HAKKA DAVET FORUMU
 
*
Hoşgeldiniz, Ziyaretçi.Lütfen giriş yapın veya kayıt olun. 29 Mart 2024, 00:59:56


Kullanıcı adınızı, parolanızı ve aktif kalma süresini giriniz


Sayfa: [1]   Aşağı git


Eğer üye iseniz lütfen üye girişinden giriş yapınız.

Eğer üye değilseniz 10 saniyenizi ayırarak üye olabilirsiniz. 

Dosyaları indirebilmek ve de içerikleri görebilmek için

üye olmanız gerekmektedir.


  Yazdır  
Gönderen Konu: İkrah Meselesi -  (Okunma Sayısı 13172 defa)
0 Üye ve 3 Ziyaretçi konuyu incelemekte.
Taifetul-Mansura
Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 16


« : 27 Aralık 2012, 14:52:50 »

Selam Hidayete Tabi Olanların Üzerine Olsun..

Yaşadığımız Toplum İçerisinde, Birçok Cemaat, Vakıf Ve Dernek Bulunmaktadır. Bu Kimseler Artık Dayanak Olarak Kur'an ve Sünneti Terk edip, Heva ve Nefislerine Göre Din Yaşamakda Ve İnsanlarıda Buna Davet etmektedirler.
 Yine Bu Kimseler, Dinin Aslını Bozup Dinin Asıllarına Kendi Heva ve Hevesleriyle Saptırmaya Çalışmaktadırlar.
Asıl Sormak İstediğim Nokta İkrah Konusudur. Benim Akideme Göre '' Kur'an-ı Kerimde'' İkrah Ayeti Ammar Bin Yasir ( R.anh)'ın Zulum Sebebiyle Nuzul Olmuştur. Bu Noktada Ikrah Olabılmesı Icın Ancak Ölüm tehlikesi ve Anlık Olması Gerekir. Örneğin; Bir Kimse Seni Yarın Öldürecem dese İkrah Olmaz.
Çünkü ; Yarına Kadar O Kişi Ölebilir. Veyahut Sen Ölebılırsın Veyahut O Kişi Seni Azad edebilir. Veyahut sen Kaçabilirsin Veyahut O Kisi İman edebilir. Yani Bu Şartlara göre  İkrah Olabılmesi İçin Ancak Anlık Öum tehlıkenın Olması Gerekır.
Gunumuz Saptırcı Kafirlerin İddasında ' İkrah Zorlamadır' Dolayısıyla Mal Zorlaması Ikahdır Cezaevınde Yatma Olasılığı İkrahdır. Manevıyat Zorlaması İkrahdır. Kısacası Herhangı bır zaruri Durumuda İkrah Olarak Görüyorlar. Buna Delilleri İse Mezheb Alimlerının Bazı görüşlerdir.
( a. İmam Ebu Hanife, Şafii ve Malik'e göre manevi ikrah ruhsatın tahak*kuku için yeterlidir. Bunlara göre ruhsata neden olacak ikrahın gerçekleşmesi için bir kısım işkencelerin fiilen yapılması şart değildir. Bunlar görüşleri*ni şu delillere dayandırmışlardır:)

Böyle İddalarda Bulunmaktadırlar.

İkrah-Noktasında Akidenizi Anlatırmısınız.
Eğerki Akideniz Benım Akidemdeyse- Yukarıdaki İddalarda Bulunan Kimselere Vermemız Gereken Cevablar Nelerdir ?

-Selam Hidayete Tabi Olanların Üzerine Olsun-
Kayıtlı
DARİMİ
Yönetici
******
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 998


« Yanıtla #1 : 31 Aralık 2012, 00:36:48 »

İmamlar manevi ikrah derken ikrahi mülci hakkında konuşmuyorlar, ikrahi gayri mülci hakkında konuşuyorlar.
Manevi ikrah fiili ikrah demek değildir. Sözün manası: Değeri olanın değerini düşürmek, yani maddi, fiili olmayan ikrah altında ruhsat kullanılır.
 İkrahi mülci: Ölüm, işkence, uzuv kesmek ve benzeri, bunlara maddi ikrah veya fiili ikrah denir.
Bunlar olmadan da başka ikrah türü de var oda manevi ikrah.
Mesela: Kabile Reisini kabile fertlerinin gözü önünde rezil etmek, bu manevi ikrah demektir, işte bu gibi ikrah altında ruhsat kullanılır.
Böyle bir durumda kabile Reisi yaptığı akitleri geçersiz sayar, yani bir takım ruhsatlar yapabilir. Bu zaruret hükmüne girer. Fakat küfür işleyemez.
Örneğin: Dilenmek veya ölü eti yemekle karşı karşıya kalırsa ölü eti yer fakat küfür işlemez, zaruretler haram olan şeyleri mubah kılar kaidesine göre hareket eder.
İslam âlimleri ikrahi mülci ve ikrahi gayri mülciyi açıklamışlardır. Âlimlerin sözlerini anlamadan ikrahi gayri mülci hakında konuşulanları ikrahi mülci ye delil verenler kâfirliklerini meşru göstermeye çalışıyorlar.
Kayıtlı
Taifetul-Mansura
Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 16


« Yanıtla #2 : 31 Aralık 2012, 01:49:30 »

[size=10ptAnladım Peki Küfre Gırmeye Ruhsat veren Ikrah Hangı Ikrahdır ? ] [/size]
Kayıtlı
Taifetul-Mansura
Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 16


« Yanıtla #3 : 02 Ocak 2013, 14:46:57 »

İkrahi mülci: Ölüm, işkence, uzuv kesmek ve benzeri, bunlara maddi ikrah veya fiili ikrah denir 
Buradaki Kufre gırmeye Ruhsat veren Ikrah 'İkrahi Mülci' İse Yanı İşkencenın Uzun kesmenın veya herhangı bır maddı Sıkıntıdan Dolayı KÜFRE Gırılebılınır mı ?
Kayıtlı
ebu bera
Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 17


« Yanıtla #4 : 27 Nisan 2014, 15:03:55 »

işte tevhid kitabının 234. sayfasında nahl 106. ayet nakledildikten sonra şöyle bir şey yazıyor.
 AYRICA DOĞRU OLAN ŞUDUR Kİ;İKRAHTA KÜFÜR SÖZÜ SÖYLEMEK İLE KÜFÜR AMELİ YAPMAK ARASINDA BİR FARK YOKTUR.
benim sorum şu hangi alimler ikrah altında küfür sözü söylemekle küfür ameli işlemyi aynı ruhsata tabi tutmuştur.KALBİ İMANLA DOLU OLMAK ŞARTIYLA KÜFÜR SÖZÜ SÖYLER VEYA KÜFÜR AMELİ İŞLERSE KAFİR OLMAZ diyen hangi alimler vardır.

çok önemli
Kayıtlı
ebu bera
Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 17


« Yanıtla #5 : 27 Nisan 2014, 20:31:36 »

Bugüne kadar biz ikrahı mülci durumuna düşen bir kimsenin sadece sözlü olarak söylediği küfür söze ruhsat olduğuna inanıyorduk.ikrahı mülcide amelin ;kurban kesmek, ibadet secdesi,veya başka bir ameli yapana ruhsat olmayacağına iman etmiştik.bu sebeple amelde söz gibidir diyen hangi alimlerdir?
muteber olanından da bir nakil yaparsanız kalpler mütmain olur inş.
Kayıtlı
DARİMİ
Yönetici
******
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 998


« Yanıtla #6 : 20 Mayıs 2015, 12:11:46 »

İbn Hacer el-Askalani (rh.a), ikrahın dört şartı olduğunu ve bu şartları zikrettikten sonra şöyle diyor:

"Çoğunluğu oluşturan bilginlere göre tehdidin söz ve fiille yapılmış olması arasında herhangi bir fark yoktur. Fiili tehdit açısından -bir kimseyi haksız yere öldürmek örneğinde olduğu gibi- ebediyyen haram olan bir fiil istisna tutulmuştur.Bilginler tehdide maruz kalan kimsenin zorlandığı fiili yapmamakla mükellef olup olmadığı noktasından farklı görüşler ortaya atmışlardır. Şeyh Ebu İshak eş-Şirazi şöyle demiştir: Bilginler bir kimseyi öldürmeye zorlanan kimsenin, bundan kaçınmakla ve kendisini savunmakla yükümlü olduğu, o kişiyi öldürdüğü taktirde günaha gireceği noktasında icma etmişlerdir. Bu da bize zorlanan kimsenin o durumda mükellef olduğunu göstermektedir. Aynı şeyleri İmam Gazali ve başkalarının ifadelerinde görmek mümkündür. Bilginlerin açıklamalarının zorunlu sonucu, sözkonusu ihtilafın zorlama faktörüyle şeriatın çağrısının birbiriyle uyumlu olması durumuna mahsus olduğudur. Bir kafiri öldürmeye ve Müslüman olmaya zorlama durumu buna örnektir. Buna karşılık bir kimseyi öldürmeye zorlama örneğinde olduğu gibi zorlama faktörüyle şeriatın çağrısı birbiriyle ters düştüğünde kişinin onu öldürmekle yükümlü olduğu noktasından ihtilaf yoktur. İhtilaf, ikrah-ı mülcî durumunda kişinin mükellef olup olmadığı noktasındadır. İkrah-ı mülcî, kişinin zorlandığı fiili yapmaktan başka çare bulamadığı durumlardır." (İbn Hacer el-Askalani: Fethu'l Bari, c. 13, s. 543, 544)

İbn Hacer (rh.a), daha ileride ise şöyle demiştir:

"Puta tapma veya Müslümanı öldürme ya da domuz eti yeme veya zina etme gibi fiille ilgili şeylerde ruhsat söz konusu değildir. Evzâi ve Sehnun'nun görüşü bu doğrultudadır. İsmail el-Kâdî'nin sahih bir senedle nakline göre Hasan-ı Basrî ilişilmesi haram olan bir cana kıymada takiyye olmayacağı kanaatinde idi. Bir grup bilgin ise zorlama altında söylenen sözle, yapılan fiil birbirine eşittir demişlerdir." (İbn Hacer el-Askalani: Fethu'l Bari, c. 13, s. 545)
Kayıtlı
Sayfa: [1]   Yukarı git


Eğer üye iseniz lütfen üye girişinden giriş yapınız.

Eğer üye değilseniz 10 saniyenizi ayırarak üye olabilirsiniz. 

Dosyaları indirebilmek ve de içerikleri görebilmek için

üye olmanız gerekmektedir.


  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

Sitemiz üzerinden erişilebilen şeylerde Allah'ın razı olmadığı şeyler varsa, bunları reddediyoruz.