HAKKA DAVET FORUMU
 
*
Hoşgeldiniz, Ziyaretçi.Lütfen giriş yapın veya kayıt olun. 26 Nisan 2024, 14:44:20


Kullanıcı adınızı, parolanızı ve aktif kalma süresini giriniz


Sayfa: [1]   Aşağı git


Eğer üye iseniz lütfen üye girişinden giriş yapınız.

Eğer üye değilseniz 10 saniyenizi ayırarak üye olabilirsiniz. 

Dosyaları indirebilmek ve de içerikleri görebilmek için

üye olmanız gerekmektedir.


  Yazdır  
Gönderen Konu: Ebu Hamza el Afgani,nin kufru nedir???  (Okunma Sayısı 9449 defa)
0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.
el-askalani
Girişimci Üye
***
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 118


« : 03 Ocak 2013, 15:43:07 »

Muhammed Abdul Hakk El-Afgani icin soyle diyor: ebu hamza el-afgani denilen kafir,

Yasin11-soyle diyor:BUTUN BELAMLAR MUSRIK ALIMLER VE DEVLETLER DUSMANDI VE SIRTINI KIMSE YERINE GETIREMIYORDU SUANDA AYNI SIZE KARSI DUSMANLIK KIN NEFRET DUYUYORLAR VE MUVAHHID MUMIN OLAN ALMANYADA YASAYAN EBU HAMZA EL-AFGANIYEDE SALDIRIYORLAR SIZ DOGRU YOLDASINIZ HIC SUPHESINIZ OLMASIN

Biri kafir dir diyor,obiri mumin,bu siteni Ilim Sahipleri ne diyor,Ebu Hamza El-Afgani,Mu'min midir kafir mi dir???

Eger kafir ise, onun kufru nedir-{nerdedir}???
Kayıtlı
"Furkan
Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 35


« Yanıtla #1 : 13 Ocak 2013, 20:10:41 »

SORU: Biri kafir dir diyor,obiri mumin,bu siteni Ilim Sahipleri ne diyor,Ebu Hamza El-Afgani,Mu'min midir kafir mi dir???

Eger kafir ise, onun kufru nedir-{nerdedir}???



CEVAP: "İsimler üzerinde; şu falancanın durumu böyledir, şöyledir tartışmalarına girmek istemiyoruz. Üyelerin söylediği şeyler bizleri bağlamaz, kendilerini bağlar.

Bizim işimiz ve amacımız: Tevhidi, İslamı anlatmak ve ayrıntılarıyla ortaya koymaktır. Şirki, Küfrü, İnsanı islamdan çıkaran sözleri, amelleri, zamanımızda insanların en çok mübtelâ oldukları küfür-şirk, ilhad akımlarını, fikirlerini, düşüncelerini anlaşılır tarzda anlatmak, siteyi takip edenlere sahih bilgileri ulaştırmaktır.

Bir kimse nasıl islama girer, sahih tevhid inancına nasıl sahip olur? Bunlar anlatılmaktadır.

Günümüzde en büyük fitne olan, şirk-küfür unsurlarını ortaya koyduk. İnsanı, İslamdan çıkaran sözleri, amelleri delilleriyle ortaya koyduk.
Kitaba ve Sünnete göre Müslüman kimdir? Müşrik kimdir? Bunlar anlatıldı ve anlatmaya devam ediyoruz.

İslamda velayetin boyutları, müslümanın dostu kim? İslamda ,berânın boyutları,müslümanın müşrik ve kafirlerle ilişkileri delilleriyle anlatıldı ve anlatmaya devam ediyoruz.
Hak, batıldan ayrılmış dolayısıyla mü'min kim? Müşrik kim? İnançlar ve saflar ayrılmıştır.

Herkes kendisi hükmünü vermeli, kim inanmış mü’min, kim müşrik? Bunların ayrımını herkes kendisi yapmalıdır. Filanca şahıs, filanca yazar şudur diye isimler üzerinde tartışmalara katılmıyoruz.

Her şahıs, öğrendiği ve kabul ettiği akideye göre; seçimini, tesbitini kendi yapmalı, çevresindekileri tanımalıdır. İsimler üzerinde yapılan tartışmalar sağlıklı değildir. Her ismi  sitemize taşıyarak, kişiler üzerinden tartışmalar üreterek, İslam tebliğini asıl mecrasından çıkarıp, kısır çekişmelerin anaforunda dönüp durmak demektir.

Oysaki şahıslar, İslam akidesine göre değerlendirilmelidir. Bunu da her şahıs kendisi yapmalıdır. Kişilerin taşıdığı inanç, söyledikleri, anlatttıkları, yazdıkları yazılar, kitaplar ve amelleri, faliyetleri kendilerinin tevhid ehlimi, değil mi? Ortaya koyar. Bunun da hükmünü vermek her şahsın kendi sorumluluğundadır.

Bu konuda takip ettiğimiz ölçü işte budur. Ve bu ölçüyü yine islamın temel kaidelerine dayanarak veriyoruz.

Burada bu temel kaideyi hatırlatmakta fayda vardır.

