HAKKA DAVET FORUMU
 
*
Hoşgeldiniz, Ziyaretçi.Lütfen giriş yapın veya kayıt olun. 28 Mart 2024, 12:47:01


Kullanıcı adınızı, parolanızı ve aktif kalma süresini giriniz


Sayfa: [1]   Aşağı git


Eğer üye iseniz lütfen üye girişinden giriş yapınız.

Eğer üye değilseniz 10 saniyenizi ayırarak üye olabilirsiniz. 

Dosyaları indirebilmek ve de içerikleri görebilmek için

üye olmanız gerekmektedir.


  Yazdır  
Gönderen Konu: Bir Alim ictihad etti ve yaptığı ictihad isabet etmedi. Arkasından gelenlerin bu  (Okunma Sayısı 9876 defa)
0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.
-merve-
Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 8


« : 21 Nisan 2012, 20:08:00 »

Bir Alim ictihad etti ve yaptığı ictihad isabet etmedi. Arkasından gelenlerin bu ictihadı uygulamaları ne kadar doğrudur.




Kayıtlı
Melih Saygın
Aktif Üye
**
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 68


« Yanıtla #1 : 26 Nisan 2012, 03:07:50 »




Bir Alim ictihad etti ve yaptığı ictihad isabet etmedi. Arkasından gelenlerin bu ictihadı uygulamaları ne kadar doğrudur.






Cevap )   Bir alimin hata etmesini anlaması, bir konuda ictihad ettiğinde yaptığı ictihada ters bir nassın ulaşması halinde nassa tabi olmasıyla olur. Çünkü nassın olduğu yerde ictihad söz konusu olmaz.
Alimin hatadan dönmesi ilmine zeval getirmez, bilakis ilminin amili olduğunu ortaya kor.

 Bir alime hiç hatasız gibi bağlanmak, dinden sapmalara sebebiyet verir. Öyle ki kişilerdeki imanı dahi götürebilir. Çünkü sapmaların çoğunluğu alim ya da Salih olduğu bilinen kimseler konusunda aşırı gidilmesi ve onlara körü körüne bağlanma taassubu gösterilmesinden kaynaklanmıştır.

 Alimin hatası büyük olumsuzluklara sebebiyet verebilir. Hatta alimin bir meselede hüküm ifade eden sürçmesi bile büyük olumsuzluklara sebebiyet verebilir. Öyle ki dini hükümler hafife alınır, canlar helak olur, toplumlar ifsat olur… O yüzden alim olan kimselerin sözlerine çok dikkat etmeleri, hele de verilen fetvalara ehemmiyet göstermeleri gerekir. Bu sebeple alimlere bağlanırken bu konuda temel; Kur’an ve sünnete bağlı kaldıkları, Kur’an ve sünnetten söylediklerini delillendirdikleri sürece söz konusu olur… Aksi takdirde bu iki kaynağa dayanmayan görüş, düşünce ve fetvaları tartışılmaya, hakkında konuşulmaya açık olmalıdır… Zira bu şekilde yapılmazsa alim olarak görülen kimselere masumiyet sıfatı verilmiş olur… Oysa bu sıfat sadece rasullerin sıfatıdır. Zaten zamanımızdaki sapık insanların çoğunun sapma sebebi bu şekilde alim denen kimselere körü körüne bağlanmaları sebebiyle söz konusu olmuştur ve olmaktadır.Helede  yanlış olduğu belli olan içtihadı uygulamanın İlme değil yanlışa körü körüne bağlılık olduğu açıktır, Eskiden beri İnsanların sapma sebeplerinden en büyüklerinden biri budur.Ama gerçek Alimler yanlış içtihadlarının terk edilmesi yada Nas bulunduğu zaman görüşlerinin O Nas olduğunu söylerler  ve söylemişlerdir.  “Allah ’ın Kitabı’na ve Hz. Peygamber’in hadislerine ters bir görüş bildirirsem, o görüşümü almayın.”Ebu hanife R.a     “Allah  Rasûlü‎ (s.a.v.)’den başka herkesin sözü alınır da, terk edilir de. Ancak Hz. Peygamber (s.a.v.) bunun dışındadır. " İmam malik R.a        “Kitaplarımda Rasulullah sallAllah u aleyhi ve sellem'in sünnetine muhalif birşey bulursanız, Rasulullah’ın sünnetiyle amel edin benim sözlerimi terkedin. Başka bir rivâyette de: “Ona tâbi olun ve başka hiç kimsenin sözüne itibar etmeyin.”  İmam Şafii R.a.
Kayıtlı
Sayfa: [1]   Yukarı git


Eğer üye iseniz lütfen üye girişinden giriş yapınız.

Eğer üye değilseniz 10 saniyenizi ayırarak üye olabilirsiniz. 

Dosyaları indirebilmek ve de içerikleri görebilmek için

üye olmanız gerekmektedir.


  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

Sitemiz üzerinden erişilebilen şeylerde Allah'ın razı olmadığı şeyler varsa, bunları reddediyoruz.