 1337. Ayrıca Nevevi’nin 40 hadis adlı eserinde 9. hadisin izahına bkz.)
Kayıtlı
ilimtalebesi
Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 30


« Yanıtla #19 : 09 Mart 2013, 17:04:28 »

es Selam esenlik veren afet ve kederden emin olan, kullarina iyilik ve ihsani bol olan Allah cc tüm Müslüman kardeslerimize esenlikler versin .

 "Bu dine sahip olanların şu gerçeği iyice bilmeleri gerekir:

Bu din nasıl Allah'tan bir din ise onun hareket metodu da tamamen Allah'tandır.

Ve bu metod bu dinin özelliklerine uygundur.

Şu da bir gerçektir ki bu dinin getirdiği gerçeklerin ameli metodundan ayrılması mümkün değildir."Seyid kutub un bu sözünden sonra


Ben kalekter olarak ailemi akrabalarimi cok iyi taniyorum kime aciktan teblig edilmesi gerektigini,yada kime gizli kalinmasi gerektigini Elhamdulillah biliyorum.Evet etlerini yemiyoruz ne gariptirki akl edemiyorlar bizim onlarin nicin etlerini yemediklerimizi Allah cc buyurdugu gibi ONLAR AKL ETMEZLERMi?Zaten AKL etselerdi Allahu alem müslüman olurlardi.arti ben kendimden cok diger müslüman kardeslerimi dusunmek zorundayim,insaAllah Allah cc nurunu tamamliyacak ve o zaman bizde müslümanlardaniz diyip en ön saflarda yer alanlardan olacagiz insaellah..ayrica ilim talebesinede gelince el Hadi olan hidayete kavusturan kullarina hayirlari muwaffak kilan Allah cc hidayet versin.Melih saygina akabinde sorularim vardi ilim talebesinin muhalefetiyle de onlari bertaraf etti..Allah Razi olsun melih saygindan cok cok tesekkür ederim..Bu arada biz kendimizi gizledigimiz halde en yakinlarimiz bile düsman kesilmisken birde aciklasak kim bilir bize ne yaparlar bir bardak suda bogacaklar bizi nerdeyse :)muhakeme ye küfür dedigimizi bilseler ellerinden geleni arkalarina birakmazlar cünkü onlar heva ve heveslerine göre hareket ediyorlar guya kendilerince bir cok konuda test ettikleri gibi bizi muhakeme konusunda da test ederlerdi..Müslüman akilli ve uyanik olmali..

Sana gelince; misilleme olsun diye değil gerçekten şu yazdıklarını okuyup üzüldüğümden ve buğzettiğimden dolayı "Allah hidayet etsin" diyorum. Yıllardır hareket metodu, gizlilik vb isimler altında kafirlere müdahene (yaltaklık) yapıldı, haramlar helal kılındı, küfre rıza vb küfür amelleri bile meşrulaştırılmaya çalışıldı. Bu yapılan kesinlikle davanın maslahatını değil, kişilerin ferdi maslahatlarını koruma amaçlıdır. Maksat kafirlerle aramız açılmasın, işimiz ticaretimiz kesintiye uğramasın, devlet peşimize takılmasın vs budur. İmanını gizleyen müslümanları kendinize delil alıyorsunuz. Halbuki o müslümanlar can ve mallarına gelecek kati zararlardan ötürü dinlerini gizliyorlardı. Bugün var mı böyle hayati tehlikesi olan? İslamda aslolan dini açığa vurmaktır, bu böyle biline! Vesselamu ala men'ittebea'l huda...
Kayıtlı
Asım
Aktif Üye
**
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 67


« Yanıtla #20 : 09 Mart 2013, 18:04:40 »

 İlimtalebesi eğer gerçekten ilme talipsen bu kadar delil verilmiş artık nefsi bırakmak gerekir.İnsan hata eder hata oldu dersin sorun biter.Ama bu kadar delile rağmen delilsiz laf yarışına girersen Ali r.a dediği gibi olunur. Cahile yenildim.Cahillerden olmamanı tavsiye ederim.
Kayıtlı
Zemahşeri2
Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 41


« Yanıtla #21 : 09 Mart 2013, 23:14:18 »

Melih Saygının konuya cevabı tamamen konu dışında gözüküyor.Diğer arkadaşlarında bu kadar delil verilmesi yeterli değil mi yaklaşımları da taraflı bakışın yansıması gibi gözüküyor.

Melih Saygın ihtilaflı olan bir meselede tekfir çıkmazı delillendirmiş,ki bu kesinlikle doğrudur.Fakat konu bu değil.Konu 1 merhale 2 gizliliktir.

1-Soruya soran kişi eğer böyle yapmasam deşifre olurum diyor

2-Ayet açık olmasına rağmen bir haramı işlemeye ön ayak olmak istediğinin fetvasını veriyor.
O halde soru şu

1-Bu din nasıl Rabbini ise bu dinin hareket alanıda Rabbindir,siz gizliliği hangi Rabbani metoda göre genelleştiyorsunuz bunun delili nedir.Buna cevap veremediniz.

2-Merhale dediğiniz şeylere delil sunamadınız.Diyelim ki biz şuanda Mekke dönemindeyiz,ki öyledir,o zaman medinede inen hükümler bizim için bir anlam ifede etmiyormu.Yani ben şimdi kızımın başını açık gezmesine müsademi edecem.Siz ilk cevap verdiğiniz de merhaleden söz ettiniz.

Bu iki soruya cevap verin ltfen.

Bir üye ben onların kestiklerini yemiyorum diyor bunu fark edemiyorlar diyor,hele birde muhakeme konusunu anlatırsam kim bilir neler olur diyor.Böyle davranmasının sebebini de geride gelen kardeşlerinin eziyet çekmemesine dayandırıyor.

Bu üyeye bir şey söyleyeceğim,siz Seyyid Kutuptan satırlar verdiniz,bende size şehidin başka sözlerini hatırlatayım.Şehit diyor ki;Davanın menfaati,müslümanların menfaati,maslahat gereği gibi şeylerin arkasına sığındınız mı şeytana kapıyı araladınız demektir.Bu manaya gelen güzel bir yazısı var.

Ben şahsen merak ediyorum seçimlerde aile efradınız şirk sandıklarına gidince siz ne yapıyorsunuz.?

Kayıtlı
DARİMİ
Yönetici
******
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 998


« Yanıtla #22 : 10 Mart 2013, 02:02:02 »

Allah ın selamı Müslümanların üzerine olsun.
Daha ayetin numarasını doğru bir şekilde yazamayanların müçtehit kesilip insanları usulsüzlükle itham edip düştükleri duruma şahit oluyoruz.

İddia: 1- "Müşrikler ancak bir pisliktir. O yüzden bu seneden sonra artık Mescidi Harama yaklaşmasınlar" (Tevbe: 29) ayeti açıktır. O yüzden tafsilatında ihtilaf olmakla beraber alimler, müşriklerin Mescidi harama girmeyeceği noktasında ittifak etmişlerdir.

Cevap: Bu sadece sizin düşüncenizdir, bu meselede âlimlerin görüşlerinden haberinizin olmadığı açıktır, bilginizin olmadığı bir meselede konuşuyor insanları usulsüzlükle itham ediyor ve ahkâm kesiyorsunuz, verilen delillerden anlaşılıyor ki mesele söylediğiniz gibi değildir. Bu ayet sarih değildir, Âlimler ayetin manası hakkında ihtilaf etmişlerdir. (yaklaşmasınlar) kelimesinden kasıt imar işlerine karışmasınlar. Çıplak tavaf etmesinler gibi manalar vermişlerdir, yani anlattığınız gibi ihtilaf tafsilatta değil asıl mananın kendisindedir. (alimler, müşriklerin Mescidi harama girmeyeceği noktasında ittifak etmişlerdir.)sözü tamamen size ait olup büyük bir iftiradan ibarettir. Mademki ittifak vardır o zaman yukarıda verdiğimiz delillerden girebilir diyen âlimlerin sözlerini nereye koyacağız! Buna nasıl bir cevap vereceksiniz? doğrusu merak ediyorum. tafsillata ihtilaf başka asılda ihtilaf başkadır, oysa âlimler tafsilatta değil ayetin asıl verdiği manada ihtilaf etmişlerdir. Bundan başkası sadece kendi hevanızdan konuşmanızdır.
Âlimlerden çoğu Müslüman dışındakilerde ibadet yapmada sorumludur demişlerdir. Yeter ki yapılan ibadet Allah c.c istediği şekilde olsun Allah ın istediği şekilde yapılan ibadetlerde Müslüman kâfire yardımcı olabilir. Eğer yapılan secde, kesilen kurban, verilen zekât, kılınan namaz, sadece Allah içinse Müslüman kâfiri neden bu secdeden alıkoysun? Veya secde etmesi için yardımcı olmasın?

Allah c.c şöyle buyuruyor.
De ki: Ben de ancak sizin gibi bir beşerim. Yalnız bana ilahınızın tek bir ilah  olduğu vahyediliyor. Artık O'na yönelin ve O'ndan mağfiret dileyin. Müşriklerin vay haline. Onlar ki; zekât vermezler. Ve onlar, âhireti inkâr edenlerdir. fusilet 6-7

Orada apaçık alâmetlerle, ibrahim'in makamı vardır. Kim oraya girerse emîn olur. Ona yol bulabilen herkesin, Kâ'be'yi haccetmesi insanlar üzerinde Allah'ın bir hakkıdır. Kim inkâr ederse bilsin ki, doğrusu Allah, âlemlerden müstağni’dir. Ali İmran- 97


Fahreddin errazi âli İmran 97 ayeti tefsirinde şöyle demektedir.
Bazı âlimler âli İmran 97. ayetini, kâfirlerin İslam şeriatının ahkâmına muhatap olduklarına delil getirmişler ve şöyle demişlerdir: "Çünkü "Beytullah'ı haccetmesi Allah 'ın insanlar üzerinde bir hakkıdır..." ayetinin zahiri, müminleri de kâfirleri de içine alır. İmanın olmaması, bu umumi manaya ters düşmez ve onu tahsis etmez (Yani müminlere has kılmaz). Hz. Muhammed (s.a.s)'e imanın sıhhatinin şartı olan Allah'a iman kendisinde bulunmadığı halde, bir dehrî de Hz. Peygamber (s.a.s)'e iman etmekle mükelleftir. Yine namazın sıhhatinin şartı olan abdest kendisinde bulunmadığı halde, abdestsiz kimse de namaz kılmakla mükelleftir. Binaenaleyh şartın olmaması, o kimsenin şarta bağlı olan şeyle mükellef olmasına manî değildir. İşte burada da böyledir." Allah en iyisini bilir.(razi tefsiri)

Saîd İbn Mansûr şöyle der:
Süfyân... îkrime'den nakleder ki, O şöyle dedi: «Kim İslâm'dan başka bir din ararsa, ondan asla kabul olunmaz.!.» (Âl-i İmrân, 85) âyeti nazil olunca yahûdîler: Biz Müslümanız, dediler. Allah Teâlâ
da: ( rr*'** n ^ »^ ) buyurdu. Yani Rasûlullah (s.a.) kendilerine «Allah, güç yetiren müslümanlara Beytullah'ı haccetmeyi farz kıldı.» âyetini okudu. Onlar da : Bu, bize farz kılınmadı, dediler ve haccetmekten imtina' ettiler. Bunun üzerine Allah Teâlâ: «Kim inkâr ederse bilsin ki; doğrusu Allah âlemlerden müstağnidir.» buyurdu. Ali İmran 97 İbni kesir tefsiri
Bu nakilden anlaşılıyor ki Allah resulu s.a.v Yahudileri Müslüman oldukları İddialarına karşı âli İmran 97 ayetini okuyarak onları hac etmeye çağırmıştır.


Hareket metoduna gelince. Sizler bu meselede cahil olduğunuz gibi hareket metodu konusunda da cahilsiniz zaten Mekke ve Medine de inen helal, haram ile ilgili hükümleri bu meseleye kıyas yapmanız nasıl bir batıl içinde yüzdüğünüzün bir göstergesidir.
Bir peygamberin şeraitinde helal olan bir şey diğer bir peygamberin şeraitinde haram olabilir ancak hareket metodu böyle değildir. Bütün peygamberler hareket metodunu uygulamış ve kavimlerini duruma göre hazırlamışlardır. Duruma göre gizlenmiş duruma göre açık tebliğ yapmışlardır, hareket metodu nesh olunmaz ve kıyamete kadar devam edecek bir meseledir. Allah c.c kişinin gücüne göre emribilmaruf nehyianilmünker’i emrettiği gibi insana gücünün yetmeyeceği şeyi yüklemeyeceğini ve kendi canını korumasını da emretmiştir, İslam’ın hâkim olması metodunu kendi heva ve heveslerine tabi olanlara bırakmamıştır. Zamanımızda hareket metodunu uygulamayı red edenlerin iddiası ne aklen nede şer’an geçerliliği yoktur.
Selam hidayete tabi olanların üzerine olsun.

Kayıtlı
Zemahşeri2
Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 41


« Yanıtla #23 : 10 Mart 2013, 05:09:39 »

Alimler müşriklerin Mescidi-Harama girmesinler ibaresi üzerinde genel bir kabül vardır.Taberi de şu bilgiler yer alır.


Tevbe/28- Ey iman edenler, müşrikler ancak necistirler. Bu yıllarından son¬ra onlar Mescid-i Harama yaklaşmasınlar. Eğer yoksulluğa düşeceğinizden korkuyorsanız yakında Allah dilerse sizi lütfüyla zenginleştirir. Allah, şüp¬hesiz her şeyi çok iyi bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.


Âyet-i kerime'de, müşriklerin Necis, yani pis oldukları ifade edilmekte¬dir. Bu husus değişik şekillerde izah edilmiştir.


a- Abdullah b. Abbastan rivayet edilen bir görüşe göre müşrikler, domuz¬lar ve köpekler gibi maddeten pistirler.Bu hususta Hasan-ı Basri'den "Müşrikler necistir. Onlarla el sıkışmayın. El sıkışan kimse ise abdest alsın." sözü nakledil¬mektedir.


b- Katadeye göre ise bunlar, cünüp olunca yıkanmadıkları için manen pistirler. Bu halleriyle Mescid-i Harama yaklaşamazlar.


c- Başka bir görüşe göre ise bunlar, maddî pisliklerden gereği gibi temiz¬lenmedikleri için üzerlerinde pislik taşırlar.Bu sebeple pistirler. Ve Mescid-i Harama yaklaşamazlar.


d- Tercihe şayan görülen bir başka görüşe göre ise müşrikler, inanç bakımından necistirler, pistirler. Onların, Allahı inkâr etmeleri kendilerini manen pis yapar. Bu bâtıl inançları sebebiyle Mescid-i Harama yaklaşamazlar.(Seyyid Kutubunda görüşü bu)


Âyette, "Mescid-i Harama yaklaşmasınlar." ifadesi kullanılmıştır. Müfes-sirler bu ifadeden neyin kastedildiği hususunda iki görüş zikretmişlerdir.


a- Atâ'ya göre burada geçen Mescid-i Haram ifadesinden maksat, Mekke ve bütün Harem bölgesidir. Zira, Mescid-i Harama yaklaşmamak, bu bölgeye girmemekle olur.


b- Ömer b. Abdülaziz'e göre ise, Mescid-i Haram ifadesine müslümanların bütün mescitleri girmektedir. Bu hususta Ebu Amr diyor ki:"Ömerb. Abdü-laziz, idarecilerine mektup yazarak: "Yahudi ve Hrisliyanlann, müslümanların meesitlerine girmelerine engel olun" demiş ve bu yasaklamanın delili olarak ta: "Müşrikler ancak necistirler." âyetini zikretmiştir.

(iki görüş arasındaki fark, biri tüm mescidlere girilmemesi yönünde,diğeri sadece mescidi-Harama girilmemesi yönünde)

Âyette zikredilen "Bu yıldan sonra" ifadesi, Hz. Ebubekir'in Hac emin olarak tayin edildiği Hicrî dokuzuncu yıldan sonra demektir. Çünkü Tevbe sure¬si bu yılda nazil olmuştur.
Ayet-i kerime'de: "Eğer yoksulluğa, düşeceğinizden korkuyorsanız, ya¬kında, Allah dilerse sizi lütfuyla zenginleştirir." buyurmaktadır.


Çünkü mü¬minler, müşriklerin, Mescid-i Harama girmelerinin yasaklanmasından sonra ti-caret gelirlerinin eksilip fakirliğe düşeceklerinden korkmuşlar Allah teala da, kalblerinden Şeytanın vesvesesini çıkarmaları için "...Eğler yoksulluğa düşece¬ğinizden korkuyorsanız, yakında Allah dilerse sizi lütfula zenginleştirir..." bu¬yurmuştur.



İkrimeye göre ise, Allanın, harem bölgesinden müşrikleri uzaklaştırdiktan sonra müminleri zenginleştirmesi, onlara bolca yağmurlar yağdırmasiyla ve bolluk yıllan nasibetmesiyle gerçekleşmiştir.


Âyet-i kerime'nin bu son bölümünün hükmüne göre artık müşriklerin her¬hangi bir surette harem bölgesine yaklaşmaları yasaklanmıştır.


Cabir b. Abdullah ve Katadeye göre cizye veren zimmiler ve müslümanların, gayr-i müslim olan köleleri bu yasaklanmanın dışındadır. Onlar bu bölge¬ye girebilir.


Cabir b. Abdullah'tan rivayet edilen bir görüşe göre zimrniler de harem bölgesine giremezler.

Ebu Cafer Muhammed b. Cerir et-Taberi, Taberi Tefsiri,: 4/278-280.


Başka bir tefser de şu bilgiler yer alır.

Bu yasaklama çeşitli şekillerde yorumlanmıştır. İmam Ebu Hanife bu emrin, müşriklere, sadece "hac" ve "umre" yapmalarını ve mübarek yerde "cahiliye" ayinleri icra etmelerini yasakladığı görüşündedir. Fakat İmam Şafii, her ne suretle olursa olsun, herhangi bir maksat için bu kimselerin Mescid-i Haram'a girişlerinin yasaklanmış olduğunu beyan eder. İmam Malik ise, bunların, yalnız Mescid-i Haram'a değil, aynı zamanda herhangi bir camiye girmelerinin bile yasak olduğu görüşündedir.

İmam Kurtubi El-Camiu-li Ahkamul Kur’an tefsirinde şöyle der.



Müşrikler Mescidi Haram'a Yaklaşamazlar:

"Onun için... artık onlar mescidi harama yaklaşmasınlar" buyruğundaki yaklaşmasınlar" bir nehiy (yasak) dır. Bundan dolayı fiilin so¬nundan "nun" harfi hazfedilmiştir. "Me’cid-i Haram" ise, bütün Harem böl¬gesi hakkında kullanılır. Ata'nın görüşü de budur. Buna göre müşrik olan bir kimseye bütün Harem bölgesine girme imkânı verilmesi haram olur. Onlar¬dan bir elçi bize gelecek olursa, imam onun söylediklerini işitmek üzere Ha¬rem dışındaki bölgeye çıkar.

Müşrik bîr kişi eğer gizlenerek Harem bölge¬sine girecek ve orada ölecek olursa, kabri açılır ve kemikleri o bölgenin dı¬şına çıkartılır. Çünkü onların orayı vatan edinmek haklan da yoktur, oradan  geçiş yapma imkânları da yoktur.

Ata b. Ebi Rebah der ki: Bütün Harem bölgesi kıbledir ve mesciddir. O ba¬kımdan müşriklerin Harem bölgesinin içerisine girmelerine engel olunur. Çün¬kü yüce Allah: "Bir gece kulunu Mescidi Haramdan... götürenin şanı ne yü¬cedir" (el-İsra, 17/1) diye buyurmaktadır. Hz. Peygamberin İsra'ya götürül¬mesi ise Um Hâni'nin evinden gerçekleşmişti.

Katade der ki: Mescid-i Haram'a hiçbir müşrik yaklaşamaz. Ancak cizye öde¬yen bir kimse, yahut müslümana ait kâfir bir köle olması hali müstesnadır.

İsmail b. İshâk şu rivayeti nakleder: Bize, Yahya b. Abdulhamid aniattı de¬di ki: Bize, Şureyk, Eş'as'dan anlattı, o, el-Hasen'den, ö, Cabir'den, o da Pey¬gamber (sav)'dan buyurdu ki:
"Mescid'e hiçbir müşrik yaklaşamaz. Bir kö¬le yahut bir cariye olması müstesnadır. O vakit ihtiyacı dolayısıyla oraya gi¬rebilir."

Cabir b. Abdullah da bu görüştedir: O der ki: İfadenin geneli müşrikle¬rin Mescid-i Haram'a yaklaşmasını engellemektedir. Ancak, köle ve cariye hak¬kında tahsis edilmiştir.

Gayrimüslimlerin Camiye Girmelerinin Hükmü   

Şâfii (rn) Söyle demiştir:  "Kâfirler,  sadece Mescid-i Haram dan men olunurlar.   İmam Malik ise, onların bütünmescidlerden men edilmelerini (yani oralara sokulmamalarını söylemştir. Ebu Hanîfe (r.h) de, kâfirlerin ne Mescid-i Haram'dan, ne de diğer mescid ve camilerden men edilemeyeceğini söylemiştir. Bu ayet, mantûku ile (yani zahirî direkt manası: ile) Ebu Hanife'nin görüşününün mefhumu ile (yani dolaylı manası ile) de, İmam Malik'in görüşünün yanlış olduğunu gösterir. Yahut şöyle de diyebiliriz: "Asıl olan men etmemektir, Fakat bu asıl hükme, Mescid-i Haram hususunda, bu açık ve kesin nasstan (ayetten) ötürü muhalefet ettik. Binâenaleyh bu hükmün, Mescid-i Haram'ın dışındaki mescidler hakkında, asla uygun olarak devam etmesi gerekir.

Fahruddin Er-Razi şöyle demeketdir.

Mescid-i Haram'dan Maksad Harem Bölgesidir                 

Bil ki alimlerimiz şöyle demişlerdir: "Harem-i Şerif, müşriklere haramdır. Şayet imam (devlet başkanı) Mekke'de olsa, müşriklerin de elçisi gelse, imâm, onun mesajını dinlemek için "Hill" bölgesine (Harem'in dışına) çıkar. Şayet bir müşrik gizlice Harem'e girse ve orada hastalansa, biz onu, hasta hasta oradan çıkartırız. Eğer orada ölse ve bilinmeden defnedilse, mümkün ofursa, biz onun mezarını yeniden açar ve on'un kemiklerini çıkarırız.

Nakiller buraya kadar.

Sonuç itibariyle hangi tefsire bakarsak bakalım genel hüküm tüm kefirlerin Mescidi Haram ve o bölgeye girmeleri yasaklanmıştır.Zaten ayetin devamında da eğer ziyaretçi sayısının azalması sonucu yoksul düşmekten korkarsanız ibaresi bu görüşü net bir şekilde desteklemektedir.

Sonuç olarak görülen tehlike şudur.İmam Ebu Hanefenin bu konudaki fetvasının zayıf olmasının hazm edilemiyişi.Bunun da adı taasuptur.

DARİMİ kardeş söylediklerinizden anlaşıldığı kadarıyla bir hayli sinirlenmişsiniz.Sinirlenmenize gerek yok doğru doğrudur, yanlışta yanlış.

(Bir peygamberin şeraitinde helal olan bir şey diğer bir peygamberin şeraitinde haram olabilir ancak hareket metodu böyle değildir. Bütün peygamberler hareket metodunu uygulamış ve kavimlerini duruma göre hazırlamışlardır. Duruma göre gizlenmiş duruma göre açık tebliğ yapmışlardır,)
DARİMİ-Alıntı

Hiç kimse tüm peygamberlerin şeriatleri aynıdır diye bir iddia da bulunmuş değildir.Gizliliğin genel bir kaide olduğunun delilini halen beklemekteyim.Ayrıca diğer kardeşleride hiç tanımam.

(Hareket metoduna gelince. Sizler bu meselede cahil olduğunuz gibi hareket metodu konusunda da cahilsiniz zaten Mekke ve Medine de inen helal, haram ile ilgili hükümleri bu meseleye kıyas yapmanız nasıl bir batıl içinde yüzdüğünüzün bir göstergesidir)
DARİMİ-Alıntı

Elbetteki öyle bir kıyası yapacak kadar salak değilim.Din Rasulullah (sav) şahsında tamamlanmış helal haram hükümleri hükme bağlanmıştır.Merhale diyen sizlersiniz.

Melih saygının şu ifadelerinden mukabil olarak o örneği verdim.


Melih Saygın Cevap ) (Rasulullah s.a.v zamanında  müşrikler İslam devletinde kabe'yi hac ediyorlardı Rasulullah s.a.v yasaklamıyordu sonra yasak geldi. İslam devleti güçlenince men edildiler. Bu durum nasih mensuh değil merhaleli bir durumdur.Müslümanlar oraya hakim olunca uygulanır ve son merhaledir. Şimdi mekke Rasulullah s.a.v'in ilk geldiği duruma döndü, yukarıdaki konudaki cevap götürme gayesi ve durum değişikliğine göre verilmiştir. Mekke'ye gerçek islam hakim olduğunda bu hüküm uygulanır ve kendini müslüman sayan müşrikten  ne cizye alınır ne eman verilir nede hac yapmasına müsade edilir..)

alıntı

Allah (c.c) açıkca müşrikler Mescid-i Harama girmesinler buyuruyor Melih Saygın Bu durum nasih mensuh değil merhaleli bir durumdur.Müslümanlar oraya hakim olunca uygulanır ve son merhaledir diyor.

Bu yorumu hangi alim yapmış,Kuran ve Sünnette dayanağı nedir.Dolayısıyla merhale nedir hangi durumlarda uygulanır.Ben şahsen bilmiyorum bunu art niyetle de sormuyorum.Diğer arkadaşları bilemem.


Siz cevap verme yerine hakaret ediyorsunuz.


Müddesir suresi Kur’an’ın dördüncü suresidir.Henüz nübüvetin ilk merhalesidir.Artık sana rahat yok kalk ve uyar emriyle dava başlamıştır.Şahsen şöyle inanıyorum davet açık yapılanma (Teşkilat) gizlidir.


Hakkari de olan bazı müslüman kardeşlerimiz bir zamanlar zayıf idiler o bölgede pkkının sözünün üstüne söz söylemenin anlamı canından olmaktı, gerçi halen öyle de.Bir yandan pkk bir yandan tağuti güçler bir zamanlarda hizbullah örgütü yani can bir cümlenin ucundaydı.

Burda ki bir müslümanın gizli çalışmasının ve kimliğini saklı tutmasından daha doğal ne olabilir ki.Bunun islam da delilleri de var.Fakat İstanbul’da Ankara’da yani başka bölgelerde olan müslümanların bu yolu takip etmelerinin dayanağı ve delili nedir.?

Selam ve dua ile kalınız
Kayıtlı
Asım
Aktif Üye
**
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 67


« Yanıtla #24 : 10 Mart 2013, 09:58:41 »


  Yöneticilerin cevaplarına ve delillerine cevap olacak birşey yazmış değilsin,yöneticiler tüm ihtilafları yazmışlar sen sanki farklı birşey getirmişin gibi anlatıyorsun ve açığını kapatmak için siz sadece hakaret ediyorsunuz diyorsun.Yönetici cevaplarında ilimden başka birşey göremiyorum 2 mesajın var bodoslama konuya girmişin birde yavuz hırsız misali ev sahibini bastırmaya çalışıyorsun .
Kayıtlı
ilimtalebesi
Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 30


« Yanıtla #25 : 10 Mart 2013, 13:33:23 »

Allah ın selamı Müslümanların üzerine olsun.
Daha ayetin numarasını doğru bir şekilde yazamayanların müçtehit kesilip insanları usulsüzlükle itham edip düştükleri duruma şahit oluyoruz.

İddia: 1- "Müşrikler ancak bir pisliktir. O yüzden bu seneden sonra artık Mescidi Harama yaklaşmasınlar" (Tevbe: 29) ayeti açıktır. O yüzden tafsilatında ihtilaf olmakla beraber alimler, müşriklerin Mescidi harama girmeyeceği noktasında ittifak etmişlerdir.

Cevap: Bu sadece sizin düşüncenizdir, bu meselede âlimlerin görüşlerinden haberinizin olmadığı açıktır, bilginizin olmadığı bir meselede konuşuyor insanları usulsüzlükle itham ediyor ve ahkâm kesiyorsunuz, verilen delillerden anlaşılıyor ki mesele söylediğiniz gibi değildir. Bu ayet sarih değildir, Âlimler ayetin manası hakkında ihtilaf etmişlerdir. (yaklaşmasınlar) kelimesinden kasıt imar işlerine karışmasınlar. Çıplak tavaf etmesinler gibi manalar vermişlerdir, yani anlattığınız gibi ihtilaf tafsilatta değil asıl mananın kendisindedir. (alimler, müşriklerin Mescidi harama girmeyeceği noktasında ittifak etmişlerdir.)sözü tamamen size ait olup büyük bir iftiradan ibarettir. Mademki ittifak vardır o zaman yukarıda verdiğimiz delillerden girebilir diyen âlimlerin sözlerini nereye koyacağız! Buna nasıl bir cevap vereceksiniz? doğrusu merak ediyorum. tafsillata ihtilaf başka asılda ihtilaf başkadır, oysa âlimler tafsilatta değil ayetin asıl verdiği manada ihtilaf etmişlerdir. Bundan başkası sadece kendi hevanızdan konuşmanızdır.
Âlimlerden çoğu Müslüman dışındakilerde ibadet yapmada sorumludur demişlerdir. Yeter ki yapılan ibadet Allah c.c istediği şekilde olsun Allah ın istediği şekilde yapılan ibadetlerde Müslüman kâfire yardımcı olabilir. Eğer yapılan secde, kesilen kurban, verilen zekât, kılınan namaz, sadece Allah içinse Müslüman kâfiri neden bu secdeden alıkoysun? Veya secde etmesi için yardımcı olmasın?

Allah c.c şöyle buyuruyor.
De ki: Ben de ancak sizin gibi bir beşerim. Yalnız bana ilahınızın tek bir ilah  olduğu vahyediliyor. Artık O'na yönelin ve O'ndan mağfiret dileyin. Müşriklerin vay haline. Onlar ki; zekât vermezler. Ve onlar, âhireti inkâr edenlerdir. fusilet 6-7

Orada apaçık alâmetlerle, ibrahim'in makamı vardır. Kim oraya girerse emîn olur. Ona yol bulabilen herkesin, Kâ'be'yi haccetmesi insanlar üzerinde Allah'ın bir hakkıdır. Kim inkâr ederse bilsin ki, doğrusu Allah, âlemlerden müstağni�dir. Ali İmran- 97


Fahreddin errazi âli İmran 97 ayeti tefsirinde şöyle demektedir.
Bazı âlimler âli İmran 97. ayetini, kâfirlerin İslam şeriatının ahkâmına muhatap olduklarına delil getirmişler ve şöyle demişlerdir: "Çünkü "Beytullah'ı haccetmesi Allah 'ın insanlar üzerinde bir hakkıdır..." ayetinin zahiri, müminleri de kâfirleri de içine alır. İmanın olmaması, bu umumi manaya ters düşmez ve onu tahsis etmez (Yani müminlere has kılmaz). Hz. Muhammed (s.a.s)'e imanın sıhhatinin şartı olan Allah'a iman kendisinde bulunmadığı halde, bir dehrî de Hz. Peygamber (s.a.s)'e iman etmekle mükelleftir. Yine namazın sıhhatinin şartı olan abdest kendisinde bulunmadığı halde, abdestsiz kimse de namaz kılmakla mükelleftir. Binaenaleyh şartın olmaması, o kimsenin şarta bağlı olan şeyle mükellef olmasına manî değildir. İşte burada da böyledir." Allah en iyisini bilir.(razi tefsiri)

Saîd İbn Mansûr şöyle der:
Süfyân... îkrime'den nakleder ki, O şöyle dedi: «Kim İslâm'dan başka bir din ararsa, ondan asla kabul olunmaz.!.» (Âl-i İmrân, 85) âyeti nazil olunca yahûdîler: Biz Müslümanız, dediler. Allah Teâlâ
da: ( rr*'** n ^ »^ ) buyurdu. Yani Rasûlullah (s.a.) kendilerine «Allah, güç yetiren müslümanlara Beytullah'ı haccetmeyi farz kıldı.» âyetini okudu. Onlar da : Bu, bize farz kılınmadı, dediler ve haccetmekten imtina' ettiler. Bunun üzerine Allah Teâlâ: «Kim inkâr ederse bilsin ki; doğrusu Allah âlemlerden müstağnidir.» buyurdu. Ali İmran 97 İbni kesir tefsiri
Bu nakilden anlaşılıyor ki Allah resulu s.a.v Yahudileri Müslüman oldukları İddialarına karşı âli İmran 97 ayetini okuyarak onları hac etmeye çağırmıştır.


Hareket metoduna gelince. Sizler bu meselede cahil olduğunuz gibi hareket metodu konusunda da cahilsiniz zaten Mekke ve Medine de inen helal, haram ile ilgili hükümleri bu meseleye kıyas yapmanız nasıl bir batıl içinde yüzdüğünüzün bir göstergesidir.
Bir peygamberin şeraitinde helal olan bir şey diğer bir peygamberin şeraitinde haram olabilir ancak hareket metodu böyle değildir. Bütün peygamberler hareket metodunu uygulamış ve kavimlerini duruma göre hazırlamışlardır. Duruma göre gizlenmiş duruma göre açık tebliğ yapmışlardır, hareket metodu nesh olunmaz ve kıyamete kadar devam edecek bir meseledir. Allah c.c kişinin gücüne göre emribilmaruf nehyianilmünker�i emrettiği gibi insana gücünün yetmeyeceği şeyi yüklemeyeceğini ve kendi canını korumasını da emretmiştir, İslam�ın hâkim olması metodunu kendi heva ve heveslerine tabi olanlara bırakmamıştır. Zamanımızda hareket metodunu uygulamayı red edenlerin iddiası ne aklen nede şer�an geçerliliği yoktur.
Selam hidayete tabi olanların üzerine olsun.



Doğrudur, ayeti ezberden yazdığım için numarasını kontrol etmemişim. Bu önemli (!) ayrıntıdan sonra asıl meseleye geçecek olursak; müşriklerin Mescidi Harama giremeyecekleri hususu zaten bizzat ayetin lafzında yer almaktadır. İhtilaf "Mescidi Harama yaklaşmasınlar" ibaresinden neyin kasdedildiği noktasındadır. Kitap ehli müşrikler, müslümanların köleleri bu ibareye dahil mi, sadece hac zamanında mı sair zamanlar da bu hükme dahil mi vs. Her neyse dediğimiz gibi asıl konu bu değil. Asıl konu günlerdir arada kaynatmaya çalışmanıza rağmen hala cevapsız durmaktadır. O da özetle şudur: "Ben size dininizi tamamladım" (Maide: 3) ayeti nazil olduğu gün haram olan bir fiil, bugün nasıl helal sayılabilmektedir.

Ben, bu şekilde kısır bir münazaraya girmenin caiz olacağını düşünmüyorum. O yüzden böylesine bağy yani haddi aşarak yapılan bir tartışmanın içinde bulunmam. Ancak sorduğum sorular hala bakidir. Bunları cevaplamadığınız müddetçe de ne yazsanız boştur.

1- "Ben size dininizi tamamladım" (Maide: 3) ayeti nazil olduğu gün haram olan bir fiil, bugün nasıl helal sayılabilmektedir. hareket metodu, merhale vb gerekçelerle ileri sürdüğünüz bu usulu sizden önce savunan herhangi bir muteber alim var mıdır? Seleften veya haleften?

2- "Bir peygamberin şeraitinde helal olan bir şey diğer bir peygamberin şeraitinde haram olabilir ancak hareket metodu böyle değildir. Bütün peygamberler hareket metodunu uygulamış ve kavimlerini duruma göre hazırlamışlardır. Duruma göre gizlenmiş duruma göre açık tebliğ yapmışlardır, hareket metodu nesh olunmaz ve kıyamete kadar devam edecek bir meseledir." demişsiniz. Bu ibarenin lafzen veya mana olarak bir benzerini, hatta ondan da vazgeçtim "hareket metodu" veya buna benzer bir kelimeyi geçmiş alimlerden herhangi birisinin kullandığına dair bir nakil getirebilir misiniz?

Eğer bunları getiremiyorsanız o zaman size göre ümmet bugüne kadar dalalet, sapıklık içersindeydi de falan kişi geldi bugüne kadar hiç kimsenin tesbit etmediği bir hükmü tesbit etti mi diyorsunuz?
Kayıtlı
El_Muvahhid
Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 30


« Yanıtla #26 : 10 Mart 2013, 17:32:40 »

--
Kayıtlı
Fahrun Nisa
Girişimci Üye
***
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 124


« Yanıtla #27 : 10 Mart 2013, 18:41:56 »

SubhanAllah... el-vela vel-bera kavramını kavrayamayan müslüman olmamistir..aileme teblig etmiyor digilim ve onalari seviyorda degilim ama onlarin yüzlerine siz müsriksiniz demiyorum.onlar kendi konumlarini kendileri cözsünlerki akillarini baslarina alsinlar.direk onlarin yüzüne sen kafirsin dersem bu sefer ben onlara teblig edemedigim gibi akabinde bir sürü fidne ve fucur cikacak...KABENiN iCi MÜSRiK KAYNIYOR ONLARI NE YAPACAGIZ BiR TARAFTANDA AKIN AKIN GiDiYORLAR?...islamin ilk yillarindaki dönemi yasiyoruz,ömerler,hamzalar müslüman olsun bekliyoruz inseAllah.güclenmeden kuvvetlenmeden ne yapilabilirki:(Evet islamin bir hareket metodu var ve bu metodun disina cikilmaz..sanki ben bir sirket kurdum kafirleri ticaret maksatli kabeye götürüyorum dedim..lütfen sirf muhalefet etmek icin önyargili olmayin, yada illaki ben hakli cikacam diye okuyup yazmayin..Melih Saygin ve Darimi kardeslerime, Es Sabur olan Allahu taala bol bol sabir versin ve onlara cennetinde özel ikramlarda bulunsun tüm müslüman kardeslerimle birlikte..
Kayıtlı
DARİMİ
Yönetici
******
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 998


« Yanıtla #28 : 11 Mart 2013, 01:00:57 »

İddia 1. Müşriklerin mescidi harama sokulmayacakları kati bir hükümdür
Ve iddiacının son yazısı: müşriklerin Mescidi Harama giremeyecekleri hususu zaten bizzat ayetin lafzında yer almaktadır. İhtilaf "Mescidi Harama yaklaşmasınlar" ibaresinden neyin kasdedildiği noktasındadır. Kitap ehli müşrikler, müslümanların köleleri bu ibareye dahil mi, sadece hac zamanında mı sair zamanlar da bu hükme dahil mi?

Cevap: Amacımız kişileri rencide etmek veya alenen cahillikle suçlamak değildir fakat bir konuda tam bilgi sahibi olmadan karşındakini usulsüzlükle veya batıl üzere olduklarını söylemek aklıselim insanların işi değildir.
Birinci iddianızda Müşriklerin mescidi harama sokulmayacakları kati bir hükümdür. Diye beyan ediyorsunuz!
Son yazınızda ise( İhtilaf "Mescidi Harama yaklaşmasınlar" ibaresinden neyin kastedildiği noktasındadır.)demektesiniz ki bizde bir önceki yazımızda aynen şunu söylemiştik.

(Bu ayet sarih değildir, Âlimler ayetin manası hakkında ihtilaf etmişlerdir. (yaklaşmasınlar) kelimesinden kasıt imar işlerine karışmasınlar. Çıplak tavaf etmesinler gibi manalar vermişlerdir, yani anlattığınız gibi ihtilaf tafsilatta değil asıl mananın kendisindedir.)

önce kat i bir hükümdür sonra manasında ihtilaf vardır demek büyük bir çelişkidir. inşaAllah bunun farkına varırsınız.
(yaklaşmasınlar)kelimesi ayetin mihenk taşı olup kesin manayı vermemektedir dolaysıyla âlimler değişik görüşler belirtmişlerdir.
Kaldı ki fahreddin erraziden naklettiğimiz ali İmran 97 ayetinde (Beytullah'ı haccetmesi Allah 'ın insanlar üzerinde bir hakkıdır.)ayetin manası tevbe 28 ayetinden daha sarihtir çünkü insanlar lafzı kullanılmış ve bu lafız genelliği ifade etmektedir. Zaten errazi de aynısını söylemektedir.
"Çünkü "Beytullah'ı haccetmesi Allah 'ın insanlar üzerinde bir hakkıdır..." ayetinin zahiri, müminleri de kâfirleri de içine alır. (razi tefsiri)


İbni kesirden verdiğimiz ikinci nakilde ise Allah resulü (Âl-i İmrân, 85)ayetini Yahudilere okumuştur. Ve yine kâfirlerde İslam’ın emirlerine muhataptırlar gibi görüşler nakiller mevcuttur. Buna dayanarak bir Müslüman mükellef olanı mükellefiyetini yerine getirmesi için teşvik etmesi neden batıl ve usulsüzlük oluyor?

Bu iki nakli vermemizin sebebi her merhaleyi bir gördüğünüzden dolayıdır.

1- "Ben size dininizi tamamladım" (Maide: 3) ayeti nazil olduğu gün haram olan bir fiil, bugün nasıl helal sayılabilmektedir. hareket metodu, merhale vb gerekçelerle ileri sürdüğünüz bu usulu sizden önce savunan herhangi bir muteber alim var mıdır? Seleften veya haleften?

Cevap söylediğiniz gibi haram olan bir fiil helal sayılmamıştır kat i olan bir haramı helal saymak küfürdür. Eğer tevbe 28 ayeti manası sarih olan kat i bir hüküm bildirseydi aksi hüküm bildiren küfre girmiş olurdu ve ihtilaf sahibi olan âlimlerin tekfir edilmesi gerekirdi oysa öyle bir şey yok.

İddia:"hareket metodu" veya buna benzer bir kelimeyi geçmiş âlimlerden herhangi birisinin kullandığına dair bir nakil getirebilir misiniz?

Cevap: bu meseleyi seyyid kutuptan dinleyelim, sanırım zamanında böyle iddia sahiplerine yeterli cevaplar vermiştir.
Hareket aşamalarının nesnelliği;
İslâmî metod, aşamalı bir hareket gerektirir. Her aşamanın gereklerine ve nesnel ihtiyaçlarına göre yeterli yöntemleri vardır. Her bir aşama, kendisinden bir sonraki aşamanın basamağıdır.

 
İslamda hareket metodu akidenin bir parçasıdır. Ve aralarında hiç bir ayrılık yoktur.
İslam düzeninin hayata hakim olması için Allah'tan gelen hareket metodunun uygulanması kesinlikle zorunludur. Yabancı hiçbir hareket metodunun İslamı hayata hakim kılması mümkün değildir. Batının bize yabancı olan hareket metodları ancak bir takım insanları kendi nefsi hedeflerine ulaştırabilir. Fakat bizim Allah'tan gelen nizamımızı hayata hakim kılması mümkün değildir. Bütün İslami hareketlerde nizam zaruri, akide şart olduğu gibi metod da hem zaruri hem de şarttır. Bu bazı kimselerin zannettiği gibi sadece ilk İslami hareket için değil, her zaman ortaya çıkacak İslam hareketler için de böyledir. (Yoldaki İşaretler)
 
Bu hareket metodu (Allah'tan) olduğu için, insanların kendi kendilerine uydurdukları veya davetçilerin akıllarına gelen hareket metodlarından kat kat üstün olduğu açık bir gerçektir. (Fizilal'il Kur'an: c:7 s:93)
 
Bu hareket metodu Allah'tan olduğu için insan fıtratına uygundur. Çünkü bu hareket metodunu bütün insanları ve onların kabiliyet ve isteklerini yaratan Allah-u Teâlâ çizmiştir. (Fi'zilalil Kur'an: c:7 s:93)
 
Bu hareket metodunun en etkili hareket metodu olduğu muhakkaktır. Çünkü bu Allah'ın hareket metodudur. Ve Allah bu hareket metodunu etkili olması için koymuştur. Tarih, doğru söyleyen bir şahid olarak; bu hareket metodunun en etkili metod olduğunu bizlere bildirmektedir. Müslümanlar ne zaman ki Allah'ın metodundan uzaklaştılar işte o zaman yetişen nesiller zayıf ve cılız bir ağacın olgunlaşmamış meyveleri gibi oldular. (Yoldaki İşaretler)
Bu ayeti kerimeleri dikkatle düşünerek okuyan bir kimse; "aynı zamanda İslami hareketin içinde bulunuyorsa", geçmişte yaşamış kafirler hakkında inen bu ayeti kerimelerin çağımızdaki kafirlerin tavır ve hareketlerini ne kadar güzel yansıttığını ve o günün kafiriyle günümüz kafirinin mü'minlere karşı tavrında bir değişiklik olmadığını iyice anlayacaktır.
Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem'in hayatını okuyanlar İslam davetinin bir çok merhalelerden geçtiğini çok iyi bilirler. İslam'ın şirkle olan mücadelesinde, her merhalede, merhalenin özelliğine uygun olarak hareket tarzında bazı değişiklikler olmuştur
Bu merhaleleri ve her merhalenin kendine uygun bazı hükümleri olduğunu bilen ve bunun üzerinde düşünen bir kimse her merhalenin kendine uygun hükümlerinin olmasında bir çok hikmetler olduğunu anlayacaktır.
İslami hareket merhaleli bir harekettir. Bu merhalelere uygun hareket tarzı olması gereklidir. Çünkü İslami hareket ciddi bir harekettir. Değişen durumlara uygun olarak hareket tarzının değişmemesi ciddiyetle bağdaşmaz.
İslam'ın bir takım kendisine mahsus hareket merhaleleri ve devreleri, her devrenin de istek ve ihtiyaçlarını karşılayan bir takım vasıta ve yolları vardır. Her merhaleyi bir sonraki merhale takip eder.
Cihad konusunda Kur'an'dan deliller göstererek, bu dinin metodunu anlatmak isteyenler bu özelliklere dikkat etmiyorlar. Bu sistemin takibettiği merhalelerin tabiatını ve muhtelif nasların her merhale ile olan ayrı ayrı ilişkilerini bilmiyorlar. Çok kez büyük hatalara düşüp İslam'ın cihad metodunu yanlış kılıklara sokuyorlar. Delilleri sonsuz kural ve prensiplerin ihtimali dışında olan şeylere yorumlayarak, Kur'an'ın her delilini bu dinin en son kaide ve prensipleriymiş gibi kabul ediyorlar."  (Yoldaki İşaretler s: 57)
Ama dini hükümleri bizzat harekete girişerek, öğrenip araştırmaya gelince; İşte o zaman kişi, cahiliyetle merhale merhale, adım adım ve durak durak karşılaşır ve hükümleri bu karşılaşılan hareket halindeki durumlara göre tespit eder ve uygular. Ve konulan hükümler bütünüyle hareket halinde karşılaşılan durumlara cevap verecek mahiyette olur. Ona cevap vermekle de kalmaz, gelişen hadiselere hakim olur ve o yenilendikçe hareket tarzı da kendiliğinden yenilenir."
Tevbe suresinde geçen son hükümlerin hepsi de, İslam toplumunun o anki hayatı ve çevresinde yer alan cahiliyet toplumuna karşı takınılması gereken tavrı açıklıyordu. Her ikisi için de böyle davranmaktan ve bu hükümlere baş vurmaktan başka çare yoktu...
Ancak; gerek İslam toplumunun, gerekse çevresindeki cahiliyet toplumunun hayat şartları bunun dışında bir hareket tarzını gerektirirse o zaman önceki surelerde daha önce gelmiş olan hükümler tatbik edilir." (Fizilal-il Kur’an  c:11 s: 88)
Ey şehid Allah c.c sana rahmet etsin, sıdıklarla beraber haşretsin.

Kayıtlı
ilimtalebesi
Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 30


« Yanıtla #29 : 11 Mart 2013, 02:08:10 »

Benim açımdan bu münazara bitmiştir. Çünkü bu iş dinde yerilen cedele benzemektedir. Eğer ilmi bir tartışma yapılmak isteniyorsa benim sorduğum iki sorunun cevabı verilmesi gerekiyor.

1-   "Ben size dininizi tamamladım" (Maide: 3) ayeti nazil olduğu gün haram olan bir fiil, bugün nasıl helal sayılabilmektedir. hareket metodu, merhale vb gerekçelerle ileri sürdüğünüz bu usulu sizden önce savunan herhangi bir muteber alim var mıdır? Seleften veya haleften?

Sorduğum soru hala geçerlidir. Müşrikleri Mescidi Harama sokmanın haramlığında şüphe eden kişi, bunun haramlığı kesin değildir der. Bu haramdır deyip ondan sonra merhaleden falan bahsetmez. Aslında hangi meselenin peşinde olduğumu az çok hissediyorsunuz da bir türlü asıl meseleye gelmiyorsunuz.

2-   "Bir peygamberin şeraitinde helal olan bir şey diğer bir peygamberin şeraitinde haram olabilir ancak hareket metodu böyle değildir. Bütün peygamberler hareket metodunu uygulamış ve kavimlerini duruma göre hazırlamışlardır. Duruma göre gizlenmiş duruma göre açık tebliğ yapmışlardır, hareket metodu nesh olunmaz ve kıyamete kadar devam edecek bir meseledir." demişsiniz. Bu ibarenin lafzen veya mana olarak bir benzerini, hatta ondan da vazgeçtim "hareket metodu" veya buna benzer bir kelimeyi geçmiş alimlerden herhangi birisinin kullandığına dair bir nakil getirebilir misiniz?

Soruma cevap olarak Seyyid Kutub’tan nakil getirmişsiniz. Yeni bir polemik açmamak için Seyyid Kutub bizim için ölçü müdür değil midir o meseleye girmeyeceğim. Sonuçta Seyyid Kutub alim değildir edebiyatçıdır. Seleften değildir, selefi de değildir. Hareket metodu kavramını bildiğim kadarıyla ondan önce kullanan olmamıştır. Bu modern bir kavramdır. Hadi diyelim selefin kullanmadığı bu lafzı bir şekilde kullandık, içini nasıl doldurduğumuz da önemlidir. Daha önce fıkıhta hiçbir benzeri olmayan şekilde bu kavrama dayanarak hükümlerde değişiklik olduğunu iddia etmek, haram olan bir şeyin helal olduğunu iddia etmek veya mekruh olan bir şeyin mübah olduğunu iddia etmek, veya müstehab olan bir şeyin farz olduğunu iddia etmek; bizim itiraz ettiğimiz nokta budur. Hükümde değişiklik olduğunu iddia ederken hangi usule dayandığınız önemlidir. Yoksa hükmün haram mı, mendub mu mekruh mu olduğunun bu noktada bir önemi yoktur. Bu yazdıklarımın çoğu kişi tarafından anlaşılacağını da zannetmiyorum, zira bugün insanlar sloganlara ve liderlerine tabi olmuşlar nasslara değil… Vesselamu ala men’ittebea’l huda…
Kayıtlı
Sayfa: 1 [2] 3 4 ... 6   Yukarı git


Eğer üye iseniz lütfen üye girişinden giriş yapınız.

Eğer üye değilseniz 10 saniyenizi ayırarak üye olabilirsiniz. 

Dosyaları indirebilmek ve de içerikleri görebilmek için

üye olmanız gerekmektedir.


  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

Sitemiz üzerinden erişilebilen şeylerde Allah'ın razı olmadığı şeyler varsa, bunları reddediyoruz.