"Taki değiştiğine dair bir delil söz konusu oluncaya kadar arız (sonradan edinilmiş) sıfatlardaki asıl yokluk, asli sıfatlardaki asıl ise varlıktır.”


“Şu zamanımızdaki insanların aslı nedir?” diye sorulduğunda buna vereceğimiz cevap:
 “Aslı’d-dinden anladığımız; tanımadığımız insanların hükümleri; küfre girdiklerini görünceye yada  müslüman olduklarını da isbat edinceye kadar müslüman değildirler” şeklinde olmalıdır.

Fakat biz, insanlara tebayet, yani; tabi oldukları diyarın ya da çoğunluğun hükmüne göre kafir desek bile bu konudaki Aslı’d-dinden anladığımız verilmesi gereken ilmi cevap; müslüman değildirler, şeklindedir.

Bu sebeple yaşadığımız şu zamanda kim tanımadığı bir kimseye müslüman derse işte o kimse kafir olur. Fakat tanımadığı bir kimseye kafir demez, müslüman da demezse işte o kimseye kafir hükmü verilmez, tabi eğer asli’d-dini gerçekleştirmişse.
İşte bu hükmü: “Taki değiştiğine dair bir delil söz konusu oluncaya kadar arız (sonra edinilmiş) sıfatlardaki asıl yokluk, asli sıfatlardaki asıl ise varlıktır.” kaidesine göre veriyoruz.

 Zira İslam ve küfür arızi bir sıfattır. Ve arızi sıfatlarda onu değiştiren kesin bir delil oluncaya kadar aslolan yokluktur. Yani ne kafir, ne de müslüman olduğudur. Çünkü müslüman ya da kafir olma sonradan olan birer sıfattır.
Bu nedenle bunlarda sıfatın aslı yokluktur. O sorulan soruya sunulması gereken en sağlam ilmi görüş; şimdiki tanımadığımız insanların aslı müslüman değildir, şeklinde olmalıdır.

Delil:
Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
“Allah sizi annenizin karnından hiçbir şey bilmiyor olarak çıkardı.” (Nahl: 78)

Allah (c.c) insanı, annesinin karnından hiçbir şey bilmiyor olarak çıkarmıştır. Yani insan ne İslam’ı bilir ne de küfür işlemiştir.
Yetişkin kimselere fıtrat meselesine bakarak müslüman hükmü veren bir kimse, yanlış yapmıştır. Bu sebeple tanımadığımız bir kimsenin aslı’d-dindeki asıl hükmü; müslüman değildir, şeklindedir ve böyle bir kimseye delilsiz müslüman diyen kimse tekfir edilir. Çünkü böyle bir kişi asli’d-dini anlamamıştır.

Biz daru’l-harbte tanımadığımız insanlara aglabu’z-zanla kafir hükmü veriyoruz. İslam devletinde ise tam tersidir. Aglabu’z-zanla müslüman hükmü veriyoruz.
 Fakat dar’ul harpte kafir hükmü verilmesi veya daru’l İslam’da müslüman hükmü verilmesi, aslı’d-dinle alakalı değildir, aglabu’z-zanla alakalıdır.

Bu sebeple tanımadığı bir kimse için araştırması için duraklayan ve ne küfür hükmü ne de müslüman hükmü veren kimseyi tekfir etmeyiz. Çünkü aglabu’z-zanla hüküm vermenin aslı’d-dinle alakası yoktur.  Bununla birlikte böyle kimsenin hatalı olduğu söylenir. Çünkü dinin aslını bozmamıştır.

Kafir sıfatı da sonradan olmuş arızi bir sıfattır. Bu nedenle bir kimsenin küfür işlediği görülmeden ya da küfür işlediği bilinen bir kavme tabi olduğu tesbit edilmeden hakkında kesin küfür hükmü verilmez. Ve verilecek küfür hükmü, ancak aglabu’z-zanla verilen hüküm olur.

Bu mesele çok önemli bir meseledir. Çünkü öyle taifeler vardır ki, tanımadığı bir kimseyi tekfir etmede duraklayan fakat ona da müslüman hükmü vermeyen  kimseleri tekfir etmektedirler.

Aynı şekilde onları tekfir etmeyenleri de tekfir etmektedirler. Ve bu hükmü aslı’d-dinden sayarlar. Bu kimseler böyle yapmakla aşırı gitmektedirler.
 Çünkü  dinin aslına ait olmayan şeyleri dine eklemekte ve buna dayalı olarak muvahhid kimseleri tekfir etmektedirler. İşte bunlar aşırıya giden kimselerdir.
Kayıtlı
Sayfa: [1]   Yukarı git


Eğer üye iseniz lütfen üye girişinden giriş yapınız.

Eğer üye değilseniz 10 saniyenizi ayırarak üye olabilirsiniz. 

Dosyaları indirebilmek ve de içerikleri görebilmek için

üye olmanız gerekmektedir.


  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

Sitemiz üzerinden erişilebilen şeylerde Allah'ın razı olmadığı şeyler varsa, bunları reddediyoruz